Giriş

Bize Yusuf b. Raşid, ona Ebu Usame, ona Süfyân, ona Eyyûb ve Hâlid, onlara Ebu Kı­lâbe, ona da Enes (ra) şöyle demiştir: Erkek, dul üzerine bakire bir kızla evlendiği zaman, o kızın yanında yedi gün kalır, sonra hanımları arasında nöbet taksimi yapar. Bakire üzerine dul bir ka­dınla evlendiği zaman ise, o dulun yanında üç gün kalır, sonra nöbet taksimi yapar. Sünnet olan budur. Ebu Kılâbe der ki: Eğer isteseydim, “Enes bu hadisi merfu olarak (Hz. Peygamber'den) rivayet etti” derdim. Abdurrazzâk der ki: Bize Sufyân, ona da Eyyûb ve Hâlid'in rivayetinde Halid “Eğer isteseydim, 'Enes bu hadisi merfu olarak (Hz. Peygamber'den) rivayet etti' derdim” ifadesini kullanmıştır.


    Öneri Formu
287413 B005214-4 Buhari, Nikah, 101


    Öneri Formu
9643 B001283 Buhari, Cenaiz, 31

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe ve Ali b. Muhammed, onlara Vekî, ona Ebu Hilâl, ona Abdullah b. Sevâde, ona da Abduleşhel oğullarından biri olan Enes b. Mâlik, - râvilerden Ali b. Muhammed, Abdullah b. Kâ'b oğullarından olan demiştir - şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah'ın (sav) süvarileri bize baskın yapmıştı. Ben bunun üzerine Hz. Peygamber'in (sav) huzuruna geldim. O ise yemek yiyordu. Bana 'Buyur gel, yemek ye' dedi. Ben de 'Oruçluyum' dedim. O 'Otur, sana oruçtan (râvilerden biri 'oruçlardan' diye nakletmiştir) bahsedeyim: Allah (ac), yolcudan namazın yarısını; yine yolcudan, hamile ve emzikli kadından da orucun sorumluluğunu kaldırmıştır' buyurdu. Vallahi Nebî (sav) o ikisini (hamile ve emzikli kadını) veya ikisinden birini söyledi. Hay aklıma yanayım! Rasulullah'ın (sav) yemeğinden yemedim diye o kadar pişmanım ki!"


Açıklama: Elbani bu hadisn hasen sahih olduğunu ifade etmiştir

    Öneri Formu
16457 İM001667 İbn Mâce, Sıyâm, 12

"Kıyamet günü cennetin kapısına gelip açılmasını isteyeceğim. (Cennet bekçisi) Hâzin 'Sen kimsin?' diye soracak. Ben de 'Muhammed' diyeceğim. Bunun üzerine Hâzin şöyle diyecek: '(Bu kapıyı) senden önce hiç kimseye açmamam emredildi.' "


Açıklama: Ahmed b. Hanbel[HM012424], Müslim [M000486] ve Ebu Avane [AVM000418] bu hadisi Enes b. Malik kanalıyla rivayet etmişlerdir.

    Öneri Formu

Bize Amr b. Mansûr, ona Müslim b. İbrahim, ona Vüheyb b. Hâlid, ona Abdullah b. Sevâde el-Kuşeyrî, ona babası (Sevâde b. Hanzala), ona da Kuşeyrî olan Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir: "Kendisi Medine'de iken, yemek yemekte olan Nebî'nin (sav) huzuruna gelmiş. Hz. Peygamber (sav) ona, 'Haydi yemeğe buyur' deyince, o 'Ben oruçluyum' demiş. Nebî (sav) de ona 'Allah (ac), yolcudan orucun sorumluluğunu ve namazın yarısını; hamile ve emzikli kadından da orucun sorumluluğunu kaldırmıştır' buyurmuştur."


