Giriş


    Öneri Formu
90758 MA003199 Musannef-i Abdurrezzak, II, 238


Açıklama: Kader meselesi ile ilgili olan bu mevkuf haberin izahı kısaca şöyle yapılabilir: Allah Teâlâ, yaratıkları daha vücut sahasına çıkarmadan önce, onların hayatta vuku bulacak hâl ve hareketlerini, kendilerine vereceği irade tasarrufu ile, ezelî ilmi sayesinde bilir. Bütün olmuş ve olacak haller hep Allah'ın ilmine uygun olarak kudret ve iradesiyle vücut bulur. Bu ölçüler dairesinde hâdiselerin oluş manzumesine Allah'ın takdiri ve kazası denir. Bunun değişmesi olamaz. Kulların mükellefiyet durumu ise, kadere bağlanmaz. Zira kaderin ne olduğunu kul bilmez, ancak Allah'ın emirlerine uyarak hareket etmek sorumluluğu altındadır. Çünkü insan, ağaçlar ve taşlar gibi, yahut hayvanat gibi istediğini yapmaya gücü yetmeyen bir varlık değildir. Allah'ın kendisine verdiği irade ile, bazı işleri yapmaya veya yapmamaya yetkisi vardır. Zaten bu irade yetkisini, iyiye mi, yoksa kötüye mi kullanacağını Allah'ın ezelden bilmesi, onun kaderini tespit demektir. İşte bu tespit, haberde de izah edildiği üzere asla değişmez. Ancak kulların sorumluluğu başka şeydir. Herkes iyi şeyleri yapmaya, kötü huylardan sakınmaya iradesini kullanabilir ve kullanmakla yükümlüdür. Bunu yapmayanlar Allah katında sorumlu olurlar, iradelerini kötüye kullandıklarından cezalarını çekerler. Dinin hükümlerine uygun olarak hareket edip yaşayanlar da sevap kazanırlar, azap çekmekten kurtulurlar.[Edebü’l-müfred, trc. A. Fikri YAVUZ, 564 no’lu dipnot (?)]

    Öneri Formu
164096 EM000283 Buhârî, Edebü'l-Müfred, 137


    Öneri Formu
33810 D004810 Ebu Davud, Edeb, 10


    Öneri Formu
7484 M006330 Müslim, Fadâilu's Sahabe, 113


    Öneri Formu
19395 N005555 Nesai, Eşribe, 7


    Öneri Formu
36864 DM000223 Darimi, Mukaddime, 23


    Öneri Formu
102919 MŞ003466 Musannef-i İbn Ebi Şeybe, Salavat, 117


    Öneri Formu
108877 MŞ018088 Musannef-i İbn Ebi Şeybe, Talak, 56


    Öneri Formu
122478 MŞ31572 Musannef-i İbn Ebi Şeybe, Vasâyâ, 47


    Öneri Formu
123589 MŞ35412 Musannef-i İbn Ebi Şeybe, Zühd, 3