Öneri Formu
Hadis Id, No:
59553, HM006583
Hadis:
حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنِ الصَّقْعَبِ بْنِ زُهَيْرٍ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ قَالَ حَمَّادٌ أَظُنُّهُ عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو قَالَ
كُنَّا عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَجَاءَ رَجُلٌ مِنْ أَهْلِ الْبَادِيَةِ عَلَيْهِ جُبَّةٌ سِيجَانٍ مَزْرُورَةٌ بِالدِّيبَاجِ فَقَالَ أَلَا إِنَّ صَاحِبَكُمْ هَذَا قَدْ وَضَعَ كُلَّ فَارِسٍ ابْنِ فَارِسٍ قَالَ يُرِيدُ أَنْ يَضَعَ كُلَّ فَارِسٍ ابْنِ فَارِسٍ وَيَرْفَعَ كُلَّ رَاعٍ ابْنِ رَاعٍ قَالَ فَأَخَذَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِمَجَامِعِ جُبَّتِهِ وَقَالَ أَلَا أَرَى عَلَيْكَ لِبَاسَ مَنْ لَا يَعْقِلُ ثُمَّ قَالَ إِنَّ نَبِيَّ اللَّهِ نُوحًا صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَمَّا حَضَرَتْهُ الْوَفَاةُ قَالَ لِابْنِهِ إِنِّي قَاصٌّ عَلَيْكَ الْوَصِيَّةَ آمُرُكَ بِاثْنَتَيْنِ وَأَنْهَاكَ عَنْ اثْنَتَيْنِ آمُرُكَ بِلَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ فَإِنَّ السَّمَوَاتِ السَّبْعَ وَالْأَرْضِينَ السَّبْعَ لَوْ وُضِعَتْ فِي كِفَّةٍ وَوُضِعَتْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ فِي كِفَّةٍ رَجَحَتْ بِهِنَّ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَلَوْ أَنَّ السَّمَوَاتِ السَّبْعَ وَالْأَرْضِينَ السَّبْعَ كُنَّ حَلْقَةً مُبْهَمَةً قَصَمَتْهُنَّ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَسُبْحَانَ اللَّهِ وَبِحَمْدِهِ فَإِنَّهَا صَلَاةُ كُلِّ شَيْءٍ وَبِهَا يُرْزَقُ الْخَلْقُ وَأَنْهَاكَ عَنْ الشِّرْكِ وَالْكِبْرِ قَالَ قُلْتُ أَوْ قِيلَ يَا رَسُولَ اللَّهِ هَذَا الشِّرْكُ قَدْ عَرَفْنَاهُ فَمَا الْكِبْرُ قَالَ أَنْ يَكُونَ لِأَحَدِنَا نَعْلَانِ حَسَنَتَانِ لَهُمَا شِرَاكَانِ حَسَنَانِ قَالَ لَا قَالَ هُوَ أَنْ يَكُونَ لِأَحَدِنَا حُلَّةٌ يَلْبَسُهَا قَالَ لَا قَالَ الْكِبْرُ هُوَ أَنْ يَكُونَ لِأَحَدِنَا دَابَّةٌ يَرْكَبُهَا قَالَ لَا قَالَ أَفَهُوَ أَنْ يَكُونَ لِأَحَدِنَا أَصْحَابٌ يَجْلِسُونَ إِلَيْهِ قَالَ لَا قِيلَ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَمَا الْكِبْرُ قَالَ سَفَهُ الْحَقِّ وَغَمْصُ النَّاسِ
Tercemesi:
Bize Süleyman b. Harb rivayet etti (ve şöyle dedi): Bize Hammâd b. Zeyd, Sak’ab b. Züheyr’den, o Zeyd b. Eslem’den rivayet etti: Hammad şöyle dedi: sanırım Atâ b. Yesar’dan rivayet etti. O da Abdullah b. Amr’dan şöyle nakletti: Rasulullah’ın (sav) yanındaydık. Çöl halkından bir adam geldi. Üzerine ipek geçirilmiş bir şalı vardı. Hz. Peygamber “Dostunuz her süvariyi alçaltmak, her çobanı da yükseltmek istiyor” buyurdu. Hz. Peygamber onun cübbesini etrafından topladı “Senin üzerine akıllı olmayanların elbisesini görmeyeyim” buyurdu. Sonra şöyle dedi: “Allah’ın peygamberi Nuh (as) vefat edeceği zaman oğluna şöyle vasiyette bulundu: Ben sana vasiyetimi bildiriyor ve sana iki şeyi emrediyor, iki şeyden de nehyediyorum. Sana kelime-i tevhidi emrediyorum. Yedi gök ve yer bir terazinin bir kefesine kelime-i tevhid de diğer kefesine konulsa kelime-i tevhid ondan ağır gelir. Eğer yedi gök ve yerler bir halka olsa onları kelime-i tevhid ve “sübhanallahi ve bi-hamdihi” birbirinden ayırır. Çünkü o her şeyin duasıdır. Mahlukat onunla rızıklanır. Seni şirk ve kibirden nehyederim.” Rivayet eden şöyle dedi: Dedim ki veya denildi ki: Ey Allah’ın resulü! Şirki biliyoruz. Ama kibir nedir? Birimizin güzel bir ayakkabısı ve ayakkabısının da güzel iki tokası olması mıdır?” Rasulullah (sav) “Hayır, değildir” buyurdu. “Birimizin giyindiği bir elbisesinin olması mıdır?” diye sordu. Hz. Peygamber (sav) “Hayır, bu değildir” buyurdu. Adam “Birimizin binecek bineği olması mıdır?” diye sorunca Hz. Peygamber (sav) “Hayır, bu değildir” diye cevap verdi. “Peki, oturup konuşacağımız arkadaşlarımızın olması mıdır?” diye sorunca “Hayır, bu değildir” diye cevapladı. Bunun üzerine “Öyleyse Ey Allah’ın resulü! Kibir nedir?” diye soruldu. Hz. Peygamber (sav) de “Hak yoldan ayrılman ve insanları hor görmendir” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Abdullah b. Amr b. el-As 6583, 2/612
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Ebu Muhammed Ata b. Yesar el-Hilalî (Ata b. Yesar)
3. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
4. Sak'ab b. Züheyr el-Ezdi (Sak'ab b. Züheyr b. Abdullah)
5. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
6. Ebu Eyyüb Süleyman b. Harb el-Vâşihî (Süleyman b. Harb b. Büceyl)
Konular:
Haklar, Her Hakkı Sahibine Vermek, Adalet
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Kibir, Kibir ve gurur
KTB, LİBAS, GİYİM-KUŞAM
Peygamberler, Hz. Nuh
Şirk, şirk koşmak
Soru, bedevilerin soruları, Rasulullah'a
Tevhid, İslam inancı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
44033, HM007101
Hadis:
حَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ جَرِيرٍ حَدَّثَنَا أَبِي سَمِعْتُ الصَّقْعَبَ بْنَ زُهَيْرٍ يُحَدِّثُ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو قَالَ
أَتَى النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَعْرَابِيٌّ عَلَيْهِ جُبَّةٌ مِنْ طَيَالِسَةٍ مَكْفُوفَةٌ بِدِيبَاجٍ أَوْ مَزْرُورَةٌ بِدِيبَاجٍ فَقَالَ إِنَّ صَاحِبَكُمْ هَذَا يُرِيدُ أَنْ يَرْفَعَ كُلَّ رَاعٍ ابْنِ رَاعٍ وَيَضَعَ كُلَّ فَارِسٍ ابْنِ فَارِسٍ فَقَامَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مُغْضَبًا فَأَخَذَ بِمَجَامِعِ جُبَّتِهِ فَاجْتَذَبَهُ وَقَالَ لَا أَرَى عَلَيْكَ ثِيَابَ مَنْ لَا يَعْقِلُ ثُمَّ رَجَعَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَجَلَسَ فَقَالَ إِنَّ نُوحًا عَلَيْهِ السَّلَام لَمَّا حَضَرَتْهُ الْوَفَاةُ دَعَا ابْنَيْهِ فَقَالَ إِنِّي قَاصِرٌ عَلَيْكُمَا الْوَصِيَّةَ آمُرُكُمَا بِاثْنَتَيْنِ وَأَنْهَاكُمَا عَنْ اثْنَتَيْنِ أَنْهَاكُمَا عَنْ الشِّرْكِ وَالْكِبْرِ وَآمُرُكُمَا بِلَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ فَإِنَّ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا فِيهِمَا لَوْ وُضِعَتْ فِي كِفَّةِ الْمِيزَانِ وَوُضِعَتْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ فِي الْكِفَّةِ الْأُخْرَى كَانَتْ أَرْجَحَ وَلَوْ أَنَّ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضَ كَانَتَا حَلْقَةً فَوُضِعَتْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ عَلَيْهَا لَفَصَمَتْهَا أَوْ لَقَصَمَتْهَا وَآمُرُكُمَا بِسُبْحَانَ اللَّهِ وَبِحَمْدِهِ فَإِنَّهَا صَلَاةُ كُلِّ شَيْءٍ وَبِهَا يُرْزَقُ كُلُّ شَيْءٍ
Tercemesi:
Bize Vehb b. Cerir rivayet etti ve (şöyle dedi): Bize babam rivayet etti ve şöyle dedi: Sak’ab b. Züheyr’i, Zeyd b. Eslem’den rivayet ederken işittim. O da Atâ b. Yesar’dan, o da Abdullah b. Amr’dan şöyle nakletti: . Çöl halkından bir adam geldi. Üzerine ipek geçirilmiş bir şalı vardı. Hz. Peygamber “Dostunuz her süvariyi aşağı yıkmak, her çobanı da kaldırmak istiyor” buyurdu. Hz. Peygamber kızarak onun cübbesinin uçlarını eline alıp topladı “Senin üzerine akıllı olmayanların elbisesini görmeyeyim” buyurdu. Sonra şöyle dedi: “Allah’ın peygamberi Nuh (as) vefat edeceği zaman oğluna şöyle vasiyette bulundu: Ben sana vasiyetimi bildiriyor ve sana iki şeyi emrediyor, iki şeyden de nehyediyorum. Sana kelime-i tevhidi emrediyorum. Yedi gök ve yer bir terazinin bir kefesine kelime-i tevhid de diğer kefesine konulsa kelime-i tevhid ondan ağır gelir. Eğer yedi gök ve yerler bir halka olsa onları kelime-i tevhid ve “sübhanalli ve bi-hamdihi” onları birbirinden ayırırdı. Çünkü o her şeyin duasıdır. Mahlukat onunla rızıklanır.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Abdullah b. Amr b. el-As 7101, 2/726
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Ebu Muhammed Ata b. Yesar el-Hilalî (Ata b. Yesar)
3. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
4. Sak'ab b. Züheyr el-Ezdi (Sak'ab b. Züheyr b. Abdullah)
5. Ebu Nadr Cerîr b. Hazım el-Ezdî (Cerir b. Hâzim b. Zeyd b. Abdullah b. Şucâ')
6. Ebu Abbas Vehb b. Cerir el-Ezdi (Vehb b. Cerir b. Hazim b. Zeyd b. Abdullah b. Şuca')
Konular:
Aile, aile içinde çocuklarla ilişkiler
Hz. Peygamber, Hz. Peygamber'e karşı kaba davranışlar
Kibir, Kibir ve gurur
Peygamberler, Hz. Nuh
Şirk, Şirk- Müşrik
Soru, bedevilerin soruları, Rasulullah'a
Tesbih
Vasiyet
Zikir, lafızları, şekli
Öneri Formu
Hadis Id, No:
188433, NM000155
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ إِسْحَاقَ الْفَقِيهُ، أَنْبَأَ مُحَمَّدُ بْنُ أَيُّوبَ، ثنا أَبُو الرَّبِيعِ الزَّهْرَانِيُّ، وَأَحْمَدُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَا: ثنا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ، عَنِ الصَّقْعَبِ بْنِ زُهَيْرٍ، وَحَدَّثَنِي مُحَمَّدُ بْنُ صَالِحِ بْنِ هَانِئٍ، وَاللَّفْظُ لَهُ، ثنا إِبْرَاهِيمُ بْنُ أَبِي طَالِبٍ، ثنا أَبُو قُدَامَةَ، ثنا وَهْبُ بْنُ جَرِيرٍ، ثنا أَبِي، قَالَ: سَمِعْتُ الصَّقْعَبَ بْنَ زُهَيْرٍ، يُحَدِّثُ، عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ، عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو، قَالَ: أَتَى النَّبِيَّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَعْرَابِيٌّ عَلَيْهِ جُبَّةٌ مِنْ طَيَالِسَةٍ مَكْفُوفَةٍ بِالدِّيبَاجِ، فَقَالَ: إِنَّ صَاحِبَكُمْ هَذَا يُرِيدُ رَفْعَ كُلِّ رَاعٍ وَابْنِ رَاعٍ، وَيَضَعُ كُلَّ فَارِسٍ وَابْنَ فَارِسٍ، فَقَامَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَجَلَسَ، فَقَالَ: " إِنَّ نُوحًا لَمَّا حَضَرَتْهُ الْوَفَاةُ دَعَا ابْنَيْهِ فَقَالَ: إِنِّي قَاصٌّ عَلَيْكُمَا الْوَصِيَّةَ: آمُرُكُمَا بِاثْنَيْنِ وَأَنْهَاكُمَا عَنِ اثْنَيْنِ: أَنْهَاكُمَا عَنِ الشِّرْكِ وَالْكِبْرِ وَآمُرُكُمَا بِلَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ، فَإِنَّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا فِيهِنَّ لَوْ وُضِعَتْ فِي كِفَّةِ الْمِيزَانِ وَوُضِعَتْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ فِي الْكِفَّةِ الْأُخْرَى كَانَتْ أَرْجَحَ مِنْهُمَا، وَلَوْ أَنَّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا فِيهِمَا كَانَتْ حَلْقَةً فَوُضِعَتْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ عَلَيْهِمَا لَقَصَمَتْهُمَا، وَآمُرُكُمَا بِسُبْحَانَ اللَّهِ وَبِحَمْدِهِ فَإِنَّهُمَا صَلَاةُ كُلِّ شَيْءٍ وَبِهَا يُرْزَقُ كُلُّ شَيْءٍ «.» هَذَا حَدِيثٌ صَحِيحُ الْإِسْنَادِ وَلَمْ يُخَرِّجَا لِلصَّقْعَبِ بْنِ زُهَيْرٍ فَإِنَّهُ ثِقَةٌ قَلِيلُ الْحَدِيثِ، سَمِعْتُ أَبَا الْحَسَنِ عَلِيَّ بْنَ مُحَمَّدِ بْنِ عُمَرَ يَقُولُ: سَمِعْتُ عَبْدَ الرَّحْمَنِ بْنَ أَبِي حَاتِمٍ يَقُولُ: سَأَلْتُ أَبَا زُرْعَةَ، عَنِ الصَّقْعَبِ بْنِ زُهَيْرٍ فَقَالَ: ثِقَةٌ، وَهُوَ أَخُو الْعَلَاءِ بْنِ زُهَيْرٍ، وَهَذَا مِنَ الْجِنْسِ الَّذِي يَقُولُ: إِنَّ الثِّقَةَ إِذَا وَصَلَهُ لَمْ يَضُرَّهُ إِرْسَالُ غَيْرِهِ "
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir b. İshak el-Fakîh, ona Muhammed b. Eyyüb, ona Ebu Rebî ez-Zührî ve Ahmed b. İbrahim, onlara Hammad b. Zeyd, ona Sak'ab b. Züheyr; [T] Bana Muhammed b. Salih b. Hânî -aşağıdaki lafız ona aittir-, ona İbrahim b. Ebu Talip, ona Ebu Kudâme, ona Vehb b. Cerir, ona babası, ona Sak'ab b. Züheyr, ona Zeyd b. Eslem, ona Atâ b. Yesar, ona Abdullah b. Amr nakletti: Nebi'ye (sav), üzerinde kenarları ipekle çevrilmiş taylasan türü bir cübbe bulunan bir bedevi geldi ve şöyle dedi: "Sizin bu arkadaşınız her çoban oğlu çobanın konumunu yükseltmek, her cengaver oğlu cengaverin konumunu da küçük düşürmek istiyor." Nebi (sav) kalkıp oturdu ve şöyle dedi: "Nuh (as) vefat edeceği zaman iki oğlunu çağırdı ve dedi ki: Size vasiyetimi anlatacak; iki şeyi emredip iki şeyi de yasaklayacağım. Size şirki ve kibri yasaklıyor, Lâ İlâhe İllallah'ı emrediyorum. Çünkü gökler, yer ve ikisi içindekiler terazinin bir kefesine, Lâ İlâhe İllallah diğer kefesine koyulsa, Lâ İlâhe İllallah ağır gelirdi. Gökler, yer ve ikisi içindekiler bir çember olsa ve Lâ İlâhe İllallah ikisi üzerine koyulsa, Lâ İlâhe İllallah ikisini de parçalardı. Size 'Sübhanallahi ve bihamdihi'yi [Allah'ı, överek tüm eksikliklerden tenzih ederim] emrediyorum. Zira Lâ İlâhe İllallah ve 'Sübhanallahi ve bihamdihi' her varlığın duasıdır. Her şeye bunlar sebebiyle rızık verilir." Bu isnadı sahih bir hadistir. Şeyhân, Sak'ab b. Züyer'den hadis rivayet etmemişlerdir. Çünkü Sak'ab sika ve kalîlü'l-hadis [az hadis rivayet eden] bir ravidir. Ebu'l-Hasen Ali b. Muhammed'i şöyle derken duydum: Abdurrahman b. Ebu Hâtim'i şöyle derken duydum. 'Ebu Zür'a'ya Sak'ab b. Züheyr'i sordum, o da 'Sikadır. Alâ b. Züheyr'in kardeşidir.' dedi. Bu, Ebu Zür'a'nın 'Sika ravi bir hadisi mevsul olarak zikrettiğinde başkasının mürsel olarak rivayet etmesi ona zarar vermez' dediği türden bir ravidir.'
