عبد الرزاق عن ابن جريج قال : أخبرني عمرو بن دينار عن جبير بن محمد أن النبي صلى الله عليه وسلم لم يكن يقيل عنده مالا ولا يبيته ، قال : وقال عمرو بن دينار ، قال عمر بن الخطاب : إذا أعطيتم فأغنوا .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
92950, MA007286
Hadis:
عبد الرزاق عن ابن جريج قال : أخبرني عمرو بن دينار عن جبير بن محمد أن النبي صلى الله عليه وسلم لم يكن يقيل عنده مالا ولا يبيته ، قال : وقال عمرو بن دينار ، قال عمر بن الخطاب : إذا أعطيتم فأغنوا .
Tercemesi:
Bize Abdürrezzak (b. Hemmam), ona İbn Cüreyc, ona Amr b. Dinar, ona da Cübeyr b. Muhammed şöyle haber vermiştir: Hz. Peygamber (sav) yanında (mülkünde) bir mal varken uyuklamamış ve de gecelememiştir.
İbn Cüreyc, Amr b. Dinar'ın şöyle dediğini haber vermiştir: Hz. Ömer b. el-Hattab şöyle derdi: Size bir şey verildiğinde müstağni davranın.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Zekât 7286, 4/150
Senetler:
1. Cübeyr b. Muhammed el-Kuraşî (Cübeyr b. Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im b. Adiy b. Nevfel)
2. Amr b. Dinar el-Cümahî (Amr b. Dinar)
3. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
Konular:
Dünya, Mülk, Hz. Peygamberin mala-mülke karşı tavrı
KTB, ZEKAT
Zekat, bir kişiye verilebilecek zekat miktarı
Zekat, Sadaka, Fitre
Öneri Formu
Hadis Id, No:
273089, D004726-7
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى بْنُ حَمَّادٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى وَمُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ وَأَحْمَدُ بْنُ سَعِيدٍ الرِّبَاطِىُّ قَالُوا حَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ جَرِيرٍ - قَالَ أَحْمَدُ كَتَبْنَاهُ مِنْ نُسْخَتِهِ وَهَذَا لَفْظُهُ - قَالَ حَدَّثَنَا أَبِى قَالَ سَمِعْتُ مُحَمَّدَ بْنَ إِسْحَاقَ يُحَدِّثُ عَنْ يَعْقُوبَ بْنِ عُتْبَةَ عَنْ جُبَيْرِ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ جُبَيْرِ بْنِ مُطْعِمٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ قَالَ أَتَى رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَعْرَابِىٌّ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ جُهِدَتِ الأَنْفُسُ وَضَاعَتِ الْعِيَالُ وَنُهِكَتِ الأَمْوَالُ وَهَلَكَتِ الأَنْعَامُ فَاسْتَسْقِ اللَّهَ لَنَا فَإِنَّا نَسْتَشْفِعُ بِكَ عَلَى اللَّهِ وَنَسْتَشْفِعُ بِاللَّهِ عَلَيْكَ. قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"وَيْحَكَ أَتَدْرِى مَا تَقُولُ" وَسَبَّحَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَمَا زَالَ يُسَبِّحُ حَتَّى عُرِفَ ذَلِكَ فِى وُجُوهِ أَصْحَابِهِ ثُمَّ قَالَ
"وَيْحَكَ إِنَّهُ لاَ يُسْتَشْفَعُ بِاللَّهِ عَلَى أَحَدٍ مِنْ خَلْقِهِ شَأْنُ اللَّهِ أَعْظَمُ مِنْ ذَلِكَ وَيْحَكَ أَتَدْرِى مَا اللَّهُ إِنَّ عَرْشَهُ عَلَى سَمَوَاتِهِ لَهَكَذَا." وَقَالَ بِأَصَابِعِهِ مِثْلَ الْقُبَّةِ عَلَيْهِ
"وَإِنَّهُ لَيَئِطُّ بِهِ أَطِيطَ الرَّحْلِ بِالرَّاكِبِ."
