حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا مُعْتَمِرٌ عَنْ حُمَيْدٍ عَنْ أَنَسٍ - رضى الله عنه - قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « انْصُرْ أَخَاكَ ظَالِمًا أَوْ مَظْلُومًا » . قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ هَذَا نَنْصُرُهُ مَظْلُومًا ، فَكَيْفَ نَنْصُرُهُ ظَالِمًا قَالَ « تَأْخُذُ فَوْقَ يَدَيْهِ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18256, B002444
Hadis:
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا مُعْتَمِرٌ عَنْ حُمَيْدٍ عَنْ أَنَسٍ - رضى الله عنه - قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « انْصُرْ أَخَاكَ ظَالِمًا أَوْ مَظْلُومًا » . قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ هَذَا نَنْصُرُهُ مَظْلُومًا ، فَكَيْفَ نَنْصُرُهُ ظَالِمًا قَالَ « تَأْخُذُ فَوْقَ يَدَيْهِ » .
Tercemesi:
Bize Müsedded (b. Müserhed), ona Mu'temir (b. Süleyman), ona Humeyd (b. Ebu Humeyd et-Tavîl),ona da
Enes b. Malik (ra),Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
— "(Ey mü'min, sen mü'min) (Din) kardeşine zalim iken de, mazlum iken de yardım et" buyurdu. • Sahabiler:
— Yâ Rasulallah! Şu mazlum olan kişiye yardım edebiliriz.Fakat o zalime nasıl yardım ederiz? diye sordular.
Rasulullah (sav):
— "Zalimin iki elini tutarsın (yani onu zulümden men edersin)" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Mezâlim 4, 1/677
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Ubeyde Humeyd b. Ebu Humeyd et-Tavîl (Humeyd b. Tarhan)
3. Ebu Muhammed Mu'temir b. Süleyman et-Teymi (Mu'temir b. Süleyman b. Tarhân)
4. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
Konular:
Teşvik edilenler, Zulme mani olmak
Yardımseverlik, yardımlaşma
Bize Ebû Muhammed Abdullah b. Yusuf el-İsbahânî, ona Ebû Abdullah Muhammed b. Yakub eş-Şeybânî el-Hafız, ona Yahya b. Muhammed b. Yahya, ona Ahmed b. Abdullah b. Yunus, ona Abdülaziz b. Ebî Seleme, ona Abdullah b. Dînâr, ona da İbn Ömer (ra), Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
“Zulüm, kıyâmet günü zulmetler haline gelecektir.”
Bunu el-Buhârî es-Sahîh’de Ahmed b. Yunus’dan, Müslim de Abdülaziz’den başka bir vecihle rivayet etmiştir.
Açıklama: “Zulmetler” ifâdesi, karanlıklar manasına hamledilmiştir. Buna göre kıyâmet günü mü’minlerin nûru önlerinde, arkalarında ve yanlarında parlayıp dururken, zalimler karanlıklar içersinde kalacaklar ve yollarını bulamayacaklar demektir. Nevevî bu kelime ile kıyâmetin şiddet ve dehşetinin kastedilmiş olabileceğini belirtir.
Zulüm ve haksızlık, Yüce Mevlâ'nın asla müsamaha göstermeyeceği bir cinayettir. İslâm, âdil bir sistemdir; kime haksızlık yapılmışsa, onu affetme yetkisi de sadece kendisine haksızlık yapılan kişiye aittir. Bundan dolayıdır ki Yüce Allah, insan hakları ile ilgili ihlâlleri bağışlamaz.
Hadîsimiz, kıyâmet gününde insanın başına gelecek olan bütün zulmetlerin ve felâketlerin, insanın dünyada iken irtikâb etmiş olduğu haksızlıkların ve zulümlerin neticesi olduğunu, bu günahın kıyamet günü insanı zulmetler içinde bırakacağını ifade etmektedir.
Buna karşılık mü'minler, nûrlarla çevrelenmiş halde aydınlıklar ülkesinde mutluluğun keyfini çıkaracaklardır. Nitekim âyet-i kerimede şöyle buyurulmaktadır:
"O gün inanan erkekleri ve kadınları, nûrları önlerinde ve yanlarında olduğu halde koştuklarını görürsün. Onlara; 'Bugün size verilecek müjde, altlarından ırmaklar akan ve içlerinde ebedî kalacağınız cennetlerdir' denilir: İşte büyük kurtuluş budur!"