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, İmân 155, 1/119
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Ebu Muhammed Ata b. Yesar el-Hilalî (Ata b. Yesar)
3. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
4. Sak'ab b. Züheyr el-Ezdi (Sak'ab b. Züheyr b. Abdullah)
5. Ebu Nadr Cerîr b. Hazım el-Ezdî (Cerir b. Hâzim b. Zeyd b. Abdullah b. Şucâ')
6. Ebu Abbas Vehb b. Cerir el-Ezdi (Vehb b. Cerir b. Hazim b. Zeyd b. Abdullah b. Şuca')
7. Ebu Kudame Ubeydullah b. Saîd el-Yeşkurî (Ubeydullah b. Saîd b. Yahya)
8. İbrahim b. Ebu Talib en-Nisaburi (İbrahim b. Muhammed b. Nuh b. Abdullah b. Halid)
9. Ebu Cafer Muhammed b. Salih el-Varrak (Muhammed b. Salih b. Hani b. Zeyd)
Konular:
Alem, Mahlukat, yaratılanların Allah'ı tesbih etmesi
Hamd, Allah'a hamdetmek
Kibir, Kibir ve gurur
Peygamberler, Hz. Nuh
Şirk, Şirk- Müşrik
Tevhid, İslam inancı
Zikir, mahlukatın Allah'ı zikretmesi
حدثنا سليمان بن حرب قال حدثنا حماد بن زيد عن الصقعب بن زهير عن زيد بن اسلم قال لا أعلمه إلا عن عطاء بن يسار عن عبد الله بن عمرو قال : كنا جلوسا عند رسول الله صلى الله عليه وسلم فجاء رجل من أهل البادية عليه جبة سيجان حتى قام على رأس النبي صلى الله عليه وسلم فقال إن صاحبكم قد وضع كل فارس أو قال يريد أن يضع كل فارس ويرفع كل راع فأخذ النبي صلى الله عليه وسلم بمجامع جبته فقال ألا أرى عليك لباس من لا يعقل ثم قال إن نبي الله نوحا صلى الله عليه وسلم لما حضرته الوفاة قال لابنه إني قاص عليك الوصية آمرك باثنتين وأنهاك عن اثنتين آمرك بلا إله إلا الله فإن السماوات السبع والأرضين السبع لو وضعن في كفة ووضعت لا إله إلا الله في كفة لرجحت بهن ولو أن السماوات السبع والأرضين السبع كن حلقة مبهمه لقصمتهن لا إله إلا الله وسبحان الله وبحمده فإنها صلاة كل شيء وبها يرزق كل شيء وأنهاك عن الشرك والكبر فقلت أو قيل يا رسول الله هذا الشرك قد عرفناه فما الكبر هو أن يكون لأحدنا حلة يلبسها قال لا قال فهو أن يكون لأحدنا نعلان حسنتان لهما شرا كان حسنان قال لا قال فهو أن يكون لأحدنا دابة يركبها قال لا قال فهو أن يكون لأحدنا أصحاب يجلسون إليه قال لا قال يا رسول الله فما الكبر قال سفه الحق وغمص الناس
حدثنا عبد الله بن مسلمة قال حدثنا عبد العزيز عن زيد عن عبد الله بن عمرو أنه قال : يا رسول الله أمن الكبر نحوه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164788, EM000548
Hadis:
حدثنا سليمان بن حرب قال حدثنا حماد بن زيد عن الصقعب بن زهير عن زيد بن اسلم قال لا أعلمه إلا عن عطاء بن يسار عن عبد الله بن عمرو قال : كنا جلوسا عند رسول الله صلى الله عليه وسلم فجاء رجل من أهل البادية عليه جبة سيجان حتى قام على رأس النبي صلى الله عليه وسلم فقال إن صاحبكم قد وضع كل فارس أو قال يريد أن يضع كل فارس ويرفع كل راع فأخذ النبي صلى الله عليه وسلم بمجامع جبته فقال ألا أرى عليك لباس من لا يعقل ثم قال إن نبي الله نوحا صلى الله عليه وسلم لما حضرته الوفاة قال لابنه إني قاص عليك الوصية آمرك باثنتين وأنهاك عن اثنتين آمرك بلا إله إلا الله فإن السماوات السبع والأرضين السبع لو وضعن في كفة ووضعت لا إله إلا الله في كفة لرجحت بهن ولو أن السماوات السبع والأرضين السبع كن حلقة مبهمه لقصمتهن لا إله إلا الله وسبحان الله وبحمده فإنها صلاة كل شيء وبها يرزق كل شيء وأنهاك عن الشرك والكبر فقلت أو قيل يا رسول الله هذا الشرك قد عرفناه فما الكبر هو أن يكون لأحدنا حلة يلبسها قال لا قال فهو أن يكون لأحدنا نعلان حسنتان لهما شرا كان حسنان قال لا قال فهو أن يكون لأحدنا دابة يركبها قال لا قال فهو أن يكون لأحدنا أصحاب يجلسون إليه قال لا قال يا رسول الله فما الكبر قال سفه الحق وغمص الناس
حدثنا عبد الله بن مسلمة قال حدثنا عبد العزيز عن زيد عن عبد الله بن عمرو أنه قال : يا رسول الله أمن الكبر نحوه
Tercemesi:
— Abdullah tbni Amr'dan, şöyle dediği rivayet
— Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in yanında oturuyorduk da çöl halkından bir adam geldi; üzerinde dibada örülü cübbe vardı. Tâ Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve SeHem)'m başucunda durup, şöyle dedi:
— Sizin arkadaşınız her babayiğiti aşağı yıkmıştır (yahut demiştir ki, her babayiğiti aşağı yıkmak istiyor) ve çobanı (zavallıyı) da yukarı
kaldırıyor.
Bunun üzerine Peygamber (Sallallahü A leyhi ve Sellem), onun cübbesini eteklerinden tutup, şöyle buyurdu :
«— Senin üzerinde anlamaz kimsenin elbisesi görülmüyor mu?»
Sonra Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
— Allah'ın Peygamberi Nuh (Aleyhisselâm)'m vefatı yaklaşınca, oğluna dedi ki:
— Ben sana vasıyyetlmi söylüyorum: Sana iki şeyi emrediyorum ve sana iki şeyi yasaklıyorum. Sana, = Lâ İlahe İllallah = i emrediyorum; çünkü yedi kat göklerle yedi kat arz eğer bir terazi kefesine ve Lâ İlahe İllallah da diğer bir kefeye konsa, bu tevhit onlara daha ağır basardı. Eğer yedi kat göklerle yedi kat arz, uçsuz bucaksız bir çember olsalar, onları Lâ İlahe İllallah ve Sübhanellahi ve bihamdihi kelimeleri kırardı; çünkü bu kelimeler her yaratığın duâsıdır; ve bunlarla her şey nziklamr. (Lâ İlahe İllallah ile Sübhanellahi ve Bihamdihi kelimelerini söyle, bu ikisini bırakma).
Bir de Allah'a ortak koşmaktan ve kibirlenmekten seni men' ediyorum.»
Peygambere soruldu ki:
— Ey Allah'ın Resulü! Bu Allah'a ortak koşmayı bildik; ancak kibirlenmek nedir, birimizin güzel elbisesi olup onu giymesi midir? Peygamber:
— Hayır!» dedi. Adam sordu:
— Bizden birimizin güzel iki kayışlı iki güzel ayakkabısı olması mıdır? Peygamber:
«— Hayır!» dedi. Adam sordu:
— Birimizin binecek hayvana sahip olması mıdır? Peygamber: «— Hayır!» dedi. Adam yine sordu:
— Kibir, birimizin arkadaşları olup, kendisiyle oturmaları mıdır? Peygamber:
«— Hayır!» dedi. Adam, o halde kibir nedir, ey Allah'ın Resulü? dedi. Peygamber şöyle buyurdu :
«— Hakkı çiğnemektir ve insanları küçük görmektir.»[1063]
Kibir, insanın kendi nefsini başkalarından üstün görmesine ve onları hakir saymasına elenir. Hadîs-i şeriften anlıyoruz ki, güzel ve temiz elbise giymek ve bunlara sahip olmak kibir değildir. Eğer bunlar, başkalarına üstünlük ve onları küçümsemek niyeti ile giyilirlerse, o zaman kibir olur. Kendini başkalarından büyük gören İnsan, herkesi kendine hizmetçi ve bir nevi köle sayar; böylece haklarını çiğner, onlara zulmeder. İşte böyle hareketleri bulunanlar, asıl kibir sahibi olanlardır. Peygamber Efendimiz de buna işaret buyurmuşlardır.
Yüksek mevkide bulunmak, geniş imkânlara sahip olmak, sözü geçerli olmak ve akranlarla birteşmemek hep kibri doğuran sebeplerdir. İnsan, ilk mayasının ne olduğunu, ölünce bîr cîfeye döneceğini ve halen bağırsaklarının ne taşıdığını düşünür de ibret alırsa, hiç bir zaman büyüklenmez, kibirli olmaz. İnsanların kendini övmesinden de bir gurur duymaz. Zaten yüze karşı başkasını öğmeyi peygamberimiz yasaklamışlardır; ve şöyle buyurmuşlardır:
«— Birbirinizi övmekten sakınınız; çünkü o, (arkadaşı bir nevi) boğazlamaktır. Eğer sizden biriniz kardeşini övmek zorunda kalırsa, zan-nımca iyidir, ben Allah'a karşı hiç kimseyi temize çıkaramam, desin.»
Rivayet edildiğine göre, Hz. E b û Bekir (Radiyallahu anh) medhedildiği zaman şöyle derdi:
«— Allah'ım! Sen beni, kendimden daha iyi bilirsin. Ben de kendimi insanlardan daha iyi bilirim.
Allah'ım! Beni, onların zan ettiklerinden daha hayırlı kıl ve bende bilmedikleri günahları da bağışla; onların söyledikleri şeyle beni hesaba çekme.»
İnsanın bizzot kendini övmesi ve Övülmeyi sevmesi de kibir sayılan çirkin hareketlerdir. Kesin ifadelerle ne başkasını övmeli, ne de övülmeyi İstemelidir. Kİbİr, İnsanı Allah Tealâ hazretlerine isyana sevk eden, Firavunlaşmaya kadar iten çok kötü bir hastalıktır. İblisin de isyanına sebep kibir olmuştur.
Hz. Nuh (Aleyhisselâm) oğluna .vasiyetleri arasında söylemiş: Lâ İlahe İllallah ile Sübhanellahİ ve Bİhamdihi'den ibaret iki kelime yardı ki, bunlar bütün kâinatın kıymetinden daha üstön geliyorlar. Zİra Allah Tealâ kâinat içinde en şerefli mahluk olan inşan ve cinleri, ancak kendisine ibadet etsinler diye yaratmıştır. Ubudiyetin esası da Allah'ı eşsiz ve ortaksız bir varlık bilmek ve ona inanmaktır, onu her türlü noksanlıklardan da tenzih edip ona hamd etmektir, işte bu iki kelime, bu manaları toplamakta, olduğundan bunlara denk hiç bir kıymet olamaz. Tevhid ne kadar büyük bir kıymet İse, aksine şirk de o kadar büyük bir günahtır. Onun için şirkten, Allah'a ortak koşmaktan sakınmak ve tevhide sarılmak tavsiyeleri her şeyin ûstöridedir.
Bize Abdullah b. Mesleme anlatmış, şöyle demiştir:
— Bize Abdülaziz Zeyd'den, o da Abdullah b. Amr'dan anlattığına göre, Abdullah dedi ki:
— Ya Resûlallah! Şu ve şu... işler kibirden midir? şekliyle aynını anlattı.[1064]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 548, /434
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Ebu Muhammed Ata b. Yesar el-Hilalî (Ata b. Yesar)
3. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
4. Sak'ab b. Züheyr el-Ezdi (Sak'ab b. Züheyr b. Abdullah)
5. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
6. Ebu Eyyüb Süleyman b. Harb el-Vâşihî (Süleyman b. Harb b. Büceyl)
Konular:
Hz. Peygamber, anlattığı kıssalar
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
İman, Esasları, Allah'a İman
Kibir, Kibir ve gurur
KTB, İMAN
KTB, LİBAS, GİYİM-KUŞAM
Peygamberler, Hz. Nuh
Şirk, şirk koşmak
Şirk, Şirk- Müşrik
Tevhid, İslam inancı
حَدَّثَنَا ابو زرعة الدمشقي، قال ثنا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنِ الصَّقْعَبِ بْنِ زُهَيْرٍ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو قَالَ كُنَّا عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- فَجَاءَ رَجُلٌ مِنْ أَهْلِ الْبَادِيَةِ عَلَيْهِ جُبَّةُ سِيجَانٍ مَزْرُورَةٌ بِالدِّيبَاجِ فَقَالَ : إِنَّ رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم يريد أن يرفع كُلَّ فَارِسٍ ابْنِ فَارِسٍ. و يَضَعَ كُلَّ رَاعٍ ابْنِ رَاعٍ. فَأَخَذَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- بِمَجَامِعِ جُبَّتِهِ وَقَالَ « إن عَلَيْه لِبَاسَ مَنْ لاَ يَعْقِلُ ». ثُمَّ قَالَ « إِنَّ نَبِىَّ اللَّهِ نُوحاً لَمَّا حَضَرَتْهُ الْوَفَاةُ قَالَ لاِبْنِهِ يا بني إِنِّى موصك، فقَاصٌّ عَلَيْكَ الْوَصِيَّةَ، آمُرُكَ بِاثْنَتَيْنِ وَأَنْهَاكَ عَنِ اثْنَتَيْنِ آمُرُكَ بِلاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ، فلو أن السَّمَوَاتِ السَّبْعَ وَالأَرْضِينَ السَّبْعَ وُضِعَن فِى كَفَّةٍ وَ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ فِى كَفَّةٍ لرَجَحَتْ بِهِنَّ وَلَوْ أَنَّ السَّمَوَاتِ السَّبْعَ وَالأَرْضِينَ السَّبْعَ كانت حَلْقَةً مُبْهَمَةً قَصَمَتْهُنَّ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وأصيك وَسُبْحَانَ اللَّهِ وَبِحَمْدِهِ ،فَإِنَّهَا صَلاَةُ الْخَلْقُ ،وبها يرزق الخلق، وَأَنْهَاكَ عَنِ الكفر وَالْكِبْرِ ». فقَالَ رجل: يَا رَسُولَ اللَّهِ الكفر قَدْ عَرَفْنَاهُ فَمَا الْكِبْرُ؟ اهون أَنْ يَكُونَ للرجل نَعْلاَنِ حَسَنَتَانِ يلبسهما وله شِرَاكَانِ حَسَنَانِ يعجبه ذلك؟ قَالَ « لاَ ». قَالَ :فهُوَ أَنْ يَكُونَ له حلة حسنة يلبسها؟ قال« لاَ ». قَالَ :فهو ان يكون له فرس جميل يعجبه جماله؟ قال: لا قال: فهُوَ أَنْ يَكُونَ له أَنْ يَكُونَ له اصحاب يَجْلِسُونَه ؟ قَالَ « لاَ ». قالَ: فما الكبر؟ قَالَ «أن تسَفَهُ الْحَقِّ وَتغَمْصُ النَّاسِ ».
Öneri Formu
Hadis Id, No:
188213, MK13655
Hadis:
حَدَّثَنَا ابو زرعة الدمشقي، قال ثنا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنِ الصَّقْعَبِ بْنِ زُهَيْرٍ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو قَالَ كُنَّا عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- فَجَاءَ رَجُلٌ مِنْ أَهْلِ الْبَادِيَةِ عَلَيْهِ جُبَّةُ سِيجَانٍ مَزْرُورَةٌ بِالدِّيبَاجِ فَقَالَ : إِنَّ رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم يريد أن يرفع كُلَّ فَارِسٍ ابْنِ فَارِسٍ. و يَضَعَ كُلَّ رَاعٍ ابْنِ رَاعٍ. فَأَخَذَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- بِمَجَامِعِ جُبَّتِهِ وَقَالَ « إن عَلَيْه لِبَاسَ مَنْ لاَ يَعْقِلُ ». ثُمَّ قَالَ « إِنَّ نَبِىَّ اللَّهِ نُوحاً لَمَّا حَضَرَتْهُ الْوَفَاةُ قَالَ لاِبْنِهِ يا بني إِنِّى موصك، فقَاصٌّ عَلَيْكَ الْوَصِيَّةَ، آمُرُكَ بِاثْنَتَيْنِ وَأَنْهَاكَ عَنِ اثْنَتَيْنِ آمُرُكَ بِلاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ، فلو أن السَّمَوَاتِ السَّبْعَ وَالأَرْضِينَ السَّبْعَ وُضِعَن فِى كَفَّةٍ وَ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ فِى كَفَّةٍ لرَجَحَتْ بِهِنَّ وَلَوْ أَنَّ السَّمَوَاتِ السَّبْعَ وَالأَرْضِينَ السَّبْعَ كانت حَلْقَةً مُبْهَمَةً قَصَمَتْهُنَّ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وأصيك وَسُبْحَانَ اللَّهِ وَبِحَمْدِهِ ،فَإِنَّهَا صَلاَةُ الْخَلْقُ ،وبها يرزق الخلق، وَأَنْهَاكَ عَنِ الكفر وَالْكِبْرِ ». فقَالَ رجل: يَا رَسُولَ اللَّهِ الكفر قَدْ عَرَفْنَاهُ فَمَا الْكِبْرُ؟ اهون أَنْ يَكُونَ للرجل نَعْلاَنِ حَسَنَتَانِ يلبسهما وله شِرَاكَانِ حَسَنَانِ يعجبه ذلك؟ قَالَ « لاَ ». قَالَ :فهُوَ أَنْ يَكُونَ له حلة حسنة يلبسها؟ قال« لاَ ». قَالَ :فهو ان يكون له فرس جميل يعجبه جماله؟ قال: لا قال: فهُوَ أَنْ يَكُونَ له أَنْ يَكُونَ له اصحاب يَجْلِسُونَه ؟ قَالَ « لاَ ». قالَ: فما الكبر؟ قَالَ «أن تسَفَهُ الْحَقِّ وَتغَمْصُ النَّاسِ ».
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
, ,
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Ebu Muhammed Ata b. Yesar el-Hilalî (Ata b. Yesar)
3. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
4. Sak'ab b. Züheyr el-Ezdi (Sak'ab b. Züheyr b. Abdullah)
5. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
6. Ebu Eyyüb Süleyman b. Harb el-Vâşihî (Süleyman b. Harb b. Büceyl)
7. Ebu Züra ed-Dımeşki (Abdurrahman b. Amr b. Abdullah b. Safvan b. Amr)
Konular:
Haklar, Her Hakkı Sahibine Vermek, Adalet
Hz. Peygamber, insanî ilişkileri
Kibir, Kibir ve gurur
KTB, LİBAS, GİYİM-KUŞAM
Peygamberler, Hz. Nuh
Şirk, şirk koşmak
Soru, bedevilerin soruları, Rasulullah'a
Tevhid, İslam inancı