    Öneri Formu
20922 N002317 Nesai, Sıyâm, 62

Hasan b. Ali ve Muhammed b. Yahya b. Faris -(lafzı farklı) manası aynı olmak üzere (rivayet etti)- o ikisine Bişr b. Ömer ez-Zehraî, ona Malik b. Enes, ona da İbn Şihab, Malik b. Evs b. el-Hadesân'ın şöyle dediğini nakletmiştir: Ömer (b. el-Hattab bir gün) güneşin yükseldiği bir sırada bana bir haber gönderdi. Bunun üzerine yanına vardım ve kendisini (mindersiz olarak) doğrudan doğruya bir karyolanın ağaç kısmı üzerine oturmuş halde buldum. Yanına girince bana Ey Malik, senin kavminden birkaç aile koşarak geldi. Ben de onlara (ganimet mallarından) bir şeyler verilmesini emrettim, bu atiyyeleri onlara sen bölüştürüver, dedi. Ben de bunu sen başka birisine emretsen daha iyi olurdu, dedim. O sırada (Hz. Ömer'in hizmetçisi) Yerfa' (çıkıp) geldi ve Ey mü'minlerin emiri Osman b. Affan'la Abdurrahman b. Avf, Zübeyr b. el-Avvam ve Sa'd b. Ebu Vakkas'ın yanınıza girmelerine izin verir misiniz? dedi. (Hz. Ömer de) evet cevabını verdi, (ve yanına girmeleri için) onlara izin verdi, onlarda girdiler. Sonra Yerfa' (tekrar) geldi ve Ey Mü'minlerin emiri yanına Abbas ile Ali'nin girmelerine de izin verir misin? dedi. (O da) evet dedi (ve yanına girmeleri için) onlara da izin verdi, (onlar da) girdiler. Biraz sonra Hz. Abbas söz aldı ve Ey mü'minlerin emiri benimle şu Ali arasında bir hüküm ver dedi. Orada bulunanlardan biri de evet ey mü'minlerin emiri onlar arasında bir hüküm ver ve ikisine de merhametli ol, dedi. Malik b. Evs sözlerine devamla şöyle dedi: Bana öyle geldi ki (Hz. Abbas'la Ali, Hz. Osman'la Hz. Abdurrahman, ez-Zübeyr ve Sa'd'dan oluşan) bu cemaati bir iş için (şefaatçi olmaları gayesiyle) önden göndermişlerdi. Hz. Ömer de acele etmeyin dedi. Sonra o topluluğa dönüp göğün ve yerin izniyle durduğu Allah aşkına size soruyorum: Rasulullah (sav)- "biz miras bırakmayız, bizim bıraktığımız sadakadır- " buyurduğunu biliyor musunuz? dedi. (Onlar da) evet dediler. Sonra Hz. Ali ile Abbas'a dönüp göğün ve yerin izniyle durduğu Allah aşkına (söyleyiniz) siz, Rasulullah'ın (sav)- "biz miras bırakmayız. Bizim (arkamızda) bıraktığımız (mal) sadakadır"- buyurduğunu biliyor musunuz? dedi (onlar da) evet cevabını verdiler. Bunun üzerine Hz. Ömer şöyle dedi. Şüphesiz ki Allah Rasul'ünü hiçbir kimseye vermediği bir özellikle tahsis etti. Kur'ân-ı Kerîm'inde şöyle buyurdu: "Allah'ın onlardan Peygamberine verdiği ganimetlere gelince söz (onu elde etmek için) onun üzerine ne at ne de deve sürdünüz; fakat Allah Peygamber'lerini dilediği kimselerin üzerine salar (onlara üstün getirir) Allah her şeye kadirdir." Allah Nadiroğullarının mallarını Rasulü'ne fey olarak verdi. Allah'a yemin olsun ki: Hz. Peygamber, bu malların paylaştırılmasında, kendini size asla tercih etmedi. Kendisi onları alıp da size vermemezlik de etmedi. Rasulullah (sav) Nadiroğullarından fey olarak ele geçen bu mallardan bir senelik nafaka -yahut nafakasını ya da ailesinin bir senelik nafakasını- alırdı. (Bu ifadedeki tereddüt raviye aittir.) Kalanı da (hazinedeki) mallar arasına koyardı. Sonra (Hz. Ömer) bu cemaate yönelip: Göğün ve yerin izniyle durduğu Allah aşkına size soruyorum. Bunu biliyor musunuz? dedi. (Onlar da): Evet dediler. Sonra Hz. Abbas ile Ali'ye (ra) yönelip: Göğün ve yerin kendi izniyle durduğu Allah aşkına size soruyorum bunu biliyor musunuz? dedi. (Onlar da): Evet cevabını verdiler, (sonra Hz. Ömer konuşmasına şöyle devam etti.) Rasulullah (sav) vefat edince Ebu Bekir (ra): Ben Rasulullah'ın halifesiyim dedi. (Hz. Ömer konuşmasına şöyle devam etti.) Bunun üzerine sen (ey Abbas) şu (karşımda duran) Ali ile Ebu Bekir'e varıp kardeşinin oğlundan (yani Hz. Peygamber'den hissene düşecek olan) mirasını istedin. Bu da karısı (Fatıma) nın mirasını babası Hz. Muhammed'in malından istiyordu. Hz. Ebu Bekir (ra) de size (şöyle) cevap verdi: Rasulullah (sav); "biz miras bırakmayız. Bizim bıraktığımız sadakadır." buyurdu. Allah bilir ya Ebu Bekir doğru sözlüdür. Allah'ın emirlerine hakkıyla uyucudur. Doğru yoldadır ve Hakka tabidir. (Bu yüzden de) Hz. Peygamberden kalan bu malların idaresi Ebu Bekir'e verildi. Ebu Bekir vefat edince de ben Rasulullah (sav) ve Ebu Bekir'in halifesi benim dedim ve Allah'ın mütevelli olmamı dilediği ana kadar bu mallara mütevelli oldu. Derken sen ve şu (Ali) ikinizin de işi bir olduğu halde beraberce (karşıma) gelip benden bu malları istediniz. Ben de (size) eğer bu maldan size vermemi istiyorsanız, o malları Rasulullah'ın (sav) sarf ettiği yerlere sarf edeceğinize dair Allah'a söz vermeniz şartıyla (onları size verebilirim) dedim. Bu şartlar altında bu malı benden aldınız. Sonra aranızda bunun dışında bir hüküm vermem için (kalkıp tekrar) bana geldiniz. Allah'a yemin olsun ki: Kıyamet kopuncaya kadar aranızda bundan başka bir hüküm vermem, eğer bu şartları yerine getirmekken aciz kalırsanız. Onları bana geri veriniz. [Ebû Davud der ki: (Hz. Abbas'la Hz. Ali, Hz. Ömer'den) O malları ikisi arasında yarıya bölmesini (ve idare ve tasarruf hakkının kendilerine verilmesini) istediler. Yoksa onlar Peygamber'in (sav); "biz miras bırakmayız. Bizim bıraktığımız sadakadır" dediğini bilmiyor değillerdi. Onlar doğru olandan başka bir şey istemiyorlardı. Nitekim Hz. Ömer de ben bu mala taksim ismini koydurmam onu olduğu gibi bırakırım (demek suretiyle bu duruma işaret etmiştir).]


    Öneri Formu
287134 D002963-21 Ebu Davud, Harac, Fey' ve 'İmare, 18, 19

Bize Muhammed b. Hâtim, ona Hibbân, ona Abdullah, ona İbn Uyeyne, ona Eyyûb, ona Kuşeyr'den bir râvi (şeyh), ona da amcası (Enes b. Mâlik el-Ka'bî) hadisi rivayet etmiş, sonra Ebu Kilâbe onu devesinin üzerinde iken görüp 'O hadisi bir daha naklet' diyerek talepte bulunmuş, o râvi de tekrar amcası (Enes b. Mâlik el-Ka'bî'den) naklen şöyle rivayet etmiştir: "Kendime ait devem ile Nebî'nin (sav) huzuruna vardım. Hz. Peygamber o esnada yemek yiyordu. Rasulullah (sav), 'Buyur, yemek ye!' diye sofraya gelmemi isteyince, 'Ben oruçluyum' dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'Allah (ac), yolcudan namazın yarısını; (yine yolcudan), hamile ve emzikli kadından da orucu kaldırmıştır' buyurdu.


    Öneri Formu
20801 N002277 Nesai, Sıyâm, 51


Açıklama: Metinden önceki ''ثُمَّ قَالَ هَلْ لَكَ فِى صَاحِبِ الْحَدِيثِ فَدَلَّنِى عَلَيْهِ فَلَقِيتُهُ'' ifadesi tam olarak anlaşılamamış, anlaşıldığı kadarıyla tercümeye yansıtılmıştır. İstifade edilen kaynak için bk. Vellevî, Zahîratü'l-'ukbâ, XXI, 175.

    Öneri Formu
20803 N002278 Nesai, Sıyâm, 51


    Öneri Formu
30736 İM003299 İbn Mâce, Et'ime, 23