"O gün münafık erkekler ve kadınlar, iman edenlere şöyle diyeceklerdir: 'Bize bakın da sizin nûrunuzdan biraz ışık alalım!' Onlara; 'Arkanıza dönün de başka nûr arayın!' denilir. Derken aralarına kapısı olan bir duvar çekilir ki, onun içi rahmet doludur, dış yanı azap..." (Hadîd, 12-13).
Öneri Formu
Hadis Id, No:
148435, BS011611
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو مُحَمَّدٍ : عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يُوسُفَ الأَصْبَهَانِىُّ أَخْبَرَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ : مُحَمَّدُ بْنُ يَعْقُوبَ الشَّيْبَانِىُّ الْحَافِظُ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ يَحْيَى حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ يُونُسَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« الظُّلْمُ ظُلُمَاتٌ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ». رَوَاهُ الْبُخَارِىُّ فِى الصَّحِيحِ عَنْ أَحْمَدَ بْنِ يُونُسَ وَأَخْرَجَهُ مُسْلِمٌ مِنْ وَجْهٍ آخَرَ عَنْ عَبْدِ الْعَزِيزِ.
Tercemesi:
Bize Ebû Muhammed Abdullah b. Yusuf el-İsbahânî, ona Ebû Abdullah Muhammed b. Yakub eş-Şeybânî el-Hafız, ona Yahya b. Muhammed b. Yahya, ona Ahmed b. Abdullah b. Yunus, ona Abdülaziz b. Ebî Seleme, ona Abdullah b. Dînâr, ona da İbn Ömer (ra), Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
“Zulüm, kıyâmet günü zulmetler haline gelecektir.”
Bunu el-Buhârî es-Sahîh’de Ahmed b. Yunus’dan, Müslim de Abdülaziz’den başka bir vecihle rivayet etmiştir.
Açıklama:
“Zulmetler” ifâdesi, karanlıklar manasına hamledilmiştir. Buna göre kıyâmet günü mü’minlerin nûru önlerinde, arkalarında ve yanlarında parlayıp dururken, zalimler karanlıklar içersinde kalacaklar ve yollarını bulamayacaklar demektir. Nevevî bu kelime ile kıyâmetin şiddet ve dehşetinin kastedilmiş olabileceğini belirtir.
Zulüm ve haksızlık, Yüce Mevlâ'nın asla müsamaha göstermeyeceği bir cinayettir. İslâm, âdil bir sistemdir; kime haksızlık yapılmışsa, onu affetme yetkisi de sadece kendisine haksızlık yapılan kişiye aittir. Bundan dolayıdır ki Yüce Allah, insan hakları ile ilgili ihlâlleri bağışlamaz.
Hadîsimiz, kıyâmet gününde insanın başına gelecek olan bütün zulmetlerin ve felâketlerin, insanın dünyada iken irtikâb etmiş olduğu haksızlıkların ve zulümlerin neticesi olduğunu, bu günahın kıyamet günü insanı zulmetler içinde bırakacağını ifade etmektedir.
Buna karşılık mü'minler, nûrlarla çevrelenmiş halde aydınlıklar ülkesinde mutluluğun keyfini çıkaracaklardır. Nitekim âyet-i kerimede şöyle buyurulmaktadır:
"O gün inanan erkekleri ve kadınları, nûrları önlerinde ve yanlarında olduğu halde koştuklarını görürsün. Onlara; 'Bugün size verilecek müjde, altlarından ırmaklar akan ve içlerinde ebedî kalacağınız cennetlerdir' denilir: İşte büyük kurtuluş budur!"
"O gün münafık erkekler ve kadınlar, iman edenlere şöyle diyeceklerdir: 'Bize bakın da sizin nûrunuzdan biraz ışık alalım!' Onlara; 'Arkanıza dönün de başka nûr arayın!' denilir. Derken aralarına kapısı olan bir duvar çekilir ki, onun içi rahmet doludur, dış yanı azap..." (Hadîd, 12-13).
