45 Kayıt Bulundu.
Bize İshak, ona Ali b. Hüseyin, ona babası, ona Yezid en-Nahvî, ona İkrime, ona İbn Abbas, Allah'ın (azze ve celle) 'Onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlanırsa onlara öf bile deme!...Rabbim! Onlar nasıl küçüklükte beni şefkatle eğitip yetiştirdilerse...' (İsra, 17/23-24) ayetini, Berâe (Tevbe) süresindeki 'Müşriklerin cehennemlik oldukları, müminler nezdinde açıklık kazandıktan sonra, akraba bile olsalar, peygamber de, müminler de onların bağışlanmalarını dileyemezler.' (Tevbe, 9/113) ayet-i kerimesinin nesh ettiğini anlatmıştır.
Bize Hayyâtu's-sünne Zekeriya b. Yahya es-Siczî, ona İshak b. İbrahim, ona Ali b. Hüseyin b. Vâkid, ona babası (Hüseyin b. Vâkid), ona Yezîd en-Nahvî, ona İkrime, ona da İbn Abbas şöyle demiştir: Yüce Allah'ın "sizden arkalarında dul eş bırakıp ölen kimseler, eşlerinin, evlerinden çıkarılmadan, bir yıla kadar bıraktıkları maldan faydalanmaları hususunda sağken vasiyet etsinler. Eğer kendileri çıkıp giderlerse, yaptıkları meşru şeylerden dolayı size bir günah yoktur" (bakara, 240) ayetinin hükmü, dörtte bir sekizde bir şeklindeki miras ayeti (Nisâ 12. ayet) ile kaldırılmıştır. İddet süresinin dört ay on gün olması da ayetteki bir yıl hükmünü kaldırmıştır.
Açıklama: Oruçla ilgili ayetler Bakara suresinde olup sırasıyla geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi Ümmet-i Muhammed’de orucun farz kılındığı, sayılı günlerde tutulması gerektiği, hasta ve yolcu olanların tutamadıkları günler sayısınca daha sonra kaza etmeleri, “oruca dayanamayan/çok zorlananların (veya bazı tefsirlere göre kaza etmekte zorlananların) ise tutamadığı her gün için yoksulu doyuracak kadar fidye vermesi emredilmiştir. Fidye verirken artırarak ve çokça vermenin daha hayırlı olacağına da işaret eden ayet, oruç tumanın fidye vermekten daha hayırlı olduğunu da belirtir. (Bakara, 2/183-184). Arkasından ilgili ayetler şöyle devam eder: “(Sözü edilen sayılı günler) Ramazan ayıdır. O öyle bir aydır ki, insanlara hidayet rehberi olan, onları doğru yola götüren ve hak ile bâtılı birbirinden ayıran delilleri içeren Kur’ân bu ayda indirilmeye başlanmıştır. Sizden bu aya erişen kimse o ayda orucunu tutsun. Fakat hasta ve yolcu olan kimse tutamadığı günler sayısınca daha sonra oruç tutsun (kaza etsin). Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez. Fakat eksik kalan oruçlarınızı kaza ederek tamamlamanızı ve sizi hidayete erdirdiğinden dolayı Kendisini tazim etmenizi ister. O’na böylece gereğince şükretmiş olursunuz.” (Bakara, 2/184). Sonra da rivayete konu olan şu ayetle devam eder: “Ey Müminler! (Bundan böyle) oruçlu olduğunuz günlerin gecelerinde eşlerinizle cinsel ilişkide bulunmak size helal kılınmıştır. Kadınlar sizin için bir elbise, siz de onlar için bir elbise gibisiniz. Allah sizin (bu yasak sebebiyle) sıkıntıya düştüğünüzü gördü de sizin tövbenizi kabul edip affetti. Artık bundan böyle (Ramazan gecelerinde de) eşlerinize mübaşeret edebilir (cinsel ilişkide bulunabilir) ve Allah’ın sizin için takdir ettiğini isteyebilirsiniz. Tan yerinin aydınlığı gecenin karanlığından tamamen ayrılıncaya kadar yiyip içebilirsiniz. Ardından da akşama kadar orucunuzu tutunuz. Ancak mescitlerde itikâfta iken eşlerinizle ilişkiye girmeyin. Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlar/hükümlerdir. Bu sınırları aşmayın/kuralları çiğnemeyin! Allah, insanların sakınıp korunmaları ve bilinçli davranmaları için ayetlerini işte böyle açıklamaktadır.” (Bakara, 2/187).