Öneri Formu
Hadis Id, No:
65765, HM016760
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو عَامِرٍ قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِي سُلَيْمَانَ شَيْخٌ صَالِحٌ حَسَنُ الْهَيْئَةِ مَدِينِيٌّ قَالَ حَدَّثَنَا مُعَاذُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ خُبَيْبٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَمِّهِ قَالَ
كُنَّا فِي مَجْلِسٍ فَطَلَعَ عَلَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ... فَذَكَرَهُ
Tercemesi:
Bize Ebû Amir ( Abdulmelik b. Âmir) haber verdi, o da Abdullah b. Ebû Süleyman şeyh Salih Hasan el-Heynete Medenî'den, o da Muaz b. Abdullah b. Habib'den, o da babasından, o da amcasından şöyle dediği nakledildi: "Bz bir mecliste bulunduğumuz esnada Hz. Peygamber (sav) çıka geldi....ve rivayetin geri kalan kısmını zikretti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Muaz b. Abdullah b. Hubeyb 16760, 5/695
Senetler:
1. Ubeyd b. Muaz el-Cühenî (Ubeyd b. Muaz b. Enes)
2. Abdullah b. Hubeyb el-Cühenî (Abdullah b. Hubeyb)
3. Muaz b. Abdullah el-Cühenî (Muaz b. Abdullah b. Hubeyb)
4. Abdullah b. Süleyman el-Eslemî (Abdullah b. Süleyman b. Ebu Seleme)
5. Ebu Âmir Abdülmelik b. Amr el-Kaysî (Abdülmelik b. Amr)
6. Ebu Abdullah Ahmed b. Hanbel eş-Şeybanî (Ahmed b. Muhammed b. Hanbel b. Hilal b. Esed)
Konular:
Kur'an, Nüzul sebebleri
Lakap, lakab takmak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23277, N005431
Hadis:
أَخْبَرَنَا يُونُسُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى قَالَ حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ قَالَ أَخْبَرَنِى حَفْصُ بْنُ مَيْسَرَةَ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ عَنْ مُعَاذِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ خُبَيْبٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ كُنْتُ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى طَرِيقِ مَكَّةَ فَأَصَبْتُ خَلْوَةً مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَدَنَوْتُ مِنْهُ فَقَالَ « قُلْ » . فَقُلْتُ مَا أَقُولُ قَالَ « قُلْ » . قُلْتُ مَا أَقُولُ قَالَ « ( قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ ) » . حَتَّى خَتَمَهَا ثُمَّ قَالَ « ( قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ ) » . حَتَّى خَتَمَهَا ثُمَّ قَالَ « مَا تَعَوَّذَ النَّاسُ بِأَفْضَلَ مِنْهُمَا » .
Tercemesi:
Nesâî'nin, Yunus b. Abdü'l-A'lâ-İbn Vehb-Hafs b. Meysere-Zeyd b. Eslem-Muâz b. Abdullah b. Hubeyb-Onun babası isnadıyla naklettiğine göre, Muâz'ın babası anlatıyor: "Mekke'ye giderken Peygamber Efendimizle beraberdim. Bir ara bir boşluktan yararlanıp Efendimizin yanına yaklaştım. Bana 'söyle' dedi. 'Ne söyleyeyim?' dedim. Efendimiz yine, 'Söyle' dedi. 'Ne söyleyeyim?' dedim. Buyurdular ki: 'Kul eûzü bi-Rabbi'l-felak...'Söyle Tan vaktinin sahibi olan Allah'a sığınırım (...) diye'. Kul eûzü bi-Rabbi'n-nâs 'Söyle insanların rabbine (...) sığınırım diye'. Efendimiz bana Felak ve Nas surelerini ağzımdan düşürmemeyi tavsiye etti. Sonra Allah'ın Resulü sözlerini şöyle tamamladı:' İnsanlar bu iki duadan daha anlamlı ve faziletli başka bir sözle korunmuş olamazlar.'
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İstiâze 1, /2435
Senetler:
1. Abdullah b. Hubeyb el-Cühenî (Abdullah b. Hubeyb)
2. Muaz b. Abdullah el-Cühenî (Muaz b. Abdullah b. Hubeyb)
3. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
4. Ebu Amr Hafs b. Meysere el-Ukaylî (Hafs b. Meysere)
5. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
6. Yunus b. Abdula'la es-Sadefi (Yunus b. Abdulala b. Meysera b. Hafs b. Hayyan)
Konular:
İstiaze, Allah'a sığınmak
Kur'an, Felak ve Nas Suresi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23280, N005432
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَلِىٍّ قَالَ حَدَّثَنِى الْقَعْنَبِىُّ عَنْ عَبْدِ الْعَزِيزِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سُلَيْمَانَ عَنْ مُعَاذِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ خُبَيْبٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عُقْبَةَ بْنِ عَامِرٍ الْجُهَنِىِّ قَالَ بَيْنَا أَنَا أَقُودُ بِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم رَاحِلَتَهُ فِى غَزْوَةٍ إِذْ قَالَ « يَا عُقْبَةُ قُلْ » . فَاسْتَمَعْتُ ثُمَّ قَالَ « يَا عُقْبَةُ قُلْ » . فَاسْتَمَعْتُ فَقَالَهَا الثَّالِثَةَ فَقُلْتُ مَا أَقُولُ فَقَالَ « ( قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ ) » . فَقَرَأَ السُّورَةَ حَتَّى خَتَمَهَا ثُمَّ قَرَأَ ( قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ ) وَقَرَأْتُ مَعَهُ حَتَّى خَتَمَهَا ثُمَّ قَرَأَ ( قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ ) فَقَرَأْتُ مَعَهُ حَتَّى خَتَمَهَا ثُمَّ قَالَ « مَا تَعَوَّذَ بِمِثْلِهِنَّ أَحَدٌ » .
Tercemesi:
Ukbe b. Amir el Cüheni (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir savaşta Rasûlullah (s.a.v)’in devesini çekiyordum bir ara bana: “Ey Ukbe oku” dedi. Ne demek istediğini anlayamadığım için sözüne kulak verdim sonra tekrar: “Ey Ukbe oku” buyurdu. Yine anlayamadım ve tekrar kulak verdim üçüncü sefer yine “Oku” buyurdu. Bu sefer ben: “Ne okuyayım?” dedim. Şöyle buyurdu: “İhlâs sûresini sonuna kadar okudu sonra Felâk sûresini sonuna kadar okudu ben de kendisiyle birlikte okudum sonra Nâs sûresini okudu ben de kendisiyle birlikte sonuna kadar okudum sonra şöyle buyurdu: “Hiç kimse bu sûreler gibisiyle Allah’a sığınmadı.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İstiâze 1, /2435
Senetler:
1. Ebu Amr Ukbe b. Âmir el-Cühenî (Ukbe b. Âmir b. Abs b. Amr b. Adî)
2. Abdullah b. Hubeyb el-Cühenî (Abdullah b. Hubeyb)
3. Muaz b. Abdullah el-Cühenî (Muaz b. Abdullah b. Hubeyb)
4. Abdullah b. Süleyman el-Eslemî (Abdullah b. Süleyman b. Ebu Seleme)
5. Ebu Muhammed Abdülaziz b. Muhammed ed-Derâverdî (Abdülaziz b. Muhammed b. Ubeyd b. Ebu Ubeyd)
6. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesleme el-Harisî (Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb)
7. Muhammed b. Ali er-Rakkî (Muhammed b. Meymun b. Ali)
Konular:
İstiaze, Allah'a sığınmak
Kur'an, Felak ve Nas Suresi
Kur'an, İhlas Suresi
