Öneri Formu
Hadis Id, No:
74626, HM024634
Hadis:
حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ جَامِعِ بْنِ أَبِي رَاشِدٍ عَنْ مُنْذِرٍ عَنْ حَسَنِ بْنِ مُحَمَّدٍ عَنِ امْرَأَتِهِ عَنْ عَائِشَةَ
تَبْلُغُ بِهِ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا ظَهَرَ السُّوءُ فِي الْأَرْضِ أَنْزَلَ اللَّهُ بِأَهْلِ الْأَرْضِ بَأْسَهُ قَالَتْ وَفِيهِمْ أَهْلُ طَاعَةِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ قَالَ نَعَمْ ثُمَّ يَصِيرُونَ إِلَى رَحْمَةِ اللَّهِ تَعَالَى
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed, Aişe bt. Ebubekir 24634, 8/33
Senetler:
1. Ümmü Abdullah Aişe bt. Ebu Bekir es-Sıddîk (Aişe bt. Abdullah b. Osman b. Âmir)
2. İmraetü Hasan b. Muhammed (İmraetü Hasan b. Muhammed b. Hanefiyye)
3. Ebu Muhammed Hasan b. Muhammed el-Haşimî (Hasan b. Muhammed b. Hanefiyye)
4. Ebu Ya'lâ Münzir b. Ya'lâ es-Sevrî (Münzir b. Ya'lâ)
5. Cami b. Ebu Raşid el-Kâhili (Cami b. Ebu Raşid)
6. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
Konular:
Allah İnancı, kullarına merhametlidir
Önceki ümmetler, Helak olma sebepleri
Sünnetullah, geçmiş ümmetlerin Helak sebepleri,
Bize Kuteybe, ona Süfyân, ona Amr b. Dînâr, ona Hasan b. Muhammed, ona Ubeydullah b. Ebu Râfi, ona da Ali (ra) şöyle demiştir:
Rasulullah (sav) "hadi gidip, Hâh bostanına varıp, orada mahfe içinde, yanında mektup bulunan bir kadından o mektubu alıp bana getiriniz" buyurarak beni, Zübeyir'i ve Mıkdâd'ı gönderdi. Ali der ki: Biz, atlarımızı koşturup o bostana vardık ve gerçekten de orada mahfe içinde bir kadın bulduk. Kadına “çıkar şu mektubu” dedik. Kadın “yanımda mektup falan yok” dedi. Biz kadına “ya o mektubu sen çıkarırsın ya da biz elbiseni soyup buluruz” dedik. Kadın çaresiz mektubu saç örgüsü arasından çıkardı. Biz de mektubu alıp Rasulullah'a (sav) getirdik. Bir de baktık ki mektupta “Hâtıb b. Ebu Beltaa'dan Mekke müşriklerine” diyerek Hâtıb, müşriklere Rasulullah'ın yaptığı hazırlığı haber veriyordu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "ey Hâtıb, bu ne iştir?" diye sordu. Hâtıb “ey Allah'ın Rasulü hakkımda acele hüküm verme. Ben Kureyş'e iliştirilmiş bir kişiydim. -Bu sözüyle Hâtıb: Ben onlara anlaşma ile bağlanmış bir kimse idim, onlardan biri değildim demek istiyordu.- Senin beraberinde bulunan Muhacirlerin, ailelerini ve mallarını Mekke'de koruyacak birçok hısımları vardır. Benim ise böyle koruyacak kimsem olmadığı için nesep bağı boşluğunu, Mekkeliler arasında bir el (destek) edinerek doldurmak ve hısımlarımı böyle korumak istedim. Ben bu işi yaparken ne dinimden döndüm ne de İslâm'a girdikten sonra küfre rıza gösterdim” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav), orada bulunanlara "Hâtıb size karşı kesinlikle doğru söyledi" buyurdu. Ömer “ey Allah'ın Rasulü, bırakın beni şu münafığın boynunu vurayım” dedi. Rasulullah (sav) "Hiç şüphesiz Hâtıb, Bedir gazvesinde katılmıştır. Nereden biliyorsun? Belki de Allah Bedir'de hazır bulunan kimselerin amellerine muttali olduğu için 'dilediğinizi yapın, ben sizleri kesinlikle mağfiret etmişimdir' buyurdu" dedi.
