Öneri Formu
Hadis Id, No:
24518, B006721
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ حُجْرٍ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ عَنْ أَيُّوبَ عَنِ الْقَاسِمِ التَّمِيمِىِّ عَنْ زَهْدَمٍ الْجَرْمِىِّ قَالَ كُنَّا عِنْدَ أَبِى مُوسَى وَكَانَ بَيْنَنَا وَبَيْنَ هَذَا الْحَىِّ مِنْ جَرْمٍ إِخَاءٌ وَمَعْرُوفٌ - قَالَ - فَقُدِّمَ طَعَامٌ - قَالَ - وَقُدِّمَ فِى طَعَامِهِ لَحْمُ دَجَاجٍ - قَالَ - وَفِى الْقَوْمِ رَجُلٌ مِنْ بَنِى تَيْمِ اللَّهِ أَحْمَرُ كَأَنَّهُ مَوْلًى - قَالَ - فَلَمْ يَدْنُ فَقَالَ لَهُ أَبُو مُوسَى ادْنُ ، فَإِنِّى قَدْ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَأْكُلُ مِنْهُ . قَالَ إِنِّى رَأَيْتُهُ يَأْكُلُ شَيْئًا قَذِرْتُهُ ، فَحَلَفْتُ أَنْ لاَ أَطْعَمَهُ أَبَدًا . فَقَالَ ادْنُ أُخْبِرْكَ عَنْ ذَلِكَ ، أَتَيْنَا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى رَهْطٍ مِنَ الأَشْعَرِيِّينَ أَسْتَحْمِلُهُ ، وَهْوَ يُقْسِمُ نَعَمًا مِنْ نَعَمِ الصَّدَقَةِ - قَالَ أَيُّوبُ أَحْسِبُهُ قَالَ وَهْوَ غَضْبَانُ - قَالَ « وَاللَّهِ لاَ أَحْمِلُكُمْ ، وَمَا عِنْدِى مَا أَحْمِلُكُمْ » . قَالَ فَانْطَلَقْنَا فَأُتِىَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِنَهْبِ إِبِلٍ ، فَقِيلَ أَيْنَ هَؤُلاَءِ الأَشْعَرِيُّونَ فَأَتَيْنَا فَأَمَرَ لَنَا بِخَمْسِ ذَوْدٍ غُرِّ الذُّرَى ، قَالَ فَانْدَفَعْنَا فَقُلْتُ لأَصْحَابِى أَتَيْنَا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم نَسْتَحْمِلُهُ ، فَحَلَفَ أَنْ لاَ يَحْمِلَنَا ، ثُمَّ أَرْسَلَ إِلَيْنَا فَحَمَلَنَا ، نَسِىَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَمِينَهُ ، وَاللَّهِ لَئِنْ تَغَفَّلْنَا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَمِينَهُ لاَ نُفْلِحُ أَبَدًا ، ارْجِعُوا بِنَا إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَلْنُذَكِّرْهُ يَمِينَهُ . فَرَجَعْنَا فَقُلْنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ أَتَيْنَاكَ نَسْتَحْمِلُكَ ، فَحَلَفْتَ أَنْ لاَ تَحْمِلَنَا ثُمَّ حَمَلْتَنَا فَظَنَنَّا - أَوْ فَعَرَفْنَا - أَنَّكَ نَسِيتَ يَمِينَكَ . قَالَ « انْطَلِقُوا ، فَإِنَّمَا حَمَلَكُمُ اللَّهُ ، إِنِّى وَاللَّهِ إِنْ شَاءَ اللَّهُ لاَ أَحْلِفُ عَلَى يَمِينٍ ، فَأَرَى غَيْرَهَا خَيْرًا مِنْهَا ، إِلاَّ أَتَيْتُ الَّذِى هُوَ خَيْرٌ وَتَحَلَّلْتُهَا » . تَابَعَهُ حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ أَبِى قِلاَبَةَ وَالْقَاسِمِ بْنِ عَاصِمٍ الْكُلَيْبِىِّ .حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ أَبِى قِلاَبَةَ وَ الْقَاسِمِ التَّمِيمِىِّ عَنْ زَهْدَمٍ بِهَذَا . حَدَّثَنَا أَبُو مَعْمَرٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَارِثِ حَدَّثَنَا أَيُّوبُ عَنِ الْقَاسِمِ عَنْ زَهْدَمٍ بِهَذَا .
Tercemesi:
Bize Ali b. Hucr, ona İsmail b. İbrahim, Ona Eyyub, ona el-Kâsım et-Temîmî, Zehdem el-Cermî’nin şöyle anlattığını rivayet etti: Ebu Musa’nın yanında bulunuyorduk. Bizimle Cerm kabilesinden olan şu oba halkı arasında bir dostluk ve ihsan vardı. Zehdem dedi ki: (Biz Ebu Musa’nın yanında iken) ona bir yemek getirildi. Yemeğinin içinde tavuk eti de takdim edilmişti. Zehdem şöyle devam etti: Bu topluluk içinde Teymullah oğulları’ndan köleye benzeyen kırmızı bir adam vardı. Bu adam sofraya yanaşmadı. Ebu Musa ona “Sofraya yanaş! Ben Rasulullah’ı (sav) tavuk etinden yerken gör-müşümdür” dedi. O kişi “Ben tavuğu pis birşey yerken gördüm, ondan tiksindim de asla tavuk yememeğe yemin ettim” dedi. Ebu Musa ona şöyle dedi “Yanaş da ben sana bu konuya dair bir hadis rivayet edeyim: Bizler, Eş’arîler’den bir topluluk içinde Rasulullah’a (sav) gelmiştik. Kendisi o sırada zekât develerinden bir bölük deveyi sahâbîleri arasında taksim etmekle meşgul bulunuyordu. Ben kendisinden biz Eş’arîlere de deve vermesini istiyordum. -Ravi Eyyub, “Ben el-Kâsım et-Temîmî’nin ‘Rasulullah (sav) öfkeli halde idi’ dediğini sanıyorum” demiştir.- Rasul-i Ekrem "Vallahi sizlere binecek deve veremem, yanımda sizi bindirebileceğim deve yoktur” dedi. Ebu Musa şöyle devam etti: Biz Rasulullah’ın (sav) bu sözü üzerine (ondan ayrılıp) yola koyulduk. Bu sırada Efendimiz’e (sav) birtakım ganimet develeri getirilmiş. Bunun üzerine “Eş'arîler nerede? Eş'arîler nerede?” diye sorulmuş. Bizler hemen (dönüp) geldik. Rasulullah (sav) bizlere beyaz hörgüçlü beş tane deve verilmesini emretti. Ebu Musa olayın devamını şöyle anlattı: Biz (develeri alıp) süratle yola koyulduk. Bu sırada ben arkadaşlarıma şunları söyledim: “Bize binecek deve vermesini istemek için Rasulullah’a (sav) geldik. O da veremeyeceğine dair yemin etti. Sonra bize haber gönderdi ve bizlere binecek deve verdi. Rasulullah (sav) daha önce yaptığı yeminini unuttu. Vallahi Rasulullah’ı (sav) gaflete getirip yeminini unutturduk. (Eğer böyleyse) asla felah bulamayız. Haydin beraberce Rasulullah’a (sav) geri dönelim de kendisine yapmış olduğu yemenini hatırlatalım!” Bunun üzerine geriye döndük ve “Ya Rasulallah! Bize binecek deve vermen için sana gelmiştik. Sen bizlere binecek deve veremeyeceğine yemin etmiştin. Sonra bizlere binecek deve verdin. Bizler senin o yeminini unutmuş olduğunu zannettik veya anladık” dedik. Rasul-i Ekrem “Gidiniz! Sizlere binecek deveyi ancak Allah vermiştir. Ben vallahi birşey üzerine - inşallah -yemin eder de ardından yemin ettiğim şeyden başkasını daha hayırlı görürsem kefaretini verir (yeminimi çözer) ve o daha hayırlı olanı yaparım” buyurdu. Bu hadisi Hammâd b. Zeyd, Eyyub vasıtasi ile Ebu Kılâbe ve el-Kâsım b. Âsım el-Kuleybî'den rivayet etmekte İsmail b. İbrahim’e mutâbaat etmiştir. Kuteybe b. Saîd, bu hadisi bize Abdulvahhâb, Eyyub, Ebu Kılâbe ve el-Kâsım et-Temîmî senet zinciri ile Zehdem’den bu şekilde rivayet etmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Kefâretü'l-Eymân 10, 2/615
Senetler:
1. Ebu Musa Abdullah b. Kays el-Eş'arî (Abdullah b. Kays b. Süleym)
2. Zehdem b. Mudarrib el-Ezdi (Zehdem b. Mudarrib)
3. Kasım b. Asım Temimi (Kasım b. Asım Temimi)
4. Eyyüb es-Sahtiyânî (Eyyüb b. Keysân)
5. Ebu Bişr İsmail b. Uleyye el-Esedî (İsmail b. İbrahim b. Miksem)
6. Ebu Hasan Ali b. Hucr es-Sa'dî (Ali b. Hucr b. İyas b. Mukatil)
Konular:
Adab, yeme - içme adabı
Yemin, yemin kültürü ve lafızları