15 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Miskin, ona Ebu Hasan, ona Yahya b. Hassân, ona Süleyman, ona Şerîk b. Ebu Nemir, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebu Musa el-Eş'arî şöyle rivayet etmiştir: Evden abdestli olarak evden çıkıp kendi kendime “bugün Rasulullah'tan hiç ayrılmayacağım, hep onunla birlikte olacağım” dedim. Râvî der ki: Ebu Musa bu niyetle mescide geldi ve Peygamber'i (sav) sordu. Oradakiler “Peygamber (sav) mescitten çıktı ve şu tarafa yönelip gitti” dediler. (Ebu Musa der ki:) Mescitten çıkıp Peygamber'i(sav) sora sora izini takip edip edip gittim ve onu Erîs Kuyusu (bostanına) girmiş olarak buldum. Ben de Bostanın hurma dalından yapılmış olan kapısında oturdum. Nihayet Rasûlullah ihtiyacını giderip abdest aldı. Ben de kalkıp O'nun yanına vardım ve gördüm ki Rasulullah (sav) Erîs Kuyusu'nun ağzında oturmuş ve iki bacağını açarak kuyuya sarkıtmıştı. Varıp selâm verdim. Sonra geri dönüp kapının yanına oturdum ve kendi kendime “bugün ben muhakkak Rasûlullah'ın (sav) kapıcısı olacağım” dedim. Bu sırada Ebu Bekir geldi, kapıya vurdu. Ben “kimdir o?” diye sordum. “Ebu Bekir” dedi. “biraz bekle” dedim, Sonra gittim ve “ey Allah'ın Rasulü, şu bekleyen Ebu Bekir, girmek için izin istiyor” dedim. Rasulullah (sav) "ona izin ver ve kendisini cennetle müjdele" buyurdu. Hemen geri döndüm ve Ebu Bekir'e “buyur gir, Rasulullah (sav) seni cennetle müjdeliyor” dedim. Ebu Bekir içeriye girdi ve kuyu başında Rasulullah'ın sağ yanına oturdu ve Rasulullah'ın (sav) yaptığı gibi bacaklarını açarak ayaklarını kuyuya sarkıttı. Ben dönüp yerime oturdum. Ben kardeşimi abdest alıp arkamdan bana yetişmek üzere geride bırakmıştım. -kardeşini kastederek- “Allah falanca kuluna hayır dilerse, şimdi o da buraya gelir” dedim. Bu sırada biri kapıya vurdu. “Kimdir o?” dedim. “Ömer b. Hattâb girmek için izin istiyor” dedi. Ben de “biraz bekle” dedim. Sonra Rasulullah'a gelip selâm verdim ve “Ömer b. Hattâb, yanınıza girmek için izin istiyor” dedim. Rasulullah (sav) "ona izin ver ve kendisini cennetle müjdele" buyurdu. Geldim ve Ömer'e “buyur gir, Rasulullah (sav) seni cennetle müjdeledi” dedim. Ömer de girdi ve kuyu başında Rasulullah'ın sol tarafına oturdu. ve iki ayağını kuyuya sarkıttı. Ben kapı yanındaki yerime dönüp oturdum ve “eğer Allah falanca kimseye hayır dilemişse, o da buraya gelir” dedim. Yine biri gelip kapıyı vurdu. “Kimdir o?” dedim. “Osman b. Affân” dedi. “biraz bekle” dedim ve gelip haber verdim. Rasulullah (sav) "Ona izin ver ve kendisine, erişecek belâ ve imtihan üzerine onu cennetle müjdele" buyurdu. Ben de geldim ve Osman'a “buyur gir, Rasulullah (sav) sana erişecek belâ ve musibet üzerine cennetle müjdeledi” dedim. O da girdi, ancak kuyu başı dolmuş olduğu için Rasulullah'ın (sav) karşısında başka tarafa oturdu. Şerîk der ki: Saîd b. Müseyyeb “bu oturuş tarzını onların kabirleri şeklinde yorumladım” demiştir.
Açıklama: Esbezî kelimesinin aslının Farsça olduğu farklı manalara geldiği söylenmiştir. Bu manalar şunlardır: Bahreyn bölgesinde atlara tapan Farisî bir kavmin adıdır. (Farsça Esb, at demektir.) Bahreyn bölgesindeki bir kalenin silahlı halkıdır. Bahreyn'in Hecer bölgesinde bir beldenin veya köyün ismidir. Farsça bir isimdir. (Avnu'l-mabud, VIII, 206)