272 Kayıt Bulundu.
Bize Ömer b. Hafs, ona babası, ona A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona da Ebu Zerr Rebeze denilen yerde yemin ederek şöyle söylemiştir: Ben bir yatsı vaktinde Nebi (sav) ile beraber Medine'nin dışındaki Harre denilen yerde yürüyordum. Karşımıza Uhud dağı çıkınca Rasul-i Ekrem (sav) şöyle buyurdu: "Ey Ebu Zerr! Ben Uhud dağının benim için altın olmasını ve borç ödemek için hazırladığım bir dinar hariç yanımda bu altınların olduğu halde bir veya üç gece geçmesini asla arzu etmezdim. Muhakkak bu altınları Allah'ın kullarına şöyle, şöyle, şöyle harcar infak ederdim." Ravi dedi ki Ebu Zerr "Şöyle, şöyle, şöyle" sözleriyle Hz. Peygamber'in ne kastettiğini eliyle bize gösterdi. Sonra Rasulullah (sav) yine "Ey Ebu Zerr!" diye seslendi. Ben de 'Buyur Ey Allah'ın Rasulü!' dedim. O da (sav) "Mallarını şöyle, şöyle (hayırda) harcayanlar hariç malı çok olanların sevapları azdır." buyurdu. Sonra Rasulullah (sav) bana "Ey Ebu Zerr! Ben dönünceye kadar yerinde kal, hiçbir yere ayrılma!" dedi. Yanımdan ayrıldı ve gözden kayboldu. Bu sırada ben bir ses işittim de Rasulullah'ın (sav) bir tehlikeye maruz kalmasından endişe ederek O'nun yanına doğru gitmek istedim. Sonra Rasulullah'ın (sav) sözünü hatırladım ve yerimde bekledim. Rasulullah (sav) gelince 'Ey Allah'ın Rasulü! Ben bir ses işittim ve senin bir tehlikeye maruz kalmandan korktum. Yanına da gelmek istedim ancak bana söylediğin sözü hatırlayarak yerimde bekledim.' dedim. Bunun üzerine Nebi (sav) bana; "Bu, Cibril idi. Bana geldi ve ümmetimden Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmaksızın ölen kimsenin cennete gireceğini haber verdi." buyurdu. Ben 'Ey Allah'ın Rasulü! O kul zina etse ve hırsızlık yapsa da mı' dedim. Hz. Peygamber (sav) "Zina etmiş olsa da, hırsızlık yapmış olsa da!" buyurdu. Ravi A'meş, Zeyd b. Vehb'e 'Bana bu hadisin ravisinin Ebu'd-Derdâ olduğu haberi ulaştı' dedi. Bunun üzerine Zeyd 'Şehadetle yemin ederim ki, bu hadisi bana Rebeze köyünde muhakkak Ebu Zerr rivayet etti' dedi. A'meş 'Ebu Salih de bana Ebu'd-Derdâ'dan bunun benzerini rivayet etti' dedi. Ebu Şihâb'ın A'meş'ten rivayetine göre Hz. Peygamber (sav) "O altının yanımda üç günden fazla kalmasını istemezdim" demiştim.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Ebu Şihâb arasında inkıta vardır.
Bize Mahmud, ona Abdürrezzak, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Ebu Seleme, ona da Cabir (b. Abdullah) şöyle demiştir: "Eslem kabilesinden bir adam (Maiz b. Malik) Rasulullah'a geldi ve zina yaptığını itiraf etti. Rasulullah (sav) ondan yüz çevirdi. Adam da kendi aleyhine dört defa şahitlik yapınca, Rasulullah (sav) ona “Sen deli misin?” O adam “Hayır (değilim)” dedi. Rasulullah (sav) yine “Sen evli misin?” deyince, o adam da “Evet (evliyim)” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) o adamın recmedilmesini emretti ve o adam musallada (cenaze namazı kılınan yerde) recmedildi. Taşlar ona isabet edince (canını acıtınca) adam kaçmaya başladı, kendisine yetişildi ve vefat edene kadar recmedilmeye devam edildi ve adam vefat etti. Rasulullah (sav) onu hayırla zikretti ve üzerine cenaze namazı kıldırdı." [Ravi Yunus ile İbn Cureyc, Zuhrî'den yaptıkları rivayetlerinde “cenaze namazını kıldı” ibaresini söylemediler.]
Açıklama: Aşağıdaki tarik muallaktır; Buhari ile İbn Cüreyc arasında inkıta' vardır.
