19 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Ebu Âmir, ona Süleyman b. Bilâl el-Medînî, ona Rabî b. Ebu Abdurrahman, ona Münbais'in azatlısı Yezîd, ona da Zeyd b. Hâlid el-Cühenî şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber'e (sav) bir adam lukata (kayıp eşya) hakkında sormuştu. Hz. Peygamber (sav) "Onun bağını ve heybesini iyice belle. Sonra bir sene onu ilan et. Sonra onu kullan. Eğer sahibi gelirse onu kendisine ver" buyurdu. Adam kayıp deveyi de sordu. Rasulullah (sav) bu soruya çok kızdı, o kadar ki kızgınlıktan yanakları kıpkırmızı oldu -veya yüzü kıpkırmızı oldu- ve şöyle buyurdu: "Ondan sana ne? Onun su tulumu ve yürüyecek ayağı vardır. Suya gider, otlardan yer. Sahibi gelinceye kadar onu bırak." Adam "Kaybolmuş davara ne dersin?" diye sorunca "Ya senin, ya kardeşinin veya kurdundur" buyurdu.
Bize İbnu's-Serh, ona İbn Vehb, ona da Malik aynı isnad ve mana ile rivayet etti, yalnız bu rivayette, "devenin su tulumu yanındadır, (bu sayede) suya gelir ve ağaçlardan otlar" cümlesi de yer almaktadır. Bu rivayette kayıp davar konusunda "onu al..." cümlesi bulunmamaktadır. Ayrıca bulunan para ile ilgili olarak da Hz. Peygamber'in, "onu bir sene ilan et, eğer sahibi gelirse kendisine verirsin, gelmezse istediğini yap" dediği kaydedilmiş, ama "onu harca!" ifadesi zikredilmemiştir. [Ebû Davud dedi ki: Bu hadisi aynen es-Sevrî ile Süleyman b. Bilal ve Hammad b. Seleme de Rabî'a'dan rivayet ettiler; onlar da "onu al..." cümlesini zikretmediler.]
Bize Kuteybe b. Said, ona İsmail b. Cafer, ona Rabî'a b. Ebu Abdurrahman, ona el-Münbeis'in âzâdlısı Yezid, ona da Zeyd b. Halid el-Cühenî'nin rivayet ettiğine göre; bir adam Rasulullah'a (sav), buluntu malın hükmünü sormuş, o da, "onu bir sene ilan et! Sonra ağız bağıyla çıkınını iyice belle, sonra da onu harca. Bilahare sahibi gelecek olursa kendisine ödersin," buyurmuştu. Bunun üzerine adam, Ey Allah'ın Rasulü, peki ya buluntu davar ise? diye sordu. Hz. Peygamber cevaben "onu al! Zira o ya senin ya kardeşinin ya da kurdun nasibidir," buyurdu. Adam tekrar Ey Allah’ın Rasulü, peki ya buluntu deve ise? diye sorunca, Hz. Peygamber kızdı; o kadar ki yanakları –veya yüzü- kıpkırmızı oldu ve "deveden sana ne!.. Sahibi kendisini buluncaya kadar onun kendisine yetecek suyu da var, çarığı da…" dedi.
Bize Ahmed b. Hafs, ona babası, ona İbrahim b. Tahman, ona Abbad b. İshak, ona Abdullah b. Yezîd, ona da babası Yezîd Mevlâ el-Münbeis, ona da Zeyd b. Halid el-Cühenî; Rasulullah (sav) buluntu malın durumu soruldu..." diyerek Rabî'a hadisinin bir benzerini rivayet etti ve dedi ki: Hz. Peygamber'e buluntu malın durumu soruldu, cevaben buyurdu ki: "Onu bir sene ilan edersin, eğer sahibi gelirse onu kendisine teslim edersin. Gelmezse, kesenin ağız bağını ve çıkınını iyice beller, sonra da onu kendi malına katarsın. Eğer bir süre sonra sahibi gelecek olursa bunu ona ödersin."
Bize Musa b. İsmail, ona Hammad b. Seleme, ona Yahya b. Said ve Rabî'a, Kuteybe hadisinin isnadı ve manasıyla rivayet etmiş, yalnız şu cümleyi de eklemiştir: "Eğer sahibi gelir de malın kesesini ve miktarını bilirse, onu kendisine ver!" [Yine Hammâd bu hadisin aynısını Ubeydullah b. Ömer'den, o Amr b. Şuayb'dan, o da babası vasıtasıyla dedesinden ve o da Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.] [Ebû Davud dedi ki: Hammad b. Seleme burada şunu ilave etti: Bu hadisin Seleme b. Küheyl, Yahya b. Said, Ubeydullah b. Ömer ve Rabî'a rivayetinde bulunan "eğer sahibi gelir de malın kesesini ve ağız bağını bilirse, onu kendisine ver!" cümlesindeki "kesesini ve ağız bağını bilirse" mahfuz değildir. Ukbe b. Süveyd'in, babası vasıtasıyla Hz. Peygamber'den rivayet ettiği hadisteki "onu bir sene ilan et" cümlesi de böyledir. Ömer b. el-Hattâb'ın (ra) Hz. Peygamber'den rivayet ettiği "onu bir sene ilan et" cümlesi de böyledir.]
Bize Musa b. İsmail, ona Hammad b. Seleme, ona Yahya b. Said ve Rabî'a, Kuteybe hadisinin isnadı ve manasıyla rivayet etmiş, yalnız şu cümleyi de eklemiştir: "Eğer sahibi gelir de malın kesesini ve miktarını bilirse, onu kendisine ver!"
Bize İshak b. Süleyman b. Alâ el-Eylî, ona Süfyân b. Uyeyne, ona Yahya b. Saîd, ona Rabîa b. Ebu Abdurrahman, ona Münbais'in Yezîd'in azatlısı, ona da Zeyd b. Hâlid el-Cühenî şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber'e (sav) yitik devenin hükmü soruldu. Rasulullah (sav) hiddetlendi, yanakları kırmızılaştı ve "ondan sana ne? Onun beraberinde (uzak yolculuğa dayanan) ayakları ve (karnında) su tulumu vardır. Sahibi ona rastlayıncaya kadar o (hayvan kendi kendine) suya varır ve ağaçlardan yer" buyurdu. Rasul-i Ekrem'e (sav) buluntu koyunun hükmü de soruldu. Buna cevaben "Onu al. Çünkü o (hayvancağız) şüphesiz ya sanadır ya senin kardeşinedir ya da kurdundur" buyurdu. Resül-i Ekrem'e (sav) buluntu malın hükmü de soruldu. Bunun üzerine Rasulullah "onun kabını ve ağız bağını iyice belle, sonra bir sene onu tanıt, eğer bilen çıkarsa verirsin, çıkmazsa malına karıştır" buyurdu.