38 Kayıt Bulundu.
Bize Züheyr b. Harb, ona Haccac, ona da İbn Cüreyc şöyle demiştir: "Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Rasule de itaat edin ve sizden olan ululemre de!..." (Nisâ, 59) mealindeki ayet Abdullah b. Kays b. Adî hakkında nazil oldu. Hz. Peygamber (sav) onu bir askerî birlikle sefere yollamıştı. Bunu bana Ya'la, ona Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbas (ra) rivayet etti.
Açıklama: Abdullah, Rasulullah (sav) tarafından bir askerî birliğe komutan tayin edilerek yola çıkarılmış, askerlere de ona itaat etmeleri emredilmişti. Yolculuk esnasında Abdullah askerlere kızarak şöyle demiş: "- Rasulullah (sav) bana itaat etmenizi emir buyurmadı mı?" "- Evet." "- Öyleyse bana odun toplayın!" demiş. Odunu toplamışlar. Sonra; "- Ateş yakın!" diye emretmiş, yakmışlar. Sonra da bu ateşe girin!" demiş. Bazıları girmek istemişse de diğerleri mâni olmuşlar ve ateş sönünceye kadar beklemişler. Bu sırada Abdullah’ın öfkesi de geçmiş. Bu olay Rasulullah'a (sav) ulaşınca; "- Eğer ateşe girselerdi kıyamete kadar çıkamazlardı, itaat ancak meşru işlerdedir" buyurmuş. İşte bunun üzerine yukarıdaki ayet nazil olmuştur.
Bize Muhammed b. Akil B. Huveylid, ona Hafs b. Abdullah, ona İbrahim b. Tahman, ona Muhammed b. Zekvan,ona Ya'la b. Hakim, ona da Said b. Cübeyr, Abdullah b. Abbas’ın (r.anhüma) şöyle dediğini rivayet etti:: Rasulullah (sav) bir sefer ana yoldan çıkarak dağ yoluna girip gitti. Biraz sonra küçük abdestini bozdu. Abdestini bozarken (gözlere pek görünmemek ve yere yaklaşmak amacı ile bacaklarını o derece açtı ki) iki uyluk kemiği yerinden çıkar diye gerçekten ona acımıştım.
Açıklama: Hadisin metninde geçen "muhabera" fiiline alimler farklı anlamlar yüklemişlerdir. Bazılarına göre muhabera, tohum araziyi icar alan kişiye ait olmak üzere yapılan ürün ortaklığına dayalı akittir. Müzaraa ise tohum tarla sahibine ait olmak üzere yapılan ürün ortaklığına dayalı akittir. Bazı alimler ise ikisinin de aynı anlamda olduğunu savunmuşlardır. Böylece muhaberaya bir geniş bir de dar bir anlam yüklenmektedir. Ancak İmam Râfiî ve İmam Nevevî ikisinin farklı akitler olduğunu vurgulamışlardır. Mahsül ortaklığına dayalı arazi kiralamanın cevazına ilişkin farklı görüşler vardır. bkz. İmam Nevevî (r.h), Ravdatu't-tâlibîn ve umdetu'l-müftîn, Beyrut: el-Mektebu'l-İslâmî, 1991, V, 168.