Bize Harun b. Said el-Eylî, ona Abdullah b. Vehb, ona İbn Cüreyc, ona Abdullah b. Kesir b. Muttalib, ona Muhammed b. Kays rivayet ettiğine göre Hz. Aişe (ra); size Hz. Peygamber'den ve kendimden bir haber aktarayım mı? diye sormuştu. Biz de elbette dedik. (T)
Bize Haccac el-A'ver'den duyan bir kişi, -lafız ona aittir-, ona Haccac b. Muhammed, ona İbn Cüreyc, ona -Kureyşli bir adam olan- Abdullah, ona Muhammed b. Kays b. Mahreme b. el-Muttalib; size benden ve annemden bir şey rivayet edeyim mi? demişti. Biz de onu doğuran annesini kastettiğini sandık. Şöyle dedi: Hz. Aişe (r.anha); size kendimden ve Hz. Peygamber'den bir haber aktarayım mı? diye sordu. Elbette diye cevap verdik. Hz. Aişe (r.anha) şöyle anlattı: Hz. Peygamber (sav) benim odamda olduğu gecelerden birinde döndü cübbesini yere koydu, ayakkabılarını çıkardı ve ayaklarının yanına koydu. Elbisesinin bir tarafını yatağın üzerine yaydı ve uzandı. Çok geçmeden benim yattığımı hissetti. Yavaşça cübbesini aldı, ayakkabısını sessizce giyindi, kapıyı açtı, dışarı çıktı ve kapıyı da sessizce örttü. Ben de elbisemi giyindim, başımı örttüm, izarımı giydim ve peşinden dışarı çıktım. Bakî mezarlığına geldi. Uzun süre ayakta durdu ve ellerini üç defa kaldırdı. Sonra geri döndü ben de geri döndüm. Hızlandı ben de hızlandım. Koşar adımlarla yürüdü ben de öyle yaptım. Daha da hızlandı ben de daha fazla hızlandım. Ondan önce eve girip yatağa girdim. Sonra o eve girdi.
"Neyin var Aişe, nefes nefesesin" buyurdu. Bir şey yok dedim.
"Ya sen bana söyle yahut lütuf sahibi ve her şeyden haberdar olan Allah bana haber verir" buyurdu. Ben; anam babam sana feda olsun ey Allah'ın Rasulü dedim ve her şeyi anlattım.
"Önümde gördüğüm karartı sendin demek ki" buyurdu. Evet dedim. Beni itti, canım yandı ve "Allah ve Rasulü sana zulüm mü edecek sandın?" buyurdu. Hz. Aişe; insan ne saklarsa saklasın Allah onu bilir, evet öyledir dedi. Hz. Peygamber (sav); "Beni gördüğünde Cebrail bana gelmişti. Bana seslendi. Nidasını senden gizledi. Ona icabet ettim ve bunu senden gizledim. Elbiselerini çıkarmış haldeyken senin yanına girecek değildi. Senin uyuduğunu sandım ve seni uyandırmak istemedim ve korkmandan endişelendim. Cebrail; Rabbin Bakî ehline gitmeni onlar için Allah'a istiğfar etmeni emrediyor dedi." Hz. Aişe şöyle dedi: Ben; onlara ne diyeyim ey Allah'ın Rasulü? diye sordum. Hz. Peygamber de (sav); "şöyle söyle dedi: Mümin ve müslüman olan diyarın ehline selam olsun. Allah bizden önce ve sonra gidenlere rahmet eylesin. Biz de Allah'ın izniyle size katılırız."
Açıklama: Bu olayda Allah Rasul'ünün eşine zulümden bahsetmesi, Hz. Aişe'nin yanında kaldığı bir gecede başka eşinin yanına gitmeyip adaleti gözetmesi anlamındadır. Burada ayrıca Allah'ın zulmetmeyeceğinin belirtilmesi ise hadisin devamında Resulullah'ın evden ayrılması onun emriyle olduğu içindir (Sindî, Haşiyetü Sünen Nesâî, IV, 93).
Öneri Formu
Hadis Id, No:
3769, M002256
Hadis:
وَحَدَّثَنِى هَارُونُ بْنُ سَعِيدٍ الأَيْلِىُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ كَثِيرِ بْنِ الْمُطَّلِبِ أَنَّهُ سَمِعَ مُحَمَّدَ بْنَ قَيْسٍ يَقُولُ سَمِعْتُ عَائِشَةَ تُحَدِّثُ فَقَالَتْ أَلاَ أُحَدِّثُكُمْ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَعَنِّى. قُلْنَا بَلَى ح
وَحَدَّثَنِى مَنْ سَمِعَ حَجَّاجًا الأَعْوَرَ - وَاللَّفْظُ لَهُ - قَالَ حَدَّثَنَا حَجَّاجُ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ أَخْبَرَنِى عَبْدُ اللَّهِ - رَجُلٌ مِنْ قُرَيْشٍ - عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ قَيْسِ بْنِ مَخْرَمَةَ بْنِ الْمُطَّلِبِ أَنَّهُ قَالَ يَوْمًا أَلاَ أُحَدِّثُكُمْ عَنِّى وَعَنْ أُمِّى قَالَ فَظَنَنَّا أَنَّهُ يُرِيدُ أُمَّهُ الَّتِى وَلَدَتْهُ. قَالَ قَالَتْ عَائِشَةُ أَلاَ أُحَدِّثُكُمْ عَنِّى وَعَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم. قُلْنَا بَلَى. قَالَ قَالَتْ لَمَّا كَانَتْ لَيْلَتِىَ الَّتِى كَانَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فِيهَا عِنْدِى انْقَلَبَ فَوَضَعَ رِدَاءَهُ وَخَلَعَ نَعْلَيْهِ فَوَضَعَهُمَا عِنْدَ رِجْلَيْهِ وَبَسَطَ طَرَفَ إِزَارِهِ عَلَى فِرَاشِهِ فَاضْطَجَعَ فَلَمْ يَلْبَثْ إِلاَّ رَيْثَمَا ظَنَّ أَنْ قَدْ رَقَدْتُ فَأَخَذَ رِدَاءَهُ رُوَيْدًا وَانْتَعَلَ رُوَيْدًا وَفَتَحَ الْبَابَ فَخَرَجَ ثُمَّ أَجَافَهُ رُوَيْدًا فَجَعَلْتُ دِرْعِى فِى رَأْسِى وَاخْتَمَرْتُ وَتَقَنَّعْتُ إِزَارِى ثُمَّ انْطَلَقْتُ عَلَى إِثْرِهِ حَتَّى جَاءَ الْبَقِيعَ فَقَامَ فَأَطَالَ الْقِيَامَ ثُمَّ رَفَعَ يَدَيْهِ ثَلاَثَ مَرَّاتٍ ثُمَّ انْحَرَفَ فَانْحَرَفْتُ فَأَسْرَعَ فَأَسْرَعْتُ فَهَرْوَلَ فَهَرْوَلْتُ فَأَحْضَرَ فَأَحْضَرْتُ فَسَبَقْتُهُ فَدَخَلْتُ فَلَيْسَ إِلاَّ أَنِ اضْطَجَعْتُ فَدَخَلَ فَقَالَ
"مَا لَكِ يَا عَائِشُ حَشْيَا رَابِيَةً." قَالَتْ قُلْتُ لاَ شَىْءَ. قَالَ
"لَتُخْبِرِينِى أَوْ لَيُخْبِرَنِّى اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ." قَالَتْ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ بِأَبِى أَنْتَ وَأُمِّى. فَأَخْبَرْتُهُ قَالَ
"فَأَنْتِ السَّوَادُ الَّذِى رَأَيْتُ أَمَامِى." قُلْتُ نَعَمْ. فَلَهَدَنِى فِى صَدْرِى لَهْدَةً أَوْجَعَتْنِى ثُمَّ قَالَ
"أَظَنَنْتِ أَنْ يَحِيفَ اللَّهُ عَلَيْكِ وَرَسُولُهُ." قَالَتْ مَهْمَا يَكْتُمِ النَّاسُ يَعْلَمْهُ اللَّهُ نَعَمْ. قَالَ
"فَإِنَّ جِبْرِيلَ أَتَانِى حِينَ رَأَيْتِ فَنَادَانِى فَأَخْفَاهُ مِنْكِ فَأَجَبْتُهُ فَأَخْفَيْتُهُ مِنْكِ وَلَمْ يَكُنْ يَدْخُلُ عَلَيْكِ وَقَدْ وَضَعْتِ ثِيَابَكِ وَظَنَنْتُ أَنْ قَدْ رَقَدْتِ فَكَرِهْتُ أَنْ أُوقِظَكِ وَخَشِيتُ أَنْ تَسْتَوْحِشِى فَقَالَ إِنَّ رَبَّكَ يَأْمُرُكَ أَنْ تَأْتِىَ أَهْلَ الْبَقِيعِ فَتَسْتَغْفِرَ لَهُمْ." قَالَتْ قُلْتُ كَيْفَ أَقُولُ لَهُمْ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ
"قُولِى السَّلاَمُ عَلَى أَهْلِ الدِّيَارِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُسْلِمِينَ وَيَرْحَمُ اللَّهُ الْمُسْتَقْدِمِينَ مِنَّا وَالْمُسْتَأْخِرِينَ وَإِنَّا إِنْ شَاءَ اللَّهُ بِكُمْ لَلاَحِقُونَ."
Tercemesi:
Bize Harun b. Said el-Eylî, ona Abdullah b. Vehb, ona İbn Cüreyc, ona Abdullah b. Kesir b. Muttalib, ona Muhammed b. Kays rivayet ettiğine göre Hz. Aişe (ra); size Hz. Peygamber'den ve kendimden bir haber aktarayım mı? diye sormuştu. Biz de elbette dedik. (T)
Bize Haccac el-A'ver'den duyan bir kişi, -lafız ona aittir-, ona Haccac b. Muhammed, ona İbn Cüreyc, ona -Kureyşli bir adam olan- Abdullah, ona Muhammed b. Kays b. Mahreme b. el-Muttalib; size benden ve annemden bir şey rivayet edeyim mi? demişti. Biz de onu doğuran annesini kastettiğini sandık. Şöyle dedi: Hz. Aişe (r.anha); size kendimden ve Hz. Peygamber'den bir haber aktarayım mı? diye sordu. Elbette diye cevap verdik. Hz. Aişe (r.anha) şöyle anlattı: Hz. Peygamber (sav) benim odamda olduğu gecelerden birinde döndü cübbesini yere koydu, ayakkabılarını çıkardı ve ayaklarının yanına koydu. Elbisesinin bir tarafını yatağın üzerine yaydı ve uzandı. Çok geçmeden benim yattığımı hissetti. Yavaşça cübbesini aldı, ayakkabısını sessizce giyindi, kapıyı açtı, dışarı çıktı ve kapıyı da sessizce örttü. Ben de elbisemi giyindim, başımı örttüm, izarımı giydim ve peşinden dışarı çıktım. Bakî mezarlığına geldi. Uzun süre ayakta durdu ve ellerini üç defa kaldırdı. Sonra geri döndü ben de geri döndüm. Hızlandı ben de hızlandım. Koşar adımlarla yürüdü ben de öyle yaptım. Daha da hızlandı ben de daha fazla hızlandım. Ondan önce eve girip yatağa girdim. Sonra o eve girdi.
"Neyin var Aişe, nefes nefesesin" buyurdu. Bir şey yok dedim.
"Ya sen bana söyle yahut lütuf sahibi ve her şeyden haberdar olan Allah bana haber verir" buyurdu. Ben; anam babam sana feda olsun ey Allah'ın Rasulü dedim ve her şeyi anlattım.
"Önümde gördüğüm karartı sendin demek ki" buyurdu. Evet dedim. Beni itti, canım yandı ve "Allah ve Rasulü sana zulüm mü edecek sandın?" buyurdu. Hz. Aişe; insan ne saklarsa saklasın Allah onu bilir, evet öyledir dedi. Hz. Peygamber (sav); "Beni gördüğünde Cebrail bana gelmişti. Bana seslendi. Nidasını senden gizledi. Ona icabet ettim ve bunu senden gizledim. Elbiselerini çıkarmış haldeyken senin yanına girecek değildi. Senin uyuduğunu sandım ve seni uyandırmak istemedim ve korkmandan endişelendim. Cebrail; Rabbin Bakî ehline gitmeni onlar için Allah'a istiğfar etmeni emrediyor dedi." Hz. Aişe şöyle dedi: Ben; onlara ne diyeyim ey Allah'ın Rasulü? diye sordum. Hz. Peygamber de (sav); "şöyle söyle dedi: Mümin ve müslüman olan diyarın ehline selam olsun. Allah bizden önce ve sonra gidenlere rahmet eylesin. Biz de Allah'ın izniyle size katılırız."
Açıklama:
Bu olayda Allah Rasul'ünün eşine zulümden bahsetmesi, Hz. Aişe'nin yanında kaldığı bir gecede başka eşinin yanına gitmeyip adaleti gözetmesi anlamındadır. Burada ayrıca Allah'ın zulmetmeyeceğinin belirtilmesi ise hadisin devamında Resulullah'ın evden ayrılması onun emriyle olduğu içindir (Sindî, Haşiyetü Sünen Nesâî, IV, 93).
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cenâiz 2256, /376
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Muhammed b. Kays el-Kuraşî (Muhammed b. Kays b. Mahreme b. Muttalib)
3. Abdullah b. Kesir el-Kuraşî (Abdullah b. Kesir b. Muttalib b. Haris)
4. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
5. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
6. Ebu Cafer Harun b. Said es-Sa'dî (Harun b. Said b. Heysem b. Muhammed b. Heysem b. Feyruz)
Konular:
Aile, eşler, arasında kıskançlık
Kabir, ziyareti
KTB, SELAM
Melekler, Cebrail
Selam, Kabirdekilere selam ve dua
Tesettür,
Bana Harun b. Said el-Eylî, ona Abdullah b. Vehb, ona İbn Cüreyc, ona Abdullah b. Kesîr b. Muttalib, ona Muhammed b. Kays rivayet ettiğine göre Hz. Aişe (ra) "Size Hz. Peygamber'den ve kendimden bir haber aktarayım mı?" diye sormuştu. Biz de "Elbette" dedik. (T) Bana Haccâc el-A'ver'den duyan bir kişi, -Lafız ona aittir-, ona Haccâc b. Muhammed, ona İbn Cüreyc, ona -Kureyşli bir adam olan- Abdullah, ona Muhammed b. Kays b. Mahreme b. el-Muttalib "Size benden ve annemden bir şey rivayet edeyim mi?" demişti. Biz de onu doğuran annesini kastettiğini sandık. Şöyle dedi: Hz. Aişe (r.anha) "Size kendimden ve Hz. Peygamber'den bir haber aktarayım mı?" diye sordu. "Elbette" diye cevap verdik. Hz. Aişe (r.anha) şöyle anlattı: "Hz. Peygamber (sav) benim odamda olduğu gecelerden birinde döndü cübbesini yere koydu, ayakkabılarını çıkardı ve ayaklarının yanına koydu. Elbisesinin bir tarafını yatağın üzerine yaydı ve uzandı. Çok geçmeden benim yattığımı hissetti. Yavaşça cübbesini aldı, ayakkabısını sessizce giyindi, kapıyı açtı, dışarı çıktı ve kapıyı da sessizce örttü. Ben de elbisemi giyindim, başımı örttüm, izarımı giydim ve peşinden dışarı çıktım. Bakî mezarlığına geldi. Uzun süre ayakta durdu ve ellerini üç defa kaldırdı. Sonra geri döndü ben de geri döndüm. Hızlandı ben de hızlandım. Koşar adımlarla yürüdü ben de öyle yaptım. Daha da hızlandı ben de daha fazla hızlandım. Ondan önce eve girip yatağa girdim. Sonra o eve girdi. "Neyin var Aişe, nefes nefesesin" buyurdu. "Bir şey yok" dedim. "Ya sen bana söyle, yahut lütuf sahibi ve her şeyden haberdar olan Allah bana haber verir" buyurdu. Ben "Anam babam sana feda olsun ey Allah'ın resulü dedim ve her şeyi anlattım". "Önümde gördüğüm karartı sendin demek ki" buyurdu. "Evet" dedim. "Beni itti, canım yandı ve "Allah ve resulü sana zulüm mü edecek sandın?" buyurdu. Hz. Aişe "İnsan ne saklarsa saklasın Allah onu bilir, evet öyledir" dedi. Hz. Peygamber (sav) "Beni gördüğünde Cebrail bana gelmişti. Bana seslendi.Nidasını senden gizledi. Ona icabet ettim ve bunu senden gizledim. Elbiselerini çıkarmış haldeyken senin yanına girecek değildi. Senin uyuduğunu sandım ve seni uyandırmak istemedim ve korkmandan endişelendim. Cebrail "Rabbin Bakî ehline gitmeni onlar için Allah'a istiğfar etmeni emrediyor" dedi." Hz. Aişe şöyle dedi: "Ben: Onlara ne diyeyim ey Allah'ın resulü?" diye sordum. Hz. Peygamber (sav) de "Şöyle söyle dedi: "Mümin ve müslüman olan diyarın ehline selam olsun. Allah bizden önce ve sonra gidenlere rahmet eylesin. Biz de Allah'ın izniyle size katılırız."
Açıklama: Bu olayda Allah Resûlü'nün eşine zulumden bahsetmesi, Hz. Aişe'nin yanında kaldığı bir gecede başka eşinin yanına gitmeyip adaleti gözetmesi anlamındadır. Burada ayrıca Allah'ın zülmetmeyeceğinin belirtilmesi ise hadisin devamında Resulullah'ın evden ayrılması onun emriyle olduğu içindir (Sindî, Haşiyetü Sünen Nesâî, IV, 93).
Öneri Formu
Hadis Id, No:
270843, M002256-2
Hadis:
وَحَدَّثَنِى هَارُونُ بْنُ سَعِيدٍ الأَيْلِىُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ كَثِيرِ بْنِ الْمُطَّلِبِ أَنَّهُ سَمِعَ مُحَمَّدَ بْنَ قَيْسٍ يَقُولُ سَمِعْتُ عَائِشَةَ تُحَدِّثُ فَقَالَتْ أَلاَ أُحَدِّثُكُمْ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَعَنِّى . قُلْنَا بَلَى ح وَحَدَّثَنِى مَنْ سَمِعَ حَجَّاجًا الأَعْوَرَ - وَاللَّفْظُ لَهُ - قَالَ حَدَّثَنَا حَجَّاجُ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ أَخْبَرَنِى عَبْدُ اللَّهِ - رَجُلٌ مِنْ قُرَيْشٍ - عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ قَيْسِ بْنِ مَخْرَمَةَ بْنِ الْمُطَّلِبِ أَنَّهُ قَالَ يَوْمًا أَلاَ أُحَدِّثُكُمْ عَنِّى وَعَنْ أُمِّى قَالَ فَظَنَنَّا أَنَّهُ يُرِيدُ أُمَّهُ الَّتِى وَلَدَتْهُ . قَالَ قَالَتْ عَائِشَةُ أَلاَ أُحَدِّثُكُمْ عَنِّى وَعَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . قُلْنَا بَلَى . قَالَ قَالَتْ لَمَّا كَانَتْ لَيْلَتِىَ الَّتِى كَانَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فِيهَا عِنْدِى انْقَلَبَ فَوَضَعَ رِدَاءَهُ وَخَلَعَ نَعْلَيْهِ فَوَضَعَهُمَا عِنْدَ رِجْلَيْهِ وَبَسَطَ طَرَفَ إِزَارِهِ عَلَى فِرَاشِهِ فَاضْطَجَعَ فَلَمْ يَلْبَثْ إِلاَّ رَيْثَمَا ظَنَّ أَنْ قَدْ رَقَدْتُ فَأَخَذَ رِدَاءَهُ رُوَيْدًا وَانْتَعَلَ رُوَيْدًا وَفَتَحَ الْبَابَ فَخَرَجَ ثُمَّ أَجَافَهُ رُوَيْدًا فَجَعَلْتُ دِرْعِى فِى رَأْسِى وَاخْتَمَرْتُ وَتَقَنَّعْتُ إِزَارِى ثُمَّ انْطَلَقْتُ عَلَى إِثْرِهِ حَتَّى جَاءَ الْبَقِيعَ فَقَامَ فَأَطَالَ الْقِيَامَ ثُمَّ رَفَعَ يَدَيْهِ ثَلاَثَ مَرَّاتٍ ثُمَّ انْحَرَفَ فَانْحَرَفْتُ فَأَسْرَعَ فَأَسْرَعْتُ فَهَرْوَلَ فَهَرْوَلْتُ فَأَحْضَرَ فَأَحْضَرْتُ فَسَبَقْتُهُ فَدَخَلْتُ فَلَيْسَ إِلاَّ أَنِ اضْطَجَعْتُ فَدَخَلَ فَقَالَ « مَا لَكِ يَا عَائِشُ حَشْيَا رَابِيَةً » . قَالَتْ قُلْتُ لاَ شَىْءَ . قَالَ « لَتُخْبِرِينِى أَوْ لَيُخْبِرَنِّى اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ » . قَالَتْ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ بِأَبِى أَنْتَ وَأُمِّى . فَأَخْبَرْتُهُ قَالَ « فَأَنْتِ السَّوَادُ الَّذِى رَأَيْتُ أَمَامِى » . قُلْتُ نَعَمْ . فَلَهَدَنِى فِى صَدْرِى لَهْدَةً أَوْجَعَتْنِى ثُمَّ قَالَ « أَظَنَنْتِ أَنْ يَحِيفَ اللَّهُ عَلَيْكِ وَرَسُولُهُ » . قَالَتْ مَهْمَا يَكْتُمِ النَّاسُ يَعْلَمْهُ اللَّهُ نَعَمْ . قَالَ « فَإِنَّ جِبْرِيلَ أَتَانِى حِينَ رَأَيْتِ فَنَادَانِى فَأَخْفَاهُ مِنْكِ فَأَجَبْتُهُ فَأَخْفَيْتُهُ مِنْكِ وَلَمْ يَكُنْ يَدْخُلُ عَلَيْكِ وَقَدْ وَضَعْتِ ثِيَابَكِ وَظَنَنْتُ أَنْ قَدْ رَقَدْتِ فَكَرِهْتُ أَنْ أُوقِظَكِ وَخَشِيتُ أَنْ تَسْتَوْحِشِى فَقَالَ إِنَّ رَبَّكَ يَأْمُرُكَ أَنْ تَأْتِىَ أَهْلَ الْبَقِيعِ فَتَسْتَغْفِرَ لَهُمْ » . قَالَتْ قُلْتُ كَيْفَ أَقُولُ لَهُمْ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ « قُولِى السَّلاَمُ عَلَى أَهْلِ الدِّيَارِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُسْلِمِينَ وَيَرْحَمُ اللَّهُ الْمُسْتَقْدِمِينَ مِنَّا وَالْمُسْتَأْخِرِينَ وَإِنَّا إِنْ شَاءَ اللَّهُ بِكُمْ لَلاَحِقُونَ » .
Tercemesi:
Bana Harun b. Said el-Eylî, ona Abdullah b. Vehb, ona İbn Cüreyc, ona Abdullah b. Kesîr b. Muttalib, ona Muhammed b. Kays rivayet ettiğine göre Hz. Aişe (ra) "Size Hz. Peygamber'den ve kendimden bir haber aktarayım mı?" diye sormuştu. Biz de "Elbette" dedik. (T) Bana Haccâc el-A'ver'den duyan bir kişi, -Lafız ona aittir-, ona Haccâc b. Muhammed, ona İbn Cüreyc, ona -Kureyşli bir adam olan- Abdullah, ona Muhammed b. Kays b. Mahreme b. el-Muttalib "Size benden ve annemden bir şey rivayet edeyim mi?" demişti. Biz de onu doğuran annesini kastettiğini sandık. Şöyle dedi: Hz. Aişe (r.anha) "Size kendimden ve Hz. Peygamber'den bir haber aktarayım mı?" diye sordu. "Elbette" diye cevap verdik. Hz. Aişe (r.anha) şöyle anlattı: "Hz. Peygamber (sav) benim odamda olduğu gecelerden birinde döndü cübbesini yere koydu, ayakkabılarını çıkardı ve ayaklarının yanına koydu. Elbisesinin bir tarafını yatağın üzerine yaydı ve uzandı. Çok geçmeden benim yattığımı hissetti. Yavaşça cübbesini aldı, ayakkabısını sessizce giyindi, kapıyı açtı, dışarı çıktı ve kapıyı da sessizce örttü. Ben de elbisemi giyindim, başımı örttüm, izarımı giydim ve peşinden dışarı çıktım. Bakî mezarlığına geldi. Uzun süre ayakta durdu ve ellerini üç defa kaldırdı. Sonra geri döndü ben de geri döndüm. Hızlandı ben de hızlandım. Koşar adımlarla yürüdü ben de öyle yaptım. Daha da hızlandı ben de daha fazla hızlandım. Ondan önce eve girip yatağa girdim. Sonra o eve girdi. "Neyin var Aişe, nefes nefesesin" buyurdu. "Bir şey yok" dedim. "Ya sen bana söyle, yahut lütuf sahibi ve her şeyden haberdar olan Allah bana haber verir" buyurdu. Ben "Anam babam sana feda olsun ey Allah'ın resulü dedim ve her şeyi anlattım". "Önümde gördüğüm karartı sendin demek ki" buyurdu. "Evet" dedim. "Beni itti, canım yandı ve "Allah ve resulü sana zulüm mü edecek sandın?" buyurdu. Hz. Aişe "İnsan ne saklarsa saklasın Allah onu bilir, evet öyledir" dedi. Hz. Peygamber (sav) "Beni gördüğünde Cebrail bana gelmişti. Bana seslendi.Nidasını senden gizledi. Ona icabet ettim ve bunu senden gizledim. Elbiselerini çıkarmış haldeyken senin yanına girecek değildi. Senin uyuduğunu sandım ve seni uyandırmak istemedim ve korkmandan endişelendim. Cebrail "Rabbin Bakî ehline gitmeni onlar için Allah'a istiğfar etmeni emrediyor" dedi." Hz. Aişe şöyle dedi: "Ben: Onlara ne diyeyim ey Allah'ın resulü?" diye sordum. Hz. Peygamber (sav) de "Şöyle söyle dedi: "Mümin ve müslüman olan diyarın ehline selam olsun. Allah bizden önce ve sonra gidenlere rahmet eylesin. Biz de Allah'ın izniyle size katılırız."
Açıklama:
Bu olayda Allah Resûlü'nün eşine zulumden bahsetmesi, Hz. Aişe'nin yanında kaldığı bir gecede başka eşinin yanına gitmeyip adaleti gözetmesi anlamındadır. Burada ayrıca Allah'ın zülmetmeyeceğinin belirtilmesi ise hadisin devamında Resulullah'ın evden ayrılması onun emriyle olduğu içindir (Sindî, Haşiyetü Sünen Nesâî, IV, 93).
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Cenâiz 2256, /376
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Muhammed b. Kays el-Kuraşî (Muhammed b. Kays b. Mahreme b. Muttalib)
3. Abdullah b. Kesir el-Kuraşî (Abdullah b. Kesir b. Muttalib b. Haris)
4. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
5. Ebu Muhammed Haccac b. Muhammed el-Mesîsî (Haccac b. Muhammed)
6. Mübhem Ravi (Mübhem)
Konular:
Kabir, ziyareti
KTB, SELAM
Melekler, Cebrail
Selam, Kabirdekilere selam ve dua
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28094, N003415
Hadis:
أَخْبَرَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ دَاوُدَ قَالَ أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ قَالَ أَخْبَرَنِى ابْنُ جُرَيْجٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ كَثِيرٍ أَنَّهُ سَمِعَ مُحَمَّدَ بْنَ قَيْسٍ يَقُولُ سَمِعْتُ عَائِشَةَ تَقُولُ أَلاَ أُحَدِّثُكُمْ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَعَنِّى قُلْنَا بَلَى . قَالَتْ لَمَّا كَانَتْ لَيْلَتِى انْقَلَبَ فَوَضَعَ نَعْلَيْهِ عِنْدَ رِجْلَيْهِ وَوَضَعَ رِدَاءَهُ وَبَسَطَ إِزَارَهُ عَلَى فِرَاشِهِ وَلَمْ يَلْبَثْ إِلاَّ رَيْثَمَا ظَنَّ أَنِّى قَدْ رَقَدْتُ ثُمَّ انْتَعَلَ رُوَيْدًا وَأَخَذَ رِدَاءَهُ رُوَيْدًا ثُمَّ فَتَحَ الْبَابَ رُوَيْدًا وَخَرَجَ وَأَجَافَهُ رُوَيْدًا وَجَعَلْتُ دِرْعِى فِى رَأْسِى فَاخْتَمَرْتُ وَتَقَنَّعْتُ إِزَارِى وَانْطَلَقْتُ فِى إِثْرِهِ حَتَّى جَاءَ الْبَقِيعَ فَرَفَعَ يَدَيْهِ ثَلاَثَ مَرَّاتٍ وَأَطَالَ الْقِيَامَ ثُمَّ انْحَرَفَ وَانْحَرَفْتُ فَأَسْرَعَ فَأَسْرَعْتُ فَهَرْوَلَ فَهَرْوَلْتُ فَأَحْضَرَ فَأَحْضَرْتُ وَسَبَقْتُهُ فَدَخَلْتُ وَلَيْسَ إِلاَّ أَنِ اضْطَجَعْتُ فَدَخَلَ فَقَالَ « مَا لَكِ يَا عَائِشُ رَابِيَةً » . قَالَ سُلَيْمَانُ حَسِبْتُهُ قَالَ حَشْيَا قَالَ « لَتُخْبِرِنِّى أَوْ لَيُخْبِرَنِّى اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ » . قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ بِأَبِى أَنْتَ وَأُمِّى فَأَخْبَرْتُهُ الْخَبَرَ قَالَ « أَنْتِ السَّوَادُ الَّذِى رَأَيْتُ أَمَامِى » . قُلْتُ نَعَمْ - قَالَتْ - فَلَهَدَنِى لَهْدَةً فِى صَدْرِى أَوْجَعَتْنِى . قَالَ « أَظَنَنْتِ أَنْ يَحِيفَ اللَّهُ عَلَيْكِ وَرَسُولُهُ » . قَالَتْ مَهْمَا يَكْتُمِ النَّاسُ فَقَدْ عَلِمَهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ . قَالَ « نَعَمْ - قَالَ - فَإِنَّ جِبْرِيلَ عَلَيْهِ السَّلاَمُ أَتَانِى حِينَ رَأَيْتِ وَلَمْ يَكُنْ يَدْخُلُ عَلَيْكِ وَقَدْ وَضَعْتِ ثِيَابَكِ فَنَادَانِى فَأَخْفَى مِنْكِ فَأَجَبْتُهُ وَأَخْفَيْتُهُ مِنْكِ وَظَنَنْتُ أَنَّكِ قَدْ رَقَدْتِ فَكَرِهْتُ أَنْ أُوقِظَكِ وَخَشِيتُ أَنْ تَسْتَوْحِشِى فَأَمَرَنِى أَنْ آتِىَ أَهْلَ الْبَقِيعِ فَأَسْتَغْفِرَ لَهُمْ » . خَالَفَهُ حَجَّاجُ بْنُ مُحَمَّدٍ فَقَالَ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ عَنِ ابْنِ أَبِى مُلَيْكَةَ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ قَيْسٍ
Tercemesi:
Bize Süleyman b. Davud, ona (Abdullah) b. Vehb, ona İbn Cüreyc (el-Mekkî), ona Abdullah b. Kesir, ona da Muhammed b. Kays, Aişe’nin (ra) şöyle dediğini rivayet etti:
'Size Rasulullah (sav) ile kendimden (aramızda geçen olaydan) bahsedeyim mi?' dedi. Biz de: 'Evet' dedik. O da şöyle dedi: 'Rasulullah (sav) benimle kalacağı bir gece yanıma geri döndü. Ayakkabılarını ayak ucuna bıraktı; hırkasını çıkardı ve elbisesini de yatağının üzerine yaydı. Çok geçmeden beni uyudu sanarak yavaşça ayakkabısını giydi; yavaşça hırkasını da alıp yavaşça kapıyı açtı ve çıktı yine sessizce kapıyı kapadı. Ben de Ben, hemen entarimi başıma geçirdim, başörtümü aldım başımı örttüm, elbiseme (çarşafıma) büründüm arkasından çıkarak peşini takip ettim. Baki mezarlığına geldi, orada ellerini üç defa kaldırarak dua etti hem de uzunca durdu. Daha sonra döndü ben de döndüm, süratle yürüdü ben de yürüdüm, koştu ben de koştum, O eve geldi bende geldim. Neticede onu geçerek eve girdim. Ben yatar yatmaz o da girdi ve: 'Ne oldu sana Ey Âişe! Neden soluyorsun? Selman zannedersem O (sav)şöyle buyurdu: Derin soluyorsun. O (sav) şöyle buyurdu: 'Ne olduğunu bana ya sen söylersin ya da her şeyden haberdar olan lütuf sahibi Allah bana bildirir'. Ben de: 'Ey Allah'ın Rasulü! Anam babam sana feda olsun, dedim ve olup biteni anlattım. Bunun üzerine 'Önümdeki karaltı sen miydin?' dedi. Ben de: 'Evet' dedim. Beni göğsümden öyle bir itti ki, canımı yaktı. Ve: 'Allah ve Rasulü sana zulüm mü edecekler sandın?' dedi. Ben: 'İnsanlar neyi gizlerse gizlesin, Allah onu bilir.' dedim. Bunun üzerine Rasulullah (sav): ‘Sen o anda beni gördüğünde Cibril gelmişti, elbisenden soyunmuş olduğun için yanımıza girmedi. Sessizce beni çağırdı ben de seni rahatsız etmeden kalktım, seni uyumuş zannettiğim için uyandırıp rahatsız etmek istemedim aynı zamanda korkarsın diye de uyandırmadım. Cibril bana Baki de yatanlar için bağışlanmalarına dua etmemi istedi' buyurdu.
Haccâc b. Muhammed (bu hadisin isnadında) ona muhalefette bulunup şöyle getirdi: Ona İbn Cüreyc, ona İbn Ebu Müleyke, ona da Muhammed b. Kays şeklinde rivayet etti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Işratü'n-Nisa' 4, /2309
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Muhammed b. Kays el-Kuraşî (Muhammed b. Kays b. Mahreme b. Muttalib)
3. Abdullah b. Kesir el-Kuraşî (Abdullah b. Kesir b. Muttalib b. Haris)
4. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
5. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
6. Süleyman b. Davud el-Mehri (Süleyman b. Davud b. Hammad b. Sa'd)
Konular:
Aile, eşler, arasında ilişkiler
Hz. Peygamber, hanımları, Hz. Aişe
Kabir, ziyareti
Kadının geceleyin evinden dışarı çıkması, ihtiyaç durumunda
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28095, N003416
Hadis:
حَدَّثَنَا يُوسُفُ بْنُ سَعِيدِ بْنِ مُسْلَّمٍ الْمِصِّيصِىُّ قَالَ حَدَّثَنَا حَجَّاجٌ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ أَنَّ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِى مُلَيْكَةَ أَخْبَرَنى أَنَّهُ سَمِعَ مُحَمَّدَ بْنَ قَيْسِ بْنِ مَخْرَمَةَ يَقُولُ سَمِعْتُ عَائِشَةَ تُحَدِّثُ قَالَتْ أَلاَ أُحَدِّثُكُمْ عَنِّى وَعَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قُلْنَا بَلَى . قَالَتْ لَمَّا كَانَتْ لَيْلَتِى الَّتِى هُوَ عِنْدِى تَعْنِى النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم انْقَلَبَ فَوَضَعَ نَعْلَيْهِ عِنْدَ رِجْلَيْهِ وَوَضَعَ رِدَاءَهُ وَبَسَطَ طَرَفَ إِزَارِهِ عَلَى فِرَاشِهِ فَلَمْ يَلْبَثْ إِلاَّ رَيْثَمَا ظَنَّ أَنِّى قَدْ رَقَدْتُ ثُمَّ انْتَعَلَ رُوَيْدًا وَأَخَذَ رِدَاءَهُ رُوَيْدًا ثُمَّ فَتَحَ الْبَابَ رُوَيْدًا وَخَرَجَ وَأَجَافَهُ رُوَيْدًا وَجَعَلْتُ دِرْعِى فِى رَأْسِى وَاخْتَمَرْتُ وَتَقَنَّعْتُ إِزَارِى فَانْطَلَقْتُ فِى إِثْرِهِ حَتَّى جَاءَ الْبَقِيعَ فَرَفَعَ يَدَيْهِ ثَلاَثَ مَرَّاتٍ وَأَطَالَ الْقِيَامَ ثُمَّ انْحَرَفَ فَانْحَرَفْتُ فَأَسْرَعَ فَأَسْرَعْتُ فَهَرْوَلَ فَهَرْوَلْتُ فَأَحْضَرَ فَأَحْضَرْتُ وَسَبَقْتُهُ فَدَخَلْتُ فَلَيْسَ إِلاَّ أَنِ اضْطَجَعْتُ فَدَخَلَ فَقَالَ « مَا لَكِ يَا عَائِشَةُ حَشْيَا رَابِيَةً » . قَالَتْ لاَ . قَالَ « لَتُخْبِرِنِّى أَوْ لَيُخْبِرَنِّى اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ » . قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ بِأَبِى أَنْتَ وَأُمِّى فَأَخْبَرْتُهُ الْخَبَرَ . قَالَ « فَأَنْتِ السَّوَادُ الَّذِى رَأَيْتُهُ أَمَامِى » . قَالَتْ نَعَمْ - قَالَتْ - فَلَهَدَنِى فِى صَدْرِى لَهْدَةً أَوْجَعَتْنِى ثُمَّ قَالَ « أَظَنَنْتِ أَنْ يَحِيفَ اللَّهُ عَلَيْكِ وَرَسُولُهُ » . قَالَتْ مَهْمَا يَكْتُمِ النَّاسُ فَقَدْ عَلِمَهُ اللَّهُ . قَالَ « نَعَمْ - قَالَ - فَإِنَّ جِبْرِيلَ عَلَيْهِ السَّلاَمُ أَتَانِى حِينَ رَأَيْتِ وَلَمْ يَكُنْ يَدْخُلُ عَلَيْكِ وَقَدْ وَضَعْتِ ثِيَابَكِ فَنَادَانِى فَأَخْفَى مِنْكِ فَأَجَبْتُهُ فَأَخْفَيْتُ مِنْكِ فَظَنَنْتُ أَنْ قَدْ رَقَدْتِ وَخَشِيتُ أَنْ تَسْتَوْحِشِى فَأَمَرَنِى أَنْ آتِىَ أَهْلَ الْبَقِيعِ فَأَسْتَغْفِرَ لَهُمْ » . رَوَاهُ عَاصِمٌ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَامِرٍ عَنْ عَائِشَةَ عَلَى غَيْرِ هَذَا اللَّفْظِ .
Tercemesi:
Kays b. Mahreme (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Âişe’den işittim şöyle anlatıyordu: Rasûlullah (s.a.v) ile aramızda geçen bir olayı size anlatayım mı?” Biz de: “Evet anlat” dedik. Şöyle anlattı: “Rasûlullah (s.a.v) benim yanımda olduğu bir gece yanıma döndü. Ayakkabılarını ayak ucuna, elbise ve hırkasını da yanı başına hazırlamıştı. Biraz sonra beni uyudu sanarak yavaşça ayakkabısını giydi, elbisesini alıp yavaşça kapıyı açtı, Ben de hemen başörtümü alıp başımı örttüm, elbiseme büründüm arkasından çıkarak peşini takip ettim. Baki mezarlığına geldi, orada ellerini üç defa kaldırarak uzunca durarak dua etti. Daha sonra döndü ben de döndüm, hızlıca yürüdü ben de yürüdüm, koştu ben de koştum, O eve geldi bende geldim. O’ndan önce eve girdim. Gelince beni yatak ta değil de ayakta görünce: “Ne oldu sana Ey Âişe! Neden soluyorsun? Ne olduğunu bana ya sen söylersin ya da her şeyden haberdar olan lütuf sahibi Allah bana bildirir” dedi. Ben de: Ey Allah'ın Rasûlü! Anam babam Senin yoluna feda olsun” dedim ve olup biteni anlattım. Bunun üzerine “Önümdeki karaltı sen miydin?” dedi. Ben de: “Evet” dedim. Bunun üzerine göğsüme canımı acıtacak şekilde vurdu ve: “Allah ve Rasûlü’nün sana ihanet edeceğini mi sandın?” dedi. Ben: “İnsan ne kadar gizlerse de Allah bilir” dedim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): “Sen o anda beni gördüğünde Cibril gelmişti, elbisenden soyunmuş olduğun için yanımıza girmedi. Sessizce beni çağırdı, ben de seni rahatsız etmeden kalktım. Seni uyumuş zannettiğim için uyandırıp rahatsız etmek istemedim, hem de korkarsın diye uyandırmadım. Cibril Bana Baki’de yatanlar için bağışlamalarına dua etmemi istedi” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Işratü'n-Nisa' 4, /2309
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Muhammed b. Kays el-Kuraşî (Muhammed b. Kays b. Mahreme b. Muttalib)
3. Abdullah b. Kesir el-Kuraşî (Abdullah b. Kesir b. Muttalib b. Haris)
4. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
5. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
6. Süleyman b. Davud el-Mehri (Süleyman b. Davud b. Hammad b. Sa'd)
Konular:
Hz. Peygamber, hanımları, Hz. Aişe
Hz. Peygamber, hanımlarıyla ilişkileri
Kabir, ziyareti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
144054, BS007291
Hadis:
وَأَخْبَرَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ الْحَافِظُ أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَحْمَدَ بْنِ حَنْبَلٍ حَدَّثَنِى أَبِى حَدَّثَنَا حَجَّاجٌ أَخْبَرَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ قَالَ حَدَّثَنِى عَبْدُ اللَّهِ - رَجُلٌ مِنْ قُرَيْشٍ - أَنَّهُ سَمِعَ مُحَمَّدَ بْنَ قَيْسِ بْنِ مَخْرَمَةَ بْنِ الْمُطَّلِبِ أَنَّهُ قَالَ يَوْمًا : أَلاَ أُحَدِّثُكُمْ عَنِّى وَعَنْ أُمِّى فَظَنَنَّا أَنَّهُ يُرِيدُ أُمَّهُ الَّتِى وَلَدَتْهُ قَالَ قَالَتْ عَائِشَةُ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهَا : أَلاَ أُحَدِّثُكُمْ عَنِّى وَعَنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- قُلْتُ بَلَى فَذَكَرَ الْحَدِيثَ فِى خُرُوجِهِ إِلَى الْبَقِيعِ وَرُجُوعِهِ قَالَتْ : وَكَيْفَ أَقُولُ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ قُولِى :« السَّلاَمُ عَلَى أَهْلِ الدِّيَارِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُسْلِمِينَ وَيَرْحَمُ اللَّهُ الْمُسْتَقْدِمِينَ مِنَّا وَالْمُسْتَأْخِرِينَ وَإِنَّا إِنْ شَاءَ اللَّهُ بَكُمْ للاَحِقُونَ ». أَخْرَجَهُ مُسْلِمٌ مِنْ حَدِيثِ ابْنِ وَهْبٍ وَحَجَّاجِ بْنِ مُحَمَّدٍ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Cenâiz 7291, 7/526
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. Muhammed b. Kays el-Kuraşî (Muhammed b. Kays b. Mahreme b. Muttalib)
3. Abdullah b. Kesir el-Kuraşî (Abdullah b. Kesir b. Muttalib b. Haris)
4. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
5. Ebu Muhammed Haccac b. Muhammed el-Mesîsî (Haccac b. Muhammed)
6. Ebu Abdullah Ahmed b. Hanbel eş-Şeybanî (Ahmed b. Muhammed b. Hanbel b. Hilal b. Esed)
7. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Ahmed eş-Şeybanî (Abdullah b. Ahmed b. Muhammed b. Hanbel b. Hilal)
8. Ebu Bekir Ahmed b. Cafer el-Katî'î (Ahmed b. Cafer b. Hemdân b. Malik b. Abdullah)
9. Hakim en-Nîsâbûrî (Muhammed b. Abdullah b. Hamdûye b. Nu'aym b. el-Hakem)
Konular:
Dua, kabristanda, kabristana girerken
Kabir, ziyareti
KTB, SELAM
Selam, Kabirdekilere selam ve dua