Öneri Formu
Hadis Id, No:
10907, D001645
Hadis:
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ دَاوُدَ ح
حَدَّثَنَا عَبْدُ الْمَلِكِ بْنُ حَبِيبٍ أَبُو مَرْوَانَ حَدَّثَنَا ابْنُ الْمُبَارَكِ - وَهَذَا حَدِيثُهُ - عَنْ بَشِيرِ بْنِ سَلْمَانَ عَنْ سَيَّارٍ أَبِى حَمْزَةَ عَنْ طَارِقٍ عَنِ ابْنِ مَسْعُودٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"مَنْ أَصَابَتْهُ فَاقَةٌ فَأَنْزَلَهَا بِالنَّاسِ لَمْ تُسَدَّ فَاقَتُهُ وَمَنْ أَنْزَلَهَا بِاللَّهِ أَوْشَكَ اللَّهُ لَهُ بِالْغِنَى إِمَّا بِمَوْتٍ عَاجِلٍ أَوْ غِنًى عَاجِلٍ."
Tercemesi:
Bize Müsedded (b. Müserhed), ona Abdullah b. Davud; (T)
Bize Ebu Mervan Abdülmelik b. Habib, ona (Abdullah) b. Mübarek, ona Beşîr b. Selman, ona Seyyar Ebu Hamza, ona Tarık (b. Şihâb), ona da (Abdullah) b. Mesud Rasulullah'ın (sav) şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Bir kimse fakir düşer de ihtiyacını diğer insanlara arz ederse, onun ihtiyacı giderilmez. Şayet durumunu Allah'a arz ederse, Allah onun ya hemen canını alır ya da onu kısa zamanda zengin kılar."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Zekât 29, /386
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Abdullah Tarık b. Şihâb el-Becelî (Tarık b. Şihâb b. Abduşems b. Seleme b. Hilâl b. Avf)
3. Ebu Hamza Seyyar el-Kufî (Seyyar)
4. Ebu İsmail Beşîr b. Selman en-Nehdî (Beşir b. Selman)
5. Abdullah b. Davud el-Hureybî (Abdullah b. Davud b. Amir b. Rabi')
6. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
Konular:
Dünya, Zenginlik
Fakir, Yoksul, fakirlik, yoksulluk
Geçim, dilencilikle geçim sağlamak
Sabır, sabretmek
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا بشير بن سليمان عن مجاهد قال : كنت عند عبد الله بن عمرو وغلامه يسلخ شاة فقال يا غلام إذا فرغت فابدأ بجارنا اليهودي فقال رجل من القوم اليهودي أصلحك الله قال إني سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يوصى بالجار حتى خشينا أو رؤينا أنه سيورثه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163539, EM000128
Hadis:
حدثنا أبو نعيم قال حدثنا بشير بن سليمان عن مجاهد قال : كنت عند عبد الله بن عمرو وغلامه يسلخ شاة فقال يا غلام إذا فرغت فابدأ بجارنا اليهودي فقال رجل من القوم اليهودي أصلحك الله قال إني سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يوصى بالجار حتى خشينا أو رؤينا أنه سيورثه
Tercemesi:
Bize Ebu Nuaym, ona Beşir b. Süleyman, ona da Mücahid şöyle rivayet etmiştir:
Abdullah b. Amr 'ın yanında idim, kölesi de bir koyun yüzüyordu. (Abdullah b. Amr), 'Ey genç! İşini bitirdiğinde, ikram etmeye Yahudi komşumuzdan başla' dedi. Orada bulunanlardan biri ona, 'Yahudiye mi et vereceksin, Allah iyiliğini versin.' deyince Abdullah b. Amr, 'Peygamber'in (sav) komşuya iyiliği tavsiye ettiğini işittim; hatta komşuyu komşuya mirasçı kılacak diye korktuk veya zannettik.' dedi.
Din ve ırk ayrılığına bakılmaksızın komşu kim olursa olsun, oha iyi muamele etmek ve mevcut olan şeylerden ona ikram etmek herkesin vazifesidir. Bu şekilde komşu hakları gözetildiği müddet, cemiyetin bönyesr sağlam olur, ayrılık ve dargınlık önlenir. Birbirinin haklarını gözefnte ve sevişme gibi güzel huylar doğar ve böylece cemiyette huzur ve saadet olur. Ayrıca âhiret sevabı da kazanılır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 128, /146
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Ebu Haccac Mücahid b. Cebr el-Kuraşî (Mücahid b. Cebr)
3. Ebu İsmail Beşîr b. Selman en-Nehdî (Beşir b. Selman)
4. Ebu Nuaym Fadl b. Dükeyn el-Mülâi (Fadl b. Amr b. Hammâd b. Züheyr b. Dirhem)
Konular:
Ehl-i Kitab, Ehl-i kitap ile ilişkiler
Haklar, komşu hakları
Hediye, hediye vermede öncelik
İyilik, komşuya iyilik etmek
Komşuluk, İkram, gayr-i müslim / müslüman olmayan komşuya da ikram
Öneri Formu
Hadis Id, No:
196697, NM008583
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ التَّاجِرُ، ثَنَا السَّرِيُّ بْنُ خُزَيْمَةَ، ثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ، ثَنَا بَشِيرُ بْنُ سُلَيْمَانَ، عَنْ سَيَّارٍ أَبِي الْحَكَمِ، عَنْ طَارِقِ بْنِ شِهَابٍ، قَالَ: كُنَّا عِنْدَ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ جُلُوسًا، فَجَاءَ آذِنُهُ، فَقَالَ: قَدْ قَامَتِ الصَّلاةُ، فَقَامَ وَقُمْنَا مَعَهُ، فَدَخَلْنَا الْمَسْجِدَ، فَرَأَى النَّاسَ رُكُوعًا فِي مُقَدَّمِ الْمَسْجِدِ، فَكَبَّرَ وَرَكَعَ وَمَشَى، وَفَعَلْنَا مِثْلَ مَا فَعَلَ، قَالَ: فَمَرَّ رَجُلٌ مُسْرِعٌ، فَقَالَ: السَّلامُ عَلَيْكُمْ يَا أَبَا عَبْدِ الرَّحْمَنِ، فَقَالَ: صَدَقَ اللَّهُ وَبَلَّغَ رَسُولُهُ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآَلِهِ وَسَلَّمَ، فَلَمَّا صَلَّيْنَا رَجَعَ، فَوَلَجَ أَهْلَهُ، وَجَلَسْنَا فِي مَكَانِهِ نَنْتَظِرُهُ حَتَّى يَخْرُجَ، فَقَالَ بَعْضُنَا لِبَعْضٍ: أَيُّكُمْ يَسْأَلُهُ؟ قَالَ طَارِقٌ أَنَا أَسْأَلُهُ، فَسَأَلَهُ طَارِقٌ، فَقَالَ: سَلَّمَ عَلَيْكَ الرَّجُلُ فَرَدَدْتَ عَلَيْهِ، صَدَقَ اللَّهُ وَبَلَّغَ رَسُولُهُ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآَلِهِ وَسَلَّمَ، فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآَلِهِ وَسَلَّمَ، يَقُولُ: " إِنَّ بَيْنَ يَدَيِ السَّاعَةِ تَسْلِيمَ الْخَاصَّةِ، وَفُشُوَّ التِّجَارَةِ، حَتَّى تُعِينَ الْمَرْأَةُ زَوْجَهَا عَلَى التِّجَارَةِ، وَحَتَّى يَخْرُجَ الرَّجُلُ بِمَالِهِ إِلَى أَطْرَافِ الأَرْضِ، فَيَرْجِعُ فَيَقُولُ: لَمْ أَرْبَحْ شَيْئًا "
Tercemesi:
Bize Ebû Abdurrahmân Muhammed b. Abdullah et- Tâcir, ona es- Serî b. Huzeyme, ona Ebû Nuaym, ona Beşîr b. Süleymân, ona Seyyâr Ebi'l-Hakem, onlara da Târık b. Şihâb şöyle haber verdi: Abdullah b. Mes'ûd (r.a) 'un yanında oturuyorken hizmetçisi (Mescidin giriş kısmında bekleyen, gelenlerin giriş ve çıkışlarına izin veren görevli) geldi ve namazın başladığını haber verdi. Abdullah b. Mes'ûd kalktı ve biz de onunla birlikte oturuyorken kalktık. Beraberce mescide girdik. Mescidin giriş kısmında insanları namazda rukû' halinde buldu. O da tekbir alıp rukûa vardı ve rukû vaziyetinde yürüdü. Biz de onun yaptığı gibi yaptık. Râvî Târık b. Şihâb dedi ki: Süratli bir adam gelip geçti ve şöyle dedi: “es -Selâmü aleyküm yâ Ebû Abdurrahmân!”. Abdullah b. Mes'ûd da (selama karşılık vermeyip kendi kendine) şöyle dedi: “Allah doğru buyurdu, Rasûlü (s.a.v.) de tebliğ etti.” Namazı bitirince Abdullah b. Mes’ûd dönüp ailesinin yanına girdi. Biz ise ailesinin yanından çıkıncaya kadar namaz kıldığı yerde onu bekledik ve "Hanginiz ona yaptığının sebebini soracak?" diye birbirimize sorduk. Târık b. Şihâb "Ben sorarım" dedi. Ve Târık ona (İbn Mes'ûd)'a şöyle sordu: “Adam sana selam verdi, sen de ona ‘Allah doğru buyurdu, Rasûlü (s.a.v.) de tebliğ etti’ diyerek karşılık verdin.” Abdullah b. Mes'ûd şu cevabı verdi: Ben Rasûlülah (s.a.v.)'in şöyle dediğini işittim: "Şüphesiz sadece havâssa (selam verilen topluluğun tamamına değil de içlerinden sadece mesela seçkin bir tek kişiye) selam verilmesi, ticarette kadının kocasına yardımcı olmasına ve kişinin parasını alıp dünyanın uzak yerlerine kadar çıkıp gitmesine ve dünyayı dolaştıktan sonra dönüp gelip ‘Hiçbir kazanç elde edemedim’ demesine varıncaya kadar ticaretin intişar bulması, kıyametin alametlerindendir.”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, Fiten 8583, 10/245
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Abdullah Tarık b. Şihâb el-Becelî (Tarık b. Şihâb b. Abduşems b. Seleme b. Hilâl b. Avf)
3. Ebu Hakem Seyyâr b. Ebu Seyyâr el-Anezî (Seyyâr b. Verdân)
4. Ebu İsmail Beşîr b. Selman en-Nehdî (Beşir b. Selman)
5. Ebu Nuaym Fadl b. Dükeyn el-Mülâi (Fadl b. Amr b. Hammâd b. Züheyr b. Dirhem)
6. Ebu Muhammed Serî b. Huzeyme el-Ebiyverdî (Serî b. Huzeyme b. Muaviye)
7. Muhammed b. Abdullah el-Cehhâfî (Muhammed b. Abdullah b. Muhammed b. Ebi'l- Vezîr)
Konular:
KTB, SELAM
Selam, namaz kılana
Selam, tanıdıklarına ve tanımadıklarına
Öneri Formu
Hadis Id, No:
275399, D001645-2
Hadis:
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ دَاوُدَ ح
حَدَّثَنَا عَبْدُ الْمَلِكِ بْنُ حَبِيبٍ أَبُو مَرْوَانَ حَدَّثَنَا ابْنُ الْمُبَارَكِ - وَهَذَا حَدِيثُهُ - عَنْ بَشِيرِ بْنِ سَلْمَانَ عَنْ سَيَّارٍ أَبِى حَمْزَةَ عَنْ طَارِقٍ عَنِ ابْنِ مَسْعُودٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"مَنْ أَصَابَتْهُ فَاقَةٌ فَأَنْزَلَهَا بِالنَّاسِ لَمْ تُسَدَّ فَاقَتُهُ وَمَنْ أَنْزَلَهَا بِاللَّهِ أَوْشَكَ اللَّهُ لَهُ بِالْغِنَى إِمَّا بِمَوْتٍ عَاجِلٍ أَوْ غِنًى عَاجِلٍ."
Tercemesi:
Bize Müsedded (b. Müserhed), ona Abdullah b. Davud; (T)
Bize Ebu Mervan Abdülmelik b. Habib, ona (Abdullah) b. Mübarek, ona Beşîr b. Selman, ona Seyyar Ebu Hamza, ona Tarık (b. Şihâb), ona da (Abdullah) b. Mesud Rasulullah'ın (sav) şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Bir kimse fakir düşer de ihtiyacını diğer insanlara arz ederse, onun ihtiyacı giderilmez. Şayet durumunu Allah'a arz ederse, Allah onun ya hemen canını alır ya da onu kısa zamanda zengin kılar."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Zekât 29, /386
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Abdullah Tarık b. Şihâb el-Becelî (Tarık b. Şihâb b. Abduşems b. Seleme b. Hilâl b. Avf)
3. Ebu Hamza Seyyar el-Kufî (Seyyar)
4. Ebu İsmail Beşîr b. Selman en-Nehdî (Beşir b. Selman)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
6. Ebu Mervan Abdülmelik b. Habib el-Bezzaz (Abdülmelik b. Habib)
Konular:
Dünya, Zenginlik
Fakir, Yoksul, fakirlik, yoksulluk
Geçim, dilencilikle geçim sağlamak
Sabır, sabretmek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
53508, HM003696
Hadis:
حَدَّثَنَا وَكِيعٌ حَدَّثَنِي بَشِيرُ بْنُ سَلْمَانَ عَنْ سَيَّارٍ أَبِي الحكم عَنْ طَارِقِ بْنِ شِهَابٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ
قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَنْ نَزَلَ بِهِ حَاجَةٌ فَأَنْزَلَهَا بِالنَّاسِ كَانَ قَمِنًا مِنْ أَنْ لَا تَسْهُلَ حَاجَتُهُ وَمَنْ أَنْزَلَهَا بِاللَّهِ آتَاهُ بِرِزْقٍ عَاجِلٍ أَوْ بِمَوْتٍ آجِلٍ
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Abdullah b. Mes'ud 3696, 2/43
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Abdullah Tarık b. Şihâb el-Becelî (Tarık b. Şihâb b. Abduşems b. Seleme b. Hilâl b. Avf)
3. Ebu Hamza Seyyar el-Kufî (Seyyar)
4. Ebu İsmail Beşîr b. Selman en-Nehdî (Beşir b. Selman)
5. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
Konular:
Allah İnancı, Allah'ın kulu ile ilişkisi
Dilencilik, dilencilikten uzak durmak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
58230, HM006496
Hadis:
حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ دَاوُدَ يَعْنِي ابْنَ شَابُورَ وَبَشِيرٍ أَبِي إِسْمَاعِيلَ (عَنْ مُجَاهِدٍ) عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرِو بْنِ الْعَاصِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَا زَالَ جِبْرِيلُ يُوصِينِي بِالْجَارِ حَتَّى ظَنَنْتُ أَنَّهُ سَيُوَرِّثُهُ
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Abdullah b. Amr b. el-As 6496, 2/592
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Ebu Haccac Mücahid b. Cebr el-Kuraşî (Mücahid b. Cebr)
3. Ebu İsmail Beşîr b. Selman en-Nehdî (Beşir b. Selman)
3. Ebu Süleyman Davud b. Şabur el-Mekki (Davud b. Şabur)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
Konular:
Haklar, komşu hakları
Hz. Peygamber, Cebraille ilişkisi
Komşuluk, komşuluk ilişkileri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
131894, MŞ026909
Hadis:
26909- حَدَّثَنَا وَكِيعٌ ، عَنْ بَشِيرِ بْنِ سَلْمَانَ ، عَنْ سَيَّارِ أَبِي الْحَكَمِ ، عَنْ طَارِقِ بْنِ شِهَابٍ قَالَ : كَانَ عَبْدُ اللهِ إذَا صَلَّى الْفَجْرَ لَمْ يَدَعْ أَحَدًا مِنْ أَهْلِهِ صَغِيرًا ، وَلاَ كَبِيرًا يُطرِق حَتَّى تَطْلُعَ الشَّمْسُ.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Ebî Şeybe, Musannef-i İbn Ebû Şeybe, Edeb 26909, 13/443
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Abdullah Tarık b. Şihâb el-Becelî (Tarık b. Şihâb b. Abduşems b. Seleme b. Hilâl b. Avf)
3. Ebu Hamza Seyyar el-Kufî (Seyyar)
4. Ebu İsmail Beşîr b. Selman en-Nehdî (Beşir b. Selman)
5. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
Konular:
Uyku, uykunun mekruh olduğu vakitler
حدثنا محمد بن سلام قال أخبرنا سفيان بن عيينة عن داود بن شابور وأبى إسماعيل عن مجاهد عن عبد الله بن عمرو أنه ذبحت له شاة فجعل يقول لغلامه أهديت لجارنا اليهودي أهديت لجارنا اليهودي سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول : ما زال جبريل يوصينى بالجار حتى ظننت أنه سيورثه
Öneri Formu
Hadis Id, No:
163516, EM000105
Hadis:
حدثنا محمد بن سلام قال أخبرنا سفيان بن عيينة عن داود بن شابور وأبى إسماعيل عن مجاهد عن عبد الله بن عمرو أنه ذبحت له شاة فجعل يقول لغلامه أهديت لجارنا اليهودي أهديت لجارنا اليهودي سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول : ما زال جبريل يوصينى بالجار حتى ظننت أنه سيورثه
Tercemesi:
— Abdullah İbni Amr (Radiyallahuanh)'dan rivayet edildiğine göre :
«Kendisi için bir koyun kesildi de kölesine şöyle der oldu»: «— Yahudi komşumuza hediye verdin mi? Yahudi komşumuza hediye verdin mi?»
Resûlüllah (Sallalîahü Aleyhi ve Sellem)'m şöyle dediğini işittim:
«— Cibril, komşuyu tavsiye edip durdu. Öyle ki, onu mirasçı kılacağını zannettim.»[209]
Dîn ayırt etmeksizin, milliyete bakılmaksızın hangi komşu olursa olsun ona önce ikramda bulunmak gerektiğine bu hadîs-i şerif delâlet etmektedir. Fakır olan komşulara sadaka vermek de yine böyledir. Hiç bir tefrik yapılmaz. Yalnız zekât Müslüman fakirlere verilmesi gereken malî bir ibadettir. Zekât, Müslüman olmayanlara verilmez. Kurban eti de sadaka veya hediye yerine geçeceği itibarla Müslüman olmayan fakir ve zenginlere verilebilir. Adak mahiyetinde olan kurbanların eti ise, yalnız fakirlere verilir.[210]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, el-Edebü'l-Müfred, 105, /134
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Ebu Haccac Mücahid b. Cebr el-Kuraşî (Mücahid b. Cebr)
3. Ebu İsmail Beşîr b. Selman en-Nehdî (Beşir b. Selman)
3. Ebu Süleyman Davud b. Şabur el-Mekki (Davud b. Şabur)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Muhammed b. Selam el-Bikendî (Muhammed b. Selam b. Ferec)
Konular:
Diyalog, Hz. Peygamber'in / Sahabenin Yahudilerle ilişkileri
Hediye, hediye vermede öncelik
Hz. Peygamber, Cebraille ilişkisi
İyilik, komşuya iyilik etmek
Komşuluk, komşuluk ilişkileri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
32513, İM004037
Hadis:
حَدَّثَنَا وَاصِلُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ فُضَيْلٍ عَنْ أَبِى إِسْمَاعِيلَ الأَسْلَمِىِّ عَنْ أَبِى حَازِمٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ لاَ تَذْهَبُ الدُّنْيَا حَتَّى يَمُرَّ الرَّجُلُ عَلَى الْقَبْرِ فَيَتَمَرَّغَ عَلَيْهِ وَيَقُولُ يَا لَيْتَنِى كُنْتُ مَكَانَ صَاحِبِ هَذَا الْقَبْرِ وَلَيْسَ بِهِ الدِّينُ إِلاَّ الْبَلاَءُ » .
