وَحَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِىٍّ الْحُلْوَانِىُّ حَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ جَرِيرٍ حَدَّثَنَا أَبِى قَالَ سَمِعْتُ جَرِيرَ بْنَ زَيْدٍ يُحَدِّثُ عَنْ عَمْرِو بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى طَلْحَةَ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ رَأَى أَبُو طَلْحَةَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مُضْطَجِعًا فِى الْمَسْجِدِ يَتَقَلَّبُ ظَهْرًا لِبَطْنٍ فَأَتَى أُمَّ سُلَيْمٍ فَقَالَ إِنِّى رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مُضْطَجِعًا فِى الْمَسْجِدِ يَتَقَلَّبُ ظَهْرًا لِبَطْنٍ وَأَظُنُّهُ جَائِعًا . وَسَاقَ الْحَدِيثَ [بَعَثَنِى أَبُو طَلْحَةَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لأَدْعُوَهُ وَقَدْ جَعَلَ طَعَامًا - قَالَ - فَأَقْبَلْتُ وَرَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مَعَ النَّاسِ فَنَظَرَ إِلَىَّ فَاسْتَحْيَيْتُ فَقُلْتُ أَجِبْ أَبَا طَلْحَةَ . فَقَالَ لِلنَّاسِ « قُومُوا » . فَقَالَ أَبُو طَلْحَةَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّمَا صَنَعْتُ لَكَ شَيْئًا - قَالَ - فَمَسَّهَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَدَعَا فِيهَا بِالْبَرَكَةِ ثُمَّ قَالَ « أَدْخِلْ نَفَرًا مِنْ أَصْحَابِى عَشَرَةً » . وَقَالَ « كُلُوا » . وَأَخْرَجَ لَهُمْ شَيْئًا مِنْ بَيْنِ أَصَابِعِهِ فَأَكَلُوا حَتَّى شَبِعُوا فَخَرَجُوا فَقَالَ « أَدْخِلْ عَشَرَةً » . فَأَكَلُوا حَتَّى شَبِعُوا . فَمَا زَالَ يُدْخِلُ عَشَرَةً وَيُخْرِجُ عَشَرَةً حَتَّى لَمْ يَبْقَ مِنْهُمْ أَحَدٌ إِلاَّ دَخَلَ فَأَكَلَ حَتَّى شَبِعَ ثُمَّ هَيَّأَهَا فَإِذَا هِىَ مِثْلُهَا حِينَ أَكَلُوا مِنْهَا] وَقَالَ فِيهِ ثُمَّ أَكَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَأَبُو طَلْحَةَ وَأُمُّ سُلَيْمٍ وَأَنَسُ بْنُ مَالِكٍ وَفَضَلَتْ فَضْلَةٌ فَأَهْدَيْنَاهُ لِجِيرَانِنَا .
Bize el-Hasan b. Ali el-Hulvânî, ona Vehb b. Cerîr, ona babası, ona Cerîr b. Zeyd, ona Amr b. Abdullah b. Ebî Talha, ona da Enes b. Mâlik (ra) şöyle rivayet etmiştir:
"(Üvey babam) Ebû Talha, Rasûlullah'ı (sav) mescitte mescitte kıvranırken gördü; bazen sırt üstü, bazen de yüzü koyun dönüyordu. Hemen (karısı) Ümmü Süleym'e gitti ve,
"- Ben Rasûlullah'ın mescitte uzanmış, kâh yüz üstü, kâh sırt üstü dönerken gördüm. Sanırım karnı aç" dedi. Râvî böyle başlayarak hadîsi rivâyet etti.
