757 Kayıt Bulundu.
Bize Süleyman b. Harb ve Musa b. İsmail, onlara Hammâd b. Seleme, ona Sâbit, ona Ebu Râfi', ona da Ebu Hüreyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu "Bir adam, (başka) bir şehirde olan kardeşini ziyaret etmişti. Allah, o adamın geçeceği yol üzerine bir meleği gözcü göndermiş ve melek ona şöyle demişti 'Nereye gitmek istiyorsun?'. Adam 'Şu şehirdeki kardeşime', dedi. Melek 'Onun, senin üzerinde ödemekle yükümlü olduğun bir iyiliği var mı?' dedi. Adam 'Hayır, (yok)! Ben, onu (bir menfaat için değil), Allah için seviyorum' dedi. Melek şöyle dedi 'Ben, Allah'ın sana gönderdiği elçiyim. Sen o kardeşini sevdiğin gibi, Allah da seni sevdi.'"
Açıklama: Bir menfaat gözetmeksizin veya bir minnet altında kalmaksızın din kardeşini ziyaret etmenin fazileti ve mükâfatı Allah sevgisini ve rızasını kazanmaktır. Allah rızasını kazanmak da âhiretin ebedî saadet ve nimetini elde etmek demektir.
Bize Musa b. İsmail, ona Hammad, ona Ebu Kaze'a el-Bâhilî, ona Hakim b. Muaviye el-Kuşeyri, ona da babası rivayet etmiştir: Dedim ki: Ey Allah'ın Rasulü, bizden biri üzerinde karısının hakkı nedir? "Ona yediğinden yedirmen, giyindiğinden -yahut kazancından dedi- giydirmendir. Sakın yüze vurma, ona hakaret etme ve evin haricinde kendisini yalnız bırakma!" buyurdu. [Ebû Davud dedi ki: Ona hakaret etme ifadesi ile,Allah seni kahretsin! Ne kadar çirkinsin! manası kastedilmiştir.]
Açıklama: Bu hadiste, kadının kocası üzerindeki haklarından bazısı sayılmaktadır. Hadisteki ifadeye göre bu haklar: 1- Erkek, karısının yiyeceğini teminle mükelleftir. Bu yiyecek de erkeğin kendisinin yediği kalitede ve zamanda olmalıdır. 2- Erkek, karısının giyim kuşam masraflarını da karşılamak zorundadır. Bu da yine kendi imkânları ve sosyal seviyesinden düşük olmamalıdır. Bu iki cümle ile kadının bütün tabii ve sosyal ihtiyaçlarının kocası tarafından temin edileceği, bunun kadının en tabii hakları cümlesinden olduğu hükme bağlanmaktadır. Bu ihtiyaçlar karşılanırken, şüphesiz ki erkeğin malî durumu da göz önünde bulundurulacaktır. 3- Şüphesiz esas olan kadını dövmemektir. Ancak hayatın seyri içinde böyle bir şeye3 tevessül eden olursa, başına ve yüzüne vurulması kesinlikle haramdır. Çünkü yüz insanın en şerefli ve en güzel organıdır. Ayrıca görme, işitme, tatma ve koklama gibi en önemli duyu organları da yüzünde bulunmaktadır. Bu konuda aşırıya gidilmesi, kadına kısas hakkını verir. 4- Şüphesiz ki herkes, kendisini beğenir ve başkaları tarafından da beğenilmek ister. Ancak başkaları tarafından beğenilmek duygusu, kadınlarda biraz daha galiptir. Bir kadına çirkin olduğunu söylemek, ona yapılabilecek en büyük hakarettir. İşte bir insanın, karısına böyle bir hakarette bulunması câiz değildir. Bu, karısına hakaret olduğu kadar, Allah’ın yarattığını hor görme, beğenmeme anlamına da gelir. Bu itibarla böyle bir davranış da haramdır. 5- Herhangi bir dargınlık ve kızgınlık sebebiyle kadının evden atılması da haramdır. Karı koca arasındaki meseleler, yine de âile içinde kalmalıdır. Dargınlık olacaksa da evde kalmalı, evin dışına taşmamalıdır. Yatağı terk etmek meselesi, erkeğin evi terk etmesi şeklinde de anlaşılmamalıdır.
Bize Musa b. İsmail, ona Vüheyb (b. Halid), ona Amr b. Yahya, ona Abbad b. Temim, ona da Abdullah b. Zeyd b. Asım şöyle demiştir: Huneyn günü Rasulullah (sav), Allah'ın kendisine verdiği ganimet mallarını kalpleri İslam'a ısındırılacak kimselere dağıttı, Ensar'a hiçbir şey vermedi. Ensar, diğer insanlara verildiği halde kendilerine bir şey verilmemesinden dolayı üzüldüler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) onlara hitaben, "Ey Ensar cemaati! Ben sizi yolunu şaşırmış kimseler olarak buldum da, Allah benim vasıtamla size hidayet nasip etmedi mi? Siz fırkalara bölünmüşken, Allah sizi benim vasıtamla birleştirmedi mi? Fakir buldum da, Allah sizi benim sayemde zenginleştirmedi mi?" diye sordu. Rasulullah (sav) soru sordukça, Ensar da her bir soruya, "Allah ve O'nun Elçisi en çok lütuf ve ihsanda bulunandır” diye cevap verdiler. Rasulullah (sav), "Allah'ın Elçisi'ne (sav) karşılık vermenizi engelleyen nedir?" diye sordu. Rasulullah soru sordukça, Ensar da her bir soruya, “Allah ve O'nun Elçisi en çok lütuf ve ihsanda bulunandır” diye cevap verdiler. Bunun üzerine Rasulullah şöyle buyurdu "Eğer isteseydiniz, siz de bana “şöyle şöyle gelmiştin” diyebilirdiniz. Diğer insanlar koyun ve develeri götürürlerken, siz evinize Peygamber'le (sav) dönmeye razı olur musunuz? Şayet hicret olmasaydı ben de Ensar'dan biri olurdum. İnsanlar bir vadide patika bir yola girseler, ben Ensar'ın gittiği vadiye ve patika yola girerdim. Ensar doğrudan vücuda giyilen iç elbise, diğer insanlar ise onun üzerine giyilen elbisedir. Şunu iyi bilin ki siz, benden sonra başkalarının size tercih edildiği durumlarla karşılaşacaksınız. O zaman havuz başında benimle buluşuncaya kadar sabredin."