Tercemesi:
Bize Vasıl b. Abdüla'la, ona Muhammed b. Fudayl, ona Ebu İsmail el-Eslemî, ona Ebu Hazim, ona da Ebu Hureyre'den (ra) rivayet edildiğine göre; Rasulullah (sav) şöyle buyurdu, demiştir:
"Nefsim (kudret) elinde bulunan (Allah) a yemin ederim ki adam kabrin yanına uğrayıp da dinden dolayı değil, sırf uğradığı bela bunaltısından dolayı kabir üzerine burulup, ah keşke bu mezar sahibinin yerinde ben olsaydım, diye temennide bulunmadıkça dünyanın sonu gelmeyecektir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Fiten 24, /652
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Hazim Selman Mevla Azze (Selman)
3. Ebu İsmail Beşîr b. Selman en-Nehdî (Beşir b. Selman)
4. Ebu Abdurrahman Muhammed b. Fudayl ed-Dabbî (Muhammed b. Fudayl b. Ğazvan b. Cerîr)
5. Vasıl b. Abdulala el-Esedi (Vasıl b. Abdulala b. Hilal)
Konular:
Fitne, Fesat, İfsat, fitnecilik, bozgunculuk
Kıyamet, alametleri
Kıyamet, alametleri, belanın çoğalacağı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36215, HM003869
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو أَحْمَدَ الزُّبَيْرِيُّ حَدَّثَنَا بَشِيرُ بْنُ سَلْمَانَ كَانَ يَنْزِلُ فِي مَسْجِدِ الْمَطْمُورَةِ عَنْ سَيَّارٍ أَبِي الحكم عَنْ طَارِقِ بْنِ شِهَابٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ
قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَنْ أَصَابَتْهُ فَاقَةٌ فَأَنْزَلَهَا بِالنَّاسِ لَمْ تُسَدَّ فَاقَتُهُ وَمَنْ أَنْزَلَهَا بِاللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ أَوْشَكَ اللَّهُ لَهُ بِالْغِنَى إِمَّا أَجَلٌ عَاجِلٌ أَوْ غِنًى عَاجِلٌ
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Abdullah b. Mes'ud 3869, 2/84
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Abdullah Tarık b. Şihâb el-Becelî (Tarık b. Şihâb b. Abduşems b. Seleme b. Hilâl b. Avf)
3. Ebu Hamza Seyyar el-Kufî (Seyyar)
4. Ebu İsmail Beşîr b. Selman en-Nehdî (Beşir b. Selman)
5. Ebu Ahmed Muhammed b. Abdullah ez-Zübeyrî (Muhammed b. Abdullah b. Zübeyr b. Ömer b. Dirhem)
Konular:
Fakir, Yoksul, fakirlik, yoksulluk
Tevekkül, Allah'a tevekkül etmek