[Şöyle ki; Ebû Talha yemek hazırladı ve kendisini yemeğe çağırmam için beni Rasûlullah'a (sav) gönderdi. Rasûlullah'a (sav) gittiğimde yanında başka insanlar da vardı. Bana bakınca, ben utandım ve sadece,
"- Ebû Talha'nın davetine buyur" dedim. Bunun üzerine oradakilere,
"- Haydi kalkın, gidelim" buyurdu. Eve gidince Ebû Talha,
"- Ey Allah'ın Rasûlü! Ben ancak sana yetecek kadar yemek yapmıştım" dedi. Rasûlullah (sav) yemeğe dokundu ve bereket diledi. Ardından,
"- Ashabımdan on kişiyi sofraya çağır" dedi. Geldiklerinde onlara,
"- Buyurun, yeyin" dedi ve parmaklarının arasından onlar için bir şey çıkardı. Hepsi doyuncaya kadar yediler ve dışarı çıktılar. Sonra,
"- On kişi daha çağır" dedi. Onlar da doyuncaya kadar yediler. Böylece onar kişilik guruplar halinde içeri girip yemeye, sonra da çıkmaya devam ettiler. Sonunda eve girip doyuncaya kadar yemek yemeyen kimse kalmadı. Sonra yine sofrayı hazırladı, baktılar ki herkes yediği halde yemek aynen duruyordu.]
Enes rivâyetine şöyle devam etti: Sonra Rasûlullah (as.), Ebû Talha, Ümmü Süleym ve Enes b. Mâlik de yemeklerini yediler. Buna rağmen bir miktar yemek de artmıştı, onu da komşularımıza hediye ettik.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
5385, M005322
Hadis:
وَحَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِىٍّ الْحُلْوَانِىُّ حَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ جَرِيرٍ حَدَّثَنَا أَبِى قَالَ سَمِعْتُ جَرِيرَ بْنَ زَيْدٍ يُحَدِّثُ عَنْ عَمْرِو بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى طَلْحَةَ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ رَأَى أَبُو طَلْحَةَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مُضْطَجِعًا فِى الْمَسْجِدِ يَتَقَلَّبُ ظَهْرًا لِبَطْنٍ فَأَتَى أُمَّ سُلَيْمٍ فَقَالَ إِنِّى رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مُضْطَجِعًا فِى الْمَسْجِدِ يَتَقَلَّبُ ظَهْرًا لِبَطْنٍ وَأَظُنُّهُ جَائِعًا . وَسَاقَ الْحَدِيثَ [بَعَثَنِى أَبُو طَلْحَةَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لأَدْعُوَهُ وَقَدْ جَعَلَ طَعَامًا - قَالَ - فَأَقْبَلْتُ وَرَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مَعَ النَّاسِ فَنَظَرَ إِلَىَّ فَاسْتَحْيَيْتُ فَقُلْتُ أَجِبْ أَبَا طَلْحَةَ . فَقَالَ لِلنَّاسِ « قُومُوا » . فَقَالَ أَبُو طَلْحَةَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّمَا صَنَعْتُ لَكَ شَيْئًا - قَالَ - فَمَسَّهَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَدَعَا فِيهَا بِالْبَرَكَةِ ثُمَّ قَالَ « أَدْخِلْ نَفَرًا مِنْ أَصْحَابِى عَشَرَةً » . وَقَالَ « كُلُوا » . وَأَخْرَجَ لَهُمْ شَيْئًا مِنْ بَيْنِ أَصَابِعِهِ فَأَكَلُوا حَتَّى شَبِعُوا فَخَرَجُوا فَقَالَ « أَدْخِلْ عَشَرَةً » . فَأَكَلُوا حَتَّى شَبِعُوا . فَمَا زَالَ يُدْخِلُ عَشَرَةً وَيُخْرِجُ عَشَرَةً حَتَّى لَمْ يَبْقَ مِنْهُمْ أَحَدٌ إِلاَّ دَخَلَ فَأَكَلَ حَتَّى شَبِعَ ثُمَّ هَيَّأَهَا فَإِذَا هِىَ مِثْلُهَا حِينَ أَكَلُوا مِنْهَا] وَقَالَ فِيهِ ثُمَّ أَكَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَأَبُو طَلْحَةَ وَأُمُّ سُلَيْمٍ وَأَنَسُ بْنُ مَالِكٍ وَفَضَلَتْ فَضْلَةٌ فَأَهْدَيْنَاهُ لِجِيرَانِنَا .
