35 Kayıt Bulundu.
Bize Ahmed b. Salih, ona Anbese, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona da Urve b. Zübeyr, Peygamber'in (sav) hanımı Aişe ve Ümmü Seleme’nin (r.anhüma) şöyle dediğini rivayet etmiştir: Rasulullah'ın (sav) Zeyd'i evlatlık edindiği gibi, Ebu Huzeyfe b. Utbe b. Rabia b. Abduşems de Ensar'dan bir kadının azatlı kölesi olan Salim'i evlatlık edindi ve kardeşinin kızı Hind bt. Velid b. Utbe b. Rabia ile evlendirdi. Cahiliyye devrinde bir kimse bir adamı evlatlık edindiğinde toplum o evlatlığı o adama nispet ederek çağırırlardı. Evlatlık da o adamın mirasına vâris kılınırdı. (Bu durum) Nihayet noksan sıfatlardan münezzeh olan yüce Allah: "Onları babalarına nispet ederek çağırın. Bu, Allah katında daha (doğru ve) adaletlidir. Eğer babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır."(Ahzâb,33/5) buyruğunu indirince bu evlatlıklar babalarına verildi, babası bilinmeyenler de dost ve din kardeşi oldu. Bu sırada Ebu Huzeyfe'nin hanımı Sehle bt. Süheyl b. Amr el-Kureyşî el-Amirî gelerek “ey Allah'ın Resulü, biz Salim'e (bizden olan) bir çocuk gözüyle bakıyorduk, kocamla benim yanımda bir evde kalıyor ve (dolayısıyla) beni başı, yakası, boynu yüzü ve kolları açık bir kıyafetle görüyordu. Şimdi ise Allah (ac) evlatlıklar hakkında senin de bildiğini indirdi. Salim hakkındaki görüşünüz nedir?” diye sordu. Hz. Peygamber de (sav) ona "onu emzir" buyurdu. Sehle, (sütünü bir kaba bırakıp ona vermek suretiyle) beş kez emzirdi ve Salim onun sütoğlu oldu. Bu olay nedeniyle Aişe (r.anha) kendisinin görmek istediği ve yanına girmelerini arzu ettiği kimseleri kız kardeşlerinin veya erkek kardeşlerinin kızlarının emzirmelerini isterdi. Eğer (emzirilmesini istediği kimse) yetişkin ise, beş defa emzirmelerini isterdi. Ondan sonra da Aişe'nin yanına (rahatça) girerdi. Ümmü Seleme ile Peygamber'in (sav) diğer hanımları, beşikte iken süt emmedikçe herhangi bir kimsenin bu şekilde süt emmek suretiyle yanlarına gelmesine izin vermezlerdi. Ve Hz. Aişe'ye de “vallahi bilmiyoruz, belki bu diğer halk için değil de sadece Salim'le alakalı Peygamber (sav) tarafından verilmiş özel izindir” derlerdi.
Bize Ahmed b. Salih, ona Anbese, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona da Salim b. Abdullah'ın rivayet ettiğine göre; babası Abdullah, karısını hayızlı iken boşamıştı. Hz. Ömer de bunu Rasulullah'a (sav) haber verince, Hz. Peygamber (sav) kızmış, sonra şöyle buyurmuş: "Ona söyle, hanımına dönsün! Sonra temizleninceye kadar, sonra tekrar hayız görüp tekrar temizleninceye kadar kadını nikâhında tutsun! Sonra isterse, kadın temiz iken ve kendisiyle ilişkide bulunmadan boşasın! İşte talak için, Aziz ve Celil olan Allah'ın emrine uygun olan iddet budur."
Bize Ahmed b. Salih, ona Anbese, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona da Urve b. Zübeyr, Peygamber'in (sav) hanımı Aişe ve Ümmü Seleme’nin (r.anhüma) şöyle dediğini rivayet etmiştir: Rasulullah'ın (sav) Zeyd'i evlatlık edindiği gibi, Ebu Huzeyfe b. Utbe b. Rabia b. Abduşems de Ensar'dan bir kadının azatlı kölesi olan Salim'i evlatlık edindi ve kardeşinin kızı Hind bt. Velid b. Utbe b. Rabia ile evlendirdi. Cahiliyye devrinde bir kimse bir adamı evlatlık edindiğinde toplum o evlatlığı o adama nispet ederek çağırırlardı. Evlatlık da o adamın mirasına vâris kılınırdı. (Bu durum) Nihayet noksan sıfatlardan münezzeh olan yüce Allah: "Onları babalarına nispet ederek çağırın. Bu, Allah katında daha (doğru ve) adaletlidir. Eğer babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır."(Ahzâb,33/5) buyruğunu indirince bu evlatlıklar babalarına verildi, babası bilinmeyenler de dost ve din kardeşi oldu. Bu sırada Sehle bt. Süheyl b. Amr el-Kureyşî el-Amirî -Ebu Huzeyfe'nin hanımı- gelerek “ey Allah'ın Resulü, biz Salim'e (bizden olan) bir çocuk gözüyle bakıyorduk, kocamla benim yanımda bir evde kalıyor ve (dolayısıyla) beni başı, yakası, boynu yüzü ve kolları açık bir kıyafetle görüyordu. Şimdi ise Allah (ac) evlatlıklar hakkında senin de bildiğini indirdi. Salim hakkındaki görüşünüz nedir?” diye sordu. Hz. Peygamber de (sav) ona "onu emzir" buyurdu. Sehle, (sütünü bir kaba bırakıp ona vermek suretiyle) beş kez emzirdi ve Salim onun sütoğlu oldu. Bu olay nedeniyle Aişe (r.anha) kendisinin görmek istediği ve yanına girmelerini arzu ettiği kimseleri kız kardeşlerinin veya erkek kardeşlerinin kızlarının emzirmelerini isterdi. Eğer yetişkin ise, beş defa emzirmelerini isterdi. Ondan sonra Aişe'nin yanına girerdi. Ümmü Seleme ile Peygamber'in (sav) diğer hanımları, beşikte iken süt emmedikçe herhangi bir kimsenin bu şekilde süt emmek suretiyle yanlarına gelmesine izin vermezlerdi. Ve Hz. Aişe'ye de “vallahi bilmiyoruz, belki bu diğer halk için değil de sadece Salim'le alakalı Peygamber (sav) tarafından verilmiş özel izindir” derlerdi.
Bize Ahmed b. Salih, ona Anbese, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Said b. Müseyyeb ve Ebu Seleme b. Abdurrahman, onlara da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Namaz için kamet getirildiğinde koşarak gelmeyin; sakin bir şekilde yürüyerek gelin. Yetiştiğinizi kılın; kaçırdığınızı da tamamlayın." [Ebû Davud şöyle demiştir: Sadece İbn Uyeyne, ez-Zührî'den naklen kaza edin şeklinde rivayette bulunmuştur. Muhammed b. Amr, Ebu Seleme'den, o da Ebu Hureyre ve Cafer b. Rabîa, el-A'rec'den, o da Ebu Hureyre'den rivayetle "tamamlayın" şeklinde nakletmiştir. İbn Mesud, Ebu Katade ve Enes, Hz. Peygamber'den (sav) aktardıkları rivayette "tamamlayın" lafzını zikretmişlerdir.]
Bize Ahmed b. Salih, ona Anbese, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Kabisa b. Züeyb, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre; "Rasulullah (sav) bir kadınla teyzesini ve bir kadınla halasını (bir nikâh altında) birleştirmeyi yasakladı."
Bize Ahmed b. Salih, ona Anbese b. Halid, ona Yunus b. Yezid, ona Muhammed b. Müslim b. Şihab, ona Urve b. ez-Zübeyr, ona da Rasulullah'ın (sav) zevcesi Hz. Aişe şöyle haber vermiş: "Cahiliyye döneminde dört çeşit nikâh vardı. Bunlardan biri, insanların bugün kıydıkları normal nikâh idi. Evlenecek kişi, almak istediği kızın velisine gider, kıza layık olduğu mehri öder, sonra onunla evlenirdi. Diğer bir nikâh şekli de şöyle idi: Adam karısına hayızdan temizlendiği zaman, falan adama git de seninle ilişkide bulunmasını iste derdi. Sonra kocası, karısından uzaklaşır, ilişkide bulunduğu erkekten hâmile kaldığı belli oluncaya kadar kadına elini sürmezdi. Kadının gebe kaldığı belli olunca, kocası isterse onunla cinsî münasebette bulunurdu. Bunu da asil bir çocuğa sahip olmak için yaparlardı. Buna nikâhu'l-istibdâ', yani döl alma nikâhı denirdi. Bir başka nikâh şekli de şu idi: On kadar erkek bir araya toplanır ve hepsi de bir kadının yanına girip onunla cinsî münasebette bulunurlardı. Kadın gebe kalıp çocuğunu doğurunca, bir süre geçtikten sonra onlara haber gönderir, hepsini çağırırdı. Onlardan hiçbiri gelmemezlik yapamazdı. Hepsi gelip kadının huzurunda toplanırdı. Kadın onlara, yaptığınızı biliyorsunuz. Ben bir çocuk dünyaya getirdim der ve içlerinden hoşuna giden birine ismen hitap ederek, ey falanca, bu çocuk sendendir diyerek çocuğu ona ilhak ederdi. Dördüncü nikâh şekli de şöyle idi: Pek çok kimse toplanarak bir kadının yanına girerdi. Kadın gelenlerin hiçbirini geri çevirmezdi. Bunlar fahişe kadınlardı. Kendilerine gelmek isteyen kişilere bir alâmet olması için kapılarının üzerlerine bayraklar dikerlerdi. Kadın hamile olup da çocuğunu doğurunca daha önce kendisiyle münâsebette bulunan erkeklerin hepsi onun yanında toplanırdı. Sonra çocuğun şekline bakarak babasının kim olduğunu tespit etmek üzere kâifler çağrılır, onlar da (kadın da) onlar için çocuğun şekil ve şemailine bakarak babasını tespit edebilen mütehassıslar çağırırdı. Onlar da çocuğu uygun gördükleri birine verirlerdi. O kişi de çocuğu alırdı ve artık çocuk, o kişinin oğlu olarak çağrılırdı. Çocuk da bundan imtina edemezdi. Allah Teâlâ, Muhammed (sav) peygamber olarak gönderince, cahiliye dönemine ait olan bütün nikâh çeşitlerini kaldırdı, sadece müslümanların bugün yaptıkları nikâh şeklini bıraktı."