Bize Mahmud, ona Abdürrezzak, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Ebu Seleme, ona da Cabir (b. Abdullah) şöyle demiştir: "Eslem kabilesinden bir adam (Maiz b. Malik) Rasulullah'a geldi ve zina yaptığını itiraf etti. Rasulullah (sav) ondan yüz çevirdi. Adam da kendi aleyhine dört defa şahitlik yapınca, Rasulullah (sav) ona “Sen deli misin?” O adam “Hayır (değilim)” dedi. Rasulullah (sav) yine “Sen evli misin?” deyince, o adam da “Evet (evliyim)” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) o adamın recmedilmesini emretti ve o adam musallada (cenaze namazı kılınan yerde) recmedildi. Taşlar ona isabet edince (canını acıtınca) adam kaçmaya başladı, kendisine yetişildi ve vefat edene kadar recmedilmeye devam edildi ve adam vefat etti. Rasulullah (sav) onu hayırla zikretti ve üzerine cenaze namazı kıldırdı." [Ravi Yunus ile İbn Cureyc, Zuhrî'den yaptıkları rivayetlerinde “cenaze namazını kıldı” ibaresini söylemediler.]
Açıklama: Aşağıdaki tarik muallaktır; Buhari ile Yunus b. Yezid arasında inkıta' vardır.
Bize Kuteybe b. Said ve Ebu Kamil el-Cahderî, o ikisine Ebu Avane, ona Simak, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etti: "Peygamber (sav) Maiz b. Malik'e “senin hakkında kulağıma gelen doğru mudur” diye sordu, Maiz de “benim hakkımda duyduğun nedir?” dedi. Hz. Peygamber (sav) “Duydum ki filân oğullarının cariyesi ile cinsî münasebette bulunmuşsun” buyurdu. Maiz “evet” dedi. Bunun üzerine kendisi dört defa şehadette bulundu, ardından Hz. Peygamber emir verdi, recmedildi."
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Abdüla'la, ona Davud, ona Ebu Nadre, ona da Ebu Said şöyle rivayet etti: "Eslem kabilesinden Maiz b. Malik denilen bir adam Rasulullah'a (sav) gelerek “ben bir fuhuş yaptım, bana had uygula” dedi. Peygamber (sav) onu birkaç defa reddetti. Ravi der ki: Sonra kavmine sordu. Onlar “biz onu zararsız biliriz, yalnız başına bir iş geldi ki, ondan kendisini had cezasının uygulanmasından başka bir şeyin kurtaramayacağını sanıyor” dediler. Müteakiben (Maiz) Peygamber'e (sav) döndü. O da bize onu recmetmemizi emir buyurdu. Onu Bakî-i Garkad'e götürdük. Kendisini ne bağladık, ne de kuyu kazdık. Ona kemik, topaç ve tuğla parçaları attık. Koşmaya başladı. Biz de arkasından koştuk. Nihayet Harra kenarına geldi ve karşımıza dikildi. Biz de kendisini Harra'nın taşlarıyla taşladık, nihayet sustu. Sonra Rasulullah (sav) akşamleyin hutbe okumak üzere ayağa kalktı ve “acaba biz Allah yolunda her gazaya gittikçe çoluk çocuğumuz arasında, teke meleyişi gibi melemesi olan bir adam kalacak mı? Şu boynuma borç olsun ki, bunu yapan bir adam bana getirilmeye görsün! Onu (âleme) ibret yaparım” buyurdu ama onun hakkında ne istiğfar etti ne de kötü söz söyledi."
Bize Muhammed b. Beşşâr ve Muhammed b. Müsenna, onara Muhammed b. Cafer, ona Şube (b. Haccâc), ona Mansur b. Mu'temir, ona Rib'î b. Hiraş, ona Zeyd b. Zabyan –merfu olarak-, ona da Ebu Zer el-Ğıfârî, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Üç kişi vardır ki Allah onları sever, üç kişi de vardır ki Allah onlara buğzeder. Allah sevdikleri kimselerden birincisi bir adamdır ki bir toplumdan bir şeyler ister bu isteğini Allah adıyla yapar yoksa onunla onlar arasında bir yakınlık sebebiyle değil. Onlar da bu adama bir şey vermezler. Bir adam onlardan geri durarak gizlice bir şeyler verir bu verdiğini sadece Allah ve verdiği kimse bilir. İkinci kimse ise: Bir toplum geceleri yürürler sonunda uyku onlara galip gelir ve başlarını eğerek uyurlar ancak bir adam kalkar bana yaranmak için ayetlerimi okur ve onunla yaşamaya çalışır. Üçüncü kimse ise; bir müfrezede bulunur düşmanla karşılaştıklarında yenilirler fakat o ileri atılarak devam eder ya şehit olur veya Allah o kimseye fetih nasip eder. Allah’ın gazâblandığı üç kişi ise: Zina eden yaşlı kişi, büyüklük taslayan fakir ve hakka tecavüz eden zengindir." [Bize Mahmud b. Gaylân, ona Nadr b. Şümeyl, ona da Şu’be tarikiyle bu hadisin mana olarak benzerini rivayet etti.] [Ebu İsa (Tirmizî): Bu hadis sahihtir. Aynı şekilde Şeyban, ona Mansur isnadıyla bu hadisin mana olarak benzerini rivayet etti. Bu rivayet Ebubekir b. Ayyâş’ın rivayetinden daha sahihtir.]
Bize Mahmud, ona Abdürrezzak, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Ebu Seleme, ona da Cabir (b. Abdullah) şöyle demiştir: "Eslem kabilesinden bir adam (Maiz b. Malik) Rasulullah'a geldi ve zina yaptığını itiraf etti. Rasulullah (sav) ondan yüz çevirdi. Adam da kendi aleyhine dört defa şahitlik yapınca, Rasulullah (sav) ona “Sen deli misin?” O adam “Hayır (değilim)” dedi. Rasulullah (sav) yine “Sen evli misin?” deyince, o adam da “Evet (evliyim)” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) o adamın recmedilmesini emretti ve o adam musallada (cenaze namazı kılınan yerde) recmedildi. Taşlar ona isabet edince (canını acıtınca) adam kaçmaya başladı, kendisine yetişildi ve vefat edene kadar recmedilmeye devam edildi ve adam vefat etti. Rasulullah (sav) onu hayırla zikretti ve üzerine cenaze namazı kıldırdı." [Ravi Yunus ile İbn Cureyc, Zuhrî'den yaptıkları rivayetlerinde “cenaze namazını kıldı” ibaresini söylemediler.]
Bize Muhammed b. Alâ el-Hemdânî, ona Yahya b. Ya'lâ b. Haris el-Muhâribî, ona Ğaylan b. Camiu el-Muhâribî, ona Alkame b. Mersed, ona Süleyman b. Büreyde, ona da babası (Büreyde el-Eslemî) şöyle rivayet etti: "Maiz b. Malik Peygamber'e (sav) gelerek “ey Allah'ın Rasulü, beni temizle” dedi. Hz. Peygamber (sav) “yazıklar olsun sana! Dön de Allah'tan mağfiret dile, O'na tövbe et” buyurdu. (Maiz) çok uzaklaşmadan tekrar geri dönüp geldi ve “ey Allah'ın Rasulü, beni temizle” dedi. Rasulullah (sav) tekrar “yazıklar olsun sana! Dön de Allah'tan mağfiret dile, O'na tövbe et” buyurdu. (Maiz) çok uzaklaşmadan tekrar geri dönüp geldi ve “ey Allah'ın Rasulü, beni temizle” dedi. Peygamber (sav) ona “seni ne hususta temizliyeyim” diye sordu. Maiz “zinadan” dedi. Bunu müteakip Rasulullah (sav) “bunda delilik var mı” diye sordu. kendilerine onun deli olmadığı haber verildi. Hz. Peygamber “Şarap içmiş mi” diye sordu. Hemen bir zat kalkarak onun ağzını kokladı, fakat şarap kokusu bulamadı. Rasulullah (sav) tekrar “sen zina mı ettin?” diye sordu. Maiz “evet” cevabını verdi. Artık emir buyurdular ve Maiz recmedildi. Onun hakkında cemaat ikiye bölündü. Kimisi “helak oldu! Onu günahı kuşattı” diyor, diğeri de “Maiz'in tövbesinden efdal tövbe olmaz! Zira o Peygamber'e (sav) gelerek elini onun eline koydu, sonra da beni taşlatarak (recmederek) öldür” dedi. Bu minval üzere iki veya üç gün durdular. Sonra onlar otururken Rasulullah (sav) gelerek selam verdi ve oturdu. Arkasından “Maiz b. Malik için istiğfar edin” buyurdu. Ashab “Allah Maiz b. Malik'e mağfiret eylesin” dediler. Rasulullah (sav) da “gerçekten öyle bir tövbe etti ki, bu tövbe bir ümmet arasında taksim edilse onlara yeterdi” buyurdu. Sonra Ezd kabilesinin Gâmid kolundan bir kadın geldi ve “ey Allah'ın Rasulü, beni temizle” dedi. Hz. Peygamber (sav) “yazıklar olsun sana! Dön de Allah'tan mağfiret dile, O'na tövbe et” buyurdu. Kadın “görüyorum beni, Maiz'i çevirdiğin