Tercemesi:
Bize el-Hasan b. Ali el-Hulvânî, ona Vehb b. Cerîr, ona babası, ona Cerîr b. Zeyd, ona Amr b. Abdullah b. Ebî Talha, ona da Enes b. Mâlik (ra) şöyle rivayet etmiştir:
"(Üvey babam) Ebû Talha, Rasûlullah'ı (sav) mescitte mescitte kıvranırken gördü; bazen sırt üstü, bazen de yüzü koyun dönüyordu. Hemen (karısı) Ümmü Süleym'e gitti ve,
"- Ben Rasûlullah'ın mescitte uzanmış, kâh yüz üstü, kâh sırt üstü dönerken gördüm. Sanırım karnı aç" dedi. Râvî böyle başlayarak hadîsi rivâyet etti.
[Şöyle ki; Ebû Talha yemek hazırladı ve kendisini yemeğe çağırmam için beni Rasûlullah'a (sav) gönderdi. Rasûlullah'a (sav) gittiğimde yanında başka insanlar da vardı. Bana bakınca, ben utandım ve sadece,
"- Ebû Talha'nın davetine buyur" dedim. Bunun üzerine oradakilere,
"- Haydi kalkın, gidelim" buyurdu. Eve gidince Ebû Talha,
"- Ey Allah'ın Rasûlü! Ben ancak sana yetecek kadar yemek yapmıştım" dedi. Rasûlullah (sav) yemeğe dokundu ve bereket diledi. Ardından,
"- Ashabımdan on kişiyi sofraya çağır" dedi. Geldiklerinde onlara,
"- Buyurun, yeyin" dedi ve parmaklarının arasından onlar için bir şey çıkardı. Hepsi doyuncaya kadar yediler ve dışarı çıktılar. Sonra,
"- On kişi daha çağır" dedi. Onlar da doyuncaya kadar yediler. Böylece onar kişilik guruplar halinde içeri girip yemeye, sonra da çıkmaya devam ettiler. Sonunda eve girip doyuncaya kadar yemek yemeyen kimse kalmadı. Sonra yine sofrayı hazırladı, baktılar ki herkes yediği halde yemek aynen duruyordu.]
Enes rivâyetine şöyle devam etti: Sonra Rasûlullah (as.), Ebû Talha, Ümmü Süleym ve Enes b. Mâlik de yemeklerini yediler. Buna rağmen bir miktar yemek de artmıştı, onu da komşularımıza hediye ettik.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Müslim, Sahîh-i Müslim, Eşribe 5322, /869
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Amr b. Abdullah el-Ensarî (Amr b. Abdullah b. Ebu Talha)
3. Cerir b. Zeyd el-Ezdî (Cerir b. Zeyd b. Abdullah)
4. Ebu Nadr Cerîr b. Hazım el-Ezdî (Cerir b. Hâzim b. Zeyd b. Abdullah b. Şucâ')
5. Ebu Abbas Vehb b. Cerir el-Ezdi (Vehb b. Cerir b. Hazim b. Zeyd b. Abdullah b. Şuca')
6. Hasan b. Ali el-Hüzeli (Hasan b. Ali b. Muhammed)
Konular:
İkram, ikram etmek, paylaşmak
Komşuluk, komşuluk ilişkileri
Kültürel Hayat, yemek kültürü
Açıklama: Cerîr b. Zeyd'den iki sika rivâyette bulunmaktadır. Buhari onun hadislerinden sadece bunu zikretmektedir. Müslim de onun başka bir hadisini ''EŞRiBE'' babında mütâbi' olarak zikretmektedir. Ebu Hâtim onun için ''la be'se bihi'' demektedir. İbn Hibbân'da onu 'Sikât' adlı eserinde zikretmektedir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
47998, HM009053
Hadis:
حَدَّثَنَا أَسْوَدُ بْنُ عَامِرٍ حَدَّثَنَا جَرِيرُ بْنُ حَازِمٍ قَالَ حَدَّثَنَا جَرِيرُ بْنُ زَيْدٍ عَمِّي قَالَ
كُنْتُ جَالِسًا مَعَ سَالِمِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَلَى بَابِ الْمَدِينَةِ فَمَرَّ شَابٌّ مِنْ قُرَيْشٍ كَأَنَّهُ مُسْتَرْخِي الْإِزَارِ قَالَ ارْفَعْ إِزَارَكَ فَجَعَلَ يَعْتَذِرُ فَقَالَ إِنَّهُ اسْتَرْخَى وَإِنَّهُ مِنْ كَتَّانٍ فَلَمَّا مَضَى قَالَ سَمِعْتُ أَبَا هُرَيْرَةَ يَقُولُ سَمِعْتُ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ بَيْنَمَا رَجُلٌ يَمْشِي فِي حُلَّةٍ لَهُ مُعْجَبٌ بِنَفْسِهِ إِذْ خَسَفَ اللَّهُ بِهِ الْأَرْضَ فَهُوَ يَتَجَلْجَلُ فِيهَا إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ
Tercemesi:
Bize Esved b. Âmir rivayet etti (ve şöyle dedi): Bize amcam Cerir b. Hâzim b. Zeyd rivayet etti (ve şöyle dedi): Salim b. Abdullah ile birlikte Medine’nin kapısında oturuyordum. Kureyşli bir genç geçti. Eteği yerlere sürünüyordu. “Eteğini topla” dedi. Genç özür dilemeye başladı. Eteği sarkmıştı, ketendendi. O genç gittiği zaman şöyle dedi: Ebu Hüreyre’yi (ra) şöyle derken duydum: Hz. Peygamber’i (sav) şöyle derken işittim: “Bir adam kendini beğenmiş bir halde güzel elbiselerini giymiş yürüyordu, Allah onu yerin dibine geçirdi. Kıyamet gününe kadar da yerin dibine yuvarlanmaya devam edecektir”.
Açıklama:
Cerîr b. Zeyd'den iki sika rivâyette bulunmaktadır. Buhari onun hadislerinden sadece bunu zikretmektedir. Müslim de onun başka bir hadisini ''EŞRiBE'' babında mütâbi' olarak zikretmektedir. Ebu Hâtim onun için ''la be'se bihi'' demektedir. İbn Hibbân'da onu 'Sikât' adlı eserinde zikretmektedir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Ebu Hureyre 9053, 3/425
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Cerir b. Zeyd el-Ezdî (Cerir b. Zeyd b. Abdullah)
4. Ebu Nadr Cerîr b. Hazım el-Ezdî (Cerir b. Hâzim b. Zeyd b. Abdullah b. Şucâ')
5. Şâzân Esved b. Âmir eş-Şâmî (Esved b. Âmir)
Konular:
Kibir, elbiseyi yerde sürüyerek
Kibir, Kibir ve gurur
KTB, LİBAS, GİYİM-KUŞAM
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18662, B005790
Hadis:
حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ عُفَيْرٍ قَالَ حَدَّثَنِى اللَّيْثُ قَالَ حَدَّثَنِى عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ خَالِدٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَالِمِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ أَنَّ أَبَاهُ حَدَّثَهُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « بَيْنَا رَجُلٌ يَجُرُّ إِزَارَهُ ، خُسِفَ بِهِ ، فَهْوَ يَتَجَلَّلُ فِى الأَرْضِ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ » . تَابَعَهُ يُونُسُ عَنِ الزُّهْرِىِّ . وَلَمْ يَرْفَعْهُ شُعَيْبٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ. حَدَّثَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ جَرِيرٍ أَخْبَرَنَا أَبِى عَنْ عَمِّهِ جَرِيرِ بْنِ زَيْدٍ قَالَ كُنْتُ مَعَ سَالِمِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ عَلَى بَابِ دَارِهِ فَقَالَ سَمِعْتُ أَبَا هُرَيْرَةَ سَمِعَ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم نَحْوَهُ .
Tercemesi:
Bize Said b. Ufeyr rivayet etti (ve şöyle dedi): Bana Leys rivayet etti ve şöyle dedi: Bana Abdurrahman b. Halid, İbn Şihâb’dan rivayet etti. O Sâlim b. Abdullah’tan naklettiğine göre babası ona şöyle rivayet etmişti. Rasulllah (sav) şöyle buyurmuştur: “Bir adam elbisesini yerlerde kibirle sürüdüğü sırada yerin dibine batırıldı. Kıyamet gününe kadar da yere batmaya devam edecektir”.
Abdullah b. Muhammed bana rivayet etti ve (şöyle dedi): Vehb b. Cerîr bize rivayet etti (ve şöyle dedi): Babam amcası Cerîr b. Zeyd’den şöyle naklettti: Salim b. Abdullah b. Ömer ile birlikte evinin kapısındaydım. “Ebu Hureyre’den işittim, o da Hz. Peygamber’den (sav) işitti” diyerek yukarıdaki hadisin benzerini nakletti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Libâs 5, 2/460
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Cerir b. Zeyd el-Ezdî (Cerir b. Zeyd b. Abdullah)
4. Ebu Nadr Cerîr b. Hazım el-Ezdî (Cerir b. Hâzim b. Zeyd b. Abdullah b. Şucâ')
5. Ebu Abbas Vehb b. Cerir el-Ezdi (Vehb b. Cerir b. Hazim b. Zeyd b. Abdullah b. Şuca')
6. Ebu Cafer Abdullah b. Muhammed el-Cu'fî (Abdullah b. Muhammed b. Abdullah)
Konular:
Adab, yürüyüş adabı
Kibir, elbiseyi yerde sürüyerek
Kibir, Kibir ve gurur
KTB, LİBAS, GİYİM-KUŞAM
Öneri Formu
Hadis Id, No:
37029, DM000307
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ يَزِيدَ بْنِ حَازِمٍ قَالَ حَدَّثَنِى عَمِّى جَرِيرُ بْنُ زَيْدٍ أَنَّهُ سَمِعَ تُبَيْعاً يُحَدِّثُ عَنْ كَعْبٍ قَالَ : إِنِّى لأَجِدُ نَعْتَ قَوْمٍ يَتَعَلَّمُونَ لِغَيْرِ الْعَمَلِ ، وَيَتَفَقَّهُونَ لِغَيْرِ الْعِبَادَةِ ، وَيَطْلُبُونَ الدُّنْيَا بِعَمَلِ الآخِرَةِ ، وَيَلْبَسُونَ جُلُودَ الضَّأْنِ وَقُلُوبُهُمْ أَمَرُّ مِنَ الصَّبْرِ ، فَبِى يَغْتَرُّونَ أَوْ إِيَّاىَ يُخَادِعُونَ ، فَحَلَفْتُ بِى لأُتِيحَنَّ لَهُمْ فِتْنَةً تَتْرُكُ الْحَلِيمَ فِيهَا حَيْرَانَ.
Tercemesi:
Bize Ebu'n-Nu'man haber verip (dedi ki) bize Hammâd b. Zeyd, Yezîd b. Hâzim'den rivayet etti (ki, o şöyle demiş) Bana amcam Cerir b. Zeyd rivayet etti ki o Tübey'i, Ka'b'dan, şöyle dediğini rivayet ederken işitti: Şüphe yok ki ben (eski dinkitaplarında) bir topluluğun vasıflarını, (tanıtımını) şöyle buluyorum: Onlar uygulamaksızın, (amel etmeksizin) öğrenmeye, ibadet yapmaksızın fakih olmaya çalışırlar. Ahiret ameline mukabil dünyalık peşine düşer, kalbleri sabır özsuyundan(5ı7) daha acı olduğu halde koyun postuna bürünürler. Onlar, şu halde, benim (merhametime) mi aldanıyorlar, yoksa beni aldatmaya mı çalışıyorlar? Ben zatıma yemin ettim ki onlara, kesinlikle, sabırh-ağırbaşlı insanı bile şaşkın bırakacak bir imtihan hazırlayacağım
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Mukaddime 29, 1/340
Senetler:
1. Ebu İshak Ka'b el-Ahbar (Ka'b b. Mâti')
2. Tübey' b. Amir el-Himyerî (Tübey' b. Âmir)
3. Cerir b. Zeyd el-Ezdî (Cerir b. Zeyd b. Abdullah)
4. Ebu Bekir Yezid b. Hâzim el-Ezdî (Yezid b. Hâzim)
5. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
6. Ebu Numan Muhammed b. Fadl es-Sedûsî (Muhammed b. Fadl)
Konular:
Bilgi, bilgi ile amel arasındaki ilişki
Öneri Formu
Hadis Id, No:
251919, NS009599
Hadis:
9599 - أَخْبَرَنِي مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدِ اللهِ بْنِ عَبْدِ الْعَظِيمِ الْقُرَشِيُّ، قَالَ: كُنَّا عِنْدَ عَلِيِّ بْنِ الْمَدِينِيِّ، قَالَ: حَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ جَرِيرٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا أَبِي، قَالَ: سَمِعْتُ جَرِيرًا وَهُوَ ابْنُ يَزِيدَ، قَالَ: كُنْتُ جَالِسًا عِنْدَ سَالِمِ بْنِ عَبْدِ اللهِ عَلَى بَابِ دَارِهِ، فَمَرَّ بِهِ شَابٌّ مِنْ قُرَيْشٍ يَسْحَبُ إِزَارَهُ، فَصَاحَ بِهِ وَقَالَ: ارْفَعْ إِزَارَكَ فَجَعَلَ يَعْتَذِرُ إِلَيْهِ مِنَ اسْتِرْخَائِهِ ثُمَّ أَقْبَلَ عَلَيَّ، فَقَالَ: حَدَّثَنَا أَبُو هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، قَالَ: «بَيْنَا رَجُلٌ مِمَّنْ كَانَ قَبْلَكُمْ يَمْشِي فِي حُلَّةٍ لَهُ مُعْجَبَةٌ بِهِ نَفْسُهُ، إِذْ خَسَفَ اللهُ بِهِ الْأَرْضَ فَهُوَ يَتَجَلْجَلُ فِيهِ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ»
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Kübra, Zînet 9599, 8/427
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Cerir b. Zeyd el-Ezdî (Cerir b. Zeyd b. Abdullah)
4. Ebu Nadr Cerîr b. Hazım el-Ezdî (Cerir b. Hâzim b. Zeyd b. Abdullah b. Şucâ')
5. Ebu Abbas Vehb b. Cerir el-Ezdi (Vehb b. Cerir b. Hazim b. Zeyd b. Abdullah b. Şuca')
6. Ebu Hasan Ali b. el-Medînî (Ali b. Abdullah b. Cafer b. Necîh)
7. Ebu Abdullah Muhammed b. Ubeydullah el-Kuraşî (Muhammed b. Ubeydullah b. Abdülazim)
Konular:
Kibir, Kibir ve gurur
KTB, LİBAS, GİYİM-KUŞAM
Açıklama: İsnadı Şeyhân'nın şartlarına göre sahihtir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
42031, HM001952
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ شُعْبَةَ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ قَالَ سَمِعْتُ جَابِرَ بْنَ زَيْدٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ
ذُكِرَ لِلنَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ابْنَةُ حَمْزَةَ فَقَالَ إِنَّهَا ابْنَةُ أَخِي مِنْ الرَّضَاعَةِ
Tercemesi:
Açıklama:
İsnadı Şeyhân'nın şartlarına göre sahihtir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Abdullah b. Abbas b. Abdulmuttalib 1952, 1/594
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Cerir b. Zeyd el-Ezdî (Cerir b. Zeyd b. Abdullah)
3. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
Konular:
Akraba, süt akrabalığı
Ehl-i Beyt, Hz. Hamza
Hz. Peygamber, soyu ve nesebi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
42033, HM001953
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ شُعْبَةَ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ قَالَ سَمِعْتُ جَابِرَ بْنَ زَيْدٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ
جَمَعَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بَيْنَ الظُّهْرِ وَالْعَصْرِ وَالْمَغْرِبِ وَالْعِشَاءِ بِالْمَدِينَةِ فِي غَيْرِ خَوْفٍ وَلَا مَطَرٍ
قِيلَ لِابْنِ عَبَّاسٍ وَمَا أَرَادَ إِلَى ذَلِكَ قَالَ أَرَادَ أَنْ لَا يُحْرِجَ أُمَّتَهُ
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Abdullah b. Abbas b. Abdulmuttalib 1953, 1/595
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Cerir b. Zeyd el-Ezdî (Cerir b. Zeyd b. Abdullah)
3. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
4. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
Konular:
Namaz, cem'i