335 Kayıt Bulundu.
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Hâlid, ona Saîd b. Ebî Hilâl, ona da Nuaym el-Mücemmir şöyle demiştir:' Ben Ebû Hureyre (ra) ile beraber mescidin üstüne çıkmıştım. Ebû Hureyre (ra) abdest aldı ve 'Ben Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu işittim' dedi: "Kıyâmet günü benim ümmetim, abdest izlerinden dolayı alınları, kolları ve ayakları sekililer diye çağrılacaklar. Öyleyse abdest azalarının parlaklığını genişletmesi mümkün olan, bunu yapsın!"
Açıklama: Ğurr, atın alnındaki beyazlık; muhaccel de ayağındaki beyazlıktır. Böyle olan atlara Türkçe’mizde sakar atlar denmektedir. Bu atlar alınlarındaki ve ayaklarındaki beyazlıklardan dolayı, uzaktan bakıldığında hemen fark edilirler. Buradaki ifâdede bir teşbih ve istiâre söz konusudur, kıyâmet günü müminlerin de sakar atlar gibi olacağı belirtilmektedir. Abdest azalarının genişletilmesi ifadesiyle, farz olan alanın dışına taşırarak abdest alınmasına özendirilmektedir.
Bize İbrahim, ona Salih b. Keysan ona İbn Şihab, ona Urve, ona da Humran şöyle rivayet etmiştir: Osman abdest aldıktan sonra 'Size bir hadis rivayet edeyim mi? Şu âyet olmasaydı onu size rivayet etmezdim' dedi. Ardından şöyle devam etti: Ben Rasulullah'ı (sav) şöyle buyururken işittim: "Güzelce abdest alıp namazını kılan bir kimsenin, kıldığı o namaz ile kılacağı bir sonraki namaz arasında işlediği günahlar bağışlanır." Urve, Osman'ın kastettiği âyetin (İndirdiğimiz açık delilleri gizleyenler...) (Bakara 2/159) âyeti olduğunu söylemiştir.
Bize Ebu Yeman, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona, Ata b. Yezid, ona da Osman b. Affân'ın mevlası Humran şöyle demiştir: Kendisi, Osman'ı abdest suyu isterken gördü. Osman, Su kabından ellerine su döktü ve ellerini üçer kez yıkadı. Sonra sağ elini abdest suyunun içine daldırarak su alıp ağzına ve burnuna su verdi ve burnunu temizledi. Ardından üç kere yüzünü ve yine üç kere dirseklere kadar ellerini yıkadı. Sonra başını mesh etti. Ardından her bir ayağını üçer kez yıkadı. Hz. Peygamber'i (sav) kendisinin abdest aldığı şekilde abdest alırken gördüğünü söyledi ve onun (sav) şöyle buyurduğunu belirtti: "Kim benim aldığım şu abdest gibi abdest alıp gönlünden herhangi (kötü) bir şey geçirmeksizin iki rekat namaz kılarsa daha önce işlemiş olduğu günahlar bağışlanır."
Bize Abdulaziz b. Abdullah el-Üveysî, ona İbrahim b. Sa'd, ona İbn Şihab, ona Ata b. Yezid, ona da Osman'ın mevlası Hamran'ın rivayet ettiğine göre kendisi, Osman b. Affân'ı abdest almak için su kabı isterken gördü. Osman getirilen kaptan avuçlarına üç kere su döktü ve onları yıkadı. Sonra sağ elini su kabına daldırdı. Ağzına ve burnuna su verdi. Ardından üçer kere yüzünü ve dirseklerine kadar ellerini yıkadı. Daha sonra başını mesh etti. Sonra ayaklarını bileklerine kadar üçer kere yıkadı ve Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu söyledi: "Kim benim aldığım şu abdest gibi abdest alıp gönlünden herhangi bir şey geçirmeksizin iki rekat namaz kılarsa daha önce işlemiş olduğu günahlar bağışlanır."
Bize Kûfe'de Ebû'l-Hasan Ali b. Muhammed b. Ukbe eş-Şeybânî, ona İbrahim b. İshak el-Kadî ez-Zührî, ona Muhammed b. Ubeyd, ona el-A'meş rivâyet etti. Yine bize Ebû Bekir b. Bâleveyh, onaMuhammed b. Ahmed b. en-Nadr, ona Muâviye b. Ömer, ona Zâide, ona el-A'meş, ona Salim b. Ebî'l-Ca'd, ona da Sevbân (ra) Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivâyet etti: "Dosdoğru olunuz! Ama bunu tam olarak başaramazsınız. Fakat bilin ki amellerinizin en hayırlısı namazdır. Devamlı abdestli olmaya da ancak mü'min olarak gayret gösterir." [Bu hadîsi el-A'meş vasıtasıyla Salim'den rivâyette, Mansur b. el-Mu'temir de mütabaat etti.]
Bize Muhammed b. Abdurrahîm, ona Yunus b. Muhammed, ona el-Leys b. Sa'd, ona Yezîd b. Ebî Habîb, ona Abdullah b. Ebî Seleme, ona Nâfi b. Cübeyr, ona Muâz b. Abdurrahman et-Teymî, ona Humrân, ona da Hz. Osman (ra) Rasûlullah'dan (sav) şöyle duyduğunu rivâyet etti: "Kim güzelce abdest alır, (suyu organlarına iyice ulaştırır) sonra da farz namazı kılmak için giderse, o kişi bağışlanır." [Muâz'ın Humrân'dan bu iki hadisten başka bir rivâyetini bilmiyoruz. Muhammed b. İbrahim'in Muâz'dan rivâyetini Hişâm, ona Yahya b. Ebî Kesîr, ona Muhammed b. İbrahim, ona Ebû Vâil ve ona da Humrân senediyle rivâyet etmiştir. Bu iki rivâyetin içinde ise Muâz bulunmamaktadır. Bu hadisi el-Evzâî, Yahya b. Ebî Kesîr'den, o da Muhammed b. İbrahim'den rivâyet etmiştir. Ancak onlar bunu Muhammed'den rivâyet etmişlerdir. Bazıları onu Ebû Vâil ve Humrân senediyle, bazıları da Muhammed b. İbrahim, başka bir adam ve Humrân zinciriyle rivâyet etmiştir.]
Bize Ebû’l-Hasan Ali b. Ahmed b. Abdân –buradaki lafız da ona aittir-, ona Ahed b. Ubeyd es-Saffâr, ona İbn Milhân, ona Yahya b. Bükeyr, ona el-Leys, ona Halid, ona Saîd b. Ebî Hilâl, ona Nuaym b. Abdullah el-Mücemmir şöyle rivâyet etti: Bir gün Ebû Hureyre ile birlikte mescidin üstüne çıkmıştım. Ebû Hureyre’nin gömleğinin altında pantolon vardı. Pantolonu sıyırdı, sonra abdest almaya başladı. Yüzünü ve kollarını yıkadı, suyu pazularına kadar ulaştırdı. Sonra ayaklarını yıkadı, bu esnada suyu baldırına kadar ulaştırdı. Sonra, ben Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim, dedi: "Kıyâmet günü benim ümmetim, abdest azalarının parlaklığı nedeniyle sakar atlar gibi (parlayarak) gelirler. Öyleyse abdest azalarının parlaklığını genişletmesi mümkün olan, bunu yapsın!" [Bu rivâyeti Buhârî es-Sahîh’te Yahya b. Bükeyr’den tahric etti, ancak Ebû Hureyre’nin yaptıklarını zikretmedi.Müslim de Harun b. Saîd’den aynı manada tahric etti, yalnız o Ebû Hureyre’nin yaptıklarını da zikretti.]
Bize Kuteybe (b. Said Cemil b. Tarif), Hennad ve Mahmud b. Ğaylan, onlara Veki (b. Cerrah), ona Süfyan (es-Sevrî); (T) Bize Muhammed b. Beşşar, ona Abdurrahman b. Mehdi, ona Süfyan, ona Abdullah b. Muhammed b. Akil, ona Muhammed b. Hanefiyye, ona da Ali (b. Ebu Talib)'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Namazın anahtarı temizliktir. Namazda yapılması haram olan şeyler tekbir [ile başlar] selam ile bu haramlar helal hale gelir." Ebu İsa [et-Tirmizî] şöyle demiştir: "Bu hadis bu konuya ilgili en sahih ve en hasen hadistir. Abdullah b. Muhammed b. Akil "saduk" bir ravidir. İlim ehlinden bazıları onun hıfzıyla ilgili olumsuz değerlendirmelerde bulunmuşlardır." Yine Ebu İsa [et-Tirmizî] şöyle demiştir: "Muhammed b. İsmail'i Ahmed b. Hanbel, İshak b. İbrahim ve Humeydi'nin Abdullah b. Muhammed b. Akil'in hadisiyle ihticac ettiklerini söylerken işittim. Muhammed [el-Buharî], Abdullah b. Muhammed b. Akil'in "mukaribü'l-hadis" olduğunu söylemiştir. Ebu İsa [et-Tirmizî] bu konuda Cabir ve Ebu Said'in rivayet ettiği hadislerin de bulunduğunu belirtmiştir.
Açıklama: "Mukâribü'l-hadîs", rivayet ettiği hadisler sika ravilerin rivayet ettiği hadislere yakın olan ravileri ifade etmek için kullanılan bir kavramdır. Bu kavramın cerh mi yoksa ta'dil mi ifade ettiği tartışılmış olmakla birlikte genel kabul ta'dil için kullanıldığı yönündedir. Bk. el-Irâkî, et-Takyîd ve'l-îzâh, s. 137-138.