Öneri Formu
Hadis Id, No:
20672, N002237
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ حَاتِمٍ قَالَ أَخْبَرَنَا حِبَّانُ قَالَ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ عَنْ مِسْعَرٍ عَنِ الْوَلِيدِ بْنِ أَبِى مَالِكٍ قَالَ حَدَّثَنَا أَصْحَابُنَا عَنْ أَبِى عُبَيْدَةَ قَالَ الصِّيَامُ جُنَّةٌ مَا لَمْ يَخْرِقْهَا .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Hâtim, ona Hibbân, ona Abdullah, Misâr, ona Velid b. Ebu Mâlik, ona ''ashâbı'', ona da Ebu Ubeyde şöyle rivayet etmiştir:
Oruç, gıybet etmediği sürece (sahibi için) kalkındır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Sıyâm 43, /2233
Senetler:
1. Ebu Ubeyde b. Cerrah (Amir b. Abdullah b. Cerrah b. Hilal b. Üheyb)
2. Ashabuna (Ashabuna)
3. Velid b. Abdurrahman el-Hemdani (Velid b. Abdurrahman b. Hati)
4. Ebu Seleme Misar b. Kidam el-Âmirî (Misar b. Kidam b. Zuheyr b. Ubeyde b. Haris)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mübarek el-Hanzalî (Abdullah b. Mübarek b. Vadıh)
6. Hibbân b. Musa el-Mervezî (Hibbân b. Musa b. Sevvâr)
7. Muhammed b. Hatim el-Mervezi (Muhammed b. Hatim b. Nuaym b. Abdülhamid)
Konular:
Oruç Olgusu
Oruç, fazileti ve eda keyfiyeti
Oruç, önemi
Bize Amr b. Merzuk, ona Şube, ona Amr b. Mürre, ona İbn Ebu Leyla; (T)
Bize İbn Müsenna, ona Muhammed b. Cafer, ona Şube, ona Amr b. Mürre, ona da İbn Ebu Leyla şöyle rivayet etmiştir: Namaz, üç evre geçirmiştir. Ashabımız, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Müslümanların -ravi yahut müminlerin dedi- namazlarının tek (bir imam tarafından cemaat halinde kılınması) benim hoşuma gidiyor. Bunun için namaz vaktinde insanları namaza çağıracak adamları mahallelere göndermeyi ve bazı adamlara, Medine'nin kalelerine çıkmalarını ve namaz vaktinde insanlara haber vermelerini emretmeyi bile düşündüm. Öyle ki çan çalmalarını emredecektim. -Ravi yahut neredeyse çan çalacaklardı dedi.- (Ravi İbn Ebu Leyla) şöyle devam etti: Ensar'dan bir adam Rasulullah'a (sav) geldi ve ona: Ya Rasulullah, senin düşünceli halini görüp, evime döndüğüm zaman, sanki üzerinde iki yeşil elbise olan bir adam gördüm. Adam, mescitte ayağa kalktı, ezan okudu, ardından biraz oturdu. Sonra yine kalktı, ezanın bir benzerini okudu. Ancak bu sefer 'namaz vakti geldi' cümlesini ilave etti. Eğer insanların -ravi İbn Müsenna, 'eğer sizin yalancı demenizden çekinmeseydim, uyurken değil de uyanıkken gördüğümü söylerdim' dedi. Bunun üzerine -İbn Müsenna'nın naklettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Şüphesiz ki Allah, sana hayrı gösterdi." -Diğer râvi Amr ise İbn Müsenna gibi dememiştir.-
"Bilal'e emret de ezan okusun." Ömer, ben de onun gördüğüne benzer bir rüya gördüm ancak haber vermekte gecikince utandım demiştir.
(İbn Ebu Leyla), ashabımız şöyle rivayet etmiştir dedi: Bir adam, mescide geldiğinde (namazın hangi rekatında olunduğunu) sorar, ona kaçırdığı rekatlar haber verilirdi. Ashab, kimilerinin ayakta, kimilerinin rukuda, kimilerinin oturur halde, kimilerinin de Hz. Peygamber'in (sav) yaptıklarını yapar halde Rasulullah (sav) ile namaz kılarlardı.
[İbn Müsenna dedi ki: Bana Amr, ona Husany, ona da İbn Ebu Leyla'nın rivayet ettiğine göre Muaz gelene kadar (bu durum böyle devam etti) dedi. Şube, ben bu rivayeti Muaz'ın hangi halde görürsem sözünden, Hz. Peygamber'in (sav) "(Muaz gibi) yapın" sözüne kadarki kısmı Husayn'dan işittim dedi.]
[Ebu Davud dedi ki: (Tüm bu açıklamalardan) sonra Amr b. Merzûk'un hadisine dönüyorum: Muaz geldi, ashab da ona kaçırdığı rekatları bildirdiler. Şube, ben bunu Husayn'dan duydum dedi. Muaz, ben, Rasulullah'ı (sav) hangi halde görürsem o şekilde namazı kılarım. Bunun üzerine Muaz, Hz. Peygamber'in (sav), "Muaz sizin için güzel bir sünnet ortaya koydu; (siz de onun yaptığını) yapın" buyurduğunu rivayet etti.
İbn Ebu Leyla, ashabımız bize şöyle rivayet ettiler dedi: Hz. Peygamber Medine'ye gelince, ashabına (ayın) üç gününü oruçlu geçirmelerini emretti. Sonra Ramazan orucu farz kılındı. Ashab, oruç tutmaya alışık değildi ve oruç onlara ağır geldi. Oruç tutamayanlar fakirleri doyururdu da "sizden Ramazan ayına erişen oruç tutsun" ayeti nazil oldu. Ayette sadece hasta ve yolculara ruhsat vardı, diğerleri oruç tutmakla emrolundular. İbn Ebu Leyla ashabımız şöyle rivayet etti dedi: Bir adam, iftar vakti geldiğinde bir şey yemeden uyursa ertesi güne kadar bir şey yiyemezdi. Ömer, oruç gecesi hanımı ile birlikte olmak istemiş, hanımı ise ona (iftar etmeden) uyuduğunu söylemişti. Ömer de hanımının bahane ürettiğini zannedip onunla birlikte olmuştu. Ensar'dan başka bir adam da iftar vakti yemek istemiş, ailesi de pişene kadar beklemesini söylemişlerdi. Ancak adam uyuya kalmıştı. Onlar, (bu vaziyette) sabahladıklarında "oruç gecesi hanımlarınıza yaklaşmanız sizlere helal kılındı" ayeti nazil oldu.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
4931, D000506
Hadis:
حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ مَرْزُوقٍ أَخْبَرَنَا شُعْبَةُ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ قَالَ سَمِعْتُ ابْنَ أَبِى لَيْلَى ح
وَحَدَّثَنَا ابْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ عَنْ شُعْبَةَ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ سَمِعْتُ ابْنَ أَبِى لَيْلَى قَالَ أُحِيلَتِ الصَّلاَةُ ثَلاَثَةَ أَحْوَالٍ - قَالَ - وَحَدَّثَنَا أَصْحَابُنَا أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ:
"لَقَدْ أَعْجَبَنِى أَنْ تَكُونَ صَلاَةُ الْمُسْلِمِينَ - أَوْ قَالَ الْمُؤْمِنِينَ - وَاحِدَةً حَتَّى لَقَدْ هَمَمْتُ أَنْ أَبُثَّ رِجَالاً فِى الدُّورِ يُنَادُونَ النَّاسَ بِحِينِ الصَّلاَةِ وَحَتَّى هَمَمْتُ أَنْ آمُرَ رِجَالاً يَقُومُونَ عَلَى الآطَامِ يُنَادُونَ الْمُسْلِمِينَ بِحِينِ الصَّلاَةِ حَتَّى نَقَسُوا أَوْ كَادُوا أَنْ يَنْقُسُوا." قَالَ فَجَاءَ رَجُلٌ مِنَ الأَنْصَارِ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّى لَمَّا رَجَعْتُ - لِمَا رَأَيْتُ مِنَ اهْتِمَامِكَ - رَأَيْتُ رَجُلاً كَأَنَّ عَلَيْهِ ثَوْبَيْنِ أَخْضَرَيْنِ فَقَامَ عَلَى الْمَسْجِدِ فَأَذَّنَ ثُمَّ قَعَدَ قَعْدَةً ثُمَّ قَامَ فَقَالَ مِثْلَهَا إِلاَّ أَنَّهُ يَقُولُ قَدْ قَامَتِ الصَّلاَةُ وَلَوْلاَ أَنْ يَقُولَ النَّاسُ - قَالَ ابْنُ الْمُثَنَّى أَنْ تَقُولُوا - لَقُلْتُ إِنِّى كُنْتُ يَقْظَانًا غَيْرَ نَائِمٍ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَقَالَ ابْنُ الْمُثَنَّى
"لَقَدْ أَرَاكَ اللَّهُ خَيْرًا." وَلَمْ يَقُلْ عَمْرٌو
"لَقَدْ أَرَاكَ اللَّهُ خَيْرًا فَمُرْ بِلاَلاً فَلْيُؤَذِّنْ."
قَالَ فَقَالَ عُمَرُ أَمَا إِنِّى قَدْ رَأَيْتُ مِثْلَ الَّذِى رَأَى وَلَكِنِّى لَمَّا سُبِقْتُ اسْتَحْيَيْتُ . قَالَ وَحَدَّثَنَا أَصْحَابُنَا قَالَ وَكَانَ الرَّجُلُ إِذَا جَاءَ يَسْأَلُ فَيُخْبَرُ بِمَا سُبِقَ مِنْ صَلاَتِهِ وَإِنَّهُمْ قَامُوا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْ بَيْنِ قَائِمٍ وَرَاكِعٍ وَقَاعِدٍ وَمُصَلٍّ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم. قَالَ ابْنُ الْمُثَنَّى قَالَ عَمْرٌو وَحَدَّثَنِى بِهَا حُصَيْنٌ عَنِ ابْنِ أَبِى لَيْلَى حَتَّى جَاءَ مُعَاذٌ. قَالَ شُعْبَةُ وَقَدْ سَمِعْتُهَا مِنْ حُصَيْنٍ فَقَالَ لاَ أَرَاهُ عَلَى حَالٍ إِلَى قَوْلِهِ كَذَلِكَ فَافْعَلُوا.
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ ثُمَّ رَجَعْتُ إِلَى حَدِيثِ عَمْرِو بْنِ مَرْزُوقٍ قَالَ فَجَاءَ مُعَاذٌ فَأَشَارُوا إِلَيْهِ - قَالَ شُعْبَةُ وَهَذِهِ سَمِعْتُهَا مِنْ حُصَيْنٍ - قَالَ فَقَالَ مُعَاذٌ لاَ أَرَاهُ عَلَى حَالٍ إِلاَّ كُنْتُ عَلَيْهَا. قَالَ فَقَالَ : "إِنَّ مُعَاذًا قَدْ سَنَّ لَكُمْ سُنَّةً كَذَلِكَ فَافْعَلُوا." قَالَ وَحَدَّثَنَا أَصْحَابُنَا أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لَمَّا قَدِمَ الْمَدِينَةَ أَمَرَهُمْ بِصِيَامِ ثَلاَثَةِ أَيَّامٍ ثُمَّ أُنْزِلَ رَمَضَانُ وَكَانُوا قَوْمًا لَمْ يَتَعَوَّدُوا الصِّيَامَ وَكَانَ الصِّيَامُ عَلَيْهِمْ شَدِيدًا فَكَانَ مَنْ لَمْ يَصُمْ أَطْعَمَ مِسْكِينًا فَنَزَلَتْ هَذِهِ الآيَةُ "(فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ)" فَكَانَتِ الرُّخْصَةُ لِلْمَرِيضِ وَالْمُسَافِرِ فَأُمِرُوا بِالصِّيَامِ. قَالَ وَحَدَّثَنَا أَصْحَابُنَا قَالَ وَكَانَ الرَّجُلُ إِذَا أَفْطَرَ فَنَامَ قَبْلَ أَنْ يَأْكُلَ لَمْ يَأْكُلْ حَتَّى يُصْبِحَ. قَالَ فَجَاءَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ فَأَرَادَ امْرَأَتَهُ فَقَالَتْ إِنِّى قَدْ نِمْتُ فَظَنَّ أَنَّهَا تَعْتَلُّ فَأَتَاهَا فَجَاءَ رَجُلٌ مِنَ الأَنْصَارِ فَأَرَادَ الطَّعَامَ فَقَالُوا حَتَّى نُسَخِّنَ لَكَ شَيْئًا فَنَامَ فَلَمَّا أَصْبَحُوا أُنْزِلَتْ عَلَيْهِ هَذِهِ الآيَةُ "(أُحِلَّ لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَامِ الرَّفَثُ إِلَى نِسَائِكُمْ)."]
Tercemesi:
Bize Amr b. Merzuk, ona Şube, ona Amr b. Mürre, ona İbn Ebu Leyla; (T)
Bize İbn Müsenna, ona Muhammed b. Cafer, ona Şube, ona Amr b. Mürre, ona da İbn Ebu Leyla şöyle rivayet etmiştir: Namaz, üç evre geçirmiştir. Ashabımız, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Müslümanların -ravi yahut müminlerin dedi- namazlarının tek (bir imam tarafından cemaat halinde kılınması) benim hoşuma gidiyor. Bunun için namaz vaktinde insanları namaza çağıracak adamları mahallelere göndermeyi ve bazı adamlara, Medine'nin kalelerine çıkmalarını ve namaz vaktinde insanlara haber vermelerini emretmeyi bile düşündüm. Öyle ki çan çalmalarını emredecektim. -Ravi yahut neredeyse çan çalacaklardı dedi.- (Ravi İbn Ebu Leyla) şöyle devam etti: Ensar'dan bir adam Rasulullah'a (sav) geldi ve ona: Ya Rasulullah, senin düşünceli halini görüp, evime döndüğüm zaman, sanki üzerinde iki yeşil elbise olan bir adam gördüm. Adam, mescitte ayağa kalktı, ezan okudu, ardından biraz oturdu. Sonra yine kalktı, ezanın bir benzerini okudu. Ancak bu sefer 'namaz vakti geldi' cümlesini ilave etti. Eğer insanların -ravi İbn Müsenna, 'eğer sizin yalancı demenizden çekinmeseydim, uyurken değil de uyanıkken gördüğümü söylerdim' dedi. Bunun üzerine -İbn Müsenna'nın naklettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Şüphesiz ki Allah, sana hayrı gösterdi." -Diğer râvi Amr ise İbn Müsenna gibi dememiştir.-
"Bilal'e emret de ezan okusun." Ömer, ben de onun gördüğüne benzer bir rüya gördüm ancak haber vermekte gecikince utandım demiştir.
(İbn Ebu Leyla), ashabımız şöyle rivayet etmiştir dedi: Bir adam, mescide geldiğinde (namazın hangi rekatında olunduğunu) sorar, ona kaçırdığı rekatlar haber verilirdi. Ashab, kimilerinin ayakta, kimilerinin rukuda, kimilerinin oturur halde, kimilerinin de Hz. Peygamber'in (sav) yaptıklarını yapar halde Rasulullah (sav) ile namaz kılarlardı.
[İbn Müsenna dedi ki: Bana Amr, ona Husany, ona da İbn Ebu Leyla'nın rivayet ettiğine göre Muaz gelene kadar (bu durum böyle devam etti) dedi. Şube, ben bu rivayeti Muaz'ın hangi halde görürsem sözünden, Hz. Peygamber'in (sav) "(Muaz gibi) yapın" sözüne kadarki kısmı Husayn'dan işittim dedi.]
[Ebu Davud dedi ki: (Tüm bu açıklamalardan) sonra Amr b. Merzûk'un hadisine dönüyorum: Muaz geldi, ashab da ona kaçırdığı rekatları bildirdiler. Şube, ben bunu Husayn'dan duydum dedi. Muaz, ben, Rasulullah'ı (sav) hangi halde görürsem o şekilde namazı kılarım. Bunun üzerine Muaz, Hz. Peygamber'in (sav), "Muaz sizin için güzel bir sünnet ortaya koydu; (siz de onun yaptığını) yapın" buyurduğunu rivayet etti.
İbn Ebu Leyla, ashabımız bize şöyle rivayet ettiler dedi: Hz. Peygamber Medine'ye gelince, ashabına (ayın) üç gününü oruçlu geçirmelerini emretti. Sonra Ramazan orucu farz kılındı. Ashab, oruç tutmaya alışık değildi ve oruç onlara ağır geldi. Oruç tutamayanlar fakirleri doyururdu da "sizden Ramazan ayına erişen oruç tutsun" ayeti nazil oldu. Ayette sadece hasta ve yolculara ruhsat vardı, diğerleri oruç tutmakla emrolundular. İbn Ebu Leyla ashabımız şöyle rivayet etti dedi: Bir adam, iftar vakti geldiğinde bir şey yemeden uyursa ertesi güne kadar bir şey yiyemezdi. Ömer, oruç gecesi hanımı ile birlikte olmak istemiş, hanımı ise ona (iftar etmeden) uyuduğunu söylemişti. Ömer de hanımının bahane ürettiğini zannedip onunla birlikte olmuştu. Ensar'dan başka bir adam da iftar vakti yemek istemiş, ailesi de pişene kadar beklemesini söylemişlerdi. Ancak adam uyuya kalmıştı. Onlar, (bu vaziyette) sabahladıklarında "oruç gecesi hanımlarınıza yaklaşmanız sizlere helal kılındı" ayeti nazil oldu.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Salât 28, /126
Senetler:
1. Ashabuna (Ashabuna)
2. Ebu İsa Abdurrahman b. Ebu Leyla el-Ensarî (Abdurrahman b. Yesar b. Bilal b. Büleyl b. Uhayha)
3. Amr b. Mürre el-Muradî (Amr b. Mürre b. Abdullah b. Tarık)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Ebu Osman Amr b. Merzuk el-Bahilî (Amr b. Merzuk)
Konular:
Ezan, dinde alem oluşu
İbadet, Namaz
Namaz, namazı tamamlama
Oruç Olgusu
Oruç, Aşure, aşure gününde tutulacak orucun zamanı ve şekli
Öneri Formu
Hadis Id, No:
36761, DM000155
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ حَدَّثَنَا الصَّلْتُ بْنُ رَاشِدٍ قَالَ : سَأَلْتُ طَاوُساً عَنْ مَسْأَلَةٍ فَقَالَ لِى : كَانَ هَذَا ؟ قُلْتُ : نَعَمْ. قَالَ : آللَّهِ؟ قُلْتُ : آللَّهِ. قَالَ : إِنَّ أَصْحَابَنَا أَخْبَرُونَا عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ أَنَّهُ قَالَ : أَيُّهَا النَّاسُ لاَ تَعْجَلُوا بِالْبَلاَءِ قَبْلَ نُزُولِهِ فَيُذْهَبَ بِكُمْ هَا هُنَا وَهَا هُنَا ، وَإِنَّكُمْ إِنْ لَمْ تَعْجَلُوا بِالْبَلاَءِ قَبْلَ نُزُولِهِ لَمْ يَنْفَكَّ الْمُسْلِمُونَ أَنْ يَكُونَ فِيهِمْ مَنْ إِذَا سُئِلَ سَدَّدَ ، وَإِذَا قَالَ وُفِّقَ.
Tercemesi:
Bize Müslim b. İbrahim, ona Hammâd b. Zeyd, ona Salt b. Râşid şöyle demiştir: Tavus'a bir mesele sordum. Bana "Bu hadise meydana geldi mi?" Ben "Evet" dedim. "Allah'a yemin eder misin" dedi. Ben de "Vallahi" diye yemin ettim. Bundan sonra şöyle dedi: Ashabımızın bize rivayetine göre Muaz b. Cebel (ra) şöyle demiştir: "Ey insanlar! Bir konu başınıza gelmeden onun hükmünü aramakta acele etmeyin. Yoksa bu size yolunuzu şaşırtır. Eğer başınıza gelmeden böyle konuları sormakta acele etmezseniz, müslümanlar arasında sorulduğunda sağlam cevaplar verecek, söylediğinde doğruyu bulacak kimseler var olmaya devam edecektir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Mukaddime 19, 1/256
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Muaz b. Cebel el-Ensarî (Muaz b. Cebel b. Amr b. Evs b. Âiz)
2. Ashabuna (Ashabuna)
3. Ebu Abdurrahman Tâvus b. Keysan el-Yemanî (Tâvus b. Keysan)
4. Salt b. Râşid (Salt b. Râşid)
5. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
6. Ebu Amr Müslim b. İbrahim el-Ferahidi (Müslim b. İbrahim)
Konular:
Adab, soru sorma adabı
Bilgi, ilmin kaybolması
KTB, ADAB
Yargı, fetva
Öneri Formu
Hadis Id, No:
270724, D000506-2
Hadis:
حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ مَرْزُوقٍ أَخْبَرَنَا شُعْبَةُ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ قَالَ سَمِعْتُ ابْنَ أَبِى لَيْلَى ح
وَحَدَّثَنَا ابْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ عَنْ شُعْبَةَ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ سَمِعْتُ ابْنَ أَبِى لَيْلَى قَالَ أُحِيلَتِ الصَّلاَةُ ثَلاَثَةَ أَحْوَالٍ - قَالَ - وَحَدَّثَنَا أَصْحَابُنَا أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ
"لَقَدْ أَعْجَبَنِى أَنْ تَكُونَ صَلاَةُ الْمُسْلِمِينَ - أَوْ قَالَ الْمُؤْمِنِينَ - وَاحِدَةً حَتَّى لَقَدْ هَمَمْتُ أَنْ أَبُثَّ رِجَالاً فِى الدُّورِ يُنَادُونَ النَّاسَ بِحِينِ الصَّلاَةِ وَحَتَّى هَمَمْتُ أَنْ آمُرَ رِجَالاً يَقُومُونَ عَلَى الآطَامِ يُنَادُونَ الْمُسْلِمِينَ بِحِينِ الصَّلاَةِ حَتَّى نَقَسُوا أَوْ كَادُوا أَنْ يَنْقُسُوا." قَالَ فَجَاءَ رَجُلٌ مِنَ الأَنْصَارِ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّى لَمَّا رَجَعْتُ - لِمَا رَأَيْتُ مِنَ اهْتِمَامِكَ - رَأَيْتُ رَجُلاً كَأَنَّ عَلَيْهِ ثَوْبَيْنِ أَخْضَرَيْنِ فَقَامَ عَلَى الْمَسْجِدِ فَأَذَّنَ ثُمَّ قَعَدَ قَعْدَةً ثُمَّ قَامَ فَقَالَ مِثْلَهَا إِلاَّ أَنَّهُ يَقُولُ قَدْ قَامَتِ الصَّلاَةُ وَلَوْلاَ أَنْ يَقُولَ النَّاسُ - قَالَ ابْنُ الْمُثَنَّى أَنْ تَقُولُوا - لَقُلْتُ إِنِّى كُنْتُ يَقْظَانًا غَيْرَ نَائِمٍ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَقَالَ ابْنُ الْمُثَنَّى
"لَقَدْ أَرَاكَ اللَّهُ خَيْرًا." وَلَمْ يَقُلْ عَمْرٌو
"لَقَدْ أَرَاكَ اللَّهُ خَيْرًا فَمُرْ بِلاَلاً فَلْيُؤَذِّنْ." قَالَ فَقَالَ عُمَرُ أَمَا إِنِّى قَدْ رَأَيْتُ مِثْلَ الَّذِى رَأَى وَلَكِنِّى لَمَّا سُبِقْتُ اسْتَحْيَيْتُ . قَالَ وَحَدَّثَنَا أَصْحَابُنَا قَالَ وَكَانَ الرَّجُلُ إِذَا جَاءَ يَسْأَلُ فَيُخْبَرُ بِمَا سُبِقَ مِنْ صَلاَتِهِ وَإِنَّهُمْ قَامُوا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْ بَيْنِ قَائِمٍ وَرَاكِعٍ وَقَاعِدٍ وَمُصَلٍّ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم. قَالَ ابْنُ الْمُثَنَّى قَالَ عَمْرٌو وَحَدَّثَنِى بِهَا حُصَيْنٌ عَنِ ابْنِ أَبِى لَيْلَى حَتَّى جَاءَ مُعَاذٌ. قَالَ شُعْبَةُ وَقَدْ سَمِعْتُهَا مِنْ حُصَيْنٍ فَقَالَ لاَ أَرَاهُ عَلَى حَالٍ إِلَى قَوْلِهِ كَذَلِكَ فَافْعَلُوا.
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ ثُمَّ رَجَعْتُ إِلَى حَدِيثِ عَمْرِو بْنِ مَرْزُوقٍ قَالَ فَجَاءَ مُعَاذٌ فَأَشَارُوا إِلَيْهِ - قَالَ شُعْبَةُ وَهَذِهِ سَمِعْتُهَا مِنْ حُصَيْنٍ - قَالَ فَقَالَ مُعَاذٌ لاَ أَرَاهُ عَلَى حَالٍ إِلاَّ كُنْتُ عَلَيْهَا. قَالَ فَقَالَ
"إِنَّ مُعَاذًا قَدْ سَنَّ لَكُمْ سُنَّةً كَذَلِكَ فَافْعَلُوا." قَالَ وَحَدَّثَنَا أَصْحَابُنَا أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لَمَّا قَدِمَ الْمَدِينَةَ أَمَرَهُمْ بِصِيَامِ ثَلاَثَةِ أَيَّامٍ ثُمَّ أُنْزِلَ رَمَضَانُ وَكَانُوا قَوْمًا لَمْ يَتَعَوَّدُوا الصِّيَامَ وَكَانَ الصِّيَامُ عَلَيْهِمْ شَدِيدًا فَكَانَ مَنْ لَمْ يَصُمْ أَطْعَمَ مِسْكِينًا فَنَزَلَتْ هَذِهِ الآيَةُ "(فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ)" فَكَانَتِ الرُّخْصَةُ لِلْمَرِيضِ وَالْمُسَافِرِ فَأُمِرُوا بِالصِّيَامِ. قَالَ وَحَدَّثَنَا أَصْحَابُنَا قَالَ وَكَانَ الرَّجُلُ إِذَا أَفْطَرَ فَنَامَ قَبْلَ أَنْ يَأْكُلَ لَمْ يَأْكُلْ حَتَّى يُصْبِحَ. قَالَ فَجَاءَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ فَأَرَادَ امْرَأَتَهُ فَقَالَتْ إِنِّى قَدْ نِمْتُ فَظَنَّ أَنَّهَا تَعْتَلُّ فَأَتَاهَا فَجَاءَ رَجُلٌ مِنَ الأَنْصَارِ فَأَرَادَ الطَّعَامَ فَقَالُوا حَتَّى نُسَخِّنَ لَكَ شَيْئًا فَنَامَ فَلَمَّا أَصْبَحُوا أُنْزِلَتْ عَلَيْهِ هَذِهِ الآيَةُ "(أُحِلَّ لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَامِ الرَّفَثُ إِلَى نِسَائِكُمْ)."]
Tercemesi:
Bize Amr b. Merzuk, ona Şube, ona Amr b. Mürre, ona İbn Ebu Leyla; (T)
Bize İbn Müsenna, ona Muhammed b. Cafer, ona Şube, ona Amr b. Mürre, ona da İbn Ebu Leyla şöyle rivayet etmiştir: Namaz, üç evre geçirmiştir. Ashabımız, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Müslümanların -ravi yahut müminlerin dedi- namazlarının tek (bir imam tarafından cemaat halinde kılınması) benim hoşuma gidiyor. (Bunun için) namaz vaktinde insanları namaza çağıracak adamları mahallelere göndermeyi ve bazı adamlara, Medine'nin kalelerine çıkmalarını ve namaz vaktinde insanlara haber vermelerini emretmeyi bile düşündüm. Öyle ki çan çalmalarını emredecektim. -Ravi yahut neredeyse çan çalacaklardı" dedi.- (Ravi İbn Ebu Leyla) şöyle devam etti: Ensar'dan bir adam Rasulullah'a (sav) geldi ve ona Ya Rasulullah, senin düşünceli halini görüp (evime) döndüğüm zaman sanki üzerinde iki yeşil elbise olan bir adam gördüm. (Adam), mescitte ayağa kalktı, ezan okudu, ardından biraz oturdu. Sonra (yine) kalktı, ezanın bir benzerini okudu. Ancak bu sefer namaz vakti girmiştir cümlesini ilave etti. Eğer insanların -ravi İbn Müsenna, eğer sizin demiştir- yalancı demelerinden çekinmesem bunu uyurken değil de uyanıkken gördüğümü söylerdim. (Bunun üzerine) Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: -Ravi İbn Müsenna şöyle rivayet etti:-
"Şüphesiz ki Allah, sana, hayrı gösterdi." -(Diğer râvi) Amr ise İbn Müsenna gibi dememiştir.-
"Bilal'e emret de ezan okusun." Ömer, ben de onun gördüğüne benzer bir rüya gördüm ancak haber vermekte gecikince utandım demiştir.
(İbn Ebu Leyla), ashabımız şöyle rivayet etmiştir dedi: Bir adam, mescide geldiğinde (namazın hangi rekatında olunduğunu) sorar, ona kaçırdığı rekatlar haber verilirdi. Ashab, kimilerinin ayakta, kimilerinin rukuda, kimilerinin oturur halde, kimilerinin de Hz. Peygamber'in (sav) yaptıklarını yapar halde oldukları halde Rasulullah (sav) ile namaz kılarlardı.
İbn Müsenna dedi ki: Bana Amr, ona Husany, ona da İbn Ebu Leyla'nın rivayet ettiğine göre Muaz gelene kadar (bu durum böyle devam etti) dedi. Şube, ben bu rivayeti Muaz'ın hangi halde görürsem sözünden, Hz. Peygamber'in (sav) "(Muaz gibi) yapın" sözüne kadarki kısmı Husayn'dan işittim dedi.
[Ebu Davud dedi ki: (Tüm bu açıklamalardan) sonra Amr b. Merzûk'un hadisine dönüyorum: Muaz geldi, ashab da ona kaçırdığı rekatları bildirdiler. Şube, ben bunu Husayn'dan duydum dedi. Muaz, ben, Rasulullah'ı (sav) hangi halde görürsem o şekilde namazı kılarım. Bunun üzerine Muaz, Hz. Peygamber'in (sav), "Muaz sizin için güzel bir sünnet ortaya koydu; (siz de onun yaptığını) yapın" buyurduğunu rivayet etti.
İbn Ebu Leyla, ashabımız bize şöyle rivayet ettiler dedi: Hz. Peygamber Medine'ye gelince, ashabına (ayın) üç gününü oruçlu geçirmelerini emretti. Sonra Ramazan orucu farz kılındı. Ashab, oruç tutmaya alışık değildi ve oruç onlara ağır geldi. Oruç tutamayanlar fakirleri doyururdu da "sizden Ramazan ayına erişen oruç tutsun" ayeti nazil oldu. Ayette sadece hasta ve yolculara ruhsat vardı, diğerleri oruç tutmakla emrolundular. İbn Ebu Leyla ashabımız şöyle rivayet etti dedi: Bir adam, iftar vakti geldiğinde bir şey yemeden uyursa ertesi güne kadar bir şey yiyemezdi. Ömer, oruç gecesi hanımı ile birlikte olmak istemiş, hanımı ise ona (iftar etmeden) uyuduğunu söylemişti. Ömer de hanımının bahane ürettiğini zannedip onunla birlikte olmuştu. Ensar'dan başka bir adam da iftar vakti yemek istemiş, ailesi de pişene kadar beklemesini söylemişlerdi. Ancak adam uyuya kalmıştı. Onlar, (bu vaziyette) sabahladıklarında "oruç gecesi hanımlarınıza yaklaşmanız sizlere helal kılındı" ayeti nazil oldu.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Salât 28, /126
Senetler:
1. Ashabuna (Ashabuna)
2. Ebu İsa Abdurrahman b. Ebu Leyla el-Ensarî (Abdurrahman b. Yesar b. Bilal b. Büleyl b. Uhayha)
3. Amr b. Mürre el-Muradî (Amr b. Mürre b. Abdullah b. Tarık)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Gunder Muhammed b. Cafer el-Hüzelî (Muhammed b. Cafer el-Hüzeli)
6. Muhammed b. Müsenna el-Anezî (Muhammed b. Müsenna b. Ubeyd b. Kays b. Dinar)
Konular:
Ezan, dinde alem oluşu
İbadet, Namaz
KTB, EZAN
KTB, NAMAZ,
Namaz, namazı tamamlama
Oruç Olgusu
Oruç, Aşure, aşure gününde tutulacak orucun zamanı ve şekli
Oruç, ne zaman farz kılındı