[قَالَ ابْنُ بَشَّارٍ فِى حَدِيثِهِ "إِنَّ اللَّهَ فَوْقَ عَرْشِهِ وَعَرْشُهُ فَوْقَ سَمَوَاتِهِ." وَسَاقَ الْحَدِيثَ وَقَالَ عَبْدُ الأَعْلَى وَابْنُ الْمُثَنَّى وَابْنُ بَشَّارٍ عَنْ يَعْقُوبَ بْنِ عُتْبَةَ وَجُبَيْرِ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ.]
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ وَالْحَدِيثُ بِإِسْنَادِ أَحْمَدَ بْنِ سَعِيدٍ هُوَ الصَّحِيحُ وَافَقَهُ عَلَيْهِ جَمَاعَةٌ مِنْهُمْ يَحْيَى بْنُ مَعِينٍ وَعَلِىُّ بْنُ الْمَدِينِىِّ وَرَوَاهُ جَمَاعَةٌ عَنِ ابْنِ إِسْحَاقَ كَمَا قَالَ أَحْمَدُ أَيْضًا وَكَانَ سَمَاعُ عَبْدِ الأَعْلَى وَابْنِ الْمُثَنَّى وَابْنِ بَشَّارٍ مِنْ نُسْخَةٍ وَاحِدَةٍ فِيمَا بَلَغَنِى.]
Tercemesi:
Bize Abdula'la b. Hammad, Muhammed b. el-Müsenna ve Muhammed b. Beşşar ve Ahmed b. Said er-Ribatî, onlara Vehb b. Cerir, rivayet etti –Ahmed dedi ki: Biz onu onun (Vehb'in) nüshasından yazdık, lafzı da şöyledir: - dedi ki: Bana babam rivayetle dedi ki: Muhammed b. İshak'ı dinledim: Yakub b. Utbe, ona Cübeyr b. Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im, ona babası, ona da dedesinin şöyle dediğini rivayet etti: Bir bedevi Rasulullah'a gelerek Ey Allah'ın Rasulü; insanlar çok yoruldu, çoluk çocuk telef oldu, mallar tükendi, davarlar helak oldu. Artık bizim için Allah'tan yağmur dile, biz senin Allah nezdinde (bize) şefaatçi olmanı, Allah'ın da senin nezdinde bize şefaat etmeni istiyoruz, dedi. Rasulullah (sav); "ne oluyor sana, sen ne söylediğini biliyor musun?" buyurdu. Rasulullah (sav) tesbih getirmeye başladı. Bu halin belirtileri ashabının yüzlerinde görülüp anlaşılıncaya kadar tesbih etmeye devam etti, sonra da şöyle buyurdu:
"Sen ne diyorsun, şunu bil ki, Allah'ın, yarattıklarından herhangi bir kimse nezdinde şefaatçi olması istenemez. Allah'ın şanı bundan çok daha yücedir. Ne oluyor sana, sen Allah'ın ne olduğunu biliyor musun? Şüphesiz onun Arşı semavâtı üzerinde işte böyledir" buyurdu ve parmaklarıyla onun üzerinde bir kubbe gibi gösterdi.
"Şüphesiz ki o (Arş), ondan dolayı deve üzerindeki semerin, üzerindeki biniciden dolayı ses çıkardığı gibi ses çıkarmaktadır."
[İbn Beşşar hadisi rivayetinde dedi ki: "Şüphesiz Allah, Arşının üstündedir, Arşı da semavâtının üstündedir" sonra da hadisin geri kalan kısmını rivayet etti. Abdula'la, İbnü'l-Müsenna ve İbn Beşşar: Yakub b. Utbe'den diye rivayet ettiler. Cübeyr b. Muhammed b. Cübeyr ise babasından, ona da dedesinin rivayeti olarak zikretti.]
