22 Kayıt Bulundu.
Bize Ahmed b. Muhammed b. Hanbel ve Müsedded ve Muhammed b. İsa -lafızlar değişse de hepsi aynı manayı nakletmişlerdir-, onlara Yahya b. Said, ona Ebu Hamza, ona Abdullah b. Muhammed -İbn İsa, rivayet ettiği hadiste İbn Ebu Bekir, sonra da Kasım b. Muhammed'in kardeşi olarak ittifak ettiler- şöyle dedi: Aişe'nin yanındaydık. Sofra hazırlandı. Bu esnada, Kasım namaz kılmak üzere kalktı. Bunun üzerine Hz. Aişe ben, Hz. Peygamber'i (sav) şöyle buyururken işittim dedi: "Yemek hazırken, büyük veya küçük abdeste sıkışmışken namaz kılınmaz."
Bize Hişam b. Ammar ve Süleyman b. Abdurrahman ed-Dımaşkî ve Yahya b. Fadl es-Sicistânî, onlara Hatim b. İsmail, ona Ebu Hazre Yakub b. Mücahid, ona da Ubade b. Velid b. Ubade b. Samit şöyle rivayet etmiştir: "Cabir b. Abdullah'ın yanına geldik. Bize şöyle dedi: Bir gazvede Rasulullah (sav) ile beraber yolculuk ettim. Hz. Peygamber (sav), kalkıp namaza durdu. Benim üzerimde de bir elbise vardı. İki tarafını (omuzlarımda) çaprazlama bağlamaya çalıştım ama (uçları) kavuşmadı. Elbisenin püskülleri de vardı. Elbiseyi ters çevirdim. Sonra iki ucunu çaprazlama bir şekilde (boynuma) astım. Ardından da düşmemesi için (çenemle) sıkıştırdım. Akabinde gelip Hz. Peygamber'in (sav) solunda namaza durdum. O da elimden tuttu (ve arkasından dolaştırıp) beni sağ yanına aldı. (Derken) İbn Sahr gelip Hz. Peygamber'in (sav) solunda namaza durdu. (Bu defa) Rasulullah (sav), ikimizin de ellerinden tutup bizi arkasına aldı. (O esnada) Hz. Peygamber (sav), bana bakmaya başlamış ancak ben fark etmemiştim. Ardından onu fark ettim. Bana, elbisemi (göbeğime) bağlamamı işaret etti. Nebi (sav), namazı bitirince 'Ey Cabir!' dedi. Ben, ya Rasulullah! buyur! dedim. O, '(elbise) geniş olduğunda iki ucunu çaprazlama bir şekilde (omuzlarına) at; dar olduğunda ise onu (göbeğine) bağla,' buyurdu."
Bize bu hadisi Yahya b. Fadl es-Sicistani, Hişam b. Ammar ed-Dımaşkî ve Süleyman b. Abdurrahman ed-Dımaşkî -hadis Yahya b. Fadl es-es-Sicistani'nin lafızlarıyla rivayet edilmiştir-, onlara Hatim b. İsmail, ona da Ebu Hazre Yakub b. Mücahid'in rivayet ettiğine göre Ubade b. Velid b. Ubade b. Samit şöyle demiştir: Biz Cabir b. Abdullah'ın yanına geldik, o sırada (mahallesinin) mescidindeydi. Bize şunları anlattı: Hz. Peygamber (sav) bu mescidimize geldi. O sırada elinde İbn Tâb cinsinden bir hurma salkımının kurumuş dalı vardı. Şöyle bir baktı ve mescidin kıble tarafında bir balgam gördü. Hemen oraya doğru giderek elindeki dal ile onu temizledi. Sonra bize "hanginiz, Allah'ın kendisinden yüz çevirmesinden hoşnut olur?" diye sordu. Ardından şöyle buyurdu: "Sizden biri namaza durduğunda yüzünü Allah'a dönmüş olur. Binaenaleyh kıble tarafına doğru yahut sağınıza sakın ola tükürmeyin! Sol tarafınıza, ayak altına tükürebilirsiniz. İlla tükürmeniz gerekiyorsa elbisenizi şöyle yapın!" Hz. Peygamber (sav) burada, elbisesini ağzına götürdü ve (önce tükürür gibi, sonra) tükürüğü ovalar gibi yaptı. Ardından da "Bana abîr (bir çeşit koku) getirin," buyurdu. O mahalleden olan bir genç fırlayıp evine gitti ve elinde halûk (denilen bir çeşit koku) ile geri geldi. Rasulullah (sav) onu aldı, elindeki dalın ucuna sürdü, ardından onunla tükürüğün izini temizledi. [Cabir dedi ki: İşte o günden sonra sizler, mescitlerinizde halûk bulundurur oldunuz.]
Bize bu hadisi Yahya b. Fadl es-Sicistani, Hişam b. Ammar ed-Dımaşkî ve Süleyman b. Abdurrahman ed-Dımaşkî -hadis Yahya b. Fadl es-es-Sicistani'nin lafızlarıyla rivayet edilmiştir-, onlara Hatim b. İsmail, ona da Ebu Hazre Yakub b. Mücahid'in rivayet ettiğine göre Ubade b. Velid b. Ubade b. Samit şöyle demiştir: Biz Cabir b. Abdullah'ın yanına geldik, o sırada (mahallesinin) mescidindeydi. Bize şunları anlattı: Hz. Peygamber (sav) bu mescidimize geldi. O sırada elinde İbn Tâb cinsinden bir hurma salkımının kurumuş dalı vardı. Şöyle bir baktı ve mescidin kıble tarafında bir balgam gördü. Hemen oraya doğru giderek elindeki dal ile onu temizledi. Sonra bize "hanginiz, Allah'ın kendisinden yüz çevirmesinden hoşnut olur?" diye sordu. Ardından şöyle buyurdu: "Sizden biri namaza durduğunda yüzünü Allah'a dönmüş olur. Binaenaleyh kıble tarafına doğru yahut sağınıza sakın ola tükürmeyin! Sol tarafınıza, ayak altına tükürebilirsiniz. İlla tükürmeniz gerekiyorsa elbisenizi şöyle yapın!" Hz. Peygamber (sav) burada, elbisesini ağzına götürdü ve (önce tükürür gibi, sonra) tükürüğü ovalar gibi yaptı. Ardından da "Bana abîr (bir çeşit koku) getirin," buyurdu. O mahalleden olan bir genç fırlayıp evine gitti ve elinde halûk (denilen bir çeşit koku) ile geri geldi. Rasulullah (sav) onu aldı, elindeki dalın ucuna sürdü, ardından onunla tükürüğün izini temizledi. [Cabir dedi ki: İşte o günden sonra sizler, mescitlerinizde halûk bulundurur oldunuz.]