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Gasb 11611, 12/37
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Dinar el-Kuraşî (Abdullah b. Dinar)
3. Ebu Abdullah Abdülaziz b. Ebu Seleme el-Macişun (Abdülaziz b. Abdullah b. Meymun)
4. Ebu Abdullah Ahmed b. Yunus et-Temimî (Ahmed b. Abdullah b. Yunus b. Abdullah b. Kays)
5. Yahya b. Muhammed ez-Zühlî (Yahya b. Muhammed b. Yahya b. Abdullah b. Halid)
6. Muhammed b. Yakub eş-Şeybânî (Muhammed b. Yakub b. Muhammed b. Yusuf)
7. Ebu Muhammed Abdullah b. Yusuf el-Esbehânî (Abdullah b. Yusuf b. Ahmed b. Bâmûye)
Konular:
Haklar, haklara saygı
Teşvik edilenler, Zulme mani olmak
Zulüm, zulüm cezasız kalmaz
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23455, N005465
Hadis:
أَخْبَرَنَا مَحْمُودُ بْنُ خَالِدٍ قَالَ حَدَّثَنَا عُمَرُ - يَعْنِى ابْنَ عَبْدِ الْوَاحِدِ - عَنِ الأَوْزَاعِىِّ قَالَ حَدَّثَنِى إِسْحَاقُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ حَدَّثَنِى جَعْفَرُ بْنُ عِيَاضٍ قَالَ حَدَّثَنِى أَبُو هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « تَعَوَّذُوا بِاللَّهِ مِنَ الْفَقْرِ وَمِنَ الْقِلَّةِ وَمِنَ الذِّلَّةِ وَأَنْ أَظْلِمَ أَوْ أُظْلَمَ » .
Tercemesi:
Bize Mahmud b. Halid, ona Ömer b. Abdülvahid, ona (Ebu Amr Abdurrahman b. Amr) el-Evzaî, ona İshak b. Abdullah, ona Cafer b. İyâd ona da Ebu Hureyre şöyle rivayet etti: Rasulullah (sav) buyurdu ki:
"Fakirlikten, darlıktan, zillete düşmekten, zulüm etmekten ve zulme uğramaktan Allah'a (cc) sığının."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İstiâze 15, /2437
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Cafer b. İyâd el-Medenî (Cafer b. İyâd)
3. Ebu Yahya İshak b. Abdullah el-Ensârî (İshak b. Abdullah b. Zeyd b. Sehl)
4. Ebu Amr Abdurrahman b. Amr el-Evzaî (Abdurrahman b. Amr b. Yahmed)
5. Ömer b. Abdülvahid es-Sülemî (Ömer b. Abdülvahid b. Kays)
6. Mahmud b. Halid es-Sülemî (Mahmud b. Halid b. Yezîd)
Konular:
Fakir, Yoksul, fakirlik, yoksulluk
Hz. Peygamber, duaları
Hz. Peygamber, istiazesi
Teşvik edilenler, Zulme mani olmak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12391, T002168
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مَنِيعٍ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبِى خَالِدٍ عَنْ قَيْسِ بْنِ أَبِى حَازِمٍ عَنْ أَبِى بَكْرٍ الصِّدِّيقِ أَنَّهُ قَالَ : أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّكُمْ تَقْرَءُونَ هَذِهِ الآيَةَ ( يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا عَلَيْكُمْ أَنْفُسَكُمْ لاَ يَضُرُّكُمْ مَنْ ضَلَّ إِذَا اهْتَدَيْتُمْ ) وَإِنِّى سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « إِنَّ النَّاسَ إِذَا رَأَوُا الظَّالِمَ فَلَمْ يَأْخُذُوا عَلَى يَدَيْهِ أَوْشَكَ أَنْ يَعُمَّهُمُ اللَّهُ بِعِقَابٍ مِنْهُ » . حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ أَبِى خَالِدٍ نَحْوَهُ . قَالَ أَبُو عِيسَى وَفِى الْبَابِ عَنْ عَائِشَةَ وَأُمِّ سَلَمَةَ وَالنُّعْمَانِ بْنِ بَشِيرٍ وَعَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ وَحُذَيْفَةَ . وَهَذَا حَدِيثٌ صَحِيحٌ . وَهَكَذَا رَوَى غَيْرُ وَاحِدٍ عَنْ إِسْمَاعِيلَ نَحْوَ حَدِيثِ يَزِيدَ وَرَفَعَهُ بَعْضُهُمْ عَنْ إِسْمَاعِيلَ وَأَوْقَفَهُ بَعْضُهُمْ .
Tercemesi:
Ebû Bekir es SıddÎk (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ey insanlar; Sizler sadece kendinizden sorumlusunuz eğer siz doğru yolda iseniz sapıklığa düşenler size hiçbir zarar veremezler.” Maide 105. ayetini okuyorsunuz, halbuki ben Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu işittim: “İnsanlar zâlimi ve zulmünü görüp de onu zulümden el çektirmezlerse Allah’ın onların hepsinin başına bir ceza indirmesi çok yakındır.” Muhammed b. Beşşâr, Yezîd b. Harun vasıtasıyla İsmail b. ebî Hâlid’den bu hadisin bir benzerini bize aktarmıştır.Tirmizî: Bu konuda Âişe, Ümmü Seleme, Numân b. Beşîr, Abdullah b. Ömer ve Huzeyfe’den de hadis rivâyet edilmiştir.Bu hadis hasen sahihtir.Aynı şekilde bu hadisi pek çok kimse İsmail’den, Yezîd’in hadisi gibi rivâyet ederek bir kısmı merfu bir kısmı da mevkuf olarak bize aktarmışlardır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Fiten 8, 4/467
Senetler:
()
Konular:
Teşvik edilenler, Zulme mani olmak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
12402, T002174
Hadis:
حَدَّثَنَا الْقَاسِمُ بْنُ دِينَارٍ الْكُوفِىُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مُصْعَبٍ أَبُو يَزِيدَ حَدَّثَنَا إِسْرَائِيلُ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ جُحَادَةَ عَنْ عَطِيَّةَ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « إِنَّ مِنْ أَعْظَمِ الْجِهَادِ كَلِمَةَ عَدْلٍ عِنْدَ سُلْطَانٍ جَائِرٍ » . قَالَ أَبُو عِيسَى وَفِى الْبَابِ عَنْ أَبِى أُمَامَةَ . وَهَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ .
Tercemesi:
Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: “En üstün cihâd zâlim olup haksızlık yapan devlet idarecisine gerçeği söylemektir.” Tirmizî: Bu konuda Ebû Umâme’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Fiten 13, 4/471
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Ebu Hasan Atiyye b. Sa'd el-Avfî (Atiyye b. Sa'd b. Cünade)
3. Muhammed b. Cuhâde el-Evdî (Muhammed b. Cuhâde)
4. Ebu Yusuf İsrail b. Yunus es-Sebîî (İsrail b. Yunus b. Ebu İshak)
5. Ebu Yezid Abdurrahman b. Musab el-Ezdî (Abdurrahman b. Musab b. Yezid)
6. Kasım b. Dinar el-Kuraşî (Kasım b. Zekeriyya b. Dinar)
Konular:
KTB, CİHAD
Teşvik edilenler, Zulme mani olmak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18502, T003057
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مَنِيعٍ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبِى خَالِدٍ عَنْ قَيْسِ بْنِ أَبِى حَازِمٍ عَنْ أَبِى بَكْرٍ الصِّدِّيقِ أَنَّهُ قَالَ : يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّكُمْ تَقْرَءُونَ هَذِهِ الآيَةَ ( يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا عَلَيْكُمْ أَنْفُسَكُمْ لاَ يَضُرُّكُمْ مَنْ ضَلَّ إِذَا اهْتَدَيْتُمْ ) وَإِنِّى سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « إِنَّ النَّاسَ إِذَا رَأَوْا ظَالِمًا فَلَمْ يَأْخُذُوا عَلَى يَدَيْهِ أَوْشَكَ أَنْ يَعُمَّهُمُ اللَّهُ بِعِقَابٍ » . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَقَدْ رَوَاهُ غَيْرُ وَاحِدٍ عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ أَبِى خَالِدٍ نَحْوَ هَذَا الْحَدِيثِ مَرْفُوعًا . وَرَوَى بَعْضُهُمْ عَنْ إِسْمَاعِيلَ عَنْ قَيْسٍ عَنْ أَبِى بَكْرٍ قَوْلَهُ وَلَمْ يَرْفَعُوهُ .
Tercemesi:
Ebû Bekir es Sıddık (r.a.)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ey Müslümanlar! Siz Maide sûresi 105. ayetini okuyorsunuz; “Ey iman edenler! Siz yalnız kendinizden sorumlusunuz. Eğer siz doğru yolda iseniz, sapıklığa düşenler size hiçbir zarar veremezler. Hepinizin dönüşü Allah’a olacaktır. Ve o zaman Allah size hayatta yapmış olduğunuz herşeyi bildirecektir.” Halbuki ben Peygamber (s.a.v)’den şöyle buyurduğunu işittim: “İnsanlar bir zâlimi görürlerde ona zulmünden el çektirmezlerse Allah’ın onları genel bir azaba uğratması kaçınılmazdır.” Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Pek çok kişi bu hadisi İsmail b. Ebû Hâlid’den buradaki gibi merfu olarak rivâyet etmişlerdir. Bazıları ise bu hadisi Kays’tan, Ebû Bekir’den merfu olmaksızın Ebû Bekrin sözü olarak rivâyet etmektedirler.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 5, 5/256
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, ayetleri tefsiri
Teşvik edilenler, Zulme mani olmak
Zulüm / Zalim, zulmetmek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18467, T003048
Hadis:
حَدَّثَنَا بُنْدَارٌ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مَهْدِىٍّ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَلِىِّ بْنِ بَذِيمَةَ عَنْ أَبِى عُبَيْدَةَ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنَّ بَنِى إِسْرَائِيلَ لَمَّا وَقَعَ فِيهِمُ النَّقْصُ كَانَ الرَّجُلُ فِيهِمْ يَرَى أَخَاهُ عَلَى الذَّنْبِ فَيَنْهَاهُ عَنْهُ فَإِذَا كَانَ الْغَدُ لَمْ يَمْنَعْهُ مَا رَأَى مِنْهُ أَنْ يَكُونَ أَكِيلَهُ وَشَرِيبَهُ وَخَلِيطَهُ فَضَرَبَ اللَّهُ قُلُوبَ بَعْضِهِمْ بِبَعْضٍ وَنَزَلَ فِيهِمُ الْقُرْآنُ فَقَالَ ( لُعِنَ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ بَنِى إِسْرَائِيلَ عَلَى لِسَانِ دَاوُدَ وَعِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ ذَلِكَ بِمَا عَصَوْا وَكَانُوا يَعْتَدُونَ ) » . فَقَرَأَ حَتَّى بَلَغَ ( وَلَوْ كَانُوا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالنَّبِىِّ وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْهِ مَا اتَّخَذُوهُمْ أَوْلِيَاءَ وَلَكِنَّ كَثِيرًا مِنْهُمْ فَاسِقُونَ ) قَالَ: وَكَانَ نَبِىُّ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مُتَّكِئًا فَجَلَسَ فَقَالَ « لاَ حَتَّى تَأْخُذُوا عَلَى يَدَىِ الظَّالِمِ فَتَأْطِرُوهُ عَلَى الْحَقِّ أَطْرًا » . حَدَّثَنَا بُنْدَارٌ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ الطَّيَالِسِىُّ وَأَمْلاَهُ عَلَىَّ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مُسْلِمِ بْنِ أَبِى الْوَضَّاحِ عَنْ عَلِىِّ بْنِ بَذِيمَةَ عَنْ أَبِى عُبَيْدَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مِثْلَهُ .
Tercemesi:
Ebû Ubeyde (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “İsrail oğulları arasında dini konularda bir eksiklik ortaya çıkınca içlerinden biri kardeşinin günaha düştüğünü görür ve onu günahından sakındırırdı. Fakat ertesi gün o işi işlemeye devam etmesine rağmen, o sakındıran kimse onunla oturur yer içer ve birlikte olurdu. Allah’ta böylece bunların kalplerini birbirine benzetti ve Maide sûresi 78. ayeti nazil oldu: “Allah’tan gelen gerçekleri örtbas etmeye şartlanmış olan şu İsrailoğullarından bir kısmı, zaten Dâvûd’un ve Meryem oğlu İsa’nın diliyle lanetlenmişlerdir. Bu, onların isyan etmeleri, hak ve adalet sınırlarını aşmalarındandır.” “Onlar birbirlerini işledikleri kötülüklerden vazgeçirmeye çalışmadılar. Yaptıkları şey gerçekten ne kötü idi.” “Ve şimdi onlardan bir çoğunun, Allah’tan gelen gerçekleri örtbas edenlerle dost olduklarını görebilirsin. Benliklerinin onlar için önceden hazırladığı şey ne kadar kötüdür ki, Allah onlara gazâb etmiştir ve onlar azâbta ebedi kalacaklardır.” “Eğer onlar, Allah’a ve kendilerine gönderilen peygambere ve O’na indirilen herşeye gerçekten inansalardı, bu Allah’tan gelen gerçekleri örtbas edenleri dost edinmezlerdi. Ama onların çoğu ilahi yol ve sınırları aşmış olanlardır.” Ebû Ubeyde dedi ki: Peygamber (s.a.v) yaslanmış iken doğruldu ve şöyle buyurdu: “Hayır! Hayır! Siz de zâlime zulmünden el çektirmedikçe size de kurtuluş yoktur.” Bündar, Ebû Dâvûd et Tayalisi vasıtasıyla -Dâvûd bana bu hadisi yazdırdı demiştir- Muhammed b. Müslim b. Ebi’l Vaddah’tan, Ali b. Bezîme’den, Ebû Ubeyde’den ve Abdullah b. Mes’ûd’tan bir benzerini rivâyet etmişlerdir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 5, 5/252
Senetler:
()
Konular:
Hadis, israiliyyat içerikli haberler
Kur'an, Nüzul sebebleri
Teşvik edilenler, Zulme mani olmak