Bize el-Hasan b. Ali, ona Yahya b. Adem, ona Süfyan, ona Hakîm b. Cübeyr, ona Muhammed b. Abdurrahman b. Yezid, ona babası, ona da Abdullah, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Kendisine yetecek malı olduğu halde başkalarına el açan insanın aldığı mal, onun suratında bir tırmalama –veya soyma veya ısırma- yarası açtığı halde kıyâmet günü mahşere gelir." Ey Allah’ın Rasulü insana yetecek miktar mal ne kadardır? diye soruldu.
"Elli dirhem gümüş veya o kıymette altındır," buyurdu.
[Ravi Yahya dedi ki: Abdullah b. Osman, Süfyan'a: Hatırladığıma göre Şu'be, Hakîm b. Cübeyr'den (hadis) rivayet etmezdi" dedi. Süfyân da bu hadisi bize Muhammed b. Abdurrahman b. Yezid'den, Zübeyd rivayet etti cevabını verdi.]
Açıklama: Hanefî fukahası, giyecek bir elbisesi ve günlük yiyeceği olan insanın dilenmesini helâl saymaz. Onlara göre zenginliğin ölçüsü de aslî ihtiyaçlarından fazla olarak nisap miktarı mala sahip olmaktır, ki o da iki yüz dirhem gümüştür.
İmam Mâlik ve Şâfiî’ye göre ise zenginliğin belli bir ölçüsü yoktur. Dolayısıyla kendisine ve aile efradına bir yıl yetecek kadar mala sahip olmayan insanın zekât alması helâldir.
Ahmed b. Hanbel ve diğer bir kısım fukahaya göre de izahına çalıştığımız hadiste belirtildiği üzere elli dirhem gümüş veya o değerde altını olanın dilenmesi ve zekât alması haramdır.
Bu konuda bağlayıcı bir ölçü koymaktan ziyade, insanın çok zorunlu haller dışında başkalarına el açmayı alışkanlık haline getirmemesi temel ilke olarak görülmelidir. Kaldı ki, bir devlet sistemi içinde yaşayan insanların, hiçbir halde dilenmeye hakları da olmamalıdır. Çünkü devlet, kendi vatandaşlarının zaruri ihtiyaçları için sigortadır. Sosyal devlet anlayışının hâkim olduğu günümüzde bu husus, yasal bir statüye de kavuşmuş bulunmaktadır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
10888, D001626
Hadis:
حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِىٍّ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ آدَمَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ حَكِيمِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ يَزِيدَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"مَنْ سَأَلَ وَلَهُ مَا يُغْنِيهِ جَاءَتْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ خُمُوشٌ - أَوْ خُدُوشٌ - أَوْ كُدُوحٌ - فِى وَجْهِهِ." فَقِيلَ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَمَا الْغِنَى قَالَ
"خَمْسُونَ دِرْهَمًا أَوْ قِيمَتُهَا مِنَ الذَّهَبِ."
[قَالَ يَحْيَى فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُثْمَانَ لِسُفْيَانَ حِفْظِى أَنَّ شُعْبَةَ لاَ يَرْوِى عَنْ حَكِيمِ بْنِ جُبَيْرٍ فَقَالَ سُفْيَانُ فَقَدْ حَدَّثَنَاهُ زُبَيْدٌ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ يَزِيدَ.]
Tercemesi:
Bize el-Hasan b. Ali, ona Yahya b. Adem, ona Süfyan, ona Hakîm b. Cübeyr, ona Muhammed b. Abdurrahman b. Yezid, ona babası, ona da Abdullah, Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Kendisine yetecek malı olduğu halde başkalarına el açan insanın aldığı mal, onun suratında bir tırmalama –veya soyma veya ısırma- yarası açtığı halde kıyâmet günü mahşere gelir." Ey Allah’ın Rasulü insana yetecek miktar mal ne kadardır? diye soruldu.
"Elli dirhem gümüş veya o kıymette altındır," buyurdu.
[Ravi Yahya dedi ki: Abdullah b. Osman, Süfyan'a: Hatırladığıma göre Şu'be, Hakîm b. Cübeyr'den (hadis) rivayet etmezdi" dedi. Süfyân da bu hadisi bize Muhammed b. Abdurrahman b. Yezid'den, Zübeyd rivayet etti cevabını verdi.]
Açıklama:
Hanefî fukahası, giyecek bir elbisesi ve günlük yiyeceği olan insanın dilenmesini helâl saymaz. Onlara göre zenginliğin ölçüsü de aslî ihtiyaçlarından fazla olarak nisap miktarı mala sahip olmaktır, ki o da iki yüz dirhem gümüştür.