[Ebû Davud dedi ki: Hadisin Ahmed b. Said'in zikrettiği sened ile rivayeti sahih olan rivayettir. Aralarında Yahya b. Main ve Ali İbnü'l-Medinî’nin de bulunduğu bir topluluk bu şekilde ona muvafakat etmişlerdir, bir diğer topluluk da bu hadisi İbn İshak’tan yine Ahmed'in dediği gibi rivayet etmişlerdir. Abdula'la, İbnü'l-Müsenna ve İbn Beşşar'ın ise hadis dinlemeleri (sema') bana ulaştığına göre aynı nüshadan olmuştur.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Sünne 19, /1077
Senetler:
1. Ebu Muhammed Cübeyr b. Mut'im el-Kuraşî (Cübeyr b. Mut'im b. Adî b. Nevfel b. Abdümenaf)
2. Ebu Said Muhammed b. Cübeyr el-Kuraşi (Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im b. Adiy b. Nevfel)
3. Cübeyr b. Muhammed el-Kuraşî (Cübeyr b. Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im b. Adiy b. Nevfel)
4. İbn İshak el-Kuraşî (Muhammed b. İshak b. Yesar b. Hıyar)
5. Ebu Nadr Cerîr b. Hazım el-Ezdî (Cerir b. Hâzim b. Zeyd b. Abdullah b. Şucâ')
6. Ebu Abbas Vehb b. Cerir el-Ezdi (Vehb b. Cerir b. Hazim b. Zeyd b. Abdullah b. Şuca')
7. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ı tenzih
Dünya, Alem, Arş
Öneri Formu
Hadis Id, No:
273090, D004726-6
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى بْنُ حَمَّادٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى وَمُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ وَأَحْمَدُ بْنُ سَعِيدٍ الرِّبَاطِىُّ قَالُوا حَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ جَرِيرٍ - قَالَ أَحْمَدُ كَتَبْنَاهُ مِنْ نُسْخَتِهِ وَهَذَا لَفْظُهُ - قَالَ حَدَّثَنَا أَبِى قَالَ سَمِعْتُ مُحَمَّدَ بْنَ إِسْحَاقَ يُحَدِّثُ عَنْ يَعْقُوبَ بْنِ عُتْبَةَ عَنْ جُبَيْرِ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ جُبَيْرِ بْنِ مُطْعِمٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ قَالَ أَتَى رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَعْرَابِىٌّ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ جُهِدَتِ الأَنْفُسُ وَضَاعَتِ الْعِيَالُ وَنُهِكَتِ الأَمْوَالُ وَهَلَكَتِ الأَنْعَامُ فَاسْتَسْقِ اللَّهَ لَنَا فَإِنَّا نَسْتَشْفِعُ بِكَ عَلَى اللَّهِ وَنَسْتَشْفِعُ بِاللَّهِ عَلَيْكَ. قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"وَيْحَكَ أَتَدْرِى مَا تَقُولُ" وَسَبَّحَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَمَا زَالَ يُسَبِّحُ حَتَّى عُرِفَ ذَلِكَ فِى وُجُوهِ أَصْحَابِهِ ثُمَّ قَالَ
"وَيْحَكَ إِنَّهُ لاَ يُسْتَشْفَعُ بِاللَّهِ عَلَى أَحَدٍ مِنْ خَلْقِهِ شَأْنُ اللَّهِ أَعْظَمُ مِنْ ذَلِكَ وَيْحَكَ أَتَدْرِى مَا اللَّهُ إِنَّ عَرْشَهُ عَلَى سَمَوَاتِهِ لَهَكَذَا." وَقَالَ بِأَصَابِعِهِ مِثْلَ الْقُبَّةِ عَلَيْهِ
"وَإِنَّهُ لَيَئِطُّ بِهِ أَطِيطَ الرَّحْلِ بِالرَّاكِبِ."
[قَالَ ابْنُ بَشَّارٍ فِى حَدِيثِهِ "إِنَّ اللَّهَ فَوْقَ عَرْشِهِ وَعَرْشُهُ فَوْقَ سَمَوَاتِهِ." وَسَاقَ الْحَدِيثَ وَقَالَ عَبْدُ الأَعْلَى وَابْنُ الْمُثَنَّى وَابْنُ بَشَّارٍ عَنْ يَعْقُوبَ بْنِ عُتْبَةَ وَجُبَيْرِ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ.]
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ وَالْحَدِيثُ بِإِسْنَادِ أَحْمَدَ بْنِ سَعِيدٍ هُوَ الصَّحِيحُ وَافَقَهُ عَلَيْهِ جَمَاعَةٌ مِنْهُمْ يَحْيَى بْنُ مَعِينٍ وَعَلِىُّ بْنُ الْمَدِينِىِّ وَرَوَاهُ جَمَاعَةٌ عَنِ ابْنِ إِسْحَاقَ كَمَا قَالَ أَحْمَدُ أَيْضًا وَكَانَ سَمَاعُ عَبْدِ الأَعْلَى وَابْنِ الْمُثَنَّى وَابْنِ بَشَّارٍ مِنْ نُسْخَةٍ وَاحِدَةٍ فِيمَا بَلَغَنِى.]
Tercemesi:
Bize Abdula'la b. Hammad, Muhammed b. el-Müsenna ve Muhammed b. Beşşar ve Ahmed b. Said er-Ribatî, onlara Vehb b. Cerir, rivayet etti –Ahmed dedi ki: Biz onu onun (Vehb'in) nüshasından yazdık, lafzı da şöyledir: - dedi ki: Bana babam rivayetle dedi ki: Muhammed b. İshak'ı dinledim: Yakub b. Utbe, ona Cübeyr b. Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im, ona babası, ona da dedesinin şöyle dediğini rivayet etti: Bir bedevi Rasulullah'a gelerek Ey Allah'ın Rasulü; insanlar çok yoruldu, çoluk çocuk telef oldu, mallar tükendi, davarlar helak oldu. Artık bizim için Allah'tan yağmur dile, biz senin Allah nezdinde (bize) şefaatçi olmanı, Allah'ın da senin nezdinde bize şefaat etmeni istiyoruz, dedi. Rasulullah (sav); "ne oluyor sana, sen ne söylediğini biliyor musun?" buyurdu. Rasulullah (sav) tesbih getirmeye başladı. Bu halin belirtileri ashabının yüzlerinde görülüp anlaşılıncaya kadar tesbih etmeye devam etti, sonra da şöyle buyurdu:
"Sen ne diyorsun, şunu bil ki, Allah'ın, yarattıklarından herhangi bir kimse nezdinde şefaatçi olması istenemez. Allah'ın şanı bundan çok daha yücedir. Ne oluyor sana, sen Allah'ın ne olduğunu biliyor musun? Şüphesiz onun Arşı semavâtı üzerinde işte böyledir" buyurdu ve parmaklarıyla onun üzerinde bir kubbe gibi gösterdi.
"Şüphesiz ki o (Arş), ondan dolayı deve üzerindeki semerin, üzerindeki biniciden dolayı ses çıkardığı gibi ses çıkarmaktadır."
[İbn Beşşar hadisi rivayetinde dedi ki: "Şüphesiz Allah, Arşının üstündedir, Arşı da semavâtının üstündedir" sonra da hadisin geri kalan kısmını rivayet etti. Abdula'la, İbnü'l-Müsenna ve İbn Beşşar: Yakub b. Utbe'den diye rivayet ettiler. Cübeyr b. Muhammed b. Cübeyr ise babasından, ona da dedesinin rivayeti olarak zikretti.]
[Ebû Davud dedi ki: Hadisin Ahmed b. Said'in zikrettiği sened ile rivayeti sahih olan rivayettir. Aralarında Yahya b. Main ve Ali İbnü'l-Medinî’nin de bulunduğu bir topluluk bu şekilde ona muvafakat etmişlerdir, bir diğer topluluk da bu hadisi İbn İshak’tan yine Ahmed'in dediği gibi rivayet etmişlerdir. Abdula'la, İbnü'l-Müsenna ve İbn Beşşar'ın ise hadis dinlemeleri (sema') bana ulaştığına göre aynı nüshadan olmuştur.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Sünne 19, /1077
Senetler:
1. Ebu Muhammed Cübeyr b. Mut'im el-Kuraşî (Cübeyr b. Mut'im b. Adî b. Nevfel b. Abdümenaf)
2. Ebu Said Muhammed b. Cübeyr el-Kuraşi (Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im b. Adiy b. Nevfel)
3. Cübeyr b. Muhammed el-Kuraşî (Cübeyr b. Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im b. Adiy b. Nevfel)
4. İbn İshak el-Kuraşî (Muhammed b. İshak b. Yesar b. Hıyar)
5. Ebu Nadr Cerîr b. Hazım el-Ezdî (Cerir b. Hâzim b. Zeyd b. Abdullah b. Şucâ')
6. Ebu Abbas Vehb b. Cerir el-Ezdi (Vehb b. Cerir b. Hazim b. Zeyd b. Abdullah b. Şuca')
7. Muhammed b. Müsenna el-Anezî (Muhammed b. Müsenna b. Ubeyd b. Kays b. Dinar)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ı tenzih
Dünya, Alem, Arş
Öneri Formu
Hadis Id, No:
273091, D004726-4
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى بْنُ حَمَّادٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى وَمُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ وَأَحْمَدُ بْنُ سَعِيدٍ الرِّبَاطِىُّ قَالُوا حَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ جَرِيرٍ - قَالَ أَحْمَدُ كَتَبْنَاهُ مِنْ نُسْخَتِهِ وَهَذَا لَفْظُهُ - قَالَ حَدَّثَنَا أَبِى قَالَ سَمِعْتُ مُحَمَّدَ بْنَ إِسْحَاقَ يُحَدِّثُ عَنْ يَعْقُوبَ بْنِ عُتْبَةَ عَنْ جُبَيْرِ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ جُبَيْرِ بْنِ مُطْعِمٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ قَالَ أَتَى رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَعْرَابِىٌّ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ جُهِدَتِ الأَنْفُسُ وَضَاعَتِ الْعِيَالُ وَنُهِكَتِ الأَمْوَالُ وَهَلَكَتِ الأَنْعَامُ فَاسْتَسْقِ اللَّهَ لَنَا فَإِنَّا نَسْتَشْفِعُ بِكَ عَلَى اللَّهِ وَنَسْتَشْفِعُ بِاللَّهِ عَلَيْكَ. قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"وَيْحَكَ أَتَدْرِى مَا تَقُولُ" وَسَبَّحَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَمَا زَالَ يُسَبِّحُ حَتَّى عُرِفَ ذَلِكَ فِى وُجُوهِ أَصْحَابِهِ ثُمَّ قَالَ
"وَيْحَكَ إِنَّهُ لاَ يُسْتَشْفَعُ بِاللَّهِ عَلَى أَحَدٍ مِنْ خَلْقِهِ شَأْنُ اللَّهِ أَعْظَمُ مِنْ ذَلِكَ وَيْحَكَ أَتَدْرِى مَا اللَّهُ إِنَّ عَرْشَهُ عَلَى سَمَوَاتِهِ لَهَكَذَا." وَقَالَ بِأَصَابِعِهِ مِثْلَ الْقُبَّةِ عَلَيْهِ
"وَإِنَّهُ لَيَئِطُّ بِهِ أَطِيطَ الرَّحْلِ بِالرَّاكِبِ."
[قَالَ ابْنُ بَشَّارٍ فِى حَدِيثِهِ "إِنَّ اللَّهَ فَوْقَ عَرْشِهِ وَعَرْشُهُ فَوْقَ سَمَوَاتِهِ." وَسَاقَ الْحَدِيثَ وَقَالَ عَبْدُ الأَعْلَى وَابْنُ الْمُثَنَّى وَابْنُ بَشَّارٍ عَنْ يَعْقُوبَ بْنِ عُتْبَةَ وَجُبَيْرِ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ.]
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ وَالْحَدِيثُ بِإِسْنَادِ أَحْمَدَ بْنِ سَعِيدٍ هُوَ الصَّحِيحُ وَافَقَهُ عَلَيْهِ جَمَاعَةٌ مِنْهُمْ يَحْيَى بْنُ مَعِينٍ وَعَلِىُّ بْنُ الْمَدِينِىِّ وَرَوَاهُ جَمَاعَةٌ عَنِ ابْنِ إِسْحَاقَ كَمَا قَالَ أَحْمَدُ أَيْضًا وَكَانَ سَمَاعُ عَبْدِ الأَعْلَى وَابْنِ الْمُثَنَّى وَابْنِ بَشَّارٍ مِنْ نُسْخَةٍ وَاحِدَةٍ فِيمَا بَلَغَنِى.]
Tercemesi:
Bize Abdula'la b. Hammad, Muhammed b. el-Müsenna ve Muhammed b. Beşşar ve Ahmed b. Said er-Ribatî, onlara Vehb b. Cerir, rivayet etti –Ahmed dedi ki: Biz onu onun (Vehb'in) nüshasından yazdık, lafzı da şöyledir: - dedi ki: Bana babam rivayetle dedi ki: Muhammed b. İshak'ı dinledim: Yakub b. Utbe, ona Cübeyr b. Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im, ona babası, ona da dedesinin şöyle dediğini rivayet etti: Bir bedevi Rasulullah'a gelerek Ey Allah'ın Rasulü; insanlar çok yoruldu, çoluk çocuk telef oldu, mallar tükendi, davarlar helak oldu. Artık bizim için Allah'tan yağmur dile, biz senin Allah nezdinde (bize) şefaatçi olmanı, Allah'ın da senin nezdinde bize şefaat etmeni istiyoruz, dedi. Rasulullah (sav); "ne oluyor sana, sen ne söylediğini biliyor musun?" buyurdu. Rasulullah (sav) tesbih getirmeye başladı. Bu halin belirtileri ashabının yüzlerinde görülüp anlaşılıncaya kadar tesbih etmeye devam etti, sonra da şöyle buyurdu:
"Sen ne diyorsun, şunu bil ki, Allah'ın, yarattıklarından herhangi bir kimse nezdinde şefaatçi olması istenemez. Allah'ın şanı bundan çok daha yücedir. Ne oluyor sana, sen Allah'ın ne olduğunu biliyor musun? Şüphesiz onun Arşı semavâtı üzerinde işte böyledir" buyurdu ve parmaklarıyla onun üzerinde bir kubbe gibi gösterdi.
"Şüphesiz ki o (Arş), ondan dolayı deve üzerindeki semerin, üzerindeki biniciden dolayı ses çıkardığı gibi ses çıkarmaktadır."
[İbn Beşşar hadisi rivayetinde dedi ki: "Şüphesiz Allah, Arşının üstündedir, Arşı da semavâtının üstündedir" sonra da hadisin geri kalan kısmını rivayet etti. Abdula'la, İbnü'l-Müsenna ve İbn Beşşar: Yakub b. Utbe'den diye rivayet ettiler. Cübeyr b. Muhammed b. Cübeyr ise babasından, ona da dedesinin rivayeti olarak zikretti.]
[Ebû Davud dedi ki: Hadisin Ahmed b. Said'in zikrettiği sened ile rivayeti sahih olan rivayettir. Aralarında Yahya b. Main ve Ali İbnü'l-Medinî’nin de bulunduğu bir topluluk bu şekilde ona muvafakat etmişlerdir, bir diğer topluluk da bu hadisi İbn İshak’tan yine Ahmed'in dediği gibi rivayet etmişlerdir. Abdula'la, İbnü'l-Müsenna ve İbn Beşşar'ın ise hadis dinlemeleri (sema') bana ulaştığına göre aynı nüshadan olmuştur.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Sünne 19, /1077
Senetler:
1. Ebu Muhammed Cübeyr b. Mut'im el-Kuraşî (Cübeyr b. Mut'im b. Adî b. Nevfel b. Abdümenaf)
2. Ebu Said Muhammed b. Cübeyr el-Kuraşi (Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im b. Adiy b. Nevfel)
3. Cübeyr b. Muhammed el-Kuraşî (Cübeyr b. Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im b. Adiy b. Nevfel)
4. Yakub b. Utbe es-Sekafî (Yakub b. Utbe b. Muğira b. Ahnes)
5. İbn İshak el-Kuraşî (Muhammed b. İshak b. Yesar b. Hıyar)
6. Ebu Nadr Cerîr b. Hazım el-Ezdî (Cerir b. Hâzim b. Zeyd b. Abdullah b. Şucâ')
7. Ebu Abbas Vehb b. Cerir el-Ezdi (Vehb b. Cerir b. Hazim b. Zeyd b. Abdullah b. Şuca')
8. Ebu Abdullah Ahmed b. Said er-Ribatî (Ahmed b. Said b. İbrahim)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ı tenzih
Dünya, Alem, Arş
Öneri Formu
Hadis Id, No:
273094, D004726-5
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى بْنُ حَمَّادٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى وَمُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ وَأَحْمَدُ بْنُ سَعِيدٍ الرِّبَاطِىُّ قَالُوا حَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ جَرِيرٍ - قَالَ أَحْمَدُ كَتَبْنَاهُ مِنْ نُسْخَتِهِ وَهَذَا لَفْظُهُ - قَالَ حَدَّثَنَا أَبِى قَالَ سَمِعْتُ مُحَمَّدَ بْنَ إِسْحَاقَ يُحَدِّثُ عَنْ يَعْقُوبَ بْنِ عُتْبَةَ عَنْ جُبَيْرِ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ جُبَيْرِ بْنِ مُطْعِمٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ قَالَ أَتَى رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَعْرَابِىٌّ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ جُهِدَتِ الأَنْفُسُ وَضَاعَتِ الْعِيَالُ وَنُهِكَتِ الأَمْوَالُ وَهَلَكَتِ الأَنْعَامُ فَاسْتَسْقِ اللَّهَ لَنَا فَإِنَّا نَسْتَشْفِعُ بِكَ عَلَى اللَّهِ وَنَسْتَشْفِعُ بِاللَّهِ عَلَيْكَ. قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"وَيْحَكَ أَتَدْرِى مَا تَقُولُ" وَسَبَّحَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَمَا زَالَ يُسَبِّحُ حَتَّى عُرِفَ ذَلِكَ فِى وُجُوهِ أَصْحَابِهِ ثُمَّ قَالَ
"وَيْحَكَ إِنَّهُ لاَ يُسْتَشْفَعُ بِاللَّهِ عَلَى أَحَدٍ مِنْ خَلْقِهِ شَأْنُ اللَّهِ أَعْظَمُ مِنْ ذَلِكَ وَيْحَكَ أَتَدْرِى مَا اللَّهُ إِنَّ عَرْشَهُ عَلَى سَمَوَاتِهِ لَهَكَذَا." وَقَالَ بِأَصَابِعِهِ مِثْلَ الْقُبَّةِ عَلَيْهِ
"وَإِنَّهُ لَيَئِطُّ بِهِ أَطِيطَ الرَّحْلِ بِالرَّاكِبِ."
[قَالَ ابْنُ بَشَّارٍ فِى حَدِيثِهِ "إِنَّ اللَّهَ فَوْقَ عَرْشِهِ وَعَرْشُهُ فَوْقَ سَمَوَاتِهِ." وَسَاقَ الْحَدِيثَ وَقَالَ عَبْدُ الأَعْلَى وَابْنُ الْمُثَنَّى وَابْنُ بَشَّارٍ عَنْ يَعْقُوبَ بْنِ عُتْبَةَ وَجُبَيْرِ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ.]
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ وَالْحَدِيثُ بِإِسْنَادِ أَحْمَدَ بْنِ سَعِيدٍ هُوَ الصَّحِيحُ وَافَقَهُ عَلَيْهِ جَمَاعَةٌ مِنْهُمْ يَحْيَى بْنُ مَعِينٍ وَعَلِىُّ بْنُ الْمَدِينِىِّ وَرَوَاهُ جَمَاعَةٌ عَنِ ابْنِ إِسْحَاقَ كَمَا قَالَ أَحْمَدُ أَيْضًا وَكَانَ سَمَاعُ عَبْدِ الأَعْلَى وَابْنِ الْمُثَنَّى وَابْنِ بَشَّارٍ مِنْ نُسْخَةٍ وَاحِدَةٍ فِيمَا بَلَغَنِى.]
Tercemesi:
Bize Abdula'la b. Hammad, Muhammed b. el-Müsenna ve Muhammed b. Beşşar ve Ahmed b. Said er-Ribatî, onlara Vehb b. Cerir, rivayet etti –Ahmed dedi ki: Biz onu onun (Vehb'in) nüshasından yazdık, lafzı da şöyledir: - dedi ki: Bana babam rivayetle dedi ki: Muhammed b. İshak'ı dinledim: Yakub b. Utbe, ona Cübeyr b. Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im, ona babası, ona da dedesinin şöyle dediğini rivayet etti: Bir bedevi Rasulullah'a gelerek Ey Allah'ın Rasulü; insanlar çok yoruldu, çoluk çocuk telef oldu, mallar tükendi, davarlar helak oldu. Artık bizim için Allah'tan yağmur dile, biz senin Allah nezdinde (bize) şefaatçi olmanı, Allah'ın da senin nezdinde bize şefaat etmeni istiyoruz, dedi. Rasulullah (sav); "ne oluyor sana, sen ne söylediğini biliyor musun?" buyurdu. Rasulullah (sav) tesbih getirmeye başladı. Bu halin belirtileri ashabının yüzlerinde görülüp anlaşılıncaya kadar tesbih etmeye devam etti, sonra da şöyle buyurdu:
"Sen ne diyorsun, şunu bil ki, Allah'ın, yarattıklarından herhangi bir kimse nezdinde şefaatçi olması istenemez. Allah'ın şanı bundan çok daha yücedir. Ne oluyor sana, sen Allah'ın ne olduğunu biliyor musun? Şüphesiz onun Arşı semavâtı üzerinde işte böyledir" buyurdu ve parmaklarıyla onun üzerinde bir kubbe gibi gösterdi.
"Şüphesiz ki o (Arş), ondan dolayı deve üzerindeki semerin, üzerindeki biniciden dolayı ses çıkardığı gibi ses çıkarmaktadır."
[İbn Beşşar hadisi rivayetinde dedi ki: "Şüphesiz Allah, Arşının üstündedir, Arşı da semavâtının üstündedir" sonra da hadisin geri kalan kısmını rivayet etti. Abdula'la, İbnü'l-Müsenna ve İbn Beşşar: Yakub b. Utbe'den diye rivayet ettiler. Cübeyr b. Muhammed b. Cübeyr ise babasından, ona da dedesinin rivayeti olarak zikretti.]
[Ebû Davud dedi ki: Hadisin Ahmed b. Said'in zikrettiği sened ile rivayeti sahih olan rivayettir. Aralarında Yahya b. Main ve Ali İbnü'l-Medinî’nin de bulunduğu bir topluluk bu şekilde ona muvafakat etmişlerdir, bir diğer topluluk da bu hadisi İbn İshak’tan yine Ahmed'in dediği gibi rivayet etmişlerdir. Abdula'la, İbnü'l-Müsenna ve İbn Beşşar'ın ise hadis dinlemeleri (sema') bana ulaştığına göre aynı nüshadan olmuştur.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Sünne 19, /1077
Senetler:
1. Ebu Muhammed Cübeyr b. Mut'im el-Kuraşî (Cübeyr b. Mut'im b. Adî b. Nevfel b. Abdümenaf)
2. Ebu Said Muhammed b. Cübeyr el-Kuraşi (Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im b. Adiy b. Nevfel)
3. Cübeyr b. Muhammed el-Kuraşî (Cübeyr b. Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im b. Adiy b. Nevfel)
4. İbn İshak el-Kuraşî (Muhammed b. İshak b. Yesar b. Hıyar)
5. Ebu Nadr Cerîr b. Hazım el-Ezdî (Cerir b. Hâzim b. Zeyd b. Abdullah b. Şucâ')
6. Ebu Abbas Vehb b. Cerir el-Ezdi (Vehb b. Cerir b. Hazim b. Zeyd b. Abdullah b. Şuca')
7. Abdula'la b. Hammad el-Bahili (Abdula'la b. Hammad b. Nasr)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ı tenzih
Dünya, Alem, Arş