Öneri Formu
Hadis Id, No:
41511, DM001666
Hadis:
أَخْبَرَنَا الْحَكَمُ بْنُ الْمُبَارَكِ حَدَّثَنَا عَبَّادُ بْنُ الْعَوَّامِ وَإِبْرَاهِيمُ بْنُ صَدَقَةَ عَنْ سُفْيَانَ بْنِ حُسَيْنٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَالِمٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ : أَنَّ النَّبِىَّ -صلى الله عليه وسلم- كَتَبَ الصَّدَقَةَ فَلَمْ يُخْرَجْ إِلَى عُمَّالِهِ حَتَّى قُبِضَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- فَلَمَّا قُبِضَ أَخَذَهَا أَبُو بَكْرٍ ، فَعَمِلَ بِهَا مِنْ بَعْدِهِ ، فَلَمَّا قُبِضَ أَبُو بَكْرٍ أَخَذَهَا عُمَرُ فَعَمِلَ بِهَا مِنْ بَعْدِهِمَا ، وَلَقَدْ قُتِلَ عُمَرُ وَإِنَّهَا لَمَقْرُونَةٌ بِسَيْفِهِ أَوْ بِوَصِيَّتِهِ ، وَكَانَ فِى صَدَقَةِ الإِبِلِ فِى كُلِّ خَمْسٍ شَاةٌ إِلَى خَمْسٍ وَعِشْرِينَ ، فَإِذَا بَلَغَتْ خَمْساً وَعِشْرِينَ فَفِيهَا بِنْتُ مَخَاضٍ إِلَى خَمْسٍ وَثَلاَثِينَ ، فَإِنْ لَمْ تَكُنْ بِنْتُ مَخَاضٍ فَابْنُ لَبُونٍ ذَكَرٌ ، فَإِذَا زَادَتْ فَفِيهَا بِنْتُ لَبُونٍ إِلَى خَمْسٍ وَأَرْبَعِينَ ، فَإِذَا زَادَتْ فَفِيهَا حِقَّةٌ إِلَى سِتِّينَ ، فَإِذَا زَادَتْ فَفِيهَا جَذَعَةٌ إِلَى خَمْسٍ وَسَبْعِينَ ، فَإِذَا زَادَتْ فَفِيهَا بِنْتَا لَبُونٍ إِلَى تِسْعِينَ ، فَإِذَا زَادَتْ فَفِيهَا حِقَّتَانِ إِلَى عِشْرِينَ وَمِائَةٍ ، فَإِذَا زَادَتْ فَفِيهَا فِى كُلِّ خَمْسِينَ حِقَّةٌ ، وَفِى كُلِّ أَرْبَعِينَ بِنْتُ لَبُونٍ ».
Tercemesi:
Bize Hakem b. Mübarek (el-Bahilî), ona Abbâd b. Avvâm el-Kilâbî T İbrahim b. Sadaka (el-Basrî), ona Süfyan b. Hüseyin (el-Vâsitî), (İbn Şihab) ez-Zührî, ona Salim (mevlâ Abdullah) b. Ömer, ona da (Abdullah) b. Ömer (r. anhümâ) rivayet etmiştir:
"Hz. Peygamber (sav), zekat oranlarını içeren bir yazı yaz(dır)dı. Bu yazı henüz zekat görevlilerine gönderilmeden önce Rasulullah (sav) vefat etti. Rasulullah (sav) vefat edince bu yazıyı Ebu Bekir (ra) aldı ve Rasulullah'ın (sav) ardından onu uyguladı. Ebu Bekir (ra) vefat edince o yazıları Ömer (ra) aldı ve Rasulullah'la (sav) Ebu Bekir'in (ra) ardından onu uyguladı. Ömer (ra), öldürülmüştü ve bu esnada söz konusu yazı onun kılıcına ya da vasiyetine bağlı bir vaziyetteydi. Buna göre develerin zekatı ile ilgili olarak şu bilgiler yazıyordu:
Yirmi beşe kadar her beş devede bir koyun zekat vardır.
Develerin sayısı yirmi beşe ulaştığında, otuz beşe kadar bu develerde bir yaşını bitirip iki yaşına basmış dişi deve zekat vardır. Bir yaşını bitirip iki yaşına basmış dişi bir deve yoksa iki yaşını bitirip üç yaşına basmış erkek deve gerekir.
Develerin sayısı otuz beşi geçtiğinde; kırk beşe kadar bu develerde bir tane iki yaşını doldurup üç yaşına basmış dişi deve gerekir.
Develerin sayısı kırk beşi geçtiğinde; altmışa kadar bu develerde bir tane üç yaşını doldurup dört yaşına basmış dişi deve gerekir.
Develerin sayısı altmışı geçtiğinde; yetmiş beşe kadar bu develerde bir tane dört yaşını doldurup beş yaşına basmış dişi deve gerekir.
Develerin sayısı yetmiş beşi geçtiğinde; doksana kadar bu develerde iki tane iki yaşını doldurup üç yaşına basmış dişi deve gerekir.
Develerin sayısı doksanı geçtiğinde; yüz yirmiye kadar bu develerde iki tane üç yaşını doldurup dört yaşına basmış dişi deve gerekir.
Develerin sayısı yüz yirmiyi geçtiğinde; her elli devede üç yaşını doldurup dört yaşına basmış dişi deve, her kırk devede de iki yaşını doldurup üç yaşına basmış dişi deve gerekir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Zekât 6, 2/1011
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Hüseyin el-Vasitî (Süfyan b. Hüseyin b. Hasan)
5. İbrahim b. Sadaka el-Basri (İbrahim b. Sadaka)
6. Hakem b. Mübarek el-Bahilî (Hakem b. Mübarek)
Konular:
Hadis, hadislerin yazılması
İbadet, Zekat
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Öneri Formu
Hadis Id, No:
43752, DM002386
Hadis:
أَخْبَرَنَا الْحَكَمُ بْنُ الْمُبَارَكِ أَخْبَرَنَا مَالِكُ بْنُ أَنَسٍ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- أَدْرَكَ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ وَهُوَ يَسِيرُ فِى رَكْبٍ وَهُوَ يَحْلِفُ بِأَبِيهِ ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« إِنَّ اللَّهَ يَنْهَاكُمْ أَنْ تَحْلِفُوا بِآبَائِكُمْ ، وَمَنْ كَانَ حَالِفاً فَلْيَحْلِفْ بِاللَّهِ أَوْ لِيَصْمُتْ ».
Tercemesi:
Bize el-Hakem ibnu'l Mübarek haber verip (dedi ki), bize Mâlik b. Enes, Nâfi'den, (O da) İbn Ömer'den (naklen) rivayet etti ki; Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bir yolculukta) Ömer'e kavuşmuştu. O bir süvari topluluğu içinde babasının adına yemin ederek yol alıyordu. O zaman Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştu: "Şüphesiz Allah sizi babalarınızın adına yemin etmekten menediyor. Bu sebeple kim yemin edecekse Allah adına yemin etsin, veya sussun."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Nuzür ve'l-eymân 6, 3/1509
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
4. Hakem b. Mübarek el-Bahilî (Hakem b. Mübarek)
Konular:
Yemin, Allah ya da başkası adına ya da Allah'ın adı geçmeyen
Yemin, yeminle istenileni vermek
حدثنا زكريا قال حدثنا الحكم بن المبارك قال حدثنا زياد بن الربيع قال حدثني عباد الرملي قال حدثتني امرأة يقال لها فسيلة قالت سمعت أبى يقول قلت : يا رسول الله أمن العصبية أن يعين الرجل قومه على ظلم قال نعم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164402, EM000396
Hadis:
حدثنا زكريا قال حدثنا الحكم بن المبارك قال حدثنا زياد بن الربيع قال حدثني عباد الرملي قال حدثتني امرأة يقال لها فسيلة قالت سمعت أبى يقول قلت : يا رسول الله أمن العصبية أن يعين الرجل قومه على ظلم قال نعم
Tercemesi:
Zekeriyya, el-Hakem İbnu'l-Mübarek, Ziyad b. er-Rebi' ve Abbad er-Remli tarikiyle Füseyle bt. Vasile'nin şöyle dediğini anlatmıştır: babam'dan Rasulullah'a şöyle bir soru sorduğunu işittim: "Ey Allah'ın Resulü! kişinin kendi kavmine herhangi zulmüne yardımcı olması asabiyet (grupçuluk yapmak) mıdır? Hazreti Peygamber: "Evet!" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 396, /324
Senetler:
1. Ebu Eska' Vasile b. el-Eska el-Leysî (Vasile b. Eska' b. Abdüluzza b. Abdülyalil b. Naşib)
2. Füseyle Cemile bt. Vasile el-Leysiyye (Huseyle bt. Vasile bt. el-Eska')
3. Abbad b. Kesir er-Remlî (Abbad b. Kesir b. Kays)
4. Ziyad b. Rabi' el-Yahmudi (Ziyad b. Rabi')
5. Hakem b. Mübarek el-Bahilî (Hakem b. Mübarek)
6. Ebu Yahya Zekeriyya b. Ebu Zekeriyya el-Belhî (Zekeriyya b. Yahya b. Salih b. Süleyman b. Matar)
Konular:
Asabiyet, Irkçılık
Asabiyet, Irkçılık, cahiliye ve İslam döneminde
Zülüm, Zalim, zulüm yapana yardımcı olmak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
46353, DM002766
Hadis:
حَدَّثَنَا الْحَكَمُ بْنُ الْمُبَارَكِ عَنْ سَلْمِ بْنِ قُتَيْبَةَ عَنْ سُهَيْلٍ الْقُطَعِىِّ عَنْ ثَابِتٍ عَنْ أَنَسٍ عَنِ النَّبِىِّ -صلى الله عليه وسلم- : أَنَّهُ قَرَأَ {هو أَهْلُ التَّقْوَى وَأَهْلُ الْمَغْفِرَةِ} قَالَ :« قَالَ رَبُّكُمْ : أَنَا أَهْلٌ أَنْ أُتَّقَى ، فَمَنِ اتَّقَانِى فَأَنَا أَهْلٌ أَنْ أَغْفِرَ لَهُ ».
Tercemesi:
Bize el-Hakem b. el-Mübarek, ona Selm b. Kuteybe, ona Süheyl el-Kutaî, ona Sabit, ona da Enes’in rivayet ettiğine göre Nebi (sav): “İşte O kendisinden korkulmaya layık olandır, bağışlamak da ona yaraşır” (el-Müddessir, 74/56) ayetini okudu ve: “Rabbiniz: Ben kendisinden korkulmaya layık olanım, benden korkan kimseleri de bağışlamak bana yaraşır” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Rikâk 2766, 3/1791
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Muhammed Sabit b. Eslem el-Bünanî (Sabit b. Eslem)
3. Süheyl b. Ebu Hazm el-Kuta'i (Süheyl b. Mihran)
4. Ebu Kuteybe Selm b. Kuteybe (Selm b. Kuteybe)
5. Hakem b. Mübarek el-Bahilî (Hakem b. Mübarek)
Konular:
Allah İnancı, kullarına karşı sevecen ve merhametlidir
Hz. Peygamber, ayetleri tefsiri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
46386, DM002799
Hadis:
أَخْبَرَنَا الْحَكَمُ بْنُ الْمُبَارَكِ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ مَعْمَرٍ عَنْ أَبِى الْحُبَابِ : سَعِيدِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« إِنَّ اللَّهَ تَعَالَى يَقُولُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ : أَيْنَ الْمُتَحَابُّونَ بِجَلاَلِى؟ الْيَوْمَ أُظِلُّهُمْ فِى ظِلِّى يَوْمَ لاَ ظِلَّ إِلاَّ ظِلِّى ».
Tercemesi:
Bize el-Hakem b. el-Mübarek, ona Mâlik, ona Abdullah b. Abdurrahman b. Ma‘mer, ona Ebu’l-Hubâb Saîd b. Yesâr, ona da Ebu Hureyre’nin şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Şüphesiz yüce Allah Kıyamet gününde: Benim celalim için birbirlerini sevenler nerede? Bugün ben onları gölgemden başka gölgenin olmadığı bir günde kendi gölgemin altında barındıracağım,” buyuracak.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Rikâk 44, 3/1814
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Hubab Said b. Yesar (Said b. Yesar)
3. Ebu Tuvâle Abdullah b. Abdurrahman el-Ensarî (Abdullah b. Abdurrahman b. Mamer b. Hazm b. Zeyd)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Hakem b. Mübarek el-Bahilî (Hakem b. Mübarek)
Konular:
Allah İnancı, Kıyamet günü insanlarla konuşur
Allah İnancı, kullarına karşı sevecen ve merhametlidir
Kıyamet, ahvali
Öneri Formu
Hadis Id, No:
43413, DM002048
Hadis:
أَخْبَرَنَا الْحَكَمُ بْنُ الْمُبَارَكِ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنْ يَزِيدَ بْنِ خُصَيْفَةَ عَنِ السَّائِبِ بْنِ يَزِيدَ : أَنَّهُ سَمِعَ سُفْيَانَ بْنَ أَبِى زُهَيْرٍ يُحَدِّثُ نَاساً مَعَهُ عِنْدَ بَابِ الْمَسْجِدِ فَقَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- يَقُولُ :« مَنِ اقْتَنَى كَلْباً لاَ يُغْنِى عَنْهُ زَرْعاً وَلاَ ضَرْعاً نَقَصَ مِنْ عَمَلِهِ كُلَّ يَوْمٍ قِيرَاطٌ ». قَالُوا : أَنْتَ سَمِعْتَ هَذَا مِنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم-؟ قَالَ : إِى وَرَبِّ هَذَا الْمَسْجِدِ.
Tercemesi:
Bize el-Hakem ibnu'l-Mübarek rivayet edip (dedi ki), bize Malik, Yezid b. Husayfa'dan, (O da) es-Saib b. Yezid'den (naklen) rivayet etti ki, O (yeni es-Saib), Süfyan b. Züheyr'i, Mescid-i (Haram'ın) kapısının yanında beraberindeki insanlara anlatırken işitmiş. O demiş ki, Rasulullah'ı (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyururken işittim: "Kim, kendisine ne ekinde, ne de davar (çobanlığında) faydası dokunmayacak bir köpek edinirse amelinden her gün bir kırat eksilir!" (Bu rivayet üzerine Süfyan'ın beraberindekiler); "bunu Ra-sulullah'tan (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sen işittin mi?" demişler. O da; "bu Mescid-i (Haram'ın) Rabb'inin hakkı için, evet!" karşılığını vermiş.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Sayd 2, 2/1274
Senetler:
1. Süfyan b. Ebu Züheyr el-Ezdi (Süfyan b. Karad)
2. Saib b. Yezid el-Kindi (Saib b. Yezid b. Said b. Sümame b. Esved)
3. Yezid b. Husayfe el-Kindi (Yezid b. Husayfe b. Yezid b. Said b. Sümame)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Hakem b. Mübarek el-Bahilî (Hakem b. Mübarek)
Konular:
Köpek, avlanma, eğitilmiş köpekle avlanma
Köpek, köpek beslemek
Köpek, köpek bulunan eve melekler girmez
Öneri Formu
Hadis Id, No:
43563, DM002201
Hadis:
أَخْبَرَنَا الْحَكَمُ بْنُ الْمُبَارَكِ أَخْبَرَنَا الْوَلِيدُ حَدَّثَنَا ابْنُ جَابِرٍ حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ قَيْسٍ حَدَّثَنِى بَعْضُ أَصْحَابِ النَّبِىِّ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ : اللَّبَنُ الْفِطْرَةُ ، وَالسَّفِينَةُ نَجَاةٌ ، وَالْجَمَلُ حُزْنٌ ، وَالْخُضْرَةُ الْجَنَّةُ ، وَالْمَرْأَةُ خَيْرٌ.
Tercemesi:
Bize el-Hake m ibnu'l-Mübarek haber verip (dedi ki), bize el-Velid haber verip (dedi ki), bize Câbir rivayet edip (dedi ki), bana Muhammed b. Kays rivayet edip (dedi ki), bana Hz. Peygamber'in (Sallallaku Aleyhi ve Sellem) Ashabından bazısı, Hz. Peygamber'den, (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (naklen) rivayet etti ki, O şöyle buyurmuş: "(Rüyada görülen) süt, hak din "fıtrat" (üzere olma); gemi, kurtuluş, deve, üzüntü; yeşillik, Cennet'(e gitme); kadın, iyilik (demektir)'."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Ru'yâ 13, 2/1375
Senetler:
1. Ba'du Ashabi'n-Nebî (Ba'du Ashabi'n-Nebî)
2. Ebu Abdurrahman Muhammed b. Said el-Maslûb (Muhammed b. Said b. Hassan b. Kays)
3. Abdurrahman b. Yezid el-Ezdî (Abdurrahman b. Yezid b. Câbir)
4. Ebu Abbas Velid b. Müslim el-Kuraşî (Velid b. Müslim)
5. Hakem b. Mübarek el-Bahilî (Hakem b. Mübarek)
Konular:
Rüya, peygamberlerin
Rüya, tabirleri, Hz. Peygamber'in
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36816, DM000210
Hadis:
أَخْبَرَنَا الْحَكَمُ بْنُ الْمُبَارَكِ أَنْبَأَنَا عَمْرُو بْنُ يَحْيَى قَالَ سَمِعْتُ أَبِى يُحَدِّثُ عَنْ أَبِيهِ قَالَ : كُنَّا نَجْلِسُ عَلَى بَابِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ قَبْلَ صَلاَةِ الْغَدَاةِ ، فَإِذَا خَرَجَ مَشَيْنَا مَعَهُ إِلَى الْمَسْجِدِ ، فَجَاءَنَا أَبُو مُوسَى الأَشْعَرِىُّ فَقَالَ : أَخَرَجَ إِلَيْكُمْ أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ بَعْدُ؟ قُلْنَا : لاَ ، فَجَلَسَ مَعَنَا حَتَّى خَرَجَ ، فَلَمَّا خَرَجَ قُمْنَا إِلَيْهِ جَمِيعاً ، فَقَالَ لَهُ أَبُو مُوسَى : يَا أَبَا عَبْدِ الرَّحْمَنِ إِنِّى رَأَيْتُ فِى الْمَسْجِدِ آنِفاً أَمْراً أَنْكَرْتُهُ ، وَلَمْ أَرَ وَالْحَمْدُ لِلَّهِ إِلاَّ خَيْراً. قَالَ : فَمَا هُوَ؟ فَقَالَ : إِنْ عِشْتَ فَسَتَرَاهُ - قَالَ - رَأَيْتُ فِى الْمَسْجِدِ قَوْماً حِلَقاً جُلُوساً يَنْتَظِرُونَ الصَّلاَةَ ، فِى كُلِّ حَلْقَةٍ رَجُلٌ ، وَفِى أَيْدِيهِمْ حَصًى فَيَقُولُ : كَبِّرُوا مِائَةً ، فَيُكَبِّرُونَ مِائَةً ، فَيَقُولُ : هَلِّلُوا مِائَةً ، فَيُهَلِّلُونَ مِائَةً ، وَيَقُولُ : سَبِّحُوا مِائَةً فَيُسَبِّحُونَ مِائَةً. قَالَ : فَمَاذَا قُلْتَ لَهُمْ؟ قَالَ : مَا قُلْتُ لَهُمْ شَيْئاً انْتِظَارَ رَأْيِكَ أَوِ انْتِظَارَ أَمْرِكَ. قَالَ : أَفَلاَ أَمَرْتَهُمْ أَنْ يَعُدُّوا سَيِّئَاتِهِمْ وَضَمِنْتَ لَهُمْ أَنْ لاَ يَضِيعَ مِنْ حَسَنَاتِهِمْ. ثُمَّ مَضَى وَمَضَيْنَا مَعَهُ حَتَّى أَتَى حَلْقَةً مِنْ تِلْكَ الْحِلَقِ ، فَوَقَفَ عَلَيْهِمْ فَقَالَ : مَا هَذَا الَّذِى أَرَاكُمْ تَصْنَعُونَ؟ قَالُوا : يَا أَبَا عَبْدِ الرَّحْمَنِ حَصًى نَعُدُّ بِهِ التَّكْبِيرَ وَالتَّهْلِيلَ وَالتَّسْبِيحَ. قَالَ : فَعُدُّوا سَيِّئَاتِكُمْ فَأَنَا ضَامِنٌ أَنْ لاَ يَضِيعَ مِنْ حَسَنَاتِكُمْ شَىْءٌ ، وَيْحَكُمْ يَا أُمَّةَ مُحَمَّدٍ مَا أَسْرَعَ هَلَكَتَكُمْ ، هَؤُلاَءِ صَحَابَةُ نَبِيِّكُمْ -صلى الله عليه وسلم- مُتَوَافِرُونَ وَهَذِهِ ثِيَابُهُ لَمْ تَبْلَ وَآنِيَتُهُ لَمْ تُكْسَرْ ، وَالَّذِى نَفْسِى فِى يَدِهِ إِنَّكُمْ لَعَلَى مِلَّةٍ هِىَ أَهْدَى مِنْ مِلَّةِ مُحَمَّدٍ ، أَوْ مُفْتَتِحِى بَابِ ضَلاَلَةٍ. قَالُوا : وَاللَّهِ يَا أَبَا عَبْدِ الرَّحْمَنِ مَا أَرَدْنَا إِلاَّ الْخَيْرَ. قَالَ : وَكَمْ مِنْ مُرِيدٍ لِلْخَيْرِ لَنْ يُصِيبَهُ ، إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- حَدَّثَنَا أَنَّ قَوْماً يَقْرَءُونَ الْقُرْآنَ لاَ يُجَاوِزُ تَرَاقِيَهُمْ ، وَايْمُ اللَّهِ مَا أَدْرِى لَعَلَّ أَكْثَرَهُمْ مِنْكُمْ. ثُمَّ تَوَلَّى عَنْهُمْ ، فَقَالَ عَمْرُو بْنُ سَلِمَةَ : رَأَيْنَا عَامَّةَ أُولَئِكَ الْحِلَقِ يُطَاعِنُونَا يَوْمَ النَّهْرَوَانِ مَعَ الْخَوَارِجِ.
Tercemesi:
Bize el-Hakem İbnu'l-Mübârek haber verip (dedi ki) bize Amr b. Yahya haber verip dedi ki; babamı, babasından (naklen) şöyle rivayet ederken duydum: (Babam) dedi ki sabah namazından Önce Abdullah b. Mes'ûd'un kapısının önünde otururduk. Çıktığında, onunla beraber mescide giderdik. Neyse (bir gün) Ebû Musa el-Eş'arî yanımıza geldi ve; "Ebû Abdirrahman (yani Abdullah b. Mesûd) şimdiye kadar yanınıza çıktı mı?" dedi. "Hayır" dedik. O da bizimle beraber oturdu. Nihayet (Abdullah) çıktı. Çıkınca toptan ona ayağa kalktık. Sonra Ebû Musa ona şöyle dedi: "Ebû Abdirrahman! Biraz önce mescidde yadırgadığım bir durum gördüm. Ama yine de, Allah'a şükür, hayırdan başka bir şey görmüş değilim. (Abdullah) "Nedir o?" diye sordu. O da; "Yaşarsan birazdan göreceksin" dedi (ve) şöyle devam etti: "Mescidde halkalar halinde, oturmuş, namazı bekleyen bir topluluk gördüm.
Her halkada (İdareci) bir adam, (halkadakilerin) ellerinde de çakıl taşları var. (idareci): "Yüz defa Allahu ekber deyin" diyor, onlar da yüz defa Allahu Ekber diyorlar. Sonra, yüz defa Lâ İlahe İllallah, deyin diyor, onlar da yüz defa Lâ ilahe İllallah diyorlar. Yüz defa Sübhanallah deyin diyor, onlar da yüz defa Sübhanallah diyorlar." (Abdullah b. Mes'ûd); "Peki onlara ne dedin?" dedi. "Senin görüşünü bekleyerek -veya "senin emrini bekleyerek" -onlara bir şey söylemedim." dedi. Dedi ki; "onlara kötülüklerini sayıp (hesab etmelerini) emretseydin ve, (bununla) iyiliklerinden hiçbir şeyin zayi edilmeyeceğine dair onlara güvence verseydin ya!" dedi. Sonra gitti, biz de onunla beraber gittik Nihayet o, bu halkalardan birine geldi, başlarında durdu ve şöyle dedi: "Bu, yaptığınızı gördüğüm nedir?" Dediler ki; "Ebû Abdirrahman! (Bunlar) çakıl taşları. Onlarla Ellahu Ekber, Lâ ilahe İllallah ve Sübhanallah deyişleri sayıyoruz." (Bunun üzerine Abdullah b. Mes'ûd) dedi ki; "artık kötülüklerinizi sayıp (hesab edin)! Ben, iyiliklerinizden hiç bir şeyin zayi edilmeyeceğine kefilim. Yazıklar olsun size! Ey Ümmet-i Muhammed, ne çabuk helak oldunuz! Peygamberinizin -salallahu aleyhi ve sellem- şu sahabesi (içinizde hâlâ) bolca bulunmakta. İşte onun elbiseleri, (henüz) eskimemiş; kabları, (henüz) kırılmamış.
Canım elinde olan (Allah'a) yemin olsun ki, sizler kesinlikle (ya) Mu-hammed'in dininden daha doğru yolda olan bir din üzerindesiniz (-ki bu imkânsızdır.) veya bir sapıklık kapısı açmaktasınız." Onlar; "Vallahi, Ebû Abdirrahman, biz, başka bir şey değil, sadece hayrı (elde etmeyi) istedik" dediler. (O da) şöyle karşılık verdi; "Hayrı (elde et-mek) isteyen niceleri vardır ki onu hiç elde edemeyeceklerdir. Resû-îullah -salallahu aleyhi ve sellem- bize haber vermişdi ki; Kur'an'ı okuyacak olan bir topluluğun (bu okuyuşları sadece dilde kalacak), onların köprücük kemiklerini ileriye geçmeyecek. Vallahi, bilmiyorum, belki onların çoğu sizdendir." Sonra (Abdullah) onlardan yüz çevirdi.(Amr b. Yahya'nın dedesi) Amr b. Selime, bundan sonra şöyle dedi: Bu halkalardaki (insanların) tamamını, en-Nehrevân olayında, haricîlerin yamnda bize karşı vuruşurken gördük.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Mukaddime 23, 1/286
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Amr b. Seleme el-Hemdanî (Amr b. Seleme b. Amîre b. Mukatil b. Haris)
3. Yahya b. Amr el-Hemdanî (Yahya b. Amr b. Seleme b. Haris)
4. Amr b. Yahya el-Hemdanî (Amr b. Yahya b. Amr b. Seleme b. Haris)
5. Hakem b. Mübarek el-Bahilî (Hakem b. Mübarek)
Konular:
Kur'an, Kur'an'a sarılmak ve yüz çevirmek
Sünnet, sünnete uymak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
44416, DM002567
Hadis:
أَخْبَرَنَا الْحَكَمُ بْنُ الْمُبَارَكِ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ عَنْ مُوسَى بْنِ عُقْبَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ :« غِفَارُ غَفَرَ اللَّهُ لَهَا ، وَأَسْلَمُ سَالَمَهَا اللَّهُ ، وَعُصَيَّةُ عَصَتِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ ».
Tercemesi:
Bize el-Hakem ibnu'l-Mübarek haber verip (dedi ki), bize Abdulaziz, Musa b. Ukbe'den, O Abdullah b. Dinar'dan, (O da) ibn. Ömer'den naklen rivayet etti ki, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah Ğıfar'ı bağışlasın! Allah Eslem'e ise barışıklık ve huzur versin! Usayye ise Allah Rasûlü'ne başkaldırmıştır!"
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Siyer 80, 3/1642
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Dinar el-Kuraşî (Abdullah b. Dinar)
3. Ebu Muhammed Musa b. Ukbe el-Kuraşî (Musa b. Ukbe b. Ebu Ayyaş)
4. Ebu Muhammed Abdülaziz b. Muhammed ed-Derâverdî (Abdülaziz b. Muhammed b. Ubeyd b. Ebu Ubeyd)
5. Hakem b. Mübarek el-Bahilî (Hakem b. Mübarek)
Konular:
Hz. Peygamber, dua/beddua ettiği kişi/kabileler
Öneri Formu
Hadis Id, No:
46981, DM002839
Hadis:
أَخْبَرَنَا الْحَكَمُ بْنُ الْمُبَارَكِ أنبأنا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحَمْنِ بْنِ يَزِيدَ بْنِ جَابِرٍ قَالَ أَخْبَرَنِى زُرَيْقُ بْنُ حَيَّانَ مَوْلَى بَنِى فَزَارَةَ أَنَّهُ سَمِعَ مُسْلِمَ بْنَ قَرَظَةَ الأَشْجَعِىَّ يَقُولُ سَمِعْتُ عَوْفَ بْنَ مَالِكٍ الأَشْجَعِىَّ يَقُولُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- يَقُولُ :« خِيَارُ أَئِمَّتِكُمُ الَّذِينَ تُحِبُّونَهُمْ وَيُحِبُّونَكُمْ ، وَتُصَلُّونَ عَلَيْهِمْ وَيُصَلُّونَ عَلَيْكُمْ ، وَشِرَارُ أَئِمَّتِكُمُ الَّذِينَ تُبْغِضُونَهُمْ وَيُبْغِضُونَكُمْ وَتَلْعَنُونَهُمْ وَيَلْعَنُونَكُمْ ». قُلْنَا : أَفَلاَ نُنَابِذُهُمْ يَا رَسُولَ اللَّهِ عِنْدَ ذَلِكَ؟ قَالَ :« لاَ ، مَا أَقَامُوا فِيكُمُ الصَّلاَةَ ، أَلاَ مَنْ وُلِّىَ عَلَيْهِ وَالٍ فَرَآهُ يَأْتِى شَيْئاً مِنْ مَعْصِيَةِ اللَّهِ فَلْيَكْرَهْ مَا يَأْتِى مِنْ مَعْصِيَةِ اللَّهِ ، وَلاَ يَنْزِعَنَّ يَداً مِنْ طَاعَةٍ ». قَالَ ابْنُ جَابِرٍ فَقُلْتُ : آللَّهِ يَا أَبَا الْمِقْدَامِ لَسَمِعْتَ هَذَا مِنْ مُسْلِمِ بْنِ قَرَظَةَ؟ فَاسَتَقْبَلَ الْقِبْلَةَ وَجَثَا عَلَى رُكْبَتَيْهِ فَقَالَ : آللَّهِ لَسَمِعْتُ هَذَا مِنْ مُسْلِمِ بْنِ قَرَظَةَ يَقُولُ سَمِعْتُ عَمِّى عَوْفَ بْنَ مَالِكٍ يَقُولُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- يَقُولُهُ.
Tercemesi:
Bize el-Hakem ibnu'l-Mübarek rivayet edip (dedi ki), bize el-Velid b. Müslim, Abdurrahman b. Yezid b. Câbir'den haber verdi ki, O şöyle demiş: Bana Fezâreoğulları'mn azad-lısı Zureyk b. Hayyan haber verdi ki; O, Müslim b. Karaza el-Eşcei'yi şöyle derken işitmiş: Ben, Avf b. Malik el-Eşceî'yi şöyle derken işitmiştim: Rasulullah'ı (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyururken işittim: "Önderlerinizin en hayırlıları, sizin onları sevdiğiniz, onların da sizi sevdiği, sizin onlara hayır-dua ettiğiniz, onların da size hayır-dua ettiği kimselerdir. Önderlerinizin en kötüleri ise sizin onları sevmediğiniz, onların da sizi sevmediği, sizin onlara lanet ettiğiniz, onların da size lanet ettiği kimselerdir." Biz; "bu durumda onlarla bozuşalım mı, ya Rasulullah?" dedik de, O şöyle buyurdu: 'Aranızda namaz kıldıkları sürece hayır! Şunu iyi bilin ki, kimin başına biri yönetici olur da o, onda Allah'a isyan etme ile ilgili birşey yaparken görürse, onun Allah'a isyan etme ile ilgili şeylerini çirkin görsün, ama itaatten asla el çekmesin!" Câbir'in torunu (Abdurrahman) demiş ki: O zaman ben (Zureyk'e); "Ebu'l-Mikdam! Allah'a andolsun mu, sen bunu Müslim b. Ka-raza'dan işittin mi?" demiştim de, bunun üzerine O kıbleye yönelmiş ve iki dizinin üzerine çöküp şöyle demişti: "Allah'a andolsun ki, ben bunu gerçekten Müslim bJ Karaza'dan işittim. O diyordu ki, ben amcam Avf b. Malik'i şöyle derken işittim: Ben RasuluUah'i (Sallallahu Aleyhi ve Selhm) bunu (yani yurkarıdaki hadisi) buyururken işittim."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Rikâk 78, 3/1843
Senetler:
1. Ebu Amr Avf b. Malik el-Eşcaî (Avf b. Malik)
2. Müslim b. Karaza el-Eşce'î (Müslim b. Karaza)
3. Ebu Mikdam Züreyk b. Hayyan el-Fezarî (Rüzeyk b. Hayyan)
4. Abdurrahman b. Yezid el-Ezdî (Abdurrahman b. Yezid b. Câbir)
5. Ebu Abbas Velid b. Müslim el-Kuraşî (Velid b. Müslim)
6. Hakem b. Mübarek el-Bahilî (Hakem b. Mübarek)
Konular:
Yönetici, fiillerine karşı tavrın nasıl olacağı
Yönetici, iyisi-kötüsü
Yönetim, İtaat, emir sahiplerine