حدثنا إسماعيل بن أبي أويس قال حدثني سليمان بن بلال عن عبد الله بن سليمان بن أبى سلمة الأسلمى أنه سمع معاذ بن عبد الله بن خبيب الجهني يحدث عن أبيه عن عمه : أن رسول الله صلى الله عليه وسلم خرج عليهم وعليه أثر غسل وهو طيب النفس فظننا أنه ألم بأهله فقلنا يا رسول الله نراك طيب النفس قال أجل والحمد لله ثم ذكر الغنى فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم إنه لا بأس بالغنى لمن اتقى والصحة لمن اتقى خير من الغنى وطيب النفس من النعم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
164305, EM000301
Hadis:
حدثنا إسماعيل بن أبي أويس قال حدثني سليمان بن بلال عن عبد الله بن سليمان بن أبى سلمة الأسلمى أنه سمع معاذ بن عبد الله بن خبيب الجهني يحدث عن أبيه عن عمه : أن رسول الله صلى الله عليه وسلم خرج عليهم وعليه أثر غسل وهو طيب النفس فظننا أنه ألم بأهله فقلنا يا رسول الله نراك طيب النفس قال أجل والحمد لله ثم ذكر الغنى فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم إنه لا بأس بالغنى لمن اتقى والصحة لمن اتقى خير من الغنى وطيب النفس من النعم
Tercemesi:
— Abdullah ibni Hubeyb amcasından (Ubeyde'den), anlatıyor:
— Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Se'lem), üzerinde yıkanma eseri (ıslaklık) olduğu halde (mevcut insanların) yanlarına geldi. Kendileri hoş ve neş'eli durumda idiler. Biz zannettik ki, ailesini ziyaret etti. Dedik ki:
— Ey Allah'ın Resulü! Halinizi hoş durumda görüyoruz. Peygamber:
«— Evet, Allah'a hamd olsun,» dedi. Sonra zenginlikten konuşuldu. Bunun üzerine Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu :
«— Allah'dan korkan (takva sahibi) kimse için zenginlikte beis yoktur. Fakat Allah'dan korkan (takva sahibi) için sıhhat, zenginlikten daha hayırlıdır. Nefsin hoşluğu da nimetlerden sayılır.»[596]
«Tayyibu'n-Nefs», his organlarının ve nefsin zevk ve sürür içinde olmasıdır ki, insanda, cehalet ve düşük hareketlerden arınarak ilim ve güzel ahlâk vasıflarına bürünerek tecelli eder. Manevî olgunluğun görüntüsü olur. Ashab-ı kiramın, Hz. Peygamberdeki bu hali sezişlerini, Peygamberimiz doğrulamışlar ve bundan dolayı Allah'a hamd etmişlerdir.
Allah'ın ihsan buyurduğu nimetlere karşı hamd etmek ve şükürde bulunmak bir ibadettir ve nimetin çoğalmasına vesiledir. Zira Cenab-ı Hak :
— And olsun, eğer şükrederseniz, elbette size nimetimi artırırım.» {ibrahim Sûresi, Âyet: 7) buyuruyor. Allah Tealâ İhlâsla edilen hamd ve şükre razı olup, onun mükâfatını verir.
Servet çokluğu ve mal bolluğu, takva sahiplerinde olursa zararı yoktur. Çünkü takva sahibi^ Allah'ın emirlerine göre imkânlarını kullanan ve yasaklarından sakınan kimsedir. Böyle bir kimse, Allah'ın dinine" ve müslü-manlara en fazla yardım edebilen olur. Peygamber Efendimizin bu hadîs-i şeriflerinden anlıyoruz ki, takva sahibi olmayan kötü ruhlu ve azgın kimseler elinde servet ve mal çokluğu zararlıdır. Çünkü bu gibi insanlar ellerindeki kuvveti fenalığa ve ahlâksızlık yollarına harcamak sureliyle insan* lığa zarar verirler, cemiyeti bozarlar ve türlü türlü fesada yol açarlar. Bu gibileri kontrol altında bulundurmak idare adamlarının görevi olrçıalıdır.
Dİğer taraftan zenginliğin saadet vesilesi olmadığını da Peygamber Efendimiz son cümleleriyle ifade buyurmuşlardır:
«— Takva sahibi kimseler için vücut sağlığı, zenginlikten daha hayırlıdır.» diye beyan etmişlerdir.
Daha önce de belirtildiği gibi vücucl sağlığı olmadan İnsan, ne kendi ihtiyacını görebilir, ne de ibadet edebilir, yemek ve içmek zevkini duyabilir. Daima hastalığı sebebiyle acziyet içinde kalır. Onu, sahip olduğu servet ve altınlar kurtaramaz, huzura kavuşamaz. Bu itibarla sıhhatini ve sağlam vücud yapısını Allah yolunda kullanan ve çalışan takva sahibi bir kimsenin durumu, bu sağlığa sahip bulunmayan zengınlerinkinden çok daha iyidir ve hayırlıdır.
Kederden ve elemden beri bulunarak Allah'ın emirlerini yerine getirmiş olmaktan mütevellid insandaki tatlı ve hoş manzara da Allah'ın nimet-lerindendir. Çünkü bu, manevî bir huzur ve sürürdür.[597]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 301, /266
Senetler:
0. Mübhem Ravi (Mübhem)
1. Abdullah b. Hubeyb el-Cühenî (Abdullah b. Hubeyb)
2. Muaz b. Abdullah el-Cühenî (Muaz b. Abdullah b. Hubeyb)
3. Abdullah b. Süleyman el-Eslemî (Abdullah b. Süleyman b. Ebu Seleme)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Bilal el-Kuraşi (Süleyman b. Bilal)
5. Ebu Abdullah İsmail b. Ebu Üveys el-Esbahî (İsmail b. Abdullah b. Abdullah b. Üveys b. Malik)
Konular:
Dünya, Hz. Peygamber gözünde
Dünya, Mülk, Hz. Peygamberin mala-mülke karşı tavrı
Dünya, Zenginlik
Hz. Peygamber, duaları
Müslüman, kanaatkâr/haris/tamahkâr olmak
Sağlık, sağlık nimettir
Takva, ulaşmanın yolları
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22730, İM002141
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ مَخْلَدٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سُلَيْمَانَ عَنْ مُعَاذِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ خُبَيْبٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَمِّهِ قَالَ كُنَّا فِى مَجْلِسٍ فَجَاءَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم وَعَلَى رَأْسِهِ أَثَرُ مَاءٍ فَقَالَ لَهُ بَعْضُنَا نَرَاكَ الْيَوْمَ طَيِّبَ النَّفْسِ . فَقَالَ « أَجَلْ وَالْحَمْدُ لِلَّهِ » . ثُمَّ أَفَاضَ الْقَوْمُ فِى ذِكْرِ الْغِنَى فَقَالَ « لاَ بَأْسَ بِالْغِنَى لِمَنِ اتَّقَى وَالصِّحَّةُ لِمَنِ اتَّقَى خَيْرٌ مِنَ الْغِنَى وَطِيبُ النَّفْسِ مِنَ النَّعِيمِ » .
Tercemesi:
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe (el-Absî), ona Halid b. Mahled (el-Katavânî), ona Abdullah b. Süleyman (el-Eslemî), ona Muaz b. Abdulah b. Hubeyb (el-Cühenî), ona da babası (Abdullah b. Hubeyb el-Cühenî) amcası (Ubeyd b. Muaz el-Cühenî) nin şöyle anlattığını nakletti: “Biz bir yerdeydik. Başında ıslaklık olduğu halde Rasulullah (sav) çıkageldi. Birimiz ona “Bugün sizi keyfiniz yerinde görüyoruz” dedi. Rasul-i Ekrem (sav) “Evet! Elhamdulillah öyledir!” cevabını verdi. Sonra orada bulunanlar zenginlik hususunda sohbete daldılar. Rasulullah (sav) “Muttaki için zenginliğin bir sakıncası yok! Ancak sıhhat, muttaki için zenginlikten daha hayırlıdır. Gönül hoşluğu da bir nimettir” dedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Ticârât 1, /343
Senetler:
1. Ubeyd b. Muaz el-Cühenî (Ubeyd b. Muaz b. Enes)
2. Abdullah b. Hubeyb el-Cühenî (Abdullah b. Hubeyb)
3. Muaz b. Abdullah el-Cühenî (Muaz b. Abdullah b. Hubeyb)
4. Abdullah b. Süleyman el-Eslemî (Abdullah b. Süleyman b. Ebu Seleme)
5. Ebu Heysem Halid b. Mahled el-Katavâni (Halid b. Mahled)
6. Ebu Bekir İbn Ebu Şeybe el-Absî (Abdullah b. Muhammed b. İbrahim b. Osman)
Konular:
Dilencilik, dilencilikten uzak durmak
Dünya, Zenginlik
Müslüman, kanaatkâr/haris/tamahkâr olmak
Müslüman, Şükretmek - Nankörlük
SAĞLIK, ÖNEMİ VE KORUNMASI
Sağlık, ve Tedavi (Tıbbu’n-Nebevi)
Öneri Formu
Hadis Id, No:
34162, D005082
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُصَفَّى حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى فُدَيْكٍ قَالَ أَخْبَرَنِى ابْنُ أَبِى ذِئْبٍ عَنْ أَبِى أَسِيدٍ الْبَرَّادِ عَنْ مُعَاذِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ خُبَيْبٍ عَنْ أَبِيهِ أَنَّهُ قَالَ خَرَجْنَا فِى لَيْلَةِ مَطَرٍ وَظُلْمَةٍ شَدِيدَةٍ نَطْلُبُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِيُصَلِّىَ لَنَا فَأَدْرَكْنَاهُ فَقَالَ
"أَصَلَّيْتُمْ." فَلَمْ أَقُلْ شَيْئًا فَقَالَ "قُلْ." فَلَمْ أَقُلْ شَيْئًا ثُمَّ قَالَ "قُلْ." فَلَمْ أَقُلْ شَيْئًا ثُمَّ قَالَ "قُلْ." فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا أَقُولُ قَالَ "(قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ) وَالْمُعَوِّذَتَيْنِ حِينَ تُمْسِى وَحِينَ تُصْبِحُ ثَلاَثَ مَرَّاتٍ تَكْفِيكَ مِنْ كُلِّ شَىْءٍ."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. el-Musaffa, ona İbn Ebu Füdeyk, ona İbn Ebu Zi'b, ona Ebu Esîd el-Berrad, ona Muaz b. Abdullah b. Hubeyb, ona babası şöyle söylemiştir. Yağmurlu ve zifiri karanlık bir gecede bize namaz kıldırması için Hz. Peygamber'i (sav) aramaya çıktık. Onu bulduğumuzda namaz kıldınız mı? diye sordu. Ben bir şey söylemedim. Sonra "söyle" dedi. Ben bir şey söylemedim. Sonra "söyle" dedi. Ben bir şey söylemedim. Sonra tekrar "söyle" deyince, Ya Rasulallah ne söyleyeyim? dedim.
"Akşam ve sabah İhlas ve Muavvizeteyn surelerini üç kez okuman seni her türlü kötülüğe karşı korur" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Edeb 110, /1150
Senetler:
1. Abdullah b. Hubeyb el-Cühenî (Abdullah b. Hubeyb)
2. Muaz b. Abdullah el-Cühenî (Muaz b. Abdullah b. Hubeyb)
3. Ebu İbrahim Esîd b. Ebu Esîd el-Medînî (Esîd b. Yezid)
4. İbn Ebu Zi'b Muhammed b. Abdurrahman el-Amiri (Muhammed b. Abdurrahman b. Muğîre el-Kureşî el-Âmirî)
5. Ebu İsmail Muhammed b. Ebu Füdeyk ed-Dîlî (Muhammed b. İsmail b. Müslim b. Ebu Füdeyk)
6. Muhammed b. Musaffa el-Kuraşi el-Hımsî (Muhammed b. Musaffa b. Behlül)
Konular:
Dua, sabah/akşam okunacak
KTB, DUA
Öneri Formu
Hadis Id, No:
287360, B005018-2
Hadis:
وَقَالَ اللَّيْثُ حَدَّثَنِى يَزِيدُ بْنُ الْهَادِ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ عَنْ أُسَيْدِ بْنِ حُضَيْرٍ قَالَ بَيْنَمَا هُوَ يَقْرَأُ مِنَ اللَّيْلِ سُورَةَ الْبَقَرَةِ وَفَرَسُهُ مَرْبُوطٌ عِنْدَهُ إِذْ جَالَتِ الْفَرَسُ فَسَكَتَ فَسَكَتَتْ فَقَرَأَ فَجَالَتِ الْفَرَسُ ، فَسَكَتَ وَسَكَتَتِ الْفَرَسُ ثُمَّ قَرَأَ فَجَالَتِ الْفَرَسُ ، فَانْصَرَفَ وَكَانَ ابْنُهُ يَحْيَى قَرِيبًا مِنْهَا فَأَشْفَقَ أَنْ تُصِيبَهُ فَلَمَّا اجْتَرَّهُ رَفَعَ رَأْسَهُ إِلَى السَّمَاءِ حَتَّى مَا يَرَاهَا فَلَمَّا أَصْبَحَ حَدَّثَ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ: " اقْرَأْ يَا ابْنَ حُضَيْرٍ اقْرَأْ يَا ابْنَ حُضَيْرٍ " . قَالَ فَأَشْفَقْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَنْ تَطَأَ يَحْيَى وَكَانَ مِنْهَا قَرِيبًا فَرَفَعْتُ رَأْسِى فَانْصَرَفْتُ إِلَيْهِ فَرَفَعْتُ رَأْسِى إِلَى السَّمَاءِ فَإِذَا مِثْلُ الظُّلَّةِ فِيهَا أَمْثَالُ الْمَصَابِيحِ فَخَرَجَتْ حَتَّى لاَ أَرَاهَا . قَالَ: " وَتَدْرِى مَا ذَاكَ " . قَالَ لاَ . قَالَ: " تِلْكَ الْمَلاَئِكَةُ دَنَتْ لِصَوْتِكَ وَلَوْ قَرَأْتَ لأَصْبَحَتْ يَنْظُرُ النَّاسُ إِلَيْهَا لاَ تَتَوَارَى مِنْهُمْ " . قَالَ ابْنُ الْهَادِ وَحَدَّثَنِى هَذَا الْحَدِيثَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ خَبَّابٍ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ عَنْ أُسَيْدِ بْنِ حُضَيْرٍ .
Tercemesi:
Bize Leys, ona Yezid b. el-Hâd, ona Muhammed b. İbrahim, ona Üseyd b. Hudayr şöyle söylemiştir: O, bir gece atı da yanında bağlı iken Bakara suresini okuyordu. At aniden huysuzlaşmaya başladı. Üseyd sustu, at da sakinleşti. Üseyd yeniden Kur'an okumaya başladı, at yine huysuzlandı. Üseyd sustu, at sakinleşti. Sonra Üseyd Kur'an okumaya başladı at yine huysuzlaştı. Bunun üzerine Üseyd de Kur'an okumayı bıraktı.
Useyd'in oğlu Yahya ise ata yakın bir yerde (yatmakta) idi. Atın çocuğa bir zarar vermesinden endişe ederek, çocuğu geriye çekti. Bu sırada başını kaldırıp göğe baktığında (parlayan bir şeyler gördü) hatta onu göremez oldu. Sabah olduğunda Üseyd Hz.Peygamber'e (sav) bunu söyledi. Hz. Peygamber (sav) ona: "Okusaydın ey Hudayr'ın oğlu, okusaydın ey Hudayr'ın oğlu!" dedi. Useyd, 'Ey Allah'ın Resulü, atın Yahya'yı çiğnemesinden endişe ettim. Çünkü o ata yakın bir yerde idi. Başımı kaldırıp çocuğa gittim. Göğe baktığımda bulut içinde kandiller gibi parlayan şeyler gördüm. Daha sonra o şeyler göğe doğru çekilip çıktı ve ben onları göremez oldum' dedi.