gibi geri çevirmek istiyorsun” dedi. Hz. Peygamber (sav) “ne oldu sana” diye sordu. Kadın “bu kadın zinadan dolayı hamile” dedi. Hz. Peygamber (sav) “sen mi” buyurdu. Kadın “evet” cevabını verdi. Hz. Peygamber (sav) ona “(git), karnındakini doğuruncaya kadar (gelme)” buyurdu. Derken kadın doğuruncaya kadar geçimini Ensar'dan bir zât üzerine aldı. Bilâhare Peygamber'e (sav) gelerek “Gâmidli kadın doğurdu” dedi. Efendimiz “onu recmedip de çocuğunu küçük olduğu halde emzirecek kimseden mahrum bırakamayız” buyurdu. Bunun üzerine Ensar'dan bir zat ayağa kalkarak “çocuğun bakımı bana ait olsun ey Allah'ın Rasulü” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) kadına recim cezası uyguladı."
Bize Ömer b. Hafs, ona babası, ona A'meş, ona Zeyd b. Vehb, ona da Ebu Zerr Rebeze denilen yerde yemin ederek şöyle söylemiştir: Ben bir yatsı vaktinde Nebi (sav) ile beraber Medine'nin dışındaki Harre denilen yerde yürüyordum. Karşımıza Uhud dağı çıkınca Rasul-i Ekrem (sav) şöyle buyurdu: "Ey Ebu Zerr! Ben Uhud dağının benim için altın olmasını ve borç ödemek için hazırladığım bir dinar hariç yanımda bu altınların olduğu halde bir veya üç gece geçmesini asla arzu etmezdim. Muhakkak bu altınları Allah'ın kullarına şöyle, şöyle, şöyle harcar infak ederdim." Ravi dedi ki Ebu Zerr "Şöyle, şöyle, şöyle" sözleriyle Hz. Peygamber'in ne kastettiğini eliyle bize gösterdi. Sonra Rasulullah (sav) yine "Ey Ebu Zerr!" diye seslendi. Ben de 'Buyur Ey Allah'ın Rasulü!' dedim. O da (sav) "Mallarını şöyle, şöyle (hayırda) harcayanlar hariç malı çok olanların sevapları azdır." buyurdu. Sonra Rasulullah (sav) bana "Ey Ebu Zerr! Ben dönünceye kadar yerinde kal, hiçbir yere ayrılma!" dedi. Yanımdan ayrıldı ve gözden kayboldu. Bu sırada ben bir ses işittim de Rasulullah'ın (sav) bir tehlikeye maruz kalmasından endişe ederek O'nun yanına doğru gitmek istedim. Sonra Rasulullah'ın (sav) sözünü hatırladım ve yerimde bekledim. Rasulullah (sav) gelince 'Ey Allah'ın Rasulü! Ben bir ses işittim ve senin bir tehlikeye maruz kalmandan korktum. Yanına da gelmek istedim ancak bana söylediğin sözü hatırlayarak yerimde bekledim.' dedim. Bunun üzerine Nebi (sav) bana; "Bu, Cibril idi. Bana geldi ve ümmetimden Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmaksızın ölen kimsenin cennete gireceğini haber verdi." buyurdu. Ben 'Ey Allah'ın Rasulü! O kul zina etse ve hırsızlık yapsa da mı' dedim. Hz. Peygamber (sav) "Zina etmiş olsa da, hırsızlık yapmış olsa da!" buyurdu. Ravi A'meş, Zeyd b. Vehb'e 'Bana bu hadisin ravisinin Ebu'd-Derdâ olduğu haberi ulaştı' dedi. Bunun üzerine Zeyd 'Şehadetle yemin ederim ki, bu hadisi bana Rebeze köyünde muhakkak Ebu Zerr rivayet etti' dedi. A'meş 'Ebu Salih de bana Ebu'd-Derdâ'dan bunun benzerini rivayet etti' dedi. Ebu Şihâb'ın A'meş'ten rivayetine göre Hz. Peygamber (sav) "O altının yanımda üç günden fazla kalmasını istemezdim" demiştim.