Öneri Formu
Hadis Id, No:
18193, M007382
Hadis:
وَحَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنِ النُّعْمَانِ بْنِ سَالِمٍ قَالَ سَمِعْتُ يَعْقُوبَ بْنَ عَاصِمِ بْنِ عُرْوَةَ بْنِ مَسْعُودٍ قَالَ سَمِعْتُ رَجُلاً قَالَ لِعَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو إِنَّكَ تَقُولُ إِنَّ السَّاعَةَ تَقُومُ إِلَى كَذَا وَكَذَا فَقَالَ لَقَدْ هَمَمْتُ أَنْ لاَ أُحَدِّثَكُمْ بِشَىْءٍ إِنَّمَا قُلْتُ إِنَّكُمْ تَرَوْنَ بَعْدَ قَلِيلٍ أَمْرًا عَظِيمًا. فَكَانَ حَرِيقَ الْبَيْتِ - قَالَ شُعْبَةُ هَذَا أَوْ نَحْوَهُ - قَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَمْرٍو قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"يَخْرُجُ الدَّجَّالُ فِى أُمَّتِى." وَسَاقَ الْحَدِيثَ بِمِثْلِ حَدِيثِ مُعَاذٍ
[مَا هَذَا الْحَدِيثُ الَّذِى تُحَدِّثُ بِهِ تَقُولُ إِنَّ السَّاعَةَ تَقُومُ إِلَى كَذَا وَكَذَا. فَقَالَ سُبْحَانَ اللَّهِ - أَوْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ أَوْ كَلِمَةً نَحْوَهُمَا - لَقَدْ هَمَمْتُ أَنْ لاَ أُحَدِّثَ أَحَدًا شَيْئًا أَبَدًا إِنَّمَا قُلْتُ إِنَّكُمْ سَتَرَوْنَ بَعْدَ قَلِيلٍ أَمْرًا عَظِيمًا يُحَرَّقُ الْبَيْتُ وَيَكُونُ وَيَكُونُ ثُمَّ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم "يَخْرُجُ الدَّجَّالُ فِى أُمَّتِى فَيَمْكُثُ أَرْبَعِينَ - لاَ أَدْرِى أَرْبَعِينَ يَوْمًا أَوْ أَرْبَعِينَ شَهْرًا أَوْ أَرْبَعِينَ عَامًا - فَيَبْعَثُ اللَّهُ عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ كَأَنَّهُ عُرْوَةُ بْنُ مَسْعُودٍ فَيَطْلُبُهُ فَيُهْلِكُهُ ثُمَّ يَمْكُثُ النَّاسُ سَبْعَ سِنِينَ لَيْسَ بَيْنَ اثْنَيْنِ عَدَاوَةٌ ثُمَّ يُرْسِلُ اللَّهُ رِيحًا بَارِدَةً مِنْ قِبَلِ الشَّأْمِ فَلاَ يَبْقَى عَلَى وَجْهِ الأَرْضِ أَحَدٌ فِى قَلْبِهِ مِثْقَالُ ذَرَّةٍ مِنْ خَيْرٍ أَوْ إِيمَانٍ إِلاَّ قَبَضَتْهُ حَتَّى لَوْ أَنَّ أَحَدَكُمْ دَخَلَ فِى كَبَدِ جَبَلٍ لَدَخَلَتْهُ عَلَيْهِ حَتَّى تَقْبِضَهُ." قَالَ سَمِعْتُهَا مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ: "فَيَبْقَى شِرَارُ النَّاسِ فِى خِفَّةِ الطَّيْرِ وَأَحْلاَمِ السِّبَاعِ لاَ يَعْرِفُونَ مَعْرُوفًا وَلاَ يُنْكِرُونَ مُنْكَرًا فَيَتَمَثَّلُ لَهُمُ الشَّيْطَانُ فَيَقُولُ أَلاَ تَسْتَجِيبُونَ فَيَقُولُونَ فَمَا تَأْمُرُنَا فَيَأْمُرُهُمْ بِعِبَادَةِ الأَوْثَانِ وَهُمْ فِى ذَلِكَ دَارٌّ رِزْقُهُمْ حَسَنٌ عَيْشُهُمْ ثُمَّ يُنْفَخُ فِى الصُّورِ فَلاَ يَسْمَعُهُ أَحَدٌ إِلاَّ أَصْغَى لِيتًا وَرَفَعَ لِيتًا - قَالَ - وَأَوَّلُ مَنْ يَسْمَعُهُ رَجُلٌ يَلُوطُ حَوْضَ إِبِلِهِ - قَالَ - فَيَصْعَقُ وَيَصْعَقُ النَّاسُ ثُمَّ يُرْسِلُ اللَّهُ - أَوْ قَالَ يُنْزِلُ اللَّهُ - مَطَرًا كَأَنَّهُ الطَّلُّ أَوِ الظِّلُّ - نُعْمَانُ الشَّاكُّ - فَتَنْبُتُ مِنْهُ أَجْسَادُ النَّاسِ ثُمَّ يُنْفَخُ فِيهِ أُخْرَى فَإِذَا هُمْ قِيَامٌ يَنْظُرُونَ ثُمَّ يُقَالُ يَا أَيُّهَا النَّاسُ هَلُمَّ إِلَى رَبِّكُمْ. وَقِفُوهُمْ إِنَّهُمْ مَسْئُولُونَ - قَالَ - ثُمَّ يُقَالُ أَخْرِجُوا بَعْثَ النَّارِ فَيُقَالُ مِنْ كَمْ فَيُقَالُ مِنْ كُلِّ أَلْفٍ تِسْعَمِائَةٍ وَتِسْعَةً وَتِسْعِينَ - قَالَ - فَذَاكَ يَوْمَ يَجْعَلُ الْوِلْدَانَ شِيبًا وَذَلِكَ يَوْمَ يُكْشَفُ عَنْ سَاقٍ."]
وَقَالَ فِى حَدِيثِهِ "فَلاَ يَبْقَى أَحَدٌ فِى قَلْبِهِ مِثْقَالُ ذَرَّةٍ مِنْ إِيمَانٍ إِلاَّ قَبَضَتْهُ."
قَالَ مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنِى شُعْبَةُ بِهَذَا الْحَدِيثِ مَرَّاتٍ وَعَرَضْتُهُ عَلَيْهِ.
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Muhammed b. Cafer, ona Şube, ona en-Numan b. Salim, ona da Yakub b. Asım b. Urve b. Mesud şöyle rivayet etti: Abdullah b. Amr'a bir adamın gelip; sen, kıyamet şu şu zamana kadar kopacaktır diyormuşsun dediğini ve Abdullah'ın da şu cevabı verdiğini işittim: Ben artık kimseye bir şey rivayet etmemeyi düşünüyorum. Ben ancak kısa zaman sonra sizler büyük bir hadise göreceksiniz. Kâbe yakılacak dedim. Şube; Abdullah bunu veya buna benzer bir söz söyledi dedi. Sonra Abdullah b. Amr, Rasulullah (sav) şöyle buyurdu dedi:
"Deccâl ümmetimin içinde ortaya çıkacak…" Sonra hadisi, Muaz'ın hadisi gibi rivayete devam etti:
[Adam Abdullah'a; senin insanlara rivayet etmekte olduğun şu hadis neyin nesidir? Kıyamet, şu şu zamana kadar kopacaktır diyormuşsun dedi. Abdullah'ın da şu cevabı verdi: Sübhânellâh! –Veya Lâ ilâhe illallâh veya buna benzer bir söz söyledi-. Ben artık ebediyen kimseye bir şey rivâyet etmemeyi düşünüyorum. Ben ancak; ‘kısa zaman sonra sizler büyük bir hâdise göreceksiniz. Kâbe yakılacak ve şöyle şöyle olacak dedim. Sonra Abdullah, Rasulullah (sav) şöyle buyurdu dedi: "Deccâl ümmetimin içinde ortaya çıkacak ve kırk –gün mü, ay mı, sene mi dediğini hatırlamıyorum- kalacak. Derken Allah, Meryem oğlu İsa’yı gönderecek. Hz. İsa, sanki Urve b. Mes’ûd gibidir. O, Deccâl’i arayacak ve onu helâk edecek. Sonra insanlar, iki kişi arasında hiçbir düşmanlık görülmeyecek şekilde yedi yıl yaşarlar. Sonra Aziz ve Celil olan Allah, Şam tarafından serin bir rüzgâr gönderecek ve kalbinde zerre kadar hayır veya iman bulunan hiç kimseyi yeryüzünde bırakmayacak, hepsinin rûhunu kabzedecek. Hatta sizden biri bir dağın içine girse bile, rüzgâr oraya kadar girip onun da rûhunu kabzedecek." Ben bunu Hz. Peygamber'den (sav) duydum. O'nun şöyle dediğini de işittim: "Artık yeryüzünde kuş hafifliğinde ve canavar tabiatında kötü insanlar kalacak. Onlar ma'rûfu tanımayacaklar ve münkerden de menetmeyecekler. Şeytan onlara yaklaşarak ve hâlâ söylediklerimi kabul etmeyecek misiniz diyecek. Onlar da bize ne emredersin diye soracaklar. Şeytan da onlara putlara tapmayı emredecek. Onlar bu şekilde rızıkları bol ve hayatları güzellikle devam ederken Sûr’a üfürülecek. Onu duyan herkes boynunu uzatacak ve başını kaldıracak. Onu ilk duyan kişi, develerinin havuzunu sıvayan biridir. Adam hemen düşüp ölecek, diğer insanlar da düşüp ölecekler. Sonra Allah çiğ yahut gölge gibi –burada tereddüt eden ravi Numan b. Salim'dir- bir yağmur gönderecek –veya indirecek- ve bu yağmurla insanların cesetlerini yerden bitirecek. Sonra tekrar Sûr'a üfürülecek ve insanlar kalkıp etrafa bakacaklar. Sonra; ey insanlar! Rabbinize gelin! Şunları ise durdurun, çünkü onlar hesaba çekilecekler (es-Sâffât, 37/24) denecek. Sonra onlara; cehenneme gidecek olanları ayırın denecek. Kaç kişiden kaçı diye sorulacak. Her bin kişiden 999'u denecek. İşte çocukları ihtiyarlatacak olan ve işin ciddileşip paçaların sıvanacağı gün (el-Kalem, 68/42) bu gündür!"]
Abdullah, rivayetinde; "kalbinde zerre kadar iman bulunan kimse kalmayacak, mutlaka ruhunu kabzedecektir" demiştir.
Muhammed b. Cafer şöyle dedi: Bu hadisi bana Şube defalarca rivayet etti. Ayrıca ben de onu kendisine arz ettim.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Fiten ve Eşratu's-sâat 7382, /1203
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Yakub b. Asım es-Sekafi (Yakub b. Asım b. Urve b. Mesud)
3. Numan b. Salim et-Taifi (Numan b. Salim)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Gunder Muhammed b. Cafer el-Hüzelî (Muhammed b. Cafer el-Hüzeli)
6. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
İman
Kıyamet, alametleri, Deccal
KTB, İMAN