İmam Mâlik ve Şâfiî’ye göre ise zenginliğin belli bir ölçüsü yoktur. Dolayısıyla kendisine ve aile efradına bir yıl yetecek kadar mala sahip olmayan insanın zekât alması helâldir.
Ahmed b. Hanbel ve diğer bir kısım fukahaya göre de izahına çalıştığımız hadiste belirtildiği üzere elli dirhem gümüş veya o değerde altını olanın dilenmesi ve zekât alması haramdır.
Bu konuda bağlayıcı bir ölçü koymaktan ziyade, insanın çok zorunlu haller dışında başkalarına el açmayı alışkanlık haline getirmemesi temel ilke olarak görülmelidir. Kaldı ki, bir devlet sistemi içinde yaşayan insanların, hiçbir halde dilenmeye hakları da olmamalıdır. Çünkü devlet, kendi vatandaşlarının zaruri ihtiyaçları için sigortadır. Sosyal devlet anlayışının hâkim olduğu günümüzde bu husus, yasal bir statüye de kavuşmuş bulunmaktadır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Zekât 24, /381
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Abdurrahman b. Yezid en-Nehâi (Abdurrahman b. Yezid b. Kays b. Abdullah)
3. Ebu Cafer Muhammed b. Abdurrahman en-Nehâi (Muhammed b. Abdurrahman b. Yezid b. Kays)
4. Hakîm b. Cübeyr el-Esedî (Hakîm b. Cübeyr)
5. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
6. Ebu Zekeriyya Yahya b. Adem el-Ümevî (Yahya b. Adem b. Süleyman)
7. Hasan b. Ali el-Hüzeli (Hasan b. Ali b. Muhammed)
Konular:
Geçim, dilencilikle geçim sağlamak
Açıklama: Hadiste geçen "ğurr" kelimesi ayın ilk hilal olarak çıkışındaki parlak haline dendiği gibi, mücerret "parlaklık" anlamına da gelir. Burada da "bîd" kelimesinin sıfatı olarak gelmiştir. "Bîd" kelimesi de kamerî aylar için, ayın en parlak olarak görüldüğü geceler için kullanılır. Hadisteki bu sıfat tamlamasını kendinden sonraki kelimeler açıkladığı için (bedel), anlamı buna göre verdik. Buharî de "Eyyâm-ı Bîd" oruçlarının ayın on üç, on dört ve on beşinci günleri olduğuna dair bir bab açmıştır. (Buharî, Savm, 60). Neseî'nin bir rivayeti hariç ilgili hadislerde de terkip "eyyâm-ı bîd" olarak rivayet edilmiştir."el-Kâha" ise, Medine'ye üç merhale mesafedeki yerin ismidir.(Aynî,Umdetü'l-Kârî, XII. 134-136, Beyrut, 2001)
Öneri Formu
Hadis Id, No:
205377, HUM136
Hadis:
حَدَّثَنَا الْحُمَيْدِيُّ، ثنا سُفْيَانُ قَالَ: ثنا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ مَوْلَى آلِ طَلْحَةَ، وَحَكِيمُ بْنُ جُبَيْرٍ، سَمِعَاهُ مِنْ مُوسَى بْنِ طَلْحَةَ أَنَّهُ سَمِعَ رَجُلًا مِنْ أَخْوَالِهِ مِنْ بَنِي تَمِيمٍ يُقَالَ لَهُ ابْنُ الْحَوْتَكِيَّةِ قَالَ: قَالَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ: مَنْ حَاضَرَنَا يَوْمَ الْقَاحَةِ إِذْ أُتِيَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِأَرْنَبٍ فَقَالَ أَبُو ذَرٍّ: أَنَا أَتَى أَعْرَابِيٌّ النَّبِيَّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِأَرْنَبٍ فَقَالَ: يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّي رَأَيْتُهَا تَدْمَا قَالَ «فَكَفَّ عَنْهُ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَلَمْ يَأْكُلْ، وَأَمَرَ أَصْحَابَهُ أَنْ يَأْكُلُوا» وَاعْتَزَلَ الْأَعْرَابِيُّ فَلَمْ يَطْعَمُ فَقَالَ: إِنِّي صَائِمٌ، فَقَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «وَمَا صَوْمُكَ؟» قَالَ ثَلَاثٌ مِنْ كُلِّ شَهْرٍ فَقَالَ: «أَيْنَ أَنْتَ عَنِ الْبِيضِ الْغُرِّ ثَلَاثَ عَشْرَةَ، وَأَرْبَعَ عَشْرَةَ، وَخَمْسَ عَشْرَةَ»
Tercemesi:
Bize el-Humeydî rivayet etti: Ona Süfyan, Süfyân'a da, Talha'nın ailesinin azatlısı olan Muhammed b. Abdurrahman ve Hakîm b. Cübeyr rivayet ettiler. Bu ikisi de Musâ b. Talha'dan, onun da dayıları Temim Oğulları kabilesinden ve adı İbnü'l-Havtekiyye olan bir adamdan duyduğuna göre, Ömer b. el-Hattab etrafındakilere bir ara şöyle dedi:İçinizden kim Kaha günü bizimle beraberdi? Hani o gün Nebî (s)'e bir tavşan getirilmişti!" Ebu Zer "Ben, dedi ve şöyle devam etti:Nebî (s)'e bir bedevî tavşan getirip, 'Ey Allah'ın Rasulü, ben bu tavşanın bir kadının hayız kanaması gibi âdet gördüğünü gördüm.' demişti. Ebu Zer sözlerine devam ederek, 'Nebî (s)vazgeçerek o tavşan etini yememişti, ancak ashabına yemelerini söylemişti' dedi. Bedevî de bir kenara çekilip o etten yemeyerek "Ben oruçluyum." demişti. Bunun üzerine Hz. peygamber (s)de "Ne orucu tutuyorsun?" diye sormuş, adam da 'Her aydan üç gün oruç tutuyorum' diye cevap vermişti. Allah Rasulü de bunun üzerine adama "Her ayın "bîd-ı ğurre" denilen on üç, on dört ve on beşinci günleri tutsaydın ya?" demişti."
Açıklama:
Hadiste geçen "ğurr" kelimesi ayın ilk hilal olarak çıkışındaki parlak haline dendiği gibi, mücerret "parlaklık" anlamına da gelir. Burada da "bîd" kelimesinin sıfatı olarak gelmiştir. "Bîd" kelimesi de kamerî aylar için, ayın en parlak olarak görüldüğü geceler için kullanılır. Hadisteki bu sıfat tamlamasını kendinden sonraki kelimeler açıkladığı için (bedel), anlamı buna göre verdik. Buharî de "Eyyâm-ı Bîd" oruçlarının ayın on üç, on dört ve on beşinci günleri olduğuna dair bir bab açmıştır. (Buharî, Savm, 60). Neseî'nin bir rivayeti hariç ilgili hadislerde de terkip "eyyâm-ı bîd" olarak rivayet edilmiştir."el-Kâha" ise, Medine'ye üç merhale mesafedeki yerin ismidir.(Aynî,Umdetü'l-Kârî, XII. 134-136, Beyrut, 2001)
Yazar, Kitap, Bölüm:
Humeydî, Müsned-i Humeydî, Ebu zer el-Ğıfari 136, 1/227
Senetler:
1. Ebu Zer el-Ğıfârî (Cündüb b. Abdullah b. Cünade)
2. Yezid b. el-Havtekiyye et-Temimi (Yezid b. el-Havtekiyye)
3. Ebu İsa Musa b. Talha el-Kuraşî (Musa b. Talha b. Ubeydullah)
4. Hakîm b. Cübeyr el-Esedî (Hakîm b. Cübeyr)
4. Ebu Abdullah Muhammed b. Abdurrahman el-Kuraşî (Muhammed b. Abdurrahman b. Sevban)
5. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
Konular:
Nafile Oruç, ayın özel günlerinde nafile oruç tutmak
Oruç Olgusu
Oruç, Nafile Oruç, ayda üç gün oruç tutmak
Öneri Formu
Hadis Id, No:
17643, İM001840
Hadis:
حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِىٍّ الْخَلاَّلُ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ آدَمَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ حَكِيمِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ يَزِيدَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « مَنْ سَأَلَ وَلَهُ مَا يُغْنِيهِ جَاءَتْ مَسْأَلَتُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ خُدُوشًا أَوْ خُمُوشًا أَوْ كُدُوحًا فِى وَجْهِهِ » . قِيلَ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَمَا يُغْنِيهِ قَالَ « خَمْسُونَ دِرْهَمًا أَوْ قِيمَتُهَا مِنَ الذَّهَبِ » . فَقَالَ رَجُلٌ لِسُفْيَانَ إِنَّ شُعْبَةَ لاَ يُحَدِّثُ عَنْ حَكِيمِ بْنِ جُبَيْرٍ . فَقَالَ سُفْيَانُ قَدْ حَدَّثَنَاهُ زُبَيْدٌ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ يَزِيدَ .
Tercemesi:
Bize el-Hasan b. Alî el-Hellal, ona Yahya b. Âdem, ona Süfyan, ona Hâkim b. Cübeyr, ona Muhammed b. Abdurrahