198 Kayıt Bulundu.
Bana Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ ve el-Kasım b. Zekeriyya b. Dinar ve Abd b. Humeyd, onlara Halid b. Mahled, ona Süleyman b. Bilal, ona Umare b. Gaziyye el-Ensari, ona Nuaym b. Abdullah el-Mücmir şöyle rivayet etmiştir: Bir gün Ebu Hureyre'yi (ra) abdest alırken gördüm. Yüzünü bol su ile iyice yıkadı. Sonra sağ kolunu pazısına varıncaya kadar yıkadı. Sonra sol kolunu da yine pazısına varıncaya kadar yıkadı. Sonra başını meshetti. Sonra baldırına varıncaya kadar sağ ayağını, ardından yine baldırına varıncaya kadar sol ayağını yıkadı. Sonra ben Rasulullah'ın (sav) böyle abdest aldığını gördüm dedi. Ardından, Rasulullah (sav) şöyle buyurdu diye ekledi: "Sizler iyice yıkayarak aldığınız abdestler vesilesiyle kıyamet günü yüzleriniz ve ayaklarınız nurlu bir halde geleceksiniz. Dolayısıyla kim yapabiliyorsa, yüzündeki ve ayaklarındaki beyazlık ve nuru artırsın."
Bana Muhammed b. Râfi' ile Abd b. Humeyd, o ikisine Abdürrezzak, ona Mamer, ona ez-Zührî, ona İbnü'l-Müseyyeb, ona Ebu Hureyre Rasul-i Ekrem'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Herkim şu bitkiden yerse sakın bizim mescidimize yaklaşmasın ve sarımsak kokusu ile bize eziyet etmesin!"
Bize Muhammed b. Rafi ve Abd b. Humeyd, o ikisine Abdürrezzak, ona Mamer, ona Zührî, ona Mahmud b. Rabî, ona da İtban b. Malik “Ben Rasulullah'a (sav) geldim” dedi ve hadisi Yunus'un hadisi rivayet ettiği manada zikretti. Ancak farklı olarak "Bir adam; Malik b. Duhşum ve yahut da Duhayş nerede? dedi" şeklinde bir ifade kullandı. Ayrıca hadise şu ilaveyi de ekledi: Mahmud der ki: Ben bu hadisi aralarında Ebu Eyyüb el- Ensarî'nin de bulunduğu birkaç kişiye de naklettim. Ebu Eyyüb “Ben Rasulullah'ın (sav) senin dediğin gibi demiş olduğunu zannetmiyorum” dedi. (Mahmud b. Rabî) der ki: Bunun üzerine, İtban'ın yanına dönersem ona durumu soracağıma dair yemin ettim. Sonra onun yanına döndüm. Onun oldukça yaşlanmış bir ihtiyar olduğunu, gözlerinin artık göremediğini, bununla birlikte kavmine imamlık ettiğini gördüm. Yanına oturdum. Ona bu hadisi sordum. İlk defa bana, o hadisi nasıl naklettiyse öylece rivayet etti. Zührî der ki: İşte bundan sonra bu konuda çeşitli farzlar ve emirler nazil oldu. Bizim görüşümüze göre fetva onlara göredir. Dolayısıyla aldanmama imkânı olan bir kimse sakın aldanmasın.