Giriş

Bize Ebu Küreyb (Muhammed b. Alâ el-Hemdânî), ona Veki’ (b. Cerrah er-Ruâsî), ona Ali b. Salih (el-Hemedanî), ona Seleme b. Küheyl (el-Hadramî), ona da Ebu Seleme (b. Abdurrahman ez-Zuhrî) Ebu Hüreyre’nin şöyle anlattığını nakletti: Rasulullah (sav) ödünç bir baş deve aldı da (yerine) ondan daha üstün bir baş deve verdi. Ve şöyle buyurdu: "Sizin en hayırlınız, borcunu en iyi ödeyeninizdir."


    Öneri Formu
978 M004111 Müslim, Müsakat, 121

Bize Abbas el-Anberi, ona Esved b. Âmir, ona Hasan b. Salih, ona babası, ona Seleme b. Küheyl, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas Ömer'in şöyle dediğini rivayet etti: "Ömer, Hz. Peygamber odasında bulunduğu bir sırada yanına geldi. es-Selamu aleyke ya Rasulullah! es-Selamu aleyküm! Ömer (huzurunuza) girebilir mi? (diyerek izin istedi.)"


    Öneri Formu
34335 D005201 Ebu Davud, Edeb, 134, 135


    Öneri Formu
980 M004112 Müslim, Müsakat, 122


    Öneri Formu
25229 İM002423 İbn Mâce, Sadakât, 16


    Öneri Formu
40106 HM002756 İbn Hanbel, I, 303


    Öneri Formu
41321 HM002993 İbn Hanbel, I, 325

Bize Müsedded, ona Yahya, ona da Şube, önceki hadisle aynı manada rivayet ettiler. Bu rivayete göre Rasulullah (sav) üç defa, "onu bir yıl boyunca ilan et!" buyurmuş. Sonra da ravi, Hz. Peygamber Übey b. Ka'b'a bu ilan işini bir sene boyunca yap mı dedi, yoksa üç sene boyunca yap mı demek istedi, hatırlamıyorum dedi.


Açıklama: Bulunan bir malın sahibini bulmak için saklanması gereken süre konusu, kanaatimizce biraz da dönemin şartları ve örf ile ilgilidir. Bu sürenin daha uzun veya kısa olmasında bir sakınca bulunmasa gerektir. Maksat, malın asıl sahibini bulmak için gerekli çabayı göstermektir. Nitekim Hanefî fukahası da asıl sahibinin artık kaybettiği malı aramayacak zannı hasıl oluncaya kadar ilan etmek gerektiği kanaatindedir. Bir insanın kaybettiği malı arama zamanı da malın azlığına ve çokluğuna göre farklılık gösterir. Malı bulan kişi belli süre geçtiği halde asıl sahibi ortaya çıkmamışsa muhayyerdir; isterse malı muhafazaya devam eder, isterse hâkime teslim eder, şayet fakir biriyse kendisi de kullanabilir. Eğer zenginse onu kendisinin kullanması câiz olmaz. Zengin birinin onu kendisi için kullanabilmesi, ancak hâkimin izniyle mümkün olur. Çünkü bulunan bir malın asıl sahibi ortaya çıkmazsa, esas olan onun tasadduk edilmesidir; tasaddukun mahalli de zengin biri değil, fakir insandır. Şayet bulunan mal çok fazla olursa, hazineye konması gerekir. Kayıp bir malı bulan kişinin onu alıp saklaması, bazen mubah, bazen vacip, bazen de haram olur. Alınmadığı takdirde telef olacağı korkusu bulunmayan bir malı alıp saklamak mubah, zayi olacağından korkulan malı sahibi adına saklamak vacip, sahibine vermeyip iktisab ve intifa niyetiyle almak da haramdır.

    Öneri Formu
11051 D001702 Ebu Davud, Lukata, 1

Bize Sehl b. Muhammed b. ez-Zübeyr el-Askerî, ona Yahya b. Zekeriya b. Ebu Zâide, ona Salih b. Salih, ona Seleme b. Küheyl, ona Said b. Cübeyr, ona İbn Abbas, ona da Hz. Ömer'in (ra) haber verdiğine göre; "Hz. Peygamber (sav) Hafsa'yı (ric'î talakla) boşadı, sonra (iddet süresi içinde) ona geri döndü."


    Öneri Formu
13586 D002283 Ebu Davud, Talak, 36, 38


Açıklama: Hz. Peygamber kölesinden başka malı olmayan adamın kölesini, sahibi kendisinin ölümünden sonra azat edilmesini söylemesine rağmen ihtiyaçlarını gidermesi veya borçlarını ödemesi için hayatta iken (sekiz yüz dirheme) satmış ve parasını kölenin sahibine göndermiştir. (Avnu'l-mabud, X, 351)

    Öneri Formu
27917 D003955 Ebu Davud, 'Itk, 9


    Öneri Formu
34292 D005167 Ebu Davud, Edeb, 123, 124