Öneri Formu
Hadis Id, No:
20952, D003246
Hadis:
حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا ابْنُ نُمَيْرٍ حَدَّثَنَا هَاشِمُ بْنُ هَاشِمٍ أَخْبَرَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ نِسْطَاسٍ مِنْ آلِ كَثِيرِ بْنِ الصَّلْتِ أَنَّهُ سَمِعَ جَابِرَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"لاَ يَحْلِفُ أَحَدٌ عِنْدَ مِنْبَرِى هَذَا عَلَى يَمِينٍ آثِمَةٍ وَلَوْ عَلَى سِوَاكٍ أَخْضَرَ إِلاَّ تَبَوَّأَ مَقْعَدَهُ مِنَ النَّارِ." أَوْ "وَجَبَتْ لَهُ النَّارُ."
Tercemesi:
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona İbn Nümeyr, ona Haşim b. Haşim, ona Kesir b. Salt'ın ailesinden Abdullah b. Nistas, ona da Cabir b. Abdullah, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
"Benim şu minberimin yanında bir yeşil misvak (elde etmek) için bile olsa yalan yere yemin eden kişi cehennemdeki yerine hazırlansın."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Eymân ve'n-Nuzûr 3, /758
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Abdullah b. Nistâs el-Kindî (Abdullah b. Nistâs)
3. İbn Ebu Vakkas Haşim b. Haşim ez-Zührî (Haşim b. Haşim b. Hâşim b. Utbe b. Ebu Vakkas)
4. Bişr b. Nümeyr el-Kuşeyrî (Bişr b. Nümeyr)
5. Ebu Hasan Osman b. Ebu Şeybe el-Absî (Osman b. Muhammed b. İbrahim)
Konular:
Yemin, Alış-verişte yalan yere
Yemin, Yalan yere
Öneri Formu
Hadis Id, No:
27474, İM002613
Hadis:
حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ أَبِى الرَّبِيعِ الْجُرْجَانِىُّ أَنْبَأَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنِى يَحْيَى بْنُ الْعَلاَءِ أَنَّهُ سَمِعَ بِشْرَ بْنَ نُمَيْرٍ أَنَّهُ سَمِعَ مَكْحُولاً يَقُولُ إِنَّهُ سَمِعَ يَزِيدَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ أَنَّهُ سَمِعَ صَفْوَانَ بْنَ أُمَيَّةَ قَالَ كُنَّا عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَجَاءَ عَمْرُو بْنُ مُرَّةَ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ قَدْ كَتَبَ عَلَىَّ الشِّقْوَةَ فَمَا أُرَانِى أُرْزَقُ إِلاَّ مِنْ دُفِّى بِكَفِّى فَأْذَنْ لِى فِى الْغِنَاءِ فِى غَيْرِ فَاحِشَةٍ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لاَ آذَنُ لَكَ وَلاَ كَرَامَةَ وَلاَ نُعْمَةَ عَيْنٍ كَذَبْتَ أَىْ عَدُوَّ اللَّهِ لَقَدْ رَزَقَكَ اللَّهُ طَيِّبًا حَلاَلاً فَاخْتَرْتَ مَا حَرَّمَ اللَّهُ عَلَيْكَ مِنْ رِزْقِهِ مَكَانَ مَا أَحَلَّ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ لَكَ مِنْ حَلاَلِهِ . وَلَوْ كُنْتُ تَقَدَّمْتُ إِلَيْكَ لَفَعَلْتُ بِكَ وَفَعَلْتُ قُمْ عَنِّى وَتُبْ إِلَى اللَّهِ أَمَا إِنَّكَ إِنْ فَعَلْتَ بَعْدَ التَّقْدِمَةِ إِلَيْكَ ضَرَبْتُكَ ضَرْبًا وَجِيعًا وَحَلَقْتُ رَأْسَكَ مُثْلَةً وَنَفَيْتُكَ مِنْ أَهْلِكَ وَأَحْلَلْتُ سَلَبَكَ نُهْبَةً لِفِتْيَانِ أَهْلِ الْمَدِينَةِ » . فَقَامَ عَمْرٌو وَبِهِ مِنَ الشَّرِّ وَالْخِزْىِ مَا لاَ يَعْلَمُهُ إِلاَّ اللَّهُ فَلَمَّا وَلَّى قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « هَؤُلاَءِ الْعُصَاةُ مَنْ مَاتَ مِنْهُمْ بِغَيْرِ تَوْبَةٍ حَشَرَهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ يَوْمَ الْقِيَامَةِ كَمَا كَانَ فِى الدُّنْيَا مُخَنَّثًا عُرْيَانًا لاَ يَسْتَتِرُ مِنَ النَّاسِ بِهُدْبَةٍ كُلَّمَا قَامَ صُرِعَ » .
