Bize Kuteybe, ona Leys, ona Yahya, ona Ömer b. Kesîr, ona Ebu Katâde'nin azatlısı Ebu Muhammed, ona da Ebu Katade şöyle demiştir:
Rasulullah (sav) Huneyn savaşında "kim bir düşmanı öldürdüğüne dair açık bir delil ortaya koyarsa, ölenin üzerinden çıkanlar ona aittir" buyurdu. Ben de bir müşriki öldürdüğüme dair şahit bulmak üzere ayağa kalktım ama şahitlik edecek kimseyi bulamayınca oturdum. Sonra aklıma geldi, olayı Rasulullah'a (sav) anlattım. Bunun üzerine Hz. Peygamber'in yanında oturan bir adam “sözünü ettiği o maktulün silahı bendedir. Buna karşılık onu başka bir şeyle razı et” dedi. Hz. Ebu Bekir hemen müdahale ederek “hayır, vallahi olmaz. Allah ve Rasulü yolunda savaşan Allah’ın aslanlarından birinin hakkını alıp Kureyş’ten bir sırtlancığa veremez” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) emretti, o adam o malı bana verdi. Ben de bununla bir bahçe satın aldım. Müslüman olduktan sonra edindiğim ilk mal varlığım bu oldu.
Bana Ebu Abdullah ona da Leys'in dediğine göre Ebu Katâde “Peygamber (sav) kalktı ve o maktulün eşyalarını bana teslim etti” demiştir.
Hicaz ehli der ki: Hâkim, hâkimliği sırasında ya da daha önce gördüğü bir konuda sadece bilgisiyle hüküm veremez. Bazı fakihlerin görüşüne göre, eğer bir hasım, hâkimin yanında mahkemede, diğer bir kimse lehine bir hakkı itiraf etse, hakim, ayrıca iki şahit çağırıp onlarında ikrarını almadan, sadece bu itiraf üzerine hüküm veremez.
Irak ehli de der ki: Hakim, mahkemede işittiği yahut gördüğü şeyle hükmedebilir. Mahkeme dışında duyduğu ve gördüğü şeyle ancak hazır bulunduracağı iki şahidin şehadetiyle hükmedebilir. Irak ehlinden bir başka gurup da der ki: Hâkim, iki şahit olmadan da hüküm verebilir, çünkü hâkim kendisine itimad edilen ve güvenilen bir kimsedir. Zaten şahitlikten maksat da gerçeği bilinmesidir. Hâkimin bilgisi şahitlikten çok daha geçerlidir.
Irak ehlininbir kısmı da der ki: Hâkim, mali davalarda kendi bilgisi ile hüküm verir, fakat mali boyutu olmayan davalarda ise kendi ilmi ile hükmedemez. Kasım der ki: Hâkimin, kendisinden başka kimsenin bilgisi olmadığı bir hususta, kendi bilgisi şahitlikten daha öncelikli olmasına rağmen, sadece kendi bilgisi ile bir hüküm verip infaz etmesi uygun olmaz. Çünkü delilsiz olarak sırf kendi bilgisiyle hüküm vermek Müslümanlar arasında, onu töhmet altında bırakır ve insanların suizanna kapılmasına yol açar. Nitekim Hz. Peygamber (sav) de suizannı hoş karşılamadığı için (yanındaki kadını tanıtarak) "Bu kadın Safiye'dir" buyurmuştur.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27976, B007170
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنْ يَحْيَى عَنْ عُمَرَ بْنِ كَثِيرٍ عَنْ أَبِى مُحَمَّدٍ مَوْلَى أَبِى قَتَادَةَ أَنَّ أَبَا قَتَادَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَوْمَ حُنَيْنٍ « مَنْ لَهُ بَيِّنَةٌ عَلَى قَتِيلٍ قَتَلَهُ ، فَلَهُ سَلَبُهُ » . فَقُمْتُ لأَلْتَمِسَ بَيِّنَةً عَلَى قَتِيلٍ ، فَلَمْ أَرَ أَحَدًا يَشْهَدُ لِى ، فَجَلَسْتُ ، ثُمَّ بَدَا لِى فَذَكَرْتُ أَمْرَهُ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ رَجُلٌ مِنْ جُلَسَائِهِ سِلاَحُ هَذَا الْقَتِيلِ الَّذِى يَذْكُرُ عِنْدِى . قَالَ فَأَرْضِهِ مِنْهُ . فَقَالَ أَبُو بَكْرٍ كَلاَّ لاَ يُعْطِهِ أُصَيْبِغَ مِنْ قُرَيْشٍ وَيَدَعَ أَسَدًا مِنْ أُسْدِ اللَّهِ يُقَاتِلُ عَنِ اللَّهِ وَرَسُولِهِ . قَالَ فَأَمَرَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَدَّاهُ إِلَىَّ فَاشْتَرَيْتُ مِنْهُ خِرَافًا فَكَانَ أَوَّلَ مَالٍ تَأَثَّلْتُهُ . قَالَ لِى عَبْدُ اللَّهِ عَنِ اللَّيْثِ فَقَامَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَأَدَّاهُ إِلَىَّ . وَقَالَ أَهْلُ الْحِجَازِ الْحَاكِمُ لاَ يَقْضِى بِعِلْمِهِ ، شَهِدَ بِذَلِكَ فِى وِلاَيَتِهِ أَوْ قَبْلَهَا . وَلَوْ أَقَرَّ خَصْمٌ عِنْدَهُ لآخَرَ بِحَقٍّ فِى مَجْلِسِ الْقَضَاءِ ، فَإِنَّهُ لاَ يَقْضِى عَلَيْهِ فِى قَوْلِ بَعْضِهِمْ ، حَتَّى يَدْعُوَ بِشَاهِدَيْنِ فَيُحْضِرَهُمَا إِقْرَارَهُ . وَقَالَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِرَاقِ مَا سَمِعَ أَوْ رَآهُ فِى مَجْلِسِ الْقَضَاءِ قَضَى بِهِ ، وَمَا كَانَ فِى غَيْرِهِ لَمْ يَقْضِ إِلاَّ بِشَاهِدَيْنِ . وَقَالَ آخَرُونَ مِنْهُمْ بَلْ يَقْضِى بِهِ ، لأَنَّهُ مُؤْتَمَنٌ ، وَإِنَّمَا يُرَادُ مِنَ الشَّهَادَةِ مَعْرِفَةُ الْحَقِّ ، فَعِلْمُهُ أَكْثَرُ مِنَ الشَّهَادَةِ . وَقَالَ بَعْضُهُمْ يَقْضِى بِعِلْمِهِ فِى الأَمْوَالِ ، وَلاَ يَقْضِى فِى غَيْرِهَا . وَقَالَ الْقَاسِمُ لاَ يَنْبَغِى لِلْحَاكِمِ أَنْ يُمْضِىَ قَضَاءً بِعِلْمِهِ دُونَ عِلْمِ غَيْرِهِ ، مَعَ أَنَّ عِلْمَهُ أَكْثَرُ مِنْ شَهَادَةِ غَيْرِهِ ، وَلَكِنَّ فِيهِ تَعَرُّضًا لِتُهَمَةِ نَفْسِهِ عِنْدَ الْمُسْلِمِينَ ، وَإِيقَاعًا لَهُمْ فِى الظُّنُونِ ، وَقَدْ كَرِهَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم الظَّنَّ فَقَالَ « إِنَّمَا هَذِهِ صَفِيَّةُ » .
Tercemesi:
Bize Kuteybe, ona Leys, ona Yahya, ona Ömer b. Kesîr, ona Ebu Katâde'nin azatlısı Ebu Muhammed, ona da Ebu Katade şöyle demiştir:
Rasulullah (sav) Huneyn savaşında "kim bir düşmanı öldürdüğüne dair açık bir delil ortaya koyarsa, ölenin üzerinden çıkanlar ona aittir" buyurdu. Ben de bir müşriki öldürdüğüme dair şahit bulmak üzere ayağa kalktım ama şahitlik edecek kimseyi bulamayınca oturdum. Sonra aklıma geldi, olayı Rasulullah'a (sav) anlattım. Bunun üzerine Hz. Peygamber'in yanında oturan bir adam “sözünü ettiği o maktulün silahı bendedir. Buna karşılık onu başka bir şeyle razı et” dedi. Hz. Ebu Bekir hemen müdahale ederek “hayır, vallahi olmaz. Allah ve Rasulü yolunda savaşan Allah’ın aslanlarından birinin hakkını alıp Kureyş’ten bir sırtlancığa veremez” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) emretti, o adam o malı bana verdi. Ben de bununla bir bahçe satın aldım. Müslüman olduktan sonra edindiğim ilk mal varlığım bu oldu.
Bana Ebu Abdullah ona da Leys'in dediğine göre Ebu Katâde “Peygamber (sav) kalktı ve o maktulün eşyalarını bana teslim etti” demiştir.
Hicaz ehli der ki: Hâkim, hâkimliği sırasında ya da daha önce gördüğü bir konuda sadece bilgisiyle hüküm veremez. Bazı fakihlerin görüşüne göre, eğer bir hasım, hâkimin yanında mahkemede, diğer bir kimse lehine bir hakkı itiraf etse, hakim, ayrıca iki şahit çağırıp onlarında ikrarını almadan, sadece bu itiraf üzerine hüküm veremez.
Irak ehli de der ki: Hakim, mahkemede işittiği yahut gördüğü şeyle hükmedebilir. Mahkeme dışında duyduğu ve gördüğü şeyle ancak hazır bulunduracağı iki şahidin şehadetiyle hükmedebilir. Irak ehlinden bir başka gurup da der ki: Hâkim, iki şahit olmadan da hüküm verebilir, çünkü hâkim kendisine itimad edilen ve güvenilen bir kimsedir. Zaten şahitlikten maksat da gerçeği bilinmesidir. Hâkimin bilgisi şahitlikten çok daha geçerlidir.
Irak ehlininbir kısmı da der ki: Hâkim, mali davalarda kendi bilgisi ile hüküm verir, fakat mali boyutu olmayan davalarda ise kendi ilmi ile hükmedemez. Kasım der ki: Hâkimin, kendisinden başka kimsenin bilgisi olmadığı bir hususta, kendi bilgisi şahitlikten daha öncelikli olmasına rağmen, sadece kendi bilgisi ile bir hüküm verip infaz etmesi uygun olmaz. Çünkü delilsiz olarak sırf kendi bilgisiyle hüküm vermek Müslümanlar arasında, onu töhmet altında bırakır ve insanların suizanna kapılmasına yol açar. Nitekim Hz. Peygamber (sav) de suizannı hoş karşılamadığı için (yanındaki kadını tanıtarak) "Bu kadın Safiye'dir" buyurmuştur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Ahkâm 21, 2/704
Senetler:
()
Konular:
Ganimet, savaşta, öldürülenin eşyasının öldürene ait olması
Ganimet, taksim edilmeden kullanımı
Hadis, hadis tenkidine örnekler
Siyer, Huneyn gazvesi
Yargı, Hakimlik
Yargı, Şahitliğin önemi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
405, M000052
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو غَسَّانَ مُحَمَّدُ بْنُ عَمْرٍو الرَّازِىُّ قَالَ سَمِعْتُ جَرِيرًا يَقُولُ
"لَقِيتُ جَابِرَ بْنَ يَزِيدَ الْجُعْفِىَّ فَلَمْ أَكْتُبْ عَنْهُ كَانَ يُؤْمِنُ بِالرَّجْعَةِ."
Tercemesi:
Bize Ebu Ğassân Muhammed b. Amr er-Râzî, ona da Cerir şöyle rivayet etmiştir:
"Cabir b. Yezid el-Cu'fî ile karşılaştım (ama) ondan (hadis veya başka bir şey) yazmadım. O, rec'ate inanırdı."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Mukaddime 52, /22
Senetler:
()
Konular:
Hadis Rivayeti
Hadis, hadis tenkidine örnekler
Öneri Formu
Hadis Id, No:
406, M000059
Hadis:
وَحَدَّثَنِى سَلَمَةُ حَدَّثَنَا الْحُمَيْدِىُّ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ قَالَ
"سَمِعْتُ جَابِرًا يُحَدِّثُ بِنَحْوٍ مِنْ ثَلاَثِينَ أَلْفَ حَدِيثٍ مَا أَسْتَحِلُّ أَنْ أَذْكُرَ مِنْهَا شَيْئًا وَأَنَّ لِى كَذَا وَكَذَا."
قَالَ مُسْلِمٌ وَسَمِعْتُ أَبَا غَسَّانَ مُحَمَّدَ بْنَ عَمْرٍو الرَّازِىَّ قَالَ
"سَأَلْتُ جَرِيرَ بْنَ عَبْدِ الْحَمِيدِ فَقُلْتُ الْحَارِثُ بْنُ حَصِيرَةَ لَقِيتَهُ قَالَ نَعَمْ. شَيْخٌ طَوِيلُ السُّكُوتِ يُصِرُّ عَلَى أَمْرٍ عَظِيمٍ."
Tercemesi:
Bize Seleme, ona el-Humeydî, ona da Süfyan şöyle rivayet etmiştir:
"Cabir'i otuz bin kadar hadis rivayet ederken işittim (ama) onlardan bir şeyi anmayı ve yanımda şu şu (hadisi) var demeyi helal görmüyorum!"
Bize Ebu Ğassân Muhammed b. Amr er-Râzî şöyle rivayet etmiştir:
"Cerir b. Abdülhamid'e sorup Hâris b. Hasîre ile karşılaştın mı? dedim. O, evet. Az konuşan bir ravi (şeyh) idi (ama) pek büyük bir (bidat görüş üzerinde) ısrar eder(di) dedi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Mukaddime 59, /23
Senetler:
()
Konular:
Hadis Rivayeti, ihtiyat
Hadis, hadis tenkidine örnekler
Öneri Formu
Hadis Id, No:
10880, D001618
Hadis:
حَدَّثَنَا حَامِدُ بْنُ يَحْيَى أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ ح
وَحَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنِ ابْنِ عَجْلاَنَ سَمِعَ عِيَاضًا قَالَ سَمِعْتُ أَبَا سَعِيدٍ الْخُدْرِىَّ يَقُولُ
"لاَ أُخْرِجُ أَبَدًا إِلاَّ صَاعًا إِنَّا كُنَّا نُخْرِجُ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم صَاعَ تَمْرٍ أَوْ شَعِيرٍ أَوْ أَقِطٍ أَوْ زَبِيبٍ."
[هَذَا حَدِيثُ يَحْيَى زَادَ سُفْيَانُ أَوْ صَاعًا مِنْ دَقِيقٍ قَالَ حَامِدٌ فَأَنْكَرُوا عَلَيْهِ فَتَرَكَهُ سُفْيَانُ.]
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ فَهَذِهِ الزِّيَادَةُ وَهَمٌ مِنِ ابْنِ عُيَيْنَةَ.]
Tercemesi:
Bize Hamid b. Yahya, ona Süfyan (b. Uyeyne); (T)
Bize Müsedded (b. Müserhed), ona Yahya (b. Said el-Kattan), ona Muhammed b. Aclân, ona da İyaz (b. Abdullah), Ebu Said el-Hudrî'nin (ra) şöyle dediğini rivayet etti:
"Ben asla bir sâ'dan başkasını vermem. Zira Rasulullah (sav) zamanında biz kuru hurma veya arpa veya keş veya kuru üzümden bir sâ' verirdik".
[Bu, Yahya'nın hadisidir. Süfyan b. Uyeyne ise, (yaptığı rivayette bu sayılanlara) veya undan bir sâ' sözünü ilave etti. Hamid b. Yahya dedi ki (Muhaddisler) bu ilaveden dolayı Süfyan'ı kınadılar da ondan vazgeçti.]
[Ebû Davud dedi ki: Bu ilâve, İbn Uyeyne'nin hatasıdır.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Zekât 20, /379
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. İyaz b. Abdullah el-Amiri (İyaz b. Abdullah b. Sa'd b. Ebu Serh b. Haris)
3. Ebu Abdullah Muhammed b. Aclân el-Kuraşî (Muhammed b. Aclân)
4. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
5. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
Konular:
Hadis, hadis tenkidine örnekler
Sadaka, fıtır sadakası, ödenecek cins ve miktar
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15897, M003710
Hadis:
وَحَدَّثَنَاهُ مُحَمَّدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ جَبَلَةَ حَدَّثَنَا أَبُو أَحْمَدَ حَدَّثَنَا عَمَّارُ بْنُ رُزَيْقٍ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ قَالَ كُنْتُ مَعَ الأَسْوَدِ بْنِ يَزِيدَ جَالِسًا فِى الْمَسْجِدِ الأَعْظَمِ وَمَعَنَا الشَّعْبِىُّ فَحَدَّثَ الشَّعْبِىُّ بِحَدِيثِ فَاطِمَةَ بِنْتِ قَيْسٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لَمْ يَجْعَلْ لَهَا سُكْنَى وَلاَ نَفَقَةً ثُمَّ أَخَذَ الأَسْوَدُ كَفًّا مِنْ حَصًى فَحَصَبَهُ بِهِ. فَقَالَ وَيْلَكَ تُحَدِّثُ بِمِثْلِ هَذَا قَالَ عُمَرُ لاَ نَتْرُكُ كِتَابَ اللَّهِ وَسُنَّةَ نَبِيِّنَا صلى الله عليه وسلم لِقَوْلِ امْرَأَةٍ لاَ نَدْرِى لَعَلَّهَا حَفِظَتْ أَوْ نَسِيَتْ لَهَا السُّكْنَى وَالنَّفَقَةُ قَالَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ "(لاَ تُخْرِجُوهُنَّ مِنْ بُيُوتِهِنَّ وَلاَ يَخْرُجْنَ إِلاَّ أَنْ يَأْتِينَ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍ)"
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Amr b. Cebele, ona Ebu Ahmed, ona Ammar b. Ruzeyk, ona da Ebu İshak şöyle rivayet etti: Esved b. Yezid'le ulu camide oturuyorduk. Şa'bî de yanımızda idi. Derken Şa'bî, Fatıma bt. Kays hadisini, Rasulullah'ın (sav) ona mesken ve nafaka vermediğini rivayet etti. Bundan sonra Esved bir avuç çakıl taşı alarak onun üzerine attı. Ve şunları söyledi: Yazık sana! Böyle bir şeyi rivayet ediyorsun! Ömer; biz Allah'ın kitabını ve Peygamberimiz'in (sav) sünnetini belledi mi unuttu mu bilmediğimiz bir kadının sözü ile terk edemeyiz; ona mesken de vardır, nafaka da. Allah (ac); "(onları evlerinden çıkarmayın; kendileri de akmasınlar. Meğerki, aşikâr bir kötülük işlemiş olsunlar.)" buyurmuştur dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Talak 3710, /609
Senetler:
()
Konular:
Hadis, hadis tenkidine örnekler
Nafaka, üç talakla boşanmış kadının mesken ve nafaka hakkı