Giriş

Bize Müslim, ona Ebu Ukayl, Ebu Mütevekkil en-Nâcî’nin şöyle anlattığını rivayet etti: Cabir b. Abdullah b. Abdullah el-Ensârî’ye gittim ve “Hz. Peygamber'den (sav) işittiğin bir hadisi bana rivayet et” dedim. Şöyle anlattı: Seferlerinin birinde Hz. Peygamber'le birlikte yolculuk ettim. -Ravi Ebu Akîl Ebü’l-Mütevekkil’in yolculuğun bir gazve yolculuğu mu yoksa bir umre yolculuğu mu dediğini bilmiyorum, demiştir. - Seferden döndüğümüz zaman Hz. Peygamber “Kim ailesine erkenden kavuşmak isterse çabuk gitsin” buyurdu. Cabir dedi ki: 'Ben kül renkli devem üzerine binmiş olarak döndüm. Bu devede başka renk yoktu (yânî rengine başka renk karışma¬mıştı). İnsanlar benim arkamda idiler. İşte ben böyle herkesin önünde yol alırken devem yorgunluktan dolayı birden durdu. Bunun üzerine Hz. Peygamber bana “Ey Cabir! Deveni sıkı tut!” buyurdu ve kamçısıyle ona bir kerre vurdu. Vurmasıyle beraber deve yerinden sıçrayıp hareket etti. Müteakiben Hz. Peygamber “Deveyi satar mısın” diye sordu. “Evet” dedim. Nihayet Medine'ye geldiğimizde ve Peygamber de sahabî grupları içinde Mescid’e girdiğinde ben de devemi Mescid'in kenarındaki taş döşemeliğe bağlayarak yanına girdim. Ve kendisine “İşte (benden satın aldığın) deven buradadır” dedim. Hz. Peygamber (sav) Mescid’den çıktı ve “Bu deve bizim devemizdir" diyerek, devenin etrafında dolaşmaya başladı. Akabinde Hz. Peygamber (sav), birkaç ukıyye altın yolladı ve “Bunu Câbir'e verin” buyurdu. Bundan sonra bana “Devenin bedelini tastamam aldın mı?” dedi. Ben “Evet aldım” dedim. Hz. Peygamber “O bedel de, o deve de (hibe olarak) senindir” dedi.


Açıklama: Hz. Peygamber'in devesi geride kaldığında hayvanı uyarmak maksadı ile onu kamçılanması ele alınmış ve hayvanların da gücü yeten konular da sahibi tarafından bu şekilde uyarılabileceği yorumu yapılmıştır. İbn Battal, Ebu'l-Hasen Ali b. Halef, Şerhu Sahihi'l-Buhârî li İbn Battal, thk. Ebû Temim Yasir b. İbrahim (Beyrut: Mektebetü'r-Rüşd, 1423/2008), 5/64.

    Öneri Formu
29039 B002861 Buhari, Cihad, 49

Bize Yahya b. Yahya et-Temimi, ona Hüşeym, ona Ebu Bişr, ona Ebu Mütevekkil, ona Ebu Said el-Hudri şöyle haber vermiştir: Rasulullah'ın (sav) ashabından bazıları bir yolculukta idiler. Arap kabilelerinden birine uğradılar. Onlardan kendilerini misafir etmelerini istediler, fakat oranın ahalisi onları misafir etmedi. Onlara "içinizde rukye yapan (okuma yoluyla tedavi eden) var mı? Çünkü kabilenin önderini zehirli hay­van soktu veya hastalandı" dediler. İçlerinden birisi: "Evet!" cevâbını verdi ve yanına giderek ona Fatiha ile rukye yap­tı. Bunun üzerine adam iyileşti. (Bunun üzerine) Ona (rukye yapan sahâbîye) bir koyun sürüsü verdiler. Fakat o koyunları kabul etmedi ve "Bunu Hz. Peygamber'e (sav) anlatmadan kabul etmem" dedi. Ardından Peygamber'e (sav) gelerek hadiseyi ona anlattı ve "Ey Allah'ın Rasulü (sav) Fatiha'dan başka bir şeyle rukye (okuma yoluyla tedavi) yapma­dım" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) gülümsedi ve "Onun rukye olduğunu nereden bildin?" dedi. Sonra "sürüyü alın, bana da sizinle beraber bir hisse ayırın" buyurdular.


    Öneri Formu
6157 M005733 Müslim, Selam, 65


Açıklama: Şeyhayn'ın şartlarına göre sahihtir.

    Öneri Formu
49672 HM011111 İbn Hanbel, III, 13


    Öneri Formu
27511 D003900 Ebu Davud, Tıb, 19

Bize Eu Numân, ona Ebu Avâne, ona Ebu Beşir, ona Ebu Mütevekkil, ona da Ebu Sa'id (ra) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber'in (sav) sahabesinden bir gurup, bir görev için yola çıktılar ve Arap kabilelerinden birisinin yanında konaklayıp onlardan kendilerini misafir etmelerini istediler. Fakat o kabile bunları konuk etmekten çekindi. Bu sırada kabilenin efendisi (zehirli bir hayvan tarafından) sokulmuştu. tüm kabile koşuşturup her çareye başvurdular ama hiçbir şey fayda etmedi. Kabile halkından biri "şu yanımızda konaklayan guruba gitseniz, belki onlarda deva olacak bir şey bulunur" dedi. Bunun üzerine kabile halkından bir grup geldi ve "ey topluluk, efendimiz sokuldu. Biz onun için her çareye başvurduk, ancak hiçbir şey ona fayda vermiyor. Sizden birinizin yanında çare olacak herhangi bir ­şey var mıdır?" diye sordu. Kafileden birisi "Evet, Allah'a yemin ederim ki, ben rukye (şifa duası) yaparım. Fakat sizden bizi misafir etmenizi istemiştik, siz de misafir etmediniz. Artık şimdi bir ücret belirlemeden rukye yapmam" dedi. O kabile halkı sahabe ile bir sürü koyun karşılığında anlaştılar. O kişi de sokulmuş olan kabile efendisine gidip Fatiha Suresi'ni okuyup üfledi. Çok beklemeden kabilenin efendisi sanki bukağıdan çözülmüşçesine süratle yürüyerek gitti ve kendisinde hiçbir illet kalmadı. Râvî der ki: Kabile halkı üzerinde anlaşma sağladıkları ücreti ödedi. gruptan bir kısmı "bu koyunları bölüşün" dedi. Fakat rukye yapan sahabi "hayır, Hz. Peygamber'e (sav) gidip, olup biteni kendisine söyleyene ve bize emredeceği şeyi görene kadar bu koyunları bölüşmem" dedi. Sonra Allah Rasulü'nün huzuruna gelip olayı kendisine aktardılar. Hz. Peygamber (sav) o sahabiye "Fâtiha'nın şifa veren bir rukye olduğunu nereden bildin" buyurdu, sonra da "isabet ettiniz. Şimdi taksim ediniz ve benim için de bir hisse ayırınız" buyurdu ve güldü. Şu'be der ki: Bize Ebu Bişr "ben bu hadisi Ebu ütevekkil'den işittim" diyerek rivayet etti.


    Öneri Formu
16340 B002276 Buhari, İcâre, 16


    Öneri Formu
42870 HM003276 İbn Hanbel, I, 350