Hz. Peygamber (sav) "Bunların ne olduğunu bilir misin?" dedi. Useyd, hayır diyerek cevap verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
"Onlar meleklerdi, senin sesini (dinlemek için) yaklaşmışlardı. Kur'an okumaya devam etseydin, sabaha kadar dururlardı. İnsanlar da onları görür, onlar insanlardan gizlenemezdi"
Ravi İbn Hâd 'bu hadisi bana Abdulah b. Habbâb ona Ebu Said el-Hudrî ona da Useyd b. Hudayr nakletti' demiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Fezâilü'l-Kur'an 15, 2/317
Senetler:
1. Ebu Yahya Üseyd b. Hudayr el-Eşhelî (Üseyd b. Hudayr b. Simak b. Atik b. Rafi')
2. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
3. Abdullah b. Hubeyb el-Cühenî (Abdullah b. Hubeyb)
4. Ebu Abdullah Yezid b. Hâd el-Leysî (Yezid b. Abdullah b. Üsame b. Hâd)
Konular:
Kur'an, Surelerin, Ayetlerin Faziletleri
Sahabe, mucizevî/harikulade olaylar, sahabenin karşılaştığı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
23272, N005430
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ أَحْمَدُ بْنُ شُعَيْبٍ قَالَ أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِىٍّ قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو عَاصِمٍ قَالَ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى ذِئْبٍ قَالَ حَدَّثَنِى أَسِيدُ بْنُ أَبِى أَسِيدٍ عَنْ مُعَاذِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ أَبِيهِ قَالَ أَصَابَنَا طَشٌّ وَظُلْمَةٌ فَانْتَظَرْنَا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِيُصَلِّىَ بِنَا ثُمَّ ذَكَرَ كَلاَمًا مَعْنَاهُ فَخَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِيُصَلِّىَ بِنَا فَقَالَ « قُلْ » . فَقُلْتُ مَا أَقُولُ قَالَ « ( قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ ) وَالْمُعَوِّذَتَيْنِ حِينَ تُمْسِى وَحِينَ تُصْبِحُ ثَلاَثًا يَكْفِيكَ كُلَّ شَىْءٍ » .
Tercemesi:
Muaz b. Abdullah (r.a) babasından rivâyet ederek şöyle demiştir: Karanlık bir gecede yağmurdan ıslandık. Bize namaz kıldırması için Rasûlullah (s.a.v)’i bekledik -veya benzeri sözler söyledi- o sırada Rasûlullah (s.a.v) bize namaz kıldırmak üzere gelerek: “Oku” dedi. Ben de: “Ne okuyayım?” deyince Peygamber (s.a.v): “Her akşam ve sabah üçer defa “Kulhüvallahü ehad” sûresiyle Nâs ve Felâk sûrelerini oku, seni her türlü tehlike ve zarardan korumaya yeterli olur” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, İstiâze 1, /2435
Senetler:
1. Abdullah b. Hubeyb el-Cühenî (Abdullah b. Hubeyb)
2. Muaz b. Abdullah el-Cühenî (Muaz b. Abdullah b. Hubeyb)
3. Ebu İbrahim Esîd b. Ebu Esîd el-Medînî (Esîd b. Yezid)
4. İbn Ebu Zi'b Muhammed b. Abdurrahman el-Amiri (Muhammed b. Abdurrahman b. Muğîre el-Kureşî el-Âmirî)
5. Ebu Âsım Dahhâk b. Mahled en-Nebîl (Dahhâk b. Mahled)
6. Ebu Hafs Amr b. Ali el-Fellâs (Amr b. Ali b. Bahr b. Kenîz)
Konular:
Hz. Peygamber, öğreticiliği
Kur'an, Felak ve Nas Suresi
Kur'an, ihlas suresini okumanın sevabı