21 Kayıt Bulundu.
Bize Ahmed b. Osman b. Hakîm, ona Amr, ona Esbât, ona Simâk, ona İkrime, ona da İbn Abbas (ra) şöyle demiştir: "Aralarında kavga çıkan iki komşu kadından biri, hâmile olan diğer kadına taşla vurdu. Hâmile kadın, saçları da çıkmış olan çocuğunu düşürdü ve kendisi de öldü. Rasûlullah (sav), âkılenin diyet ödemelerine hükmetti. Kadının amcası, "- Ey Allah'ın Rasûlü! Kadın ayrıca saçları bitmiş bir çocuğu da düşürdü" dedi. Bunun üzerine öldüren kadının babası, "- Bu adam yalan söylüyor, vallahi o çocuk ne ses çıkardı, ne yedi, ne de içti! Bu gibilerin kanı gederdir" dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Bu sözler cahiliye devrinin bir seci’i ve kehâneti midir? Çocuk için, bir gurre gerekir." İbn Abbas diyor ki: Bu kadınlardan biri Müleyke, diğeri de Ümmü Gatîf idi.
Açıklama: Burada ölen cenîn için gurre ödenmesi emredilmektedir. Gurre, düşürülen cenîn için ödenmesi gereken malî tazminattır. Bunun miktarı konusunda farklı görüşler vardır. Tam diyetin yirmide biri, bir köle veya câriyenin değeridir. Âkıle, öldüren tarafın yakın akrabasıdır. Rasûlullah (sav), öldürülen kadına diyeti, öldüren kadının akrabaları tarafından ödenmesine hükmetmiştir.
Bize Kasım b. Zekeriya b. Dinar, ona Ahmed b. Mufaddal, ona Esbât, ona Süddî, ona Musab b. Sa’d, ona da babası (Sa'd b. Ebu Vakkâs) şöyle demiştir: Allah'ın Rasulü, Mekke fethedildiği gün, dört erkek, iki kadın hariç tüm Mekkelilere aman verdi. Hz. peygamber bu dört erkek ve iki kadın hakkında "Kâbe'nin örtüsüne sarınmış halde bulsanız bile onları öldürün" buyurdu. Bunlar İkrime b. Ebu Cehil, Abdullah b. Hatal, Makîs b. Subabe, Abdullah b. Sa’d b. Ebu Serh'tir. Abdullah b. Hatal gerçekten de Kâbe’nin örtüsüne sarınmış olduğu halde yakalandı. Said b. Hureys ile Ammar b. Yasir onu öldürmek için koştular, yaşı daha genç olan Said, Ammar'dan önce davranarak onu öldürdü. Makîs b. Subabe'yi de çarşıda yakalayıp öldürdüler. İkrime ise gemiye binerek kaçtı. Bir ara gemi fırtınaya yakalandı. Gemidekilerin hepsi birden: “Allah'tan başkasına yakarmayı bırakın, şu anda putlarınız ve ilâhlarınızın hiç birinin size bu gemide bir faydası olmaz” dediler. Bunun üzerine İkrime “vallahi denizde beni Allah'a olan ihlâs ve samimiyet kurtarıyorsa, beni karada da bundan başkası kurtaramaz” diye söylendi ve “Allah’ım sana söz veriyorum. Eğer beni şu anda içinde bulunduğum tehlikeden kurtarırsan Muhammed’e gidip O’nun eline yapışacak ve iman edeceğim, umarım, O’nu affedici ve ikram sahibi olarak bulurum” diye Allah'a yakardı. Gemiden kurtulan İkrime gelip Müslüman oldu. Abdullah b. Sa’d b. Ebu Serh ise Osman b. Affan’ın yanında saklandı. Allah'ın Rasulü, biat almak üzere Mekkelileri çağırdığında, Osman onu Efendimize getirdi ve “ey Allah'ın Rasulü, elini uzat da Abdullah sana biat etsin” dedi. Bunun üzerine Abdullah üç defa başını kaldırıp Allah'ın Resulüne baktı. Üçünde de Efendimiz iltifat etmedi. Ancak bu üç teşebbüsten sonra Peygamberimize biat edebildi. Ardından Peygamberimiz (sav) ashabına dönerek "biat etmek üzere geldiğinde ona elimi vermediğimi gördüğünüz halde içinizde aklı başında biri çıkıp niye şu adamı öldürmedi?" diye çıkıştı. Efendimizin serzenişi karşısında oradakiler “Senin düşünceni bilemedik, ey Allah'ın Resulü, bize işaret etseydin ya” dediler. Hz. Peygamber "hiçbir Peygambere haince işaret eden bir göz yaraşmaz" buyurdu.