Giriş

Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Zühre oğullarının antlaşmalısı ve Ebu Hureyre'nin talebelerinden Amr b. Esîd b. Câriye es-Sekafî, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) on kişilik bir keşif birliği hazırladı da bunların başına Asım b. Ömer'in (ana tarafından) dedesi olan Asım b. Sabit el-Ensârî'yi kumandan yaparak gönderdi. Bu birlik, Mekke ile Usfân arasında Hede mev­kiine vardıkları zaman bunların haberi, Huzeyl kabilesinden Lıhyân oğullan denilen bir obaya geldi. O kabile halkı ikiyüze yakın okcu ile bunları yakalamak için yola koyuldu ve onların ayak izlerini takip ettiler. Nihayet keşif birliğinin konaklayıp da Medine'den azık olarak getirdikleri hurmaları yemiş oldukları yeri buldular ve "işte bu Yesrib hurmasıdır" deyip takibe devam ettiler. Birlik kumandanı Asım ve arkadaşları onların geldiğini görünce yüksek bir yere sığındılar. Takipçi gurup onları çepçevre kuşattılar ve onlara "aşağıya inip teslim olun. hiçbirinizi öldürmeyeceğimize dair size söz ve garanti veriyo­ruz" dediler. Birlik kumandanı Asım b. Sabit "Ey Arkadaşlarım, bana gelince ben kâfirin zimmetine girmem" dedikten sonra "Allah'ım Peygamberine bizden haber ver" dedi. Bu esnada kâfirler Müslümanlara ok attılar ve Asım'ı yedi arkadaşı ile birlikte şehit etti­ler. Onlardan üç kişi: Hubeyb, Zeyd b. Desine ve başka bir adam, onların, verdiği söz ve garanti üzerine inip teslim oldular. Düşmanlar onları yakalayınca yaylarının kirişlerini çözdüler de bunlarla onları bağladılar. Üçüncü adam "bu ilk ihanettir. Vallahi ben sizlerle yolculuk etmem. Benim için şu öldürülen şehitlere uymak vardır" deyip gitmemekte diretti. Onlar onu sürüklediler ve Mekke'ye götürmek için çabaladılar. O da onlarla beraber olmamakta diretti, onu da öldürdü­ler. Hubeyb ile İbn Desine Mekke'ye götürüldüler ve niha­yet Bedir Savaşından sonra onları sattılar. Hubeyb'i, Hâris b. Âmir b. Nevfel b. Abdumenâf oğulları satın aldı. Hubeyb Bedir günü Hâris b. Âmir'i öldürmüştü. Hubeyb onların yanında esir olarak bir süre kaldı. Bana Übeydullah b. Iyâz, ona da Hâris'in kızlarından biri şöyle haber verdi: Nihayet onu öldürmeye karar verip bir­leştiklerinde Hubeyb, etek ve koltuk altı kıllarını gidermek için Hâris'in kızlarının birinden bir ustura istedi. Kadın ona us­turayı verdi. (Kadın der ki:) "Ben farkında değilken Hubeyb kendisine doğru gelen oğlumu aldı, ben oğlumu, elinde ustura olan, Hubeyb'in kucağında oturmuş vaziyette buldum ve onu ustura ile öldürecek diye çok korktum. Hubeyb yüzümdeki bu korkuyu anladı ve bana 'çocuğu öldüreceğimden mi korkuyorsun? Ben bunu yapa­cak değilim' dedi. Vallahi ben Hubeyb'den daha hayırlı bir esir görmedim. Vallahi bir gün ben onu, kendisi demirle bağlı olduğu hâlde elinde bir üzüm salkımı tutarak yerken görmüşümdür. O zaman Mekke'de hiç meyve yoktu" demiştir. Kadın şöyle derdi: "Bu muhakkak ki Allah'ın Hubeyb'e ihsan ettiği bir rızıktır". Nihayet Hubeyb'i harem olmayan bir bölgede öldürmek üzere Harem'den çıkardıklarında, Hubeyb onlara "bırakın da iki rekat namaz kılayım" dedi. Onlar kendisini serbest bıraktılar. O da iki rekat namaz kıldı. Ardından "Vallahi eğer bende ölümden bir korku olduğunu sanmasaydınız, daha uzun namaz kılardım" dedi ve "Allah'ım, onların hepsini say (kökünü kurut). Ben Müslüman olarak öldürüldükten sonra nasıl öldürüldüğüme hiç aldırmam. Çünkü ölümüm hangi yerde olsa Allah içindir. Bu ölüm Allah'ın Zâtı (O'nun rızâsını arama) yolundadır. Eğer o isterse parça parça edilmiş cesedin eklemleri üzerine be­reketler ihsan eder!" demeye başladı. İbn Hâris onu öldürdü. İşte böylece Hubeyb, hapsedilerek öldürüle­n her Müslüman için iki rekat namaz kılma sünnetini ilk koyan kimse oldu. Allah şetit olduğu gün Asım b. Sabit'in duasını kabul etti ve Hz. Peygamber (sav) de musibete uğradıkları gün onların haberini sahâbesine haber verdi. Kureyş'ten birtakım insanlar, birlik kumandanı Âsım'ın öldü­rüldüğü konuşulduğu zaman, ondan tanımaya yarayacak bir şey ge­tirmeleri için Âsım'ın cesedinin yanına insan gönderdiler. Asım, Bedir günü onların büyüklerinden birini öldürmüştü. Allah Asım'ı korumak için bal arısı veya eşek arısından gölgeleyici bulut gibi bir sürü gönderdi de, Kureyş'in elçilerinden onu korudu ve onlar Asım'dan bir şey kesip almaya muktedir olamadılar.


    Öneri Formu
280459 B003045-2 Buhari, Cihad, 170