9 Kayıt Bulundu.
Bize Yahya b. Bükeyr, ona el-Leys, ona Ukayl, ona da İbn Şihab’ın şöyle dediğini rivayet etti: Bana Harice b. Zeyd b. Sabit’in rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber'e (sav) beyat etmiş Ensar’dan bir kadın olan Ümmü'l-Alâ kendisine şunu haber vermiştir: Muhacirler kura ile (kalacakları yerler) paylaştırıldılar. Bizim payımıza Osman b. Mazûn düştü. Biz de onu odalarımızdan birisine misafir ettik. Vefatı ile neticelenen hastalığına yakalandı. Vefat edip, yıkanıp, kefen bezleri ile kefenlendikten sonra Rasulullah (sav) içeri girdi. Ben, Ey Ebu’s-Sâib, Allah’ın rahmeti sana olsun, ben senin hakkında Allah’ın sana ikramda bulunduğuna şahitlik ederim, dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), "Allah’ın kendisine ikramda bulunduğunu nereden biliyorsun" buyurdu. Ben, Ey Allah’ın Rasulü, babam sana feda olsun, peki, Allah (ona ikam etmemişse) kime ikram eder? dedim. O, "Şimdi yakîn (gelmesi kesin olan ölüm) ona gelmiş bulunuyor. Allah’a yemin olsun, ben onun için hayır ümit ederim. Ama Allah’a yemin ederim ki, kendim Rasulullah olduğum halde bana ne yapılacağını bilemiyorum" buyurdu. (Ümmü'l-Alâ) dedi ki: Vallahi, ben bundan böyle, ondan sonra kesinlikle kimseyi tezkiye etmeyeceğim. Bize Said b. Ufeyr, ona da Ukayl bu hadisin bir benzerini nakletmiştir. Nâfi' b. Zeyd Ukayl'den mâ yuf'alü bihi şeklinde nakletmiştir. Şuyab, Amr b. Dinar ve Ma'mer'de bu hadisi nakletmede ez-Zührî'ye mutabaat etmiştir.
Açıklama: Mamer b. Raşid ile müellif arasında inkita vardır.
Bize Yahya b. Bükeyr, ona el-Leys, ona Ukayl, ona da İbn Şihâb’ın şöyle dediğini rivayet etti: Bana Harice b. Zeyd b. Sâbit’in rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber'e (sav) beyat etmiş Ensar’dan bir kadın olan Ümmü'l-Alâ kendisine şunu haber vermiştir: Muhacirler kura ile (kalacakları yerler) paylaştırıldılar. Bizim payımıza Osman b. Mazûn düştü. Biz de onu odalarımızdan birisine misafir ettik. Vefatı ile neticelenen hastalığına yakalandı. Vefat edip, yıkanıp, kefen bezleri ile kefenlendikten sonra Rasulullah (sav) içeri girdi. Ben, Ey Ebu’s-Sâib, Allah’ın rahmeti sana olsun, ben senin hakkında Allah’ın sana ikramda bulunduğuna şahitlik ederim, dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), "Allah’ın kendisine ikramda bulunduğunu nereden biliyorsun" buyurdu. Ben, Ey Allah’ın Rasulü, babam sana feda olsun, peki, Allah (ona ikram etmezse) kime ikram eder? dedim. O, "Şimdi yakîn (gelmesi kesin olan ölüm) ona gelmiş bulunuyor. Allah’a yemin olsun, ben onun için hayır ümit ederim. Ama Allah’a yemin ederim ki, kendim Rasulullah olduğum halde bana ne yapılacağını bilemiyorum" buyurdu. (Ümmü'l-Alâ) dedi ki: Vallahi, ben bundan böyle, Osman b. Mazûn'dan sonra kesinlikle kimseyi tezkiye etmeyeceğim. Bize Said b. Ufeyr, ona da Ukayl bu hadisin bir benzerini nakletmiştir. Nâfi' b. Zeyd Ukayl'den mâ yuf'alü bihi şeklinde nakletmiştir. Şuyab, Amr b. Dinar ve Ma'mer'de bu hadisi nakletmede ez-Zührî'ye mutabaat etmiştir.
Açıklama: Nafi' b. Yezid ile müellif arasında inkita vardır.
Bize Yahya b. Bükeyr, ona el-Leys, ona Ukayl, ona da İbn Şihâb’ın şöyle dediğini rivayet etti: Bana Harice b. Zeyd b. Sabit’in rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber'e (sav) beyat etmiş Ensar’dan bir kadın olan Ümmü'l-Alâ kendisine şunu haber vermiştir: Muhacirler kura ile (kalacakları yerler) paylaştırıldılar. Bizim payımıza Osman b. Mazûn düştü. Biz de onu odalarımızdan birisine misafir ettik. Vefatı ile neticelenen hastalığına yakalandı. Vefat edip, yıkanıp, kefen bezleri ile kefenlendikten sonra Rasulullah (sav) içeri girdi. Ben, Ey Ebu’s-Sâib, Allah’ın rahmeti sana olsun, ben senin hakkında Allah’ın sana ikramda bulunduğuna şahitlik ederim, dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), "Allah’ın kendisine ikramda bulunduğunu nereden biliyorsun" buyurdu. Ben, Ey Allah’ın Rasulü, babam sana feda olsun, peki, Allah (ona ikram etmiyorsa) kime ikram eder? dedim. O, "Şimdi yakîn (gelmesi kesin olan ölüm) ona gelmiş bulunuyor. Allah’a yemin olsun, ben onun için hayır ümit ederim. Ama Allah’a yemin ederim ki, kendim Rasulullah olduğum halde bana ne yapılacağını bilemiyorum" buyurdu. (Ümmü'l-Alâ) dedi ki: Vallahi, ben bundan böyle, Osman b. Mazûn'dan sonra hiçbir zaman kimseyi tezkiye etmeyeceğim. Bize Said b. Ufeyr, ona da Ukayl bu hadisin bir benzerini nakletmiştir. Nâfi' b. Zeyd Ukayl'den mâ yuf'alü bihi şeklinde nakletmiştir. Şuyab, Amr b. Dinar ve Ma'mer'de bu hadisi nakletmede ez-Zührî'ye mutabaat etmiştir.
Açıklama: Amr b. Dinar ile müellif arasında intika vardır.
Bize Yahya b. Bükeyr, ona el-Leys, ona Ukayl, ona da İbn Şihab’ın şöyle dediğini rivayet etti: Bana Harice b. Zeyd b. Sabit’in rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber'e (sav) beyat etmiş Ensar’dan bir kadın olan Ümmü'l-Alâ kendisine şunu haber vermiştir: Muhacirler kura ile (kalacakları yerler) paylaştırıldılar. Bizim payımıza Osman b. Mazun düştü. Biz de onu odalarımızdan birisine misafir ettik. O, vefatı ile neticelenen hastalığına yakalandı. Vefat edip, yıkanıp, kefen bezleri ile kefenlendikten sonra Rasulullah (sav) içeri girdi. Ben: Ey Ebu’s-Sâib, Allah’ın rahmeti sana olsun, ben senin hakkında Allah’ın sana ikramda bulunduğuna şahitlik ederim, dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), "Allah’ın kendisine ikramda bulunduğunu nereden biliyorsun?" buyurdu. Ben, Ey Allah’ın Rasulü, babam sana feda olsun, peki, Allah (ona ikam etmemişse) kime ikram eder? dedim. O, "Şimdi ona yakîn (gelmesi kesin olan ölüm) gelmiş bulunuyor. Allah’a yemin olsun, ben onun için hayır ümit ederim. Ama Allah’a yemin ederim ki, kendim Rasulullah olduğum halde bana ne yapılacağını bilemiyorum" buyurdu. (Ümmü'l-Alâ) dedi ki: Vallahi, ben bundan böyle, Osman b. Mazun'dan sonra kesinlikle kimseyi tezkiye etmeyeceğim. Bize Said b. Ufeyr, ona da Ukayl bu hadisin bir benzerini nakletmiştir. Nâfi' b. Zeyd Ukayl'den mâ yuf'alü bihi şeklinde nakletmiştir. Şuyab, Amr b. Dinar ve Ma'mer'de bu hadisi nakletmede ez-Zührî'ye mutabaat etmiştir.
Açıklama: Şuayb b. Ebu Hamza ile müellif arasında inkita vardır.
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona Hârice b. Zeyd el-Ensarî’nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber'e (sav) biat etmiş olan Ensar kadınlarından Ümm el-Alâ kendisine şunu haber vermiştir: Ensar, muhacirleri meskenlerinde barındırmak üzere kura çektikleri zaman, Osman b. Maz’un’un kurası kendilerine çıkmıştı. Bu sebeple Osman b. Maz’un bizde kaldı. Hastalandı, biz de ona baktık. Vefat edip de onu kefenledikten sonra Rasulullah (sav) yanımıza gelip içeri girdi. Ben “Allah’ın rahmeti senin üzerine olsun ey Ebu Sâib, Allah’ın hiç şüphesiz sana ikramda bulunduğuna şahitlik ediyorum” dedim. Bunun üzerine Nebi (sav) "Allah’ın ona ikramda bulunduğunu nereden biliyorsun?" buyurdu. Ben “babam, anam sana feda olsun ey Allah’ın Rasulü, bilmiyorum” dedim. Bu sefer Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Vallahi Osman’a, gelmesi muhakkak olan, ölüm gelmiş bulunuyor ve gerçekten ben de onun için hayır ümit ediyorum. Vallahi ben bile Allah’ın Rasulü olduğum halde bana ne yapılacağını bilemiyorum." Bunun üzerine “Vallahi, ben ondan sonra ebediyen kimseyi temize çıkaracak bir tanıklıkta bulunmayacağım” dedi. (Ümm el-Alâ) der ki: Bu durum beni üzdü. Uykuya daldığımda rüyamda Osman’ın akan iki pınarı olduğunu gördüm. Sonra Rasulullah’a (sav) gidip ona haber verince, Allah Rasulü: "İşte o, onun amelidir" buyurdu.
Bize Yahya b. Bükeyr, ona el-Leys, ona Ukayl, ona da İbn Şihab’ın şöyle dediğini rivayet etti: Bana Harice b. Zeyd b. Sabit’in rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber'e (sav) beyat etmiş Ensar’dan bir kadın olan Ümmü'l-Alâ kendisine şunu haber vermiştir: Muhacirler kura ile (kalacakları yerler) paylaştırıldılar. Bizim payımıza Osman b. Mazûn düştü. Biz de onu odalarımızdan birisine misafir ettik. Vefatı ile neticelenen hastalığına yakalandı. Vefat edip, yıkanıp, kefen bezleri ile kefenlendikten sonra Rasulullah (sav) içeri girdi. Ben, Ey Ebu’s-Sâib, Allah’ın rahmeti sana olsun, ben senin hakkında Allah’ın sana ikramda bulunduğuna şahitlik ederim, dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), "Allah’ın kendisine ikramda bulunduğunu nereden biliyorsun" buyurdu. Ben, Ey Allah’ın Rasulü, babam sana feda olsun, peki, Allah (ona ikam etmemişse) kime ikram eder? dedim. O, "Şimdi yakîn (gelmesi kesin olan ölüm) kendisine gelmiş bulunuyor. Allah’a yemin olsun, ben onun için hayır ümit ederim. Ama Allah’a yemin ederim ki, kendim Rasulullah olduğum halde bana ne yapılacağını bilemiyorum" buyurdu. (Ümmü'l-Alâ) dedi ki: Vallahi, ben bundan böyle, Osman b. Mazûn'dan sonra kesinlikle kimseyi tezkiye etmeyeceğim. Bize Said b. Ufeyr, ona da Ukayl bu hadisin bir benzerini nakletmiştir. Nâfi' b. Zeyd Ukayl'den mâ yuf'alü bihi şeklinde nakletmiştir. Şuyab, Amr b. Dinar ve Ma'mer'de bu hadisi nakletmede ez-Zührî'ye mutabaat etmiştir.
Bize Musa b. İsmail, ona İbrahim b. Sa'd, ona İbn Şihâb, ona Hârice b. Zeyd b. Sâbit, ona da Hz. peygamber'e (sav) biat eden Ensar kadınlarından Ümm el-A'lâ şöyle haber vermiştir: Muhacirlerin konaklayacakları yerleri belirlemek üzere Ensâr kura çektikleri zaman, Osmân ibn Maz'ûn'un kurası kendi ailelerine çıkmıştı. Ümm el-A'lâ der ki: Sonra Osman bizim yanımızda hastalandı. Ben, o vefat edene kadar, ona hastabakıcılık yaptım. Nihayet vefat etti, biz de onu yıkayıp kendi elbisesi içine koyarak kefenledik. Sonra yanımıza Peygamber (sav) girdi. Ben “ey Ebu Sâib, Allah'ın rahmeti üzerine olsun, Allah sana muhakkak ikram etmiştir” dedim. Bunun üzerine Peygamber (sav) "Allah'ın bu ölüye ikram ettiğini sana bildiren nedir?" diye sordu. Ben de “ey Allah'ın Rasulü, babam anam Sana feda olsun, ben bilmiyorum, fakat Allah (Osman'a ikram etmeyip) kime ikram eder ki?” dedim. Rasulullah (sav) "Vallahi, gelmesi kesin olan ölüm Osman'a gelmiştir. Ve vallahi, ben de onu için sadece hayır umarım. Yine Allah'a yemin ederim ki, ben Allah'ın Rasulü olduğum hâlde bana Allah tarafından ne muamele yapılacağını bilemem" buyurdu. Bunun üzerine Ümm el-A'lâ “vallahi, bundan sonra ben hiçbir kimseyi tezkiye etmem” dedi. Yine Ümm el-A'lâ der ki: Bu durum beni üzdü, sonra uyudum ve rüyamda bana Osman'a ait, akan bir pınar gösterildi. Hemen Rasulullah'a gidip gördüğüm rüyayı kendisine haber verdim. Rasulullah "Bu pınar onun amelidir" buyurdu.