Tercemesi:
Bize el-Hasan b. Ebu'r-Rabi' el-Cürcani, ona Abdürrezzak, ona Yahya b. el-Ala, ona Bişr b. Nümeyr, ona Mekhul, ona Yezid b. Abdullah, ona da Safvân b. Ümeyye (b. Halef) şöyle demiştir: (Bir kere) biz Rasulullah'ın (sav) yanında idik. (Bu arada) Amr b. Mürre geldi ve: Yâ Rasulullah! Allah şüphesiz benim kaderimde musibet yazmıştır. Çünkü ben elimle tef çalmaktan başka hiçbir yolla rızıklanmamı sanmıyorum. Bu nedenle hayâsızlık durumu olmaksızın şarkıcılık etmem için bana izin ver, dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) (ona):
"Sana izin vermem, (sana) ikram yok ve hoşnutluk da yoktur. Yalan söyledin, ey Allah'ın düşmanı Allah şüphesiz sana helâl ve güzel rızık edinme imkânını vermiştir. Ama sen Allah'ın (ac) sana helâl kıldığı rızık yerine Allah'ın sana haram kıldığı rızkı tercih ettin. Eğer bu yasaklama hükmünü daha önce sana iletmiş olsaydım şimdi sana (hak ettiğin) cezayı verirdim. Kalk benim yanımdan ve Allah'a tövbe et. Bilmiş ol ki, bu yasağı duyduktan sonra (bu işi) yaparsan seni fena bir şekilde dövdüreceğim, ibret olarak senin başını (usturayla) tıraş ettireceğim, seni aile ferdlerinden uzaklaştırıp sürgün edeceğim ve senin (yağmaladığın malını) ganimet olarak Medine gençlerine helâl kılacağım" buyurdu. Râvî demiştir ki: Resûl-i Ekrem'in (sav) bu buyruğundan sonra Amr (b. Mürre) öyle kötü ve rezil bir durumda kalktı ki bunun derecesini ancak Allah bilir. Amr defolup gidince Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Bunlar âsilerdir. Bunlardan kim tövbe etmeden ölürse Allah (ac) onu kıyamet günü dünyada olduğu gibi muhannes, çıplak ve insanlara karşı bir ince yaprakla olsun örtünmez vaziyette haşredecektir, ayağa kalktıkça yere yıkılacaktır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Hudûd 38, /421
Senetler:
1. Ebu Vehb Safvan b. Ümeyye el-Kuraşî (Safvan b. Ümeyye b. Halef b. Vehb b. Huzafe)
2. Yezid b. Abdullah el-Mekkî (Yezid b. Abdullah)
3. Mekhul b. Ebu Müslim eş-Şâmî (Mekhul b. Ebu Müslim Şehrab b. Şazel eş-Şamî)
4. Bişr b. Nümeyr el-Kuşeyrî (Bişr b. Nümeyr)
5. Ebu Seleme Yahya b. Ala el-Beceli (Yahya b. Alâ)
6. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
7. Ebu Ali Hasan b. Ebu Rabî' el-Cürcani (Hasan b. Yahya b. Ca'd)
Konular:
Eğlence, Şarkı, şarkıcılık, çalgı aletleri