حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سُلَيْمٍ عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ كَثِيرٍ عَنْ عَاصِمِ بْنِ لَقِيطِ بْنِ صَبِرَةَ عَنْ أَبِيهِ لَقِيطِ بْنِ صَبِرَةَ قَالَ كُنْتُ وَافِدَ بَنِى الْمُنْتَفِقِ - أَوْ فِى وَفْدِ بَنِى الْمُنْتَفِقِ - إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَذَكَرَ الْحَدِيثَ فَقَالَ - يَعْنِى النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم -
"لاَ تَحْسِبَنَّ." وَلَمْ يَقُلْ لاَ تَحْسَبَنَّ.
Bize Kuteybe b. Said, ona Yahya b. Süleym, ona İsmail b. Kesir, ona da Asım b. Lakît b. Sabira, babası Lakît b. Sabira'nın şöyle dediğini nakletti: Ben Müntefik oğullarının Rasulullah'a (sav) giden elçileri, ya da Müntefik oğulları heyeti içerisinde idim. Ravi (Lakît sözlerine devam ederek) hadisi (tamamıyla) nakletti. Sonra da (şöyle) dedi: Peygamber (sav) kelimesini (sin'in esresiyle) "lâ tahsibenne" diye telafuz etti, velâ tahsebenne diye telaffuz etmedi.
Açıklama: İlgili hadis, Âl-i İmrân Suresi’nde yer alan “لَا تَحْسَبَنَّ ٱلَّذِينَ يَفْرَحُونَ بِمَآ أَتَوا۟ وَّيُحِبُّونَ أَن يُحْمَدُوا۟ بِمَا لَمْ يَفْعَلُوا۟ فَلَا تَحْسَبَنَّهُم بِمَفَازَةٍ مِّنَ ٱلْعَذَابِ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ” (Ettiklerine sevinen ve yapmadıkları şeylerle övünmeyi seven kimselerin, sakın azaptan kurtulacaklarını sanma. Onlar için elem dolu bir azap vardır. Âl-i İmrân, 3/188) ayetinin okunuşuyla ilgili olup, bu ayetteki “تَحْسَبَنَّ” kelimesindeki sin harfinin (سِ) esre ile okunması kastedilmiştir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28008, D003973
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سُلَيْمٍ عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ كَثِيرٍ عَنْ عَاصِمِ بْنِ لَقِيطِ بْنِ صَبِرَةَ عَنْ أَبِيهِ لَقِيطِ بْنِ صَبِرَةَ قَالَ كُنْتُ وَافِدَ بَنِى الْمُنْتَفِقِ - أَوْ فِى وَفْدِ بَنِى الْمُنْتَفِقِ - إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَذَكَرَ الْحَدِيثَ فَقَالَ - يَعْنِى النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم -
"لاَ تَحْسِبَنَّ." وَلَمْ يَقُلْ لاَ تَحْسَبَنَّ.
Tercemesi:
Bize Kuteybe b. Said, ona Yahya b. Süleym, ona İsmail b. Kesir, ona da Asım b. Lakît b. Sabira, babası Lakît b. Sabira'nın şöyle dediğini nakletti: Ben Müntefik oğullarının Rasulullah'a (sav) giden elçileri, ya da Müntefik oğulları heyeti içerisinde idim. Ravi (Lakît sözlerine devam ederek) hadisi (tamamıyla) nakletti. Sonra da (şöyle) dedi: Peygamber (sav) kelimesini (sin'in esresiyle) "lâ tahsibenne" diye telafuz etti, velâ tahsebenne diye telaffuz etmedi.
Açıklama:
İlgili hadis, Âl-i İmrân Suresi’nde yer alan “لَا تَحْسَبَنَّ ٱلَّذِينَ يَفْرَحُونَ بِمَآ أَتَوا۟ وَّيُحِبُّونَ أَن يُحْمَدُوا۟ بِمَا لَمْ يَفْعَلُوا۟ فَلَا تَحْسَبَنَّهُم بِمَفَازَةٍ مِّنَ ٱلْعَذَابِ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ” (Ettiklerine sevinen ve yapmadıkları şeylerle övünmeyi seven kimselerin, sakın azaptan kurtulacaklarını sanma. Onlar için elem dolu bir azap vardır. Âl-i İmrân, 3/188) ayetinin okunuşuyla ilgili olup, bu ayetteki “تَحْسَبَنَّ” kelimesindeki sin harfinin (سِ) esre ile okunması kastedilmiştir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Hurûf ve'l-Kıraât 5, /909
Senetler:
1. Lakît b. Amir el-Ukaylî (Ebu Rezin Lakit b. Amir b. Sabira b. Abdullah)
2. ibn Ebu Razîn Asım b. Ebu Razîn el-Ukaylî (Asım b. Lakît b. Amir b. Sabira)
3. Ebu Haşim İsmail b. Kesir el-Hicazi (İsmail b. Kesir)
4. Yahya b. Süleym et-Taifi (Yahya b. Süleyman)
5. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Adab, misafirlik adabı
Cimrilik, zemmedilişi
Hz. Peygamber, duaları
İnsan, ihtiyarlık, yaşlanması
İstiaze, Allah'a sığınmak
KTB, ADAB
Bize Kuteybe b. Saîd -başkalarıyla birlikte-, onlara Yahya b. Süleym, ona İsmail b. Kesîr, ona Âsım b. Lakît b. Sabra, ona babası Lakît b. Sabra şöyle rivayet etmiştir:
Ben Müntefikoğulları'nın Rasulullah'a (sav) gönderdikleri elçisiydim -veya elçileri arasındaydım-. Rasulullah'ın (sav) huzuruna çıkmak istedik; ama Onu evde bulamadık. Evde müminlerin annesi Aişe vardı. Bize hazîre denilen bir yemek hazırlanmasını emretti. Hemen yemek hazırlandı. Sonra bize içinde hurma olan bir tabak getirildi. (Kuteybe burada kınâ'/ الْقِنَاعَ) kelimesini kullanmamıştır. Sonra Rasulullah (sav) geldi ve "Evde yiyecek bir şey buldunuz mu? Yahut size yemek yapılması söylendi mi?" diye sordu. Biz de 'Evet, ey Allah’ın Rasulü!' dedik. Biz Rasulullah (sav) ile birlikte otururken bir çobanın yanında yeni doğmuş bir kuzu ile Rasulullah'ın (sav) koyunlarını ağıla götürdüğünü gördük. Rasulullah (sav) çobana "Ey falan! Ne doğurttun?" diye sordu. Çoban 'Dişi bir kuzu' diye cevap verince Rasulullah (sav) "Öyleyse hemen bize onun yerine bir koyun kesiver" buyurdu. Sonra da "Onu senin için kestiğimizi sakın zannetme! (Hadis ravilerinden biri tahsebenne [تَحْسَبَنَّ] kelimesini tahsibenne [تَحْسِبَنَّ] şeklinde telaffuz etmiştir.) Bizim yüz davarımız var, daha fazla artmasını istemiyoruz. Her ne zaman çoban bize bir kuzu doğurtur ve getirirse onun yerine bir koyun keseriz." buyurdu.
Lakît (sözlerine devamla) Ben, 'Ey Allah’ın Rasulü! Benim ağzı bozuk bir karım var, (ona yönelik) ne yapayım?' dedim. Rasulullah (sav) "Öyleyse onu boşa(yabilirsin)" buyurdu. Ben 'Ey Allah’ın Rasulü! Onunla uzun süredir birlikteliğimiz ve bir çocuğumuz var' dedim. Hz. Peygamber (sav) "Öyleyse ona emret, öğüt ver. Eğer onda bir hayır görürsen, nasihate devam edersin. Karını, cariyeni döver gibi dövme" buyurdu. Ben 'Ey Allah’ın Rasulü! Bana abdesti anlatır mısınız?' dedim. Bunun üzerine Rasulullah şöyle buyurdu:
"Abdesti güzelce al, parmaklarının arasına suyu ulaştır. Oruçlu değilsen burnuna iyice su çek."
Açıklama: Kınâ'/الْقِنَاعَ, yemek yemeye ve içine meyva konmaya yarayan bir tabaktır.
Rasulullah'ın (sav) "Bu koyunu biz senin için kesmedik" demesi, misafirin kendisi için bir koyun boğazlandığını düşünerek bir minnet duyup mahcup olmaması içindir. Bu ifade, Rasulullah'ın (sav) yüksek ahlâkındandır.
Hz. Peygamber'in (sav), küfürbaz hanımının durumundan bahseden misafirine, hanımını boşamaya izin vermesi o kadınla beraber yaşamanın dünyevî ve uhrevî pek çok zararlara sebep olacağını hatırlatması sebebiyledir. Ancak çocuğun olması, boşanmasının daha büyük zararlara yol açacağı anlaşılınca da zararın daha azını tercih etmesini tavsiye etmiştir. Ayrıca ona çirkin sözler sarfetmemesi ve küfürbaz olmaması için nasihat etmesi, eğer fayda verirse bunu devam ettirmesi yönünde tavsiyede bulunmuştur.
Hadiste geçen 'abdesti güzel almak" sözünden maksat "farzına, sünnetine ve mütehaplarına riayet ederek abdest almak' demektir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
2068, D000142
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ - فِى آخَرِينَ - قَالُوا حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سُلَيْمٍ عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ كَثِيرٍ عَنْ عَاصِمِ بْنِ لَقِيطِ بْنِ صَبْرَةَ عَنْ أَبِيهِ لَقِيطِ بْنِ صَبْرَةَ قَالَ كُنْتُ وَافِدَ بَنِى الْمُنْتَفِقِ - أَوْ فِى وَفْدِ بَنِى الْمُنْتَفِقِ - إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ فَلَمَّا قَدِمْنَا عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَلَمْ نُصَادِفْهُ فِى مَنْزِلِهِ وَصَادَفْنَا عَائِشَةَ أُمَّ الْمُؤْمِنِينَ قَالَ فَأَمَرَتْ لَنَا بِخَزِيرَةٍ فَصُنِعَتْ لَنَا قَالَ وَأُتِينَا بِقِنَاعٍ - وَلَمْ يَقُلْ قُتَيْبَةُ الْقِنَاعَ وَالْقِنَاعُ الطَّبَقُ فِيهِ تَمْرٌ - ثُمَّ جَاءَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ " هَلْ أَصَبْتُمْ شَيْئًا أَوْ أُمِرَ لَكُمْ بِشَىْءٍ " . قَالَ قُلْنَا ' نَعَمْ يَا رَسُولَ اللَّهِ' . قَالَ فَبَيْنَا نَحْنُ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم جُلُوسٌ إِذْ دَفَعَ الرَّاعِى غَنَمَهُ إِلَى الْمُرَاحِ وَمَعَهُ سَخْلَةٌ تَيْعَرُ فَقَالَ " مَا وَلَّدْتَ يَا فُلاَنُ " . قَالَ 'بَهْمَةً ' . قَالَ "فَاذْبَحْ لَنَا مَكَانَهَا شَاةً . ثُمَّ قَالَ لاَ تَحْسِبَنَّ - وَلَمْ يَقُلْ لاَ تَحْسَبَنَّ - أَنَّا مِنْ أَجْلِكَ ذَبَحْنَاهَا لَنَا غَنَمٌ مِائَةٌ لاَ نُرِيدُ أَنْ تَزِيدَ فَإِذَا وَلَّدَ الرَّاعِى بَهْمَةً ذَبَحْنَا مَكَانَهَا شَاةً ." قَالَ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ لِى امْرَأَةً وَإِنَّ فِى لِسَانِهَا شَيْئًا يَعْنِى الْبَذَاءَ . قَالَ " فَطَلِّقْهَا إِذًا " . قَالَ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ لَهَا صُحْبَةً وَلِى مِنْهَا وَلَدٌ . قَالَ:
" فَمُرْهَا - يَقُولُ عِظْهَا - فَإِنْ يَكُ فِيهَا خَيْرٌ فَسَتَفْعَلُ وَلاَ تَضْرِبْ ظَعِينَتَكَ كَضَرْبِكَ أُمَيَّتَكَ " .
فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَخْبِرْنِى عَنِ الْوُضُوءِ . قَالَ:
" أَسْبِغِ الْوُضُوءَ وَخَلِّلْ بَيْنَ الأَصَابِعِ وَبَالِغْ فِى الاِسْتِنْشَاقِ إِلاَّ أَنْ تَكُونَ صَائِمًا " .
Tercemesi:
Bize Kuteybe b. Saîd -başkalarıyla birlikte-, onlara Yahya b. Süleym, ona İsmail b. Kesîr, ona Âsım b. Lakît b. Sabra, ona babası Lakît b. Sabra şöyle rivayet etmiştir:
Ben Müntefikoğulları'nın Rasulullah'a (sav) gönderdikleri elçisiydim -veya elçileri arasındaydım-. Rasulullah'ın (sav) huzuruna çıkmak istedik; ama Onu evde bulamadık. Evde müminlerin annesi Aişe vardı. Bize hazîre denilen bir yemek hazırlanmasını emretti. Hemen yemek hazırlandı. Sonra bize içinde hurma olan bir tabak getirildi. (Kuteybe burada kınâ'/ الْقِنَاعَ) kelimesini kullanmamıştır. Sonra Rasulullah (sav) geldi ve "Evde yiyecek bir şey buldunuz mu? Yahut size yemek yapılması söylendi mi?" diye sordu. Biz de 'Evet, ey Allah’ın Rasulü!' dedik. Biz Rasulullah (sav) ile birlikte otururken bir çobanın yanında yeni doğmuş bir kuzu ile Rasulullah'ın (sav) koyunlarını ağıla götürdüğünü gördük. Rasulullah (sav) çobana "Ey falan! Ne doğurttun?" diye sordu. Çoban 'Dişi bir kuzu' diye cevap verince Rasulullah (sav) "Öyleyse hemen bize onun yerine bir koyun kesiver" buyurdu. Sonra da "Onu senin için kestiğimizi sakın zannetme! (Hadis ravilerinden biri tahsebenne [تَحْسَبَنَّ] kelimesini tahsibenne [تَحْسِبَنَّ] şeklinde telaffuz etmiştir.) Bizim yüz davarımız var, daha fazla artmasını istemiyoruz. Her ne zaman çoban bize bir kuzu doğurtur ve getirirse onun yerine bir koyun keseriz." buyurdu.
Lakît (sözlerine devamla) Ben, 'Ey Allah’ın Rasulü! Benim ağzı bozuk bir karım var, (ona yönelik) ne yapayım?' dedim. Rasulullah (sav) "Öyleyse onu boşa(yabilirsin)" buyurdu. Ben 'Ey Allah’ın Rasulü! Onunla uzun süredir birlikteliğimiz ve bir çocuğumuz var' dedim. Hz. Peygamber (sav) "Öyleyse ona emret, öğüt ver. Eğer onda bir hayır görürsen, nasihate devam edersin. Karını, cariyeni döver gibi dövme" buyurdu. Ben 'Ey Allah’ın Rasulü! Bana abdesti anlatır mısınız?' dedim. Bunun üzerine Rasulullah şöyle buyurdu:
"Abdesti güzelce al, parmaklarının arasına suyu ulaştır. Oruçlu değilsen burnuna iyice su çek."
Açıklama:
Kınâ'/الْقِنَاعَ, yemek yemeye ve içine meyva konmaya yarayan bir tabaktır.
Rasulullah'ın (sav) "Bu koyunu biz senin için kesmedik" demesi, misafirin kendisi için bir koyun boğazlandığını düşünerek bir minnet duyup mahcup olmaması içindir. Bu ifade, Rasulullah'ın (sav) yüksek ahlâkındandır.
Hz. Peygamber'in (sav), küfürbaz hanımının durumundan bahseden misafirine, hanımını boşamaya izin vermesi o kadınla beraber yaşamanın dünyevî ve uhrevî pek çok zararlara sebep olacağını hatırlatması sebebiyledir. Ancak çocuğun olması, boşanmasının daha büyük zararlara yol açacağı anlaşılınca da zararın daha azını tercih etmesini tavsiye etmiştir. Ayrıca ona çirkin sözler sarfetmemesi ve küfürbaz olmaması için nasihat etmesi, eğer fayda verirse bunu devam ettirmesi yönünde tavsiyede bulunmuştur.
Hadiste geçen 'abdesti güzel almak" sözünden maksat "farzına, sünnetine ve mütehaplarına riayet ederek abdest almak' demektir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Tahâret 55, /39
Senetler:
1. Lakît b. Amir el-Ukaylî (Ebu Rezin Lakit b. Amir b. Sabira b. Abdullah)
2. ibn Ebu Razîn Asım b. Ebu Razîn el-Ukaylî (Asım b. Lakît b. Amir b. Sabira)
3. Ebu Haşim İsmail b. Kesir el-Hicazi (İsmail b. Kesir)
4. Yahya b. Süleym et-Taifi (Yahya b. Süleyman)
5. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Adab, misafirlik adabı
Aile, ailede şiddet
Boşanma, boşama yetkisi ve kullanımı
İkram, ikram etmek, paylaşmak
Şiddet, Eziyet, kadını dövme
Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Merv'de Ebû'l-Abbas Muhammed b. Ahmed el-Mahbûbî, ona Ahmed b. Seyyâr, ona Muhammed b. Kesîr, ona Süfyan, ona İsmail b. Kesîr, oa Asım b. Lakît b. Sabra, ona da babasının rivâyet ettiğine göre, Rasûlullah'a (sav) gelip bir şeyler söylemiş, Hz. Peygamber de ona şöyle demiş:
"Abdest alırken suyu organlarına iyice ulaştır, parmaklarının arasını da hilâlle. Burnuna su verdiğin zaman, eğer oruçlu değilsen suyu genzine kadar ulaştır."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
136953, BS000230
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ الْحَافِظُ أَخْبَرَنَا أَبُو الْعَبَّاسِ : مُحَمَّدُ بْنُ أَحْمَدَ الْمَحْبُوبِىُّ بِمَرْوٍ حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ سَيَّارٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ كَثِيرٍ عَنْ عَاصِمِ بْنِ لَقِيطِ بْنِ صَبِرَةَ عَنْ أَبِيهِ : أَنَّهُ أَتَى النَّبِىَّ -صلى الله عليه وسلم- فَذَكَرَ أَشْيَاءَ ، فَقَالَ لَهُ النَّبِىُّ -صلى الله عليه وسلم- :« أَسْبِغِ الْوُضُوءَ وَخَلِّلِ الأَصَابِعَ ، وَإِذَا اسْتَنْشَقْتَ فَبَالِغْ إِلاَّ أَنْ تَكُونَ صَائِمًا ».
Tercemesi:
Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Merv'de Ebû'l-Abbas Muhammed b. Ahmed el-Mahbûbî, ona Ahmed b. Seyyâr, ona Muhammed b. Kesîr, ona Süfyan, ona İsmail b. Kesîr, oa Asım b. Lakît b. Sabra, ona da babasının rivâyet ettiğine göre, Rasûlullah'a (sav) gelip bir şeyler söylemiş, Hz. Peygamber de ona şöyle demiş:
"Abdest alırken suyu organlarına iyice ulaştır, parmaklarının arasını da hilâlle. Burnuna su verdiğin zaman, eğer oruçlu değilsen suyu genzine kadar ulaştır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Tahâret 230, 1/154
Senetler:
1. Lakît b. Amir el-Ukaylî (Ebu Rezin Lakit b. Amir b. Sabira b. Abdullah)
2. ibn Ebu Razîn Asım b. Ebu Razîn el-Ukaylî (Asım b. Lakît b. Amir b. Sabira)
3. Ebu Haşim İsmail b. Kesir el-Hicazi (İsmail b. Kesir)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Muhammed b. Kesîr el-Abdî (Muhammed b. Kesir)
6. Ebu Hasan Ahmed b. Seyyar el-Mervezi (Ahmed b. Seyyar b. Eyyüb b. Abdurrahman)
7. Muhammed b. Ahmed el-Mahbubi (Muhammed b. Ahmed b. Mahbub b. Fudayl)
8. Hakim en-Nîsâbûrî (Muhammed b. Abdullah b. Hamdûye b. Nu'aym b. el-Hakem)
Konular:
Abdest, alınış şekli
Abdest, eksiksiz almak gerekir
Abdest, Oruç, oruçlunun abdestte ağzına su alması
Abdest, Sakal, abdest alırken sakal ve parmak aralarını hilallemek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
276577, N000114-2
Hadis:
أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ قَالَ أَخْبَرَنَا يَحْيَى بْنُ سُلَيْمٍ عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ كَثِيرٍ وَكَانَ يُكْنَى أَبَا هَاشِمٍ ح وَأَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ رَافِعٍ قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ آدَمَ قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ أَبِى هَاشِمٍ عَنْ عَاصِمِ بْنِ لَقِيطٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِذَا تَوَضَّأْتَ فَأَسْبِغِ الْوُضُوءَ وَخَلِّلْ بَيْنَ الأَصَابِعِ » .
Tercemesi:
Bize İshak b. İbrahim, ona Yahya b. Süleym, ona İsmail b. Kesir -İsmail'in künyesi Ebu Haşim'dir-; (T) Bize Muhammed b. Rafi' (b. Sabur), ona Yahya b. Adem (b. Süleyman), ona Süfyan (es-Sevrî), ona Ebu Haşim (İsmail b. Kesir), ona Asım b. Lakid (b. Amir b. Sabra), ona da babası (Ebu Rezin Lakit b. Amir b. Sabra b. Abdulllah)'nın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Abdest alacağın zaman güzelce al. Parmaklarını da birbirine geçirerek aralarına suyun ulaşmasını sağla."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Tahâret 92, /2084
Senetler:
1. Lakît b. Amir el-Ukaylî (Ebu Rezin Lakit b. Amir b. Sabira b. Abdullah)
2. ibn Ebu Razîn Asım b. Ebu Razîn el-Ukaylî (Asım b. Lakît b. Amir b. Sabira)
3. Ebu Haşim İsmail b. Kesir el-Hicazi (İsmail b. Kesir)
4. Yahya b. Süleym et-Taifi (Yahya b. Süleyman)
5. İshak b. Râhûye el-Mervezî (İshak b. İbrahim b. Mahled)
Konular:
Abdest, Sakal, abdest alırken sakal ve parmak aralarını hilallemek
KTB, ABDEST
عبد الرزاق عن الثوري عن إسماعيل بن كثير عن عاصم ابن لقيط بن صبرة عن أبيه أنه أتى النبي صلى الله عليه وسلم فذكر أشياء فقال النبي صلى الله عليه وسلم : أسبغ الوضوء ، وخلل الاصابع ، وإذا استنثرت فأبلغ إلا أن تكون صائما.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
44064, MA000079
Hadis:
عبد الرزاق عن الثوري عن إسماعيل بن كثير عن عاصم ابن لقيط بن صبرة عن أبيه أنه أتى النبي صلى الله عليه وسلم فذكر أشياء فقال النبي صلى الله عليه وسلم : أسبغ الوضوء ، وخلل الاصابع ، وإذا استنثرت فأبلغ إلا أن تكون صائما.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Tahâret 79, 1/26
Senetler:
1. Lakît b. Amir el-Ukaylî (Ebu Rezin Lakit b. Amir b. Sabira b. Abdullah)
2. ibn Ebu Razîn Asım b. Ebu Razîn el-Ukaylî (Asım b. Lakît b. Amir b. Sabira)
3. Ebu Haşim İsmail b. Kesir el-Hicazi (İsmail b. Kesir)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
Konular:
Abdest, buruna su verip sümkürmek
Abdest, eksiksiz almak gerekir
Abdest, Sakal, abdest alırken sakal ve parmak aralarını hilallemek
أخبرنا عبد (الرزاق قال : أنا ابن جريج قال : ثنا إسماعيل بن كثير أبو هاشم المكي عن عاصم بن لقيط) بن صبرة عن أبيه أو جده قال : انطلقت أنا وأصحاب لي حتى انتهينا إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم فلم نجده (قال - ظ) فأطعمتنا عائشة تمرا وعصدت لنا عصيدة إذ جاء النبي صلى الله عليه وسلم يتقلع ، قال : هل أطعمتيهم من شئ ؟ قلنا :نعم ، فبينا نحن على ذلك دفع الراعي الغنم في المراح على دى سخلة قال : هل ولدت ؟ نعم ، قال : فاذبح لهم شاة ، ثم اقبل علينا فقال : لا تحسبن ولم يقل (لا - ظ) تحسبن انا دبحنا الشاة من الجلكم لنا غنم مائة لا نريد أن تزيد عليها ، إذا ولد الراعي لنا بهمة امرناه فذبح شاة قال قلت : يا رسول الله ، أخبرني عن الوضوء قال : إذا توضأت فاسبغ وخلل بينا الاصابع ، وإذا اسنثرت فابلغ إلا أن تكون صائما ، قال قلت : يا رسول الله إن لي امراة فذكر من طول لسانها وبذائها فقال : طلقها قال قلت : يا رسول الله إنها ذات صحبة وولد : قال : امسكها وامرها ، فان يكن فيها خير فستفعل ولا تضرب ظعينتك ضربك امتك.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
44067, MA000080
Hadis:
أخبرنا عبد (الرزاق قال : أنا ابن جريج قال : ثنا إسماعيل بن كثير أبو هاشم المكي عن عاصم بن لقيط) بن صبرة عن أبيه أو جده قال : انطلقت أنا وأصحاب لي حتى انتهينا إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم فلم نجده (قال - ظ) فأطعمتنا عائشة تمرا وعصدت لنا عصيدة إذ جاء النبي صلى الله عليه وسلم يتقلع ، قال : هل أطعمتيهم من شئ ؟ قلنا :نعم ، فبينا نحن على ذلك دفع الراعي الغنم في المراح على دى سخلة قال : هل ولدت ؟ نعم ، قال : فاذبح لهم شاة ، ثم اقبل علينا فقال : لا تحسبن ولم يقل (لا - ظ) تحسبن انا دبحنا الشاة من الجلكم لنا غنم مائة لا نريد أن تزيد عليها ، إذا ولد الراعي لنا بهمة امرناه فذبح شاة قال قلت : يا رسول الله ، أخبرني عن الوضوء قال : إذا توضأت فاسبغ وخلل بينا الاصابع ، وإذا اسنثرت فابلغ إلا أن تكون صائما ، قال قلت : يا رسول الله إن لي امراة فذكر من طول لسانها وبذائها فقال : طلقها قال قلت : يا رسول الله إنها ذات صحبة وولد : قال : امسكها وامرها ، فان يكن فيها خير فستفعل ولا تضرب ظعينتك ضربك امتك.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Tahâret 80, 1/26
Senetler:
1. Lakît b. Amir el-Ukaylî (Ebu Rezin Lakit b. Amir b. Sabira b. Abdullah)
2. ibn Ebu Razîn Asım b. Ebu Razîn el-Ukaylî (Asım b. Lakît b. Amir b. Sabira)
3. Ebu Haşim İsmail b. Kesir el-Hicazi (İsmail b. Kesir)
4. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
Konular:
Abdest, eksiksiz almak gerekir
Abdest, Sakal, abdest alırken sakal ve parmak aralarını hilallemek
Evlilik, eşler arası ilişkiler
Kadın, Şiddet, kadına şiddet uygulamak, dövmek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
65030, HM016495
Hadis:
حَدَّثَنَا وَكِيعٌ قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ أَبِي هَاشِمٍ إِسْمَاعِيلَ بْنِ كَثِيرٍ عَنْ عَاصِمِ بْنِ لَقِيطِ بْنِ صَبِرَةَ عَنْ أَبِيهِ قَالَ
أَتَيْتُ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ إِذَا تَوَضَّأْتَ فَخَلِّلْ الْأَصَابِعَ
Tercemesi:
Lakît b. Sabira'dan (Radıyallahu anh):
Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle dediğini işittim: "Abdest alırken parmaklarını hilalle, (arasına suyu ulaştır!)"
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Lakit b. Sabira 16495, 5/607
Senetler:
1. Lakît b. Amir el-Ukaylî (Ebu Rezin Lakit b. Amir b. Sabira b. Abdullah)
2. ibn Ebu Razîn Asım b. Ebu Razîn el-Ukaylî (Asım b. Lakît b. Amir b. Sabira)
3. Ebu Haşim İsmail b. Kesir el-Hicazi (İsmail b. Kesir)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
Konular:
Abdest, Sakal, abdest alırken sakal ve parmak aralarını hilallemek
عبد الرزاق عن ابن جريج قال : أخبرني إسماعيل بن كثير أن طاووسا أخبره أن الساعة من يوم الجمعة التي تقوم فيها الساعة ، والتي أنزل الله فيها آدم ، والتي لا يدعو الله فيها المسلم بدعوة صالحة إلا استجيب له ، من حين تصفر الشمس إلى أن تغرب .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
71057, MA005582
Hadis:
عبد الرزاق عن ابن جريج قال : أخبرني إسماعيل بن كثير أن طاووسا أخبره أن الساعة من يوم الجمعة التي تقوم فيها الساعة ، والتي أنزل الله فيها آدم ، والتي لا يدعو الله فيها المسلم بدعوة صالحة إلا استجيب له ، من حين تصفر الشمس إلى أن تغرب .
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Abdürrezzak b. Hemmam, Musannef, Cum'a 5582, 3/263
Senetler:
0. Maktu' (Maktu')
1. Ebu Abdurrahman Tâvus b. Keysan el-Yemanî (Tâvus b. Keysan)
2. Ebu Haşim İsmail b. Kesir el-Hicazi (İsmail b. Kesir)
3. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
4. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
Konular:
Dua, kabul saati
Mübarek Zamanlar, Cuma günündeki dua kabul saati
Mübarek zamanlar, Cuma gününün önemi/özelliği/ fazileti