Öneri Formu
Hadis Id, No:
19717, D003090
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ النُّفَيْلِىُّ وَإِبْرَاهِيمُ بْنُ مَهْدِىٍّ الْمِصِّيصِىُّ - الْمَعْنَى - قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو الْمَلِيحِ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ خَالِدٍ - قَالَ أَبُو دَاوُدَ قَالَ إِبْرَاهِيمُ بْنُ مَهْدِىٍّ السُّلَمِىُّ - عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ وَكَانَتْ لَهُ صُحْبَةٌ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ
"إِنَّ الْعَبْدَ إِذَا سَبَقَتْ لَهُ مِنَ اللَّهِ مَنْزِلَةٌ لَمْ يَبْلُغْهَا بِعَمَلِهِ ابْتَلاَهُ اللَّهُ فِى جَسَدِهِ أَوْ فِى مَالِهِ أَوْ فِى وَلَدِهِ."
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ زَادَ ابْنُ نُفَيْلٍ "ثُمَّ صَبَّرَهُ عَلَى ذَلِكَ." ثُمَّ اتَّفَقَا "حَتَّى يُبْلِغَهُ الْمَنْزِلَةَ الَّتِى سَبَقَتْ لَهُ مِنَ اللَّهِ تبارك و تَعَالَى."]
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Muhammed en-Nüfeyl ve İbrahim b. Mehdî el-Messisi, -aynı manayla- o ikisine Ebu Melih (Hasan b. Ömer), ona Muhammed b. Halid, -Ebu Davud, İbrahim b. Mehdî'nin, Muhammed b. Mehdî hakkında onun Sülemî olduğunu söylediğini nakletmiştir.- ona babası (Halid b. Leclac), ona da sahabi olan dedesi (Leclac b. Hakîm es-Sülemî) Hz. Peygamber'den şöyle işittiğini nakletmiştir:
"Kul, Allah katında amelinin ulaşamadığı bir konuma erişirse Allah onu, bedeni, malı veya çocukları konusunda sıkıntıya düşürerek imtihan eder."
[Ebû Davud şöyle İbn Nüfeyl'in "sonra kul buna sabrederse" diyerek ilave ettiğini söylemiştir. Bundan sonra tekrar aynı lafızlarla şöyle nakletmişlerdir. "Ta ki Allah Tebareke ve Teala o kulu (bu sıkıntıya sabrı neticesinde) amelinin erişemediği o konumuna eriştirir."]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cenâiz 1, /723
Senetler:
1. Leclac b. Hakîm es-Sülemî (Leclac b. Hakîm)
2. Ebu İbrahim Halid b. Leclac el-Amirî (Halid b. Leclac)
3. Ceddü Muhammed b. Halid es-Sülemî (Ceddü Muhammed b. Halid)
4. Ebu Melîh Hasan b. Ömer el-Fezari (Hasan b. Ömer b. Yahya)
5. İbrahim b. Mehdi el-Messisi (İbrahim b. Mehdi)
Konular:
Hastalık, Sıkıntı, günahlara kefarettir
Öneri Formu
Hadis Id, No:
274708, D003090-2
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ النُّفَيْلِىُّ وَإِبْرَاهِيمُ بْنُ مَهْدِىٍّ الْمِصِّيصِىُّ - الْمَعْنَى - قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو الْمَلِيحِ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ خَالِدٍ - قَالَ أَبُو دَاوُدَ قَالَ إِبْرَاهِيمُ بْنُ مَهْدِىٍّ السُّلَمِىُّ - عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ وَكَانَتْ لَهُ صُحْبَةٌ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ
"إِنَّ الْعَبْدَ إِذَا سَبَقَتْ لَهُ مِنَ اللَّهِ مَنْزِلَةٌ لَمْ يَبْلُغْهَا بِعَمَلِهِ ابْتَلاَهُ اللَّهُ فِى جَسَدِهِ أَوْ فِى مَالِهِ أَوْ فِى وَلَدِهِ."
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ زَادَ ابْنُ نُفَيْلٍ "ثُمَّ صَبَّرَهُ عَلَى ذَلِكَ." ثُمَّ اتَّفَقَا "حَتَّى يُبْلِغَهُ الْمَنْزِلَةَ الَّتِى سَبَقَتْ لَهُ مِنَ اللَّهِ تبارك و تَعَالَى."]
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Muhammed en-Nüfeyl ve İbrahim b. Mehdî el-Messisi, -aynı manayla- o ikisine Ebu Melih (Hasan b. Ömer), ona Muhammed b. Halid, -Ebu Davud, İbrahim b. Mehdî'nin, Muhammed b. Mehdî hakkında onun Sülemî olduğunu söylediğini nakletmiştir.- ona babası (Halid b. Leclac), ona da sahabi olan dedesi (Leclac b. Hakîm es-Sülemî) Hz. Peygamber'den şöyle işittiğini nakletmiştir:
"Kul, Allah katında amelinin ulaşamadığı bir konuma erişirse Allah onu, bedeni, malı veya çocukları konusunda sıkıntıya düşürerek imtihan eder."
[Ebû Davud şöyle İbn Nüfeyl'in "sonra kul buna sabrederse" diyerek ilave ettiğini söylemiştir. Bundan sonra tekrar aynı lafızlarla şöyle nakletmişlerdir. "Ta ki Allah Tebareke ve Teala o kulu (bu sıkıntıya sabrı neticesinde) amelinin erişemediği o konumuna eriştirir."]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cenâiz 1, /723
Senetler:
1. Leclac b. Hakîm es-Sülemî (Leclac b. Hakîm)
2. Ebu İbrahim Halid b. Leclac el-Amirî (Halid b. Leclac)
3. Ceddü Muhammed b. Halid es-Sülemî (Ceddü Muhammed b. Halid)
4. Ebu Melîh Hasan b. Ömer el-Fezari (Hasan b. Ömer b. Yahya)
5. Ebu Cafer Abdullah b. Muhammed el-Kudâ'î (Abdullah b. Muhammed b. Ali b. Nüfeyl)
Konular:
Hastalık, Sıkıntı, günahlara kefarettir
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33218, D004436
Hadis:
حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ حَدَّثَنَا صَدَقَةُ بْنُ خَالِدٍ ح
وَحَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَاصِمٍ الأَنْطَاكِىُّ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ جَمِيعًا قَالاَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدٌ - قَالَ هِشَامٌ مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الشُّعَيْثِىُّ - عَنْ مَسْلَمَةَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ الْجُهَنِىِّ عَنْ خَالِدِ بْنِ اللَّجْلاَجِ عَنْ أَبِيهِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِبَعْضِ هَذَا الْحَدِيثِ.
Tercemesi:
Bize Hişam b. Ammar, ona Halid; (T)
Bize Nasr b. Asım el-Entâkî, ona Velid, onlara Muhammed -Hişam Muhammed b. Abdullah eş-Şa'bî dedi-, ona Mesleme b. Abdullah el-Cühenî, ona Halid b. Leclac'dan, o babası vasıtasıyla Rasulullah'tan (sav) bu (önceki) hadisin bir kısmını rivayet etti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Hudûd 24, /1012
Senetler:
1. Leclac b. Hakîm es-Sülemî (Leclac b. Hakîm)
2. Ebu İbrahim Halid b. Leclac el-Amirî (Halid b. Leclac)
3. Mesleme b. Abdullah el-Cühenî (Mesleme b. Abdullah b. Rib'î)
4. Ebu Yesir Muhammed b. Abdullah el-Ukayli (Muhammed b. Abdullah b. Ulâse b. Malik)
5. Ebu Abbas Sadaka b. Halid el-Kuraşî (Sadaka b. Halid)
6. Hişam b. Ammar es-Sülemî (Hişam b. Ammar es-Sülemî)
Konular:
Recm, cezası
Zina, zinanın sübutu
حَدَّثَنَا عَبْدَةُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ وَمُحَمَّدُ بْنُ دَاوُدَ بْنِ صُبَيْحٍ قَالَ عَبْدَةُ أَخْبَرَنَا حَرَمِىُّ بْنُ حَفْصٍ قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُلاَثَةَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ عُمَرَ بْنِ عَبْدِ الْعَزِيزِ أَنَّ خَالِدَ بْنَ اللَّجْلاَجِ حَدَّثَهُ أَنَّ اللَّجْلاَجَ أَبَاهُ أَخْبَرَهُ أَنَّهُ كَانَ قَاعِدًا يَعْتَمِلُ فِى السُّوقِ فَمَرَّتِ امْرَأَةٌ تَحْمِلُ صَبِيًّا فَثَارَ النَّاسُ مَعَهَا وَثُرْتُ فِيمَنْ ثَارَ فَانْتَهَيْتُ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَهُوَ يَقُولُ
"مَنْ أَبُو هَذَا مَعَكِ." فَسَكَتَتْ فَقَالَ شَابٌّ حَذْوَهَا أَنَا أَبُوهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ. فَأَقْبَلَ عَلَيْهَا فَقَالَ
"مَنْ أَبُو هَذَا مَعَكِ." قَالَ الْفَتَى أَنَا أَبُوهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ. فَنَظَرَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِلَى بَعْضِ مَنْ حَوْلَهُ يَسْأَلُهُمْ عَنْهُ فَقَالُوا مَا عَلِمْنَا إِلاَّ خَيْرًا. فَقَالَ لَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم
"أَحْصَنْتَ." قَالَ نَعَمْ. فَأَمَرَ بِهِ فَرُجِمَ. قَالَ فَخَرَجْنَا بِهِ فَحَفَرْنَا لَهُ حَتَّى أَمْكَنَّا ثُمَّ رَمَيْنَاهُ بِالْحِجَارَةِ حَتَّى هَدَأَ فَجَاءَ رَجُلٌ يَسْأَلُ عَنِ الْمَرْجُومِ فَانْطَلَقْنَا بِهِ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقُلْنَا هَذَا جَاءَ يَسْأَلُ عَنِ الْخَبِيثِ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"لَهُوَ أَطْيَبُ عِنْدَ اللَّهِ مِنْ رِيحِ الْمِسْكِ." فَإِذَا هُوَ أَبُوهُ فَأَعَنَّاهُ عَلَى غُسْلِهِ وَتَكْفِينِهِ وَدَفْنِهِ.
[وَمَا أَدْرِى قَالَ وَالصَّلاَةِ عَلَيْهِ أَمْ لاَ.]
[وَهَذَا حَدِيثُ عَبْدَةَ وَهُوَ أَتَمُّ.]
[قال ابو داود: الذي تفرد به في هذه الحديث غسل المرجوم و تكفينه.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33217, D004435
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدَةُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ وَمُحَمَّدُ بْنُ دَاوُدَ بْنِ صُبَيْحٍ قَالَ عَبْدَةُ أَخْبَرَنَا حَرَمِىُّ بْنُ حَفْصٍ قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُلاَثَةَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ عُمَرَ بْنِ عَبْدِ الْعَزِيزِ أَنَّ خَالِدَ بْنَ اللَّجْلاَجِ حَدَّثَهُ أَنَّ اللَّجْلاَجَ أَبَاهُ أَخْبَرَهُ أَنَّهُ كَانَ قَاعِدًا يَعْتَمِلُ فِى السُّوقِ فَمَرَّتِ امْرَأَةٌ تَحْمِلُ صَبِيًّا فَثَارَ النَّاسُ مَعَهَا وَثُرْتُ فِيمَنْ ثَارَ فَانْتَهَيْتُ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَهُوَ يَقُولُ
"مَنْ أَبُو هَذَا مَعَكِ." فَسَكَتَتْ فَقَالَ شَابٌّ حَذْوَهَا أَنَا أَبُوهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ. فَأَقْبَلَ عَلَيْهَا فَقَالَ
"مَنْ أَبُو هَذَا مَعَكِ." قَالَ الْفَتَى أَنَا أَبُوهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ. فَنَظَرَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِلَى بَعْضِ مَنْ حَوْلَهُ يَسْأَلُهُمْ عَنْهُ فَقَالُوا مَا عَلِمْنَا إِلاَّ خَيْرًا. فَقَالَ لَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم
"أَحْصَنْتَ." قَالَ نَعَمْ. فَأَمَرَ بِهِ فَرُجِمَ. قَالَ فَخَرَجْنَا بِهِ فَحَفَرْنَا لَهُ حَتَّى أَمْكَنَّا ثُمَّ رَمَيْنَاهُ بِالْحِجَارَةِ حَتَّى هَدَأَ فَجَاءَ رَجُلٌ يَسْأَلُ عَنِ الْمَرْجُومِ فَانْطَلَقْنَا بِهِ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقُلْنَا هَذَا جَاءَ يَسْأَلُ عَنِ الْخَبِيثِ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"لَهُوَ أَطْيَبُ عِنْدَ اللَّهِ مِنْ رِيحِ الْمِسْكِ." فَإِذَا هُوَ أَبُوهُ فَأَعَنَّاهُ عَلَى غُسْلِهِ وَتَكْفِينِهِ وَدَفْنِهِ.
[وَمَا أَدْرِى قَالَ وَالصَّلاَةِ عَلَيْهِ أَمْ لاَ.]
[وَهَذَا حَدِيثُ عَبْدَةَ وَهُوَ أَتَمُّ.]
[قال ابو داود: الذي تفرد به في هذه الحديث غسل المرجوم و تكفينه.]
Tercemesi:
Bize Abde b. Abdullah ve Muhammed b. Davud b. Subeyh, ona Abde, ona Haramî b. Hafs, ona Muhammed b. Abdullah b. Ulâse, ona Abdulaziz b. Ömer b. Abdulaziz, ona da Halid b. Leclac, babası Leclac'ın şöyle haber verdiğini rivayet etmiştir: O (Leclac) çarşıda kendi kendine oturduğu yerde çalışıyordu. Kucağında bir çocuk taşıyan bir kadın geçti. (Leclac der ki): İnsanlar onunla koşuştular, ben de yürüdüm. Rasulullah'ın (sav) yanına vardım. Rasulullah (sav); "bunun babası kim?" buyurdu. Kadın sustu (karşılık vermedi). Kadının hizasında duran bir genç; onun babası benim Ya Rasulullah! dedi. Rasulullah, kadına dönüp; "yanındaki bu çocuğun babası kim?" buyurdu. Genç yine onun babası benim Ya Rasulullah! dedi. Rasulullah (sav) etrafında duran bazılarına baktı. Onlara gencin durumunu soruyordu. Onlar, biz onun hakkında hayırdan başka bir şey bilmeyiz dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) gence; "muhsan mısın?" dedi. Genç, evet dedi. Rasulullah (sav) onun recmedilmesini emretti. Genci çıkardık; onun için bize recm imkânı verecek kadar bir çukur kazdık, sonra hareketsiz kalıncaya (ölünceye) kadar ona taş attık. Recmedilen genci soran bir adam geldi. Onu alıp Rasulullah'a götürdük ve "bu adam o habisi sormaya geldi" dedik. Rasulullah (sav); "şüphesiz o Allah katında misk kokusundan daha güzeldir" buyurdu. Bir de gördük ki o adam gencin babası imiş. Genci yıkamakta, kefenlemekte ve defnetmekte adama yardım ettik.
[Ravi diyor ki; Namazda dedi mi, demedi mi bilmiyorum.]
[Bu Abde'nin hadisidir ve bu daha tamdır.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Hudûd 24, /1011
Senetler:
1. Leclac b. Hakîm es-Sülemî (Leclac b. Hakîm)
2. Ebu İbrahim Halid b. Leclac el-Amirî (Halid b. Leclac)
3. Ebu Muhammed Abdulaziz b. Ömer el-Kuraşi (Abdulaziz b. Ömer b. Abdulaziz b. Mervan)
4. Ebu Yesir Muhammed b. Abdullah el-Ukayli (Muhammed b. Abdullah b. Ulâse b. Malik)
5. Haramî b. Hafs el-Kasâmilî (Haramî b. Hafs b. Ömer)
6. Ebu Cafer Muhammed b. Davud el-Messısî (Muhammed b. Davud b. Subeyh)
Konular:
Recm, cezası
Zina, zinanın sübutu
Öneri Formu
Hadis Id, No:
275643, D004436-2
Hadis:
حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ حَدَّثَنَا صَدَقَةُ بْنُ خَالِدٍ ح
وَحَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَاصِمٍ الأَنْطَاكِىُّ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ جَمِيعًا قَالاَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدٌ - قَالَ هِشَامٌ مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الشُّعَيْثِىُّ - عَنْ مَسْلَمَةَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ الْجُهَنِىِّ عَنْ خَالِدِ بْنِ اللَّجْلاَجِ عَنْ أَبِيهِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِبَعْضِ هَذَا الْحَدِيثِ.
Tercemesi:
Bize Hişam b. Ammar, ona Halid; (T)
Bize Nasr b. Asım el-Entâkî, ona Velid, onlara Muhammed -Hişam Muhammed b. Abdullah eş-Şa'bî dedi-, ona Mesleme b. Abdullah el-Cühenî, ona Halid b. Leclac'dan, o babası vasıtasıyla Rasulullah'tan (sav) bu (önceki) hadisin bir kısmını rivayet etti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Hudûd 24, /1012
Senetler:
1. Leclac b. Hakîm es-Sülemî (Leclac b. Hakîm)
2. Ebu İbrahim Halid b. Leclac el-Amirî (Halid b. Leclac)
3. Mesleme b. Abdullah el-Cühenî (Mesleme b. Abdullah b. Rib'î)
4. Ebu Yesir Muhammed b. Abdullah el-Ukayli (Muhammed b. Abdullah b. Ulâse b. Malik)
5. Ebu Abbas Velid b. Müslim el-Kuraşî (Velid b. Müslim)
6. Nasr b. Asım el-Antâkî (Nasr b. Asım)
Konular:
Recm, cezası
Zina, zinanın sübutu
حَدَّثَنَا عَبْدَةُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ وَمُحَمَّدُ بْنُ دَاوُدَ بْنِ صُبَيْحٍ قَالَ عَبْدَةُ أَخْبَرَنَا حَرَمِىُّ بْنُ حَفْصٍ قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُلاَثَةَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ عُمَرَ بْنِ عَبْدِ الْعَزِيزِ أَنَّ خَالِدَ بْنَ اللَّجْلاَجِ حَدَّثَهُ أَنَّ اللَّجْلاَجَ أَبَاهُ أَخْبَرَهُ أَنَّهُ كَانَ قَاعِدًا يَعْتَمِلُ فِى السُّوقِ فَمَرَّتِ امْرَأَةٌ تَحْمِلُ صَبِيًّا فَثَارَ النَّاسُ مَعَهَا وَثُرْتُ فِيمَنْ ثَارَ فَانْتَهَيْتُ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَهُوَ يَقُولُ
"مَنْ أَبُو هَذَا مَعَكِ." فَسَكَتَتْ فَقَالَ شَابٌّ حَذْوَهَا أَنَا أَبُوهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ. فَأَقْبَلَ عَلَيْهَا فَقَالَ
"مَنْ أَبُو هَذَا مَعَكِ." قَالَ الْفَتَى أَنَا أَبُوهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ. فَنَظَرَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِلَى بَعْضِ مَنْ حَوْلَهُ يَسْأَلُهُمْ عَنْهُ فَقَالُوا مَا عَلِمْنَا إِلاَّ خَيْرًا. فَقَالَ لَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم
"أَحْصَنْتَ." قَالَ نَعَمْ. فَأَمَرَ بِهِ فَرُجِمَ. قَالَ فَخَرَجْنَا بِهِ فَحَفَرْنَا لَهُ حَتَّى أَمْكَنَّا ثُمَّ رَمَيْنَاهُ بِالْحِجَارَةِ حَتَّى هَدَأَ فَجَاءَ رَجُلٌ يَسْأَلُ عَنِ الْمَرْجُومِ فَانْطَلَقْنَا بِهِ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقُلْنَا هَذَا جَاءَ يَسْأَلُ عَنِ الْخَبِيثِ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"لَهُوَ أَطْيَبُ عِنْدَ اللَّهِ مِنْ رِيحِ الْمِسْكِ." فَإِذَا هُوَ أَبُوهُ فَأَعَنَّاهُ عَلَى غُسْلِهِ وَتَكْفِينِهِ وَدَفْنِهِ.
[وَمَا أَدْرِى قَالَ وَالصَّلاَةِ عَلَيْهِ أَمْ لاَ.]
[وَهَذَا حَدِيثُ عَبْدَةَ وَهُوَ أَتَمُّ.]
[قال ابو داود: الذي تفرد به في هذه الحديث غسل المرجوم و تكفينه.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
275641, D004435-2
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدَةُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ وَمُحَمَّدُ بْنُ دَاوُدَ بْنِ صُبَيْحٍ قَالَ عَبْدَةُ أَخْبَرَنَا حَرَمِىُّ بْنُ حَفْصٍ قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُلاَثَةَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ عُمَرَ بْنِ عَبْدِ الْعَزِيزِ أَنَّ خَالِدَ بْنَ اللَّجْلاَجِ حَدَّثَهُ أَنَّ اللَّجْلاَجَ أَبَاهُ أَخْبَرَهُ أَنَّهُ كَانَ قَاعِدًا يَعْتَمِلُ فِى السُّوقِ فَمَرَّتِ امْرَأَةٌ تَحْمِلُ صَبِيًّا فَثَارَ النَّاسُ مَعَهَا وَثُرْتُ فِيمَنْ ثَارَ فَانْتَهَيْتُ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَهُوَ يَقُولُ
"مَنْ أَبُو هَذَا مَعَكِ." فَسَكَتَتْ فَقَالَ شَابٌّ حَذْوَهَا أَنَا أَبُوهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ. فَأَقْبَلَ عَلَيْهَا فَقَالَ
"مَنْ أَبُو هَذَا مَعَكِ." قَالَ الْفَتَى أَنَا أَبُوهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ. فَنَظَرَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِلَى بَعْضِ مَنْ حَوْلَهُ يَسْأَلُهُمْ عَنْهُ فَقَالُوا مَا عَلِمْنَا إِلاَّ خَيْرًا. فَقَالَ لَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم
"أَحْصَنْتَ." قَالَ نَعَمْ. فَأَمَرَ بِهِ فَرُجِمَ. قَالَ فَخَرَجْنَا بِهِ فَحَفَرْنَا لَهُ حَتَّى أَمْكَنَّا ثُمَّ رَمَيْنَاهُ بِالْحِجَارَةِ حَتَّى هَدَأَ فَجَاءَ رَجُلٌ يَسْأَلُ عَنِ الْمَرْجُومِ فَانْطَلَقْنَا بِهِ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقُلْنَا هَذَا جَاءَ يَسْأَلُ عَنِ الْخَبِيثِ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"لَهُوَ أَطْيَبُ عِنْدَ اللَّهِ مِنْ رِيحِ الْمِسْكِ." فَإِذَا هُوَ أَبُوهُ فَأَعَنَّاهُ عَلَى غُسْلِهِ وَتَكْفِينِهِ وَدَفْنِهِ.
[وَمَا أَدْرِى قَالَ وَالصَّلاَةِ عَلَيْهِ أَمْ لاَ.]
[وَهَذَا حَدِيثُ عَبْدَةَ وَهُوَ أَتَمُّ.]
[قال ابو داود: الذي تفرد به في هذه الحديث غسل المرجوم و تكفينه.]
Tercemesi:
Bize Abde b. Abdullah ve Muhammed b. Davud b. Subeyh, ona Abde, ona Haramî b. Hafs, ona Muhammed b. Abdullah b. Ulâse, ona Abdulaziz b. Ömer b. Abdulaziz, ona da Halid b. Leclac, babası Leclac'ın şöyle haber verdiğini rivayet etmiştir: O (Leclac) çarşıda kendi kendine oturduğu yerde çalışıyordu. Kucağında bir çocuk taşıyan bir kadın geçti. (Leclac der ki): İnsanlar onunla koşuştular, ben de yürüdüm. Rasulullah'ın (sav) yanına vardım. Rasulullah (sav); "bunun babası kim?" buyurdu. Kadın sustu (karşılık vermedi). Kadının hizasında duran bir genç; onun babası benim Ya Rasulullah! dedi. Rasulullah, kadına dönüp; "yanındaki bu çocuğun babası kim?" buyurdu. Genç yine onun babası benim Ya Rasulullah! dedi. Rasulullah (sav) etrafında duran bazılarına baktı. Onlara gencin durumunu soruyordu. Onlar, biz onun hakkında hayırdan başka bir şey bilmeyiz dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) gence; "muhsan mısın?" dedi. Genç, evet dedi. Rasulullah (sav) onun recmedilmesini emretti. Genci çıkardık; onun için bize recm imkânı verecek kadar bir çukur kazdık, sonra hareketsiz kalıncaya (ölünceye) kadar ona taş attık. Recmedilen genci soran bir adam geldi. Onu alıp Rasulullah'a götürdük ve "bu adam o habisi sormaya geldi" dedik. Rasulullah (sav); "şüphesiz o Allah katında misk kokusundan daha güzeldir" buyurdu. Bir de gördük ki o adam gencin babası imiş. Genci yıkamakta, kefenlemekte ve defnetmekte adama yardım ettik.
[Ravi diyor ki; Namazda dedi mi, demedi mi bilmiyorum.]
[Bu Abde'nin hadisidir ve bu daha tamdır.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Hudûd 24, /1011
Senetler:
1. Leclac b. Hakîm es-Sülemî (Leclac b. Hakîm)
2. Ebu İbrahim Halid b. Leclac el-Amirî (Halid b. Leclac)
3. Ebu Muhammed Abdulaziz b. Ömer el-Kuraşi (Abdulaziz b. Ömer b. Abdulaziz b. Mervan)
4. Ebu Yesir Muhammed b. Abdullah el-Ukayli (Muhammed b. Abdullah b. Ulâse b. Malik)
5. Haramî b. Hafs el-Kasâmilî (Haramî b. Hafs b. Ömer)
6. Ebu Sehl Abde b. Abdullah el-Huzâî (Abde b. Abdullah b. Abde)
Konular:
Recm, cezası
Zina, zinanın sübutu
Öneri Formu
Hadis Id, No:
43557, DM002195
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُبَارَكِ حَدَّثَنِى الْوَلِيدُ بن مسلم حَدَّثَنِى ابْنُ جَابِرٍ عَنْ خَالِدِ بْنِ اللَّجْلاَجِ وَسَأَلَهُ مَكْحُولٌ أَنْ يُحَدِّثَهُ قَالَ سَمِعْتُ عَبْدَ الرَّحْمَنِ بْنَ عَائِشٍ يَقُولُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- يَقُولُ :« رَأَيْتُ رَبِّى فِى أَحْسَنِ صُورَةٍ قَالَ : فِيمَ يَخْتَصِمُ الْمَلأُ الأَعْلَى؟ فَقُلْتُ : أَنْتَ أَعْلَمُ يَا رَبِّ. قَالَ : فَوَضَعَ كَفَّهُ بَيْنَ كَتِفَىَّ فَوَجَدْتُ بَرْدَهَا بَيْنَ ثَدْيَىَّ فَعَلِمْتُ مَا فِى السَّمَوَاتِ وَالأَرْضِ ». وَتَلاَ {وَكَذَلِكَ نُرِى إِبْرَاهِيمَ مَلَكُوتَ السَّمَوَاتِ وَالأَرْضِ وَلِيَكُونَ مِنَ الْمُوقِنِينَ}
Tercemesi:
Bize Muhammed ibnu'l-Mübarek haber verip (dedi ki), bana Ebu'l-Velid rivayet edip (dedi ki), bana babam, Câbir'den, (O da) Halid ibnu'l-Leclâc'dan -ki O'ndan Mekhûl, kendisine rivayet etmesini istemiş imiş-, (naklen) rivayet etti ki, O şöyle dedi: Abdurrahman b. Âiş'i, şöyle derken işittim: Rasulullah'ı (Sallallaku Aleyhi ve Sellem) şöyle buyururken işittim: "Rabb'imi (rüyada) en güzel surette gördüm. O şöyle buyurdu: "Yüce (melekjler topluluğu ne hakkında tartışıyor?" Ben de; "ya Rabb'i, sen daha iyi bilirsin" dedim." (Hz. Peygamber, sözüne devamla) şöyle buyurdu: "O zaman avucunun içini omuzlarımın arasına koydu da ben soğukluğunu memelerimin arasında hissettim. Bunun sonucu göklerde ve yerde olan şeyleri bilmiş oldum." (Hz. Peygamber sonra); "Bunun gibi biz İbrahim'e, kesin olarak bilenlerden olması için göklerin ve yerin engin büyüklüğünü de gösteririz, (mealindeki ayeti) okudu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Ru'yâ 12, 2/1365
Senetler:
1. Abdurrahman b. Aiş el-Hadrami (Abdurrahman b. Aiş)
2. Ebu İbrahim Halid b. Leclac el-Amirî (Halid b. Leclac)
3. Abdurrahman b. Yezid el-Ezdî (Abdurrahman b. Yezid b. Câbir)
4. Ebu Abbas Velid b. Müslim el-Kuraşî (Velid b. Müslim)
5. Muhammed b. Mübarek el-Kuraşî (Muhammed b. Mübarek b. Ya'la)
Konular:
Rüya, peygamberlerin