Bunun üzerine Allah "Ey iman edenler, Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olan kimseleri yakın dost, sırdaş ve işlerinize vekil edinmeyin. Siz onlara safça sevgi gösterisinde bulunuyorsunuz. Oysa onlar size gelen gerçeği inkâr etmiş ve sırf Rabbiniz olan Allah’a inandığınız için Peygamber’i ve sizi yurdunuzdan çıkarmışlardır. Eğer siz gerçekten benim yolumda cihâd etmek ve rızâmı kazanmak maksadıyla yurdunuzu terk edip çıktıysanız, kâfirlere nasıl sevgi gösterip sır verebilirsiniz? Gerçek şu ki, sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da ben çok iyi bilmekteyim. Bundan böyle içinizden kim onlara sevgi besler ve sır verirse, kesinlikle dümdüz yoldan sapmış olur." (Mümtehine, 1) ayetini indirdi.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
33798, B004274
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَمْرِو بْنِ دِينَارٍ قَالَ أَخْبَرَنِى الْحَسَنُ بْنُ مُحَمَّدٍ أَنَّهُ سَمِعَ عُبَيْدَ اللَّهِ بْنَ أَبِى رَافِعٍ يَقُولُ سَمِعْتُ عَلِيًّا - رضى الله عنه - يَقُولُ بَعَثَنِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنَا وَالزُّبَيْرَ وَالْمِقْدَادَ فَقَالَ « انْطَلِقُوا حَتَّى تَأْتُوا رَوْضَةَ خَاخٍ ، فَإِنَّ بِهَا ظَعِينَةً مَعَهَا كِتَابٌ ، فَخُذُوا مِنْهَا » . قَالَ فَانْطَلَقْنَا تَعَادَى بِنَا خَيْلُنَا حَتَّى أَتَيْنَا الرَّوْضَةَ ، فَإِذَا نَحْنُ بِالظَّعِينَةِ قُلْنَا لَهَا أَخْرِجِى الْكِتَابَ . قَالَتْ مَا مَعِى كِتَابٌ . فَقُلْنَا لَتُخْرِجِنَّ الْكِتَابَ أَوْ لَنُلْقِيَنَّ الثِّيَابَ ، قَالَ فَأَخْرَجَتْهُ مِنْ عِقَاصِهَا ، فَأَتَيْنَا بِهِ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَإِذَا فِيهِ مِنْ حَاطِبِ بْنِ أَبِى بَلْتَعَةَ إِلَى نَاسٍ بِمَكَّةَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ ، يُخْبِرُهُمْ بِبَعْضِ أَمْرِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « يَا حَاطِبُ مَا هَذَا » . قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ لاَ تَعْجَلْ عَلَىَّ ، إِنِّى كُنْتُ امْرَأً مُلْصَقًا فِى قُرَيْشٍ - يَقُولُ كُنْتُ حَلِيفًا وَلَمْ أَكُنْ مِنْ أَنْفُسِهَا - وَكَانَ مَنْ مَعَكَ مِنَ الْمُهَاجِرِينَ مَنْ لَهُمْ قَرَابَاتٌ ، يَحْمُونَ أَهْلِيهِمْ وَأَمْوَالَهُمْ ، فَأَحْبَبْتُ إِذْ فَاتَنِى ذَلِكَ مِنَ النَّسَبِ فِيهِمْ أَنْ أَتَّخِذَ عِنْدَهُمْ يَدًا يَحْمُونَ قَرَابَتِى ، وَلَمْ أَفْعَلْهُ ارْتِدَادًا عَنْ دِينِى ، وَلاَ رِضًا بِالْكُفْرِ بَعْدَ الإِسْلاَمِ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَمَا إِنَّهُ قَدْ صَدَقَكُمْ » . فَقَالَ عُمَرُ يَا رَسُولَ اللَّهِ دَعْنِى أَضْرِبْ عُنُقَ هَذَا الْمُنَافِقِ . فَقَالَ « إِنَّهُ قَدْ شَهِدَ بَدْرًا ، وَمَا يُدْرِيكَ لَعَلَّ اللَّهَ اطَّلَعَ عَلَى مَنْ شَهِدَ بَدْرًا قَالَ اعْمَلُوا مَا شِئْتُمْ فَقَدْ غَفَرْتُ لَكُمْ » . فَأَنْزَلَ اللَّهُ السُّورَةَ ( يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لاَ تَتَّخِذُوا عَدُوِّى وَعَدُوَّكُمْ أَوْلِيَاءَ تُلْقُونَ إِلَيْهِمْ بِالْمَوَدَّةِ ) إِلَى قَوْلِهِ ( فَقَدْ ضَلَّ سَوَاءَ السَّبِيلِ ) .
Tercemesi:
Bize Kuteybe, ona Süfyân, ona Amr b. Dînâr, ona Hasan b. Muhammed, ona Ubeydullah b. Ebu Râfi, ona da Ali (ra) şöyle demiştir:
Rasulullah (sav) "hadi gidip, Hâh bostanına varıp, orada mahfe içinde, yanında mektup bulunan bir kadından o mektubu alıp bana getiriniz" buyurarak beni, Zübeyir'i ve Mıkdâd'ı gönderdi. Ali der ki: Biz, atlarımızı koşturup o bostana vardık ve gerçekten de orada mahfe içinde bir kadın bulduk. Kadına “çıkar şu mektubu” dedik. Kadın “yanımda mektup falan yok” dedi. Biz kadına “ya o mektubu sen çıkarırsın ya da biz elbiseni soyup buluruz” dedik. Kadın çaresiz mektubu saç örgüsü arasından çıkardı. Biz de mektubu alıp Rasulullah'a (sav) getirdik. Bir de baktık ki mektupta “Hâtıb b. Ebu Beltaa'dan Mekke müşriklerine” diyerek Hâtıb, müşriklere Rasulullah'ın yaptığı hazırlığı haber veriyordu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) "ey Hâtıb, bu ne iştir?" diye sordu. Hâtıb “ey Allah'ın Rasulü hakkımda acele hüküm verme. Ben Kureyş'e iliştirilmiş bir kişiydim. -Bu sözüyle Hâtıb: Ben onlara anlaşma ile bağlanmış bir kimse idim, onlardan biri değildim demek istiyordu.- Senin beraberinde bulunan Muhacirlerin, ailelerini ve mallarını Mekke'de koruyacak birçok hısımları vardır. Benim ise böyle koruyacak kimsem olmadığı için nesep bağı boşluğunu, Mekkeliler arasında bir el (destek) edinerek doldurmak ve hısımlarımı böyle korumak istedim. Ben bu işi yaparken ne dinimden döndüm ne de İslâm'a girdikten sonra küfre rıza gösterdim” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav), orada bulunanlara "Hâtıb size karşı kesinlikle doğru söyledi" buyurdu. Ömer “ey Allah'ın Rasulü, bırakın beni şu münafığın boynunu vurayım” dedi. Rasulullah (sav) "Hiç şüphesiz Hâtıb, Bedir gazvesinde katılmıştır. Nereden biliyorsun? Belki de Allah Bedir'de hazır bulunan kimselerin amellerine muttali olduğu için 'dilediğinizi yapın, ben sizleri kesinlikle mağfiret etmişimdir' buyurdu" dedi.
Bunun üzerine Allah "Ey iman edenler, Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olan kimseleri yakın dost, sırdaş ve işlerinize vekil edinmeyin. Siz onlara safça sevgi gösterisinde bulunuyorsunuz. Oysa onlar size gelen gerçeği inkâr etmiş ve sırf Rabbiniz olan Allah’a inandığınız için Peygamber’i ve sizi yurdunuzdan çıkarmışlardır. Eğer siz gerçekten benim yolumda cihâd etmek ve rızâmı kazanmak maksadıyla yurdunuzu terk edip çıktıysanız, kâfirlere nasıl sevgi gösterip sır verebilirsiniz? Gerçek şu ki, sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da ben çok iyi bilmekteyim. Bundan böyle içinizden kim onlara sevgi besler ve sır verirse, kesinlikle dümdüz yoldan sapmış olur." (Mümtehine, 1) ayetini indirdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Meğâzî 46, 2/104
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. ibn Ebu Râfi' Ubeydullah b. Eslem el-Medeni (Ubeydullah b. Eslem)
3. Ebu Muhammed Hasan b. Muhammed el-Haşimî (Hasan b. Muhammed b. Hanefiyye)
4. Amr b. Dinar el-Cümahî (Amr b. Dinar)
5. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
6. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
30282, B003007
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ دِينَارٍ سَمِعْتُهُ مِنْهُ مَرَّتَيْنِ قَالَ أَخْبَرَنِى حَسَنُ بْنُ مُحَمَّدٍ قَالَ أَخْبَرَنِى عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِى رَافِعٍ قَالَ سَمِعْتُ عَلِيًّا - رضى الله عنه - يَقُولُ بَعَثَنِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنَا وَالزُّبَيْرَ وَالْمِقْدَادَ بْنَ الأَسْوَدِ قَالَ « انْطَلِقُوا حَتَّى تَأْتُوا رَوْضَةَ خَاخٍ ، فَإِنَّ بِهَا ظَعِينَةً وَمَعَهَا كِتَابٌ ، فَخُذُوهُ مِنْهَا » . فَانْطَلَقْنَا تَعَادَى بِنَا خَيْلُنَا حَتَّى انْتَهَيْنَا إِلَى الرَّوْضَةِ ، فَإِذَا نَحْنُ بِالظَّعِينَةِ فَقُلْنَا أَخْرِجِى الْكِتَابَ . فَقَالَتْ مَا مَعِى مِنْ كِتَابٍ . فَقُلْنَا لَتُخْرِجِنَّ الْكِتَابَ أَوْ لَنُلْقِيَنَّ الثِّيَابَ . فَأَخْرَجَتْهُ مِنْ عِقَاصِهَا ، فَأَتَيْنَا بِهِ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ، فَإِذَا فِيهِ مِنْ حَاطِبِ بْنِ أَبِى بَلْتَعَةَ إِلَى أُنَاسٍ مِنَ الْمُشْرِكِينَ مِنْ أَهْلِ مَكَّةَ ، يُخْبِرُهُمْ بِبَعْضِ أَمْرِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « يَا حَاطِبُ ، مَا هَذَا » . قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ ، لاَ تَعْجَلْ عَلَىَّ ، إِنِّى كُنْتُ امْرَأً مُلْصَقًا فِى قُرَيْشٍ ، وَلَمْ أَكُنْ مِنْ أَنْفُسِهَا ، وَكَانَ مَنْ مَعَكَ مِنَ الْمُهَاجِرِينَ لَهُمْ قَرَابَاتٌ بِمَكَّةَ ، يَحْمُونَ بِهَا أَهْلِيهِمْ وَأَمْوَالَهُمْ ، فَأَحْبَبْتُ إِذْ فَاتَنِى ذَلِكَ مِنَ النَّسَبِ فِيهِمْ أَنْ أَتَّخِذَ عِنْدَهُمْ يَدًا يَحْمُونَ بِهَا قَرَابَتِى ، وَمَا فَعَلْتُ كُفْرًا وَلاَ ارْتِدَادًا وَلاَ رِضًا بِالْكُفْرِ بَعْدَ الإِسْلاَمِ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لَقَدْ صَدَقَكُمْ » . قَالَ عُمَرُ يَا رَسُولَ اللَّهِ دَعْنِى أَضْرِبْ عُنُقَ هَذَا الْمُنَافِقِ . قَالَ « إِنَّهُ قَدْ شَهِدَ بَدْرًا ، وَمَا يُدْرِيكَ لَعَلَّ اللَّهَ أَنْ يَكُونَ قَدِ اطَّلَعَ عَلَى أَهْلِ بَدْرٍ فَقَالَ اعْمَلُوا مَا شِئْتُمْ ، فَقَدْ غَفَرْتُ لَكُمْ » . قَالَ سُفْيَانُ وَأَىُّ إِسْنَادٍ هَذَا .
Tercemesi:
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan (b. Uyeyne el-Hilâlî), ona Amr b. Dinar - Ben (Süfyan b. Uyeyne) bu hadisi ondan (Amr b. Dinar'dan) iki defa işittim -, ona Hasan b. Muhammed, ona Ubeydullah b. Ebu Rafi' ona da Ali (b. Ebu Talib) (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber (sav) beni, Zübeyr (b. el-Avvam) ve Mikdad b. el-Esved gönderdi ve dedi ki: 'Ravzatu Hâh'a doğru yola çıkın. Orada bir taht-ı revan üzerinde bir kadın, ve o kadında bir mektup var. Gidin o mektubu ondan alın.' Biz de atlarımızı Ravza'ya varana kadar sürdük. Tahtı-revandaki kadına vardığımızda ona mektubu çıkarmasını söyledik. Kadın şöyle dedi: ben de mektup namına bir şey yok. Bunun üzerine biz kadına şöyle dedik: Ya mektubu çıkarırsın yahut örtünü biz çıkarır (ve mektubun sende olmadığından emin oluruz). Bunun üzerine kadın (mektubu) örgülü saçlarının arasından çıkardı ve mektubu hemen Hz. Peygamber'e (sav) ulaştırdık. Mektub Hâtib b. Ebu Belte'a'dan Mekke'deki bazı müşriklere, Hz. Peygamber (sav) hakkında bilgi içeren, bir yazı barındırıyordu. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Ey Hatib, bu nedir?" dedi. (Hatib) şöyle cevap verdi: 'Ya Rasulullah (sav), hemen acele karar verme hakkımda. Ben Kureyş'e sığınan birisiydim, aslen Kureyşli değilim. Senin yanındaki muhacirlerin ise Mekke'de ailelerini ve mallarını koruyacak akrabalıkları var. Ben de bu akrabalık bağımın eksikliğini, onların bana duyacakları bir minnet borcu ile telafi etmek istedim ki yakınlarımı korusunlar. Ben bunu asla küfre düştüğümden, dinden döndüğümden yahut İslam'dan sonra küfre razı olduğumdan yapmış değilim.' Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Size doğruyu söylüyor". Ömer (b. el-Hattab) "Ya Rasulallah (sav), bırak ki şu münafığın boynunu vurayım" deyince Hz. Peygamber (sav) buyurdu: " O (Hatib b. Belte'a) Bedir (gazvesine) katıldı. Sen nereden biliyorsun (onun ölümü hak ettiğini) ki Allah'ın (cc) Bedir gazvesine katılanları görüp onlara şöyle seslendiği umulur: "Dilediğinizi yapın, zira ben sizin günahlarınızı affettim".
Süfyan (b. Uyeyne) şöyle dedi: Bu nasıl bir isnaddır ki( ravilerinin kıymetine ve isnadın kuvvettine şaşmamak elde değildir).
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Cihâd ve's-Siyer 141, 1/795
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. ibn Ebu Râfi' Ubeydullah b. Eslem el-Medeni (Ubeydullah b. Eslem)
3. Ebu Muhammed Hasan b. Muhammed el-Haşimî (Hasan b. Muhammed b. Hanefiyye)
4. Amr b. Dinar el-Cümahî (Amr b. Dinar)
5. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
6. Ebu Hasan Ali b. el-Medînî (Ali b. Abdullah b. Cafer b. Necîh)
Konular:
Hz. Peygamber, bilgi kaynakları
Niyet, ameller niyetlere göre değerlendirilir
Yargı, casusluk, yapanın öldürülmesi vs.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
28123, N004148
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ يَحْيَى بْنِ الْحَارِثِ قَالَ حَدَّثَنَا مَحْبُوبٌ - يَعْنِى ابْنَ مُوسَى - قَالَ أَخْبَرَنَا أَبُو إِسْحَاقَ - هُوَ الْفَزَارِىُّ - عَنْ سُفْيَانَ عَنْ قَيْسِ بْنِ مُسْلِمٍ قَالَ سَأَلْتُ الْحَسَنَ بْنَ مُحَمَّدٍ عَنْ قَوْلِهِ عَزَّ وَجَلَّ ( وَاعْلَمُوا أَنَّمَا غَنِمْتُمْ مِنْ شَىْءٍ فَأَنَّ لِلَّهِ خُمُسَهُ ) قَالَ هَذَا مَفَاتِحُ كَلاَمِ اللَّهِ الدُّنْيَا وَالآخِرَةُ لِلَّهِ قَالَ اخْتَلَفُوا فِى هَذَيْنِ السَّهْمَيْنِ بَعْدَ وَفَاةِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم سَهْمِ الرَّسُولِ وَسَهْمِ ذِى الْقُرْبَى فَقَالَ قَائِلٌ سَهْمُ الرَّسُولِ صلى الله عليه وسلم لِلْخَلِيفَةِ مِنْ بَعْدِهِ وَقَالَ قَائِلٌ سَهْمُ ذِى الْقُرْبَى لِقَرَابَةِ الرَّسُولِ صلى الله عليه وسلم وَقَالَ قَائِلٌ سَهْمُ ذِى الْقُرْبَى لِقَرَابَةِ الْخَلِيفَةِ فَاجْتَمَعَ رَأْيُهُمْ عَلَى أَنْ جَعَلُوا هَذَيْنِ السَّهْمَيْنِ فِى الْخَيْلِ وَالْعُدَّةِ فِى سَبِيلِ اللَّهِ فَكَانَا فِى ذَلِكَ خِلاَفَةَ أَبِى بَكْرٍ وَعُمَرَ .
Tercemesi:
Kays b. Müslim (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Hasan b. Muhammed’e Enfâl sûresinin 41. ayetinin tefsirini sordum. Hasan şöyle dedi: “Dünya ve Ahirette Allah’ın kelâmının anahtarları Allah’a aittir. Hasan sözünü şöyle sürdürdü: Rasûlullah (s.a.v)’in vefatından sonra insanlar ganimetlerdeki hisselerde ihtilaf ettiler. Biri, Rasûlullah (s.a.v)’in hissesi biride yakın akrabaların hissesidir. Birileri dedi ki: Rasûlullah (s.a.v)’in hissesi kendisinin vefatından sonra halifeye verilmelidir. Bir diğeri de: Yakın akrabalarının hissesi de Rasûlullah (s.a.v)’in yakın akrabasına verilmelidir. Bir kısmı da: Yakın akrabaların hissesi halifenin yakın akrabalarına verilmelidir dedi. Sonradan yakın akraba hissesi olan hisseyi harb hazırlığı olmak üzere silah ve at’a bağladılar. Ebu Bekir ve Ömer’in halifeliği dönemlerinde böyle yapıldı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Kasemü'l-fey' 38, /2358
Senetler:
1. Ebu Muhammed Hasan b. Muhammed el-Haşimî (Hasan b. Muhammed b. Hanefiyye)
2. Ebu Amr Kays b. Müslim el-Cedelî (Kays b. Müslim)
3. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
4. Ebu İshak İbrahim b. Muhammed el-Fezârî (İbrahim b. Muhammed b. Hâris b. Esma b. Harice)
5. Mahbub b. Musa el-Antâkî (Mahbub b. Musa)
6. Amr b. Yahya ez-Zencârî (Amr b. Yahya b. Hâris)
Konular:
Cihad, hazırlık
Ganimet, beşte bir hisse
Ganimet, hak sahiplerine taksimi
Sahabe, anlayış farklılıkları
Öneri Formu
Hadis Id, No:
113019, MŞ016581
Hadis:
حَدَّثَنَا وَكِيعٌ , عَنْ سُفْيَانَ , عَنْ قَيْسِ بْنِ مُسْلِمٍ , عَنِ الْحَسَنِ بْنِ مُحَمَّدٍ أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى الله عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَتَبَ إلَى مَجُوسِ أَهْلِ هَجَرَ يَعْرِضُ عَلَيْهِمَ الإِسْلاَمَ فَمَنْ أَسْلَمَ قَبِلَ مِنْهُ وَمَنْ لَمْ يُسْلِمْ ضَرَبَ عَلَيْهِ الْجِزْيَةَ غَيْرَ نَاكِحِي نِسَائِهِمْ وَلاَ آكِلِي ذَبَائِحِهِمْ.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Ebî Şeybe, Musannef-i İbn Ebû Şeybe, Nikah 16581, 9/118
Senetler:
0. Mürsel (Mürsel)
1. Ebu Muhammed Hasan b. Muhammed el-Haşimî (Hasan b. Muhammed b. Hanefiyye)
2. Ebu Amr Kays b. Müslim el-Cedelî (Kays b. Müslim)
3. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
4. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
124600, MŞ32256
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَكْرٍ ، عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ ، عَنْ عَمْرِو بْنِ دِينَارٍ ، عَنِ الْحَسَنِ بْنِ مُحَمَّدٍ ، قَالَ : قَالَ لِي ابْنُ عَبَّاسٍ : الْكَلاَلَةُ مَنْ لاَ وَلَدَ لَهُ ، وَلاَ وَالِدَ.
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Ebî Şeybe, Musannef-i İbn Ebû Şeybe, Ferâiz 32256, 16/370
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Muhammed Hasan b. Muhammed el-Haşimî (Hasan b. Muhammed b. Hanefiyye)
Konular: