49 Kayıt Bulundu.
Bize Ahmed b. Muhammed b. Sabit el-Mervezî, ona Ali b. Hüseyin, ona babası, ona Yezid Nahvi, ona İkrime, ona da İbn Abbas (ra) demiştir ki: "Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç kur (üç adet veya üç temizlik süresi) beklerler" (Bakara, 228) mealindeki ayet ile "yaşlılıklarından dolayı âdetten kesilen kadınlarınızın bekleme sürelerinden şüphe ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır" (Talak, 4) mealindeki ayette geçen mutlak ifade, "eğer onları nikahlar da ilişkide bulunmadan kendilerini boşarsanız, artık onların iddet beklemelerine gerek yoktur" (Ahzâb, 49) mealindeki ayetle neshedilmiştir.
Bize Ahmed b. Muhammed el-Mervezî İbn Şebbuye, ona Ali b. Hüseyin, ona babası, ona Yezid en-Nahvi, ona İkrime, ona da İbn Abbas (ra) şöyle dedi: "Müzzemmil suresindeki Gecenin birazı hâriç olmak üzere yarısı miktarınca namaza kalk (Müzzemmil, 73/2-3) mealindeki ayeti, yine o suredeki; Allah sizin vakti tespit edemeyeceğinizi bilmektedir. Bundan dolayı da sizi bağışlamıştır. Artık Kur'ân'dan kolayınıza geleni okuyun (Müzzemmil, 73/20) meâlindeki ayet neshetmiştir. Âyetteki (Nâşiete'l-leyl) (Müzzemmil, 73/6) ibaresi, gecenin ilk saatleri demektir. Buna göre insanlar namazlarını gecenin ilk saatlerinde kılarlardı. Cenâb-ı Hak, gece namazından Allah’ın size farz kıldığını yapmak daha uygundur, çünkü insan uyuduğunda, ne zaman uyanacağını bilemez, demektedir. Aynı sûrede geçen (akvamu kîlâ) (Müzzemmil, 73/6) cümlesi de bu saatler Kur'ân'ı iyi anlamak için daha uygun zamandır anlamına gelir. Gündüz vakti ise senin için yoğun bir koşuşturma durumu vardır (Müzzemmil, 73/7) meâlindeki ayette, gündüzleri senin için yoğun bir meşguliyet var anlamına gelir."
Açıklama: İbn Abbas burada geçen iki ayet arasında nesih olduğunu söylemekte ise de burada nesihten ziyade bir hafifletmeden söz edildiğini düşünmek daha isabetli olabilir. Çünkü Allah ilk ayetlerdeki hükmü tamamen kaldırmamış, sadece zorlu kaldırarak hafifleştirmiştir. Âyette önce mutlak olarak “gece kalk!” ifadesi kullanılırken, sonra “gecenin birazı müstesnâ”, “yarısı”, “veya ondan da biraz eksilt”, “veya biraz arttır” şeklinde, zordan kolaya doğru bir zaman sınırlaması yapılmaktadır. Bu sure, Mekke'de ilk inen surelerdendir. Burada gece namazı emredilmektedir. O sırada henüz beş vakit namaz farz kılınmamıştı. Buna rağmen Hz. Peygamber'e gece ibadeti farz kılınmıştı. Bunu dikkate alan ashâb da her gece uzun uzun namaz kılarlardı.
Bize Ahmed b. Muhammed el-Mervezî, ona Ali b. Hüseyin b. Vakıd, ona babası, ona Yezid en-Nahvî, ona da İkrime rivâyet etmiştir: İbn Abbas (rav),"boşanmış kadınlar kendi başlarına üç temizlik süresi beklerler. Onların rahimlerinde Allah'ın yarattığını gizlemeleri helal değildir" (Bakara, 228) mealindeki ayet hakkında şöyle dedi: "Bu ayetin nüzul sebebi şudur: Bir adam karısını boşadığında, üç talak vermiş olsa dahi, ona tekrar dönmek hakkına yine en çok kendisi sahipti. İşte bu hüküm nesh edildi ve "Talak ikidir"(Bakara, 229) mealindeki ayeti nazil oldu.
Açıklama: Cahiliyette ve İslâm’ın ilk dönemlerinde cârî olan uygulamaya göre, özellikle sıkıntıya düşürmek gayesiyle kadınlar boşanır, âdet hâli geçtikten sonra tekrar alınır ve bu hal sürüp giderdi. “Talak ikidir” mealindeki ayetle bu uygulama yürürlükten kaldırılmıştır.
Bize Ahmed b. Ahmed el-Mervezî, ona Eyyüb b. Süleyman, ona Ebu Bekir b. Ebu Üveys, ona Süleyman b. Bilal, ona İbn Ebu Atik (Muhammed b. Abdullah) ve Musa b. Ukbe, onlara (Muhammed) b. Şihab, ona Süleyman b. Erkam, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebu Seleme (b. Abdurrahman), ona da Aişe (bt. Ebu Bekir) şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah'a isyan konusunda adak adanmaz. (Eğer adanmışsa) bunun kefareti yemin kefareti (gibidir)." [Ahmed b. Muhammed el-Mervezî dedi ki: Aslında bu hadis, Ali b. Mübarek'in Yahya b. Ebu Kesir'den, onun Muhammed b. Zübeyr'den, onun babasından (Zübeyr et-Temîmî), onun da İmran b. Husay vasıtasıyla Hz. Peygamber'den (sav) naklettiği hadistir.] [Ahmed b. Muhammed el-Mervezî bu açıklamasıyla Süleyman b. Erkam'ın şüpheye düştüğünü ve hadisi kendisinden ez-Zührî'nin alıp isnadda Süleyman'ı irsal (isnaddan düşürerek) ederek Ebu Seleme'den, onun da Hz. Aişe'den (Allah kendisine rahmet etsin) rivayet ettiğini kastetmiştir.] [Ebû Davud da dedi ki: Bu hadisin bir benzerini Bakiyye, el-Evzâî'den, o Yahya'dan, o da Muhammed b. Zübeyr'den Ali b. Mübarek'in isnadıyla rivayet etmiştir.]
Açıklama: Ahmed b. Şebbuye ile Ali b. Mübarek arasında inkita vardır.
Bize Kuteybe b. Said ve Ahmed b. Muhammed el-Mervezî ve İbn Serh, onlara Süfyan (b. Uyeyne), ona Amr (b. Dinar el-Cumahî), ona da Said b. Cübeyr, -Kuteybe, senedinde İbn Abbas'ı da zikretmiştir- şöyle rivayet etmiştir: "Nebi (sav), kendisine bismillahirrahmanirrahim indirilene dek surenin bittiğini bilmezdi." [Bu lafız, İbn Serh'e aittir.]
Bize Ahmed b. Muhammed b. Sabit el-Mervezî, ona Ali b. Hüseyin b. Vâkid, ona babası, ona Yezid en-Nahvi, ona İkrime, ona da İbn Abbas (ra); "Kadınlara zorla vâris olmanız size helâl değildir. Verdiğiniz mehrin bir kısmını kurtaracaksınız diye onların evlenmelerine de mâni olmayın. Ancak açıkça fuhşiyâtı irtikâb ederlerse müstesna" (Nisâ, 19), mealindeki ayet hakkında şöyle dedi: (Câhiliyyette) bir adam, yakınlarından bir kadına vâris olur, o kadın ölünceye veya (evlenirse kocasından alacağı) mehri kendisine verinceye kadar onu evlenmekten menederdi. Allah bunu yasakladı ve bu hareketten insanları menetti.
Açıklama: Oruçla ilgili ayetler Bakara suresinde olup sırasıyla geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi Ümmet-i Muhammed’de orucun farz kılındığı, sayılı günlerde tutulması gerektiği, hasta ve yolcu olanların tutamadıkları günler sayısınca daha sonra kaza etmeleri, “oruca dayanamayan/çok zorlananların (veya bazı tefsirlere göre kaza etmekte zorlananların) ise tutamadığı her gün için yoksulu doyuracak kadar fidye vermesi emredilmiştir. Fidye verirken artırarak ve çokça vermenin daha hayırlı olacağına da işaret eden ayet, oruç tumanın fidye vermekten daha hayırlı olduğunu da belirtir. (Bakara, 2/183-184). Arkasından ilgili ayetler şöyle devam eder: “(Sözü edilen sayılı günler) Ramazan ayıdır. O öyle bir aydır ki, insanlara hidayet rehberi olan, onları doğru yola götüren ve hak ile bâtılı birbirinden ayıran delilleri içeren Kur’ân bu ayda indirilmeye başlanmıştır. Sizden bu aya erişen kimse o ayda orucunu tutsun. Fakat hasta ve yolcu olan kimse tutamadığı günler sayısınca daha sonra oruç tutsun (kaza etsin). Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez. Fakat eksik kalan oruçlarınızı kaza ederek tamamlamanızı ve sizi hidayete erdirdiğinden dolayı Kendisini tazim etmenizi ister. O’na böylece gereğince şükretmiş olursunuz.” (Bakara, 2/184). Sonra da rivayete konu olan şu ayetle devam eder: “Ey Müminler! (Bundan böyle) oruçlu olduğunuz günlerin gecelerinde eşlerinizle cinsel ilişkide bulunmak size helal kılınmıştır. Kadınlar sizin için bir elbise, siz de onlar için bir elbise gibisiniz. Allah sizin (bu yasak sebebiyle) sıkıntıya düştüğünüzü gördü de sizin tövbenizi kabul edip affetti. Artık bundan böyle (Ramazan gecelerinde de) eşlerinize mübaşeret edebilir (cinsel ilişkide bulunabilir) ve Allah’ın sizin için takdir ettiğini isteyebilirsiniz. Tan yerinin aydınlığı gecenin karanlığından tamamen ayrılıncaya kadar yiyip içebilirsiniz. Ardından da akşama kadar orucunuzu tutunuz. Ancak mescitlerde itikâfta iken eşlerinizle ilişkiye girmeyin. Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlar/hükümlerdir. Bu sınırları aşmayın/kuralları çiğnemeyin! Allah, insanların sakınıp korunmaları ve bilinçli davranmaları için ayetlerini işte böyle açıklamaktadır.” (Bakara, 2/187).