1248 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. İsmail, ona Âdem b. Ebu İyâs, ona Şeybân Ebu Muâviye, ona Abdülmelik b. Umeyr, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Hüreyre şöyle rivayet etmiştir “Hz. Peygamber (sav) her zaman çıkmadığı ve kimseyle karşılaşmadığı bir vakitte evinden çıkmıştı. Yolda Ebu Bekir ile karşılaştı: "Neden bu saatte buradasın Ey Ebu Bekir?" diye sordu. Ebu Bekir, "Rasulullah'ı (sav) görür, yüzüne bakar ve Ona (sav) selam veririm ümidiyle çıktım" diye cevap verdi. Çok geçmeden Ömer geldi. "Neden bu saatte buradasın ey Ömer?" diye sordu. "Açlıktan, ey Allah’ın Rasulü!" diye cevap verdi. Rasulullah (sav) "Ben de biraz acıktım" buyurdu. [Daha sonra üçü] Ensâr'dan Ebu'l-Heysem b. et-Teyyihân'ın evine gittiler. (Ebu'l-Heysem) Hurması ve koyunları çok olan bir adamdı, hizmetçileri yoktu. Onu (Ebu'l-Heysem’i evde) bulamadılar. Evin hanımına "Eşin nerede?" diye sordular. "Bize tatlı içme suyu getirmeye gitti" diye cevap verdi. Çok geçmeden Ebu'l-Heysem ağzına kadar dolu bir su kırbasıyla geldi. Kırbasını yere koyduktan sonra gelip Hz. Peygamber'e (sav) sarıldı ve "Anam babam sana feda olsun ey Allah’ın Rasulü!" dedi. Onları bahçesine götürdü ve bir halı serdi. Sonra hurma ağacından hem olgun hem de ham hurmaların olduğu bir dal getirip önlerine koyu. Hz. Peygamber (sav), "Bize olgunlarından seçip getirmedin mi?" diye sorunca "Ey Allah’ın Rasulü olgun olanından ve olmayanından istediğinizi seçmenizi istedim" dedi. Böylece hurmadan yediler ve getirdiği sudan içtiler. Hz. Peygamber (sav), Ebu Bekir ve Ömer'e " Canımı kudret elinde tutan Allah’a yemin olsun ki kıyamet günü bu nimetlerden sorguya çekileceksiniz: Serin bir gölge, tatlı olgun hurma ve soğuk su". Ebu'l-Heysem yemek yapmak için yanlarından ayrıldı. Hz. Peygamber (sav) "Sakın süt veren hayvanı kesme" buyurdu. Ebu'l-Heysem dişi veya erkek bir keçi yavrusu kesti ve onlara getirdi. Ondan da yediler. Hz. Peygamber (sav) "Senin hizmetçin var mı?" diye sordu. Ebu'l-Heysem "Hayır yok" dedi. Hz. Peygamber (sav) "Savaş esirleri gelince bize gel" buyurdu. Hz. Peygamber'e (sav) iki savaş esiri getirilmişti. Bir üçüncüsü yoktu. Ebu'l-Heysem, Onun (sav) yanına geldi. Hz. Peygamber (sav) de ona "İkisinden birini seç" dedi. O "Ey Allah’ın Rasulü, benim için sen seç!" dedi. Hz. Peygamber (sav) "İstişare edilen kişi güvenilen bir kimsedir. Bunu al. Onun namaz kıldığını gördüm. Ona iyilik yap!" buyurdu. Ebu'l-Heysem eşinin yanına gitti ve Hz. Peygamber'in (sav) sözünü ona anlattı. Karısı: "Rasulullah'ın (sav) sözünü tutabilmek için onu azat etmelisin" dedi. O (Ebu'l-Heysem) da "O hürdür" diyerek o köleyi azat etti. Daha sonra Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Allah'ın gönderdiği peygamber ve devlet idarecisinin etrafında mutlaka iki türlü insan bulunur. Birincisi iyiliği emredip kötülükten alıkoyar. Diğeri ise ona devamlı güçlük çıkarır. Her kim kötü insanlardan korunursa gerçekten fenalıklardan kendisini korumuş olur." Ebu İsa (et-Tirmizî) şöyle demiştir: Bu hadis hasen-sahih-garîbtir
Bize Nasr b. Ali, ona Yezid (İbn Zürey'); (T) Bize Ali b. Abdullah, ona Muhammed b. Bişr, ona Said b. Ebu Arûbe, ona Katade, ona Nadr b. Enes, ona Beşir b. Nehik, ona da Ebu Hureyre'den (ra) rivayet olunduğuna göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Bir kimse bir köle üzerinde bulunan hissesini yahut kendisine düşen payını azad ederse, eğer malı varsa (bu) malıyla köleyi (tamamen) azad etmek onun üzerine borç olur. Eğer malı yoksa köle (nin kıymeti) doğru bir şekilde takdir edilir. (Bu kıymeti kazanıp da öbür) sahibine (ödemesi için) fazla meşakkat vermemek şartıyla köle çalıştırılır." [Ebû Davud dedi ki: (Yezid b. Zürey' ile Nasr b. Ali'nin) ikisinin hadisinde de "meşakkat vermemek üzere çalıştırılır" (sözü) vardır, (fakat) "bu kölenin kıymeti doğru olarak takdir edilir" sözü yoktur.]
Açıklama: Kölenin kısmı olarak hürriyetine kavuşturulması, toplumsal huzuru da doğrudan etkileyen bir tasarruftur. Zira 'kısmi / yarı hür' bir insanın davranışsal bozukluğa düşmesi kaçınılmazdır. Bu durum toplumu da etkileyecektir. O nedenle öncelikle hissesi kadarını özgürleştiren şahsa tam özgürlük sağlaması için yükümlülük yüklenmiş, buna imkan olmaması durumunda da mükatep köle statüsünde değerlendirilerek, emeğiyle özgürlüğünü satın alması yolu açılmıştır. Sonuçları itibariyle bağışçıya da, eyleminin sonucunu dikkate alarak hareket etmesi uyarısı yapılmıştır.
Bize Kuteybe b. Said, ona Cerir, ona Muğîra, ona Haris, ona Ebu Zür'a, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir: Hz. Peygamber'in (sav) Temîm oğulları hakkında söylediği üç şeyi duyduktan sonra onlara olan sevgim daim oldu. Rasulullah onlar hakkında; "ümmetimin Deccâl'a karşı en güçlü direniş gösterenleridir" buyurdu. Yine onların zekat malları geldiğinde Hz. Peygamber (sav); "bu mallar bizim kavmimizin sadakalarıdır" buyurdu. Aişe'nin elinde Temîm oğullarından esir bir cariye vardı. Rasulullah (sav) Aişe'ye; "bu kadını azat et, çünkü o İsmail'in neslindendir" buyurdu.
Bize Süveyd b. Said, ona Yahya b. Süleym, ona İsmail b. Ümeyye, ona Said b. Ebu Said el-Makburî, ona da Ebu Hureyre'den rivayet edildiğine göre, Allah'ın Resulü şöyle buyurdu: "Üç (sınıf insan) vardır ki, kıyamet günü ben bunların hasmıyım. Ve ben kimin hasmı olduysam kıyamet günü ona hasımlık ederim. 1. Benim adımı anarak söz verir sonra sözünde durmayan. 2. Hür bir kimseyi (köle diye) satar parasını yiyen. 3. Bir işçi çalıştırıp da ücretini tam vermeyen."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Abdullah b. Said, onlara Ebu Halid el-Ahmer, ona İbn Aclân, ona Said b. Ebu Said, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Şu üç grup insan için Allah'ın (cc) yardımı haktır: Allah yolunda gazveye katılacak olan kimse, borcunu ödemek isteyen antlaşmalı mükâteb (özgürlüğü için efendisiyle borç anlaşması yapan) köle ve namuslu kalmayı isteyerek evlenen kimse."
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Züheyr b. Harb, onlara Cerîr, ona Süheyl, ona babası (Ebu Salih es-Semmân), ona Ebu Hureyre (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Hiçbir evlat babanın hakkını ödeyemez. Şayet onu köle olarak bulur ve satın alıp azat ederse, babalık hakkını ödemiş olur." "İbn Ebû Şeybe rivayetinde "Evlat, babasının" şeklindedir.
Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Abdullah b. Said, o ikisine Ebu Halid el-Ahmer, ona İbn Aclân, ona Said b. Ebu Said, ona da Ebu Hureyre'den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Şu iç kişiye Allah Teâlâ'nın yardım vadi vardır: Allah yolunda savaşan gazi, azad edilme borcunu ödeme niyetiyle efendisiyle mükâtebe anlaşması yapan köle ve nefsini harama girmekten alıkoymak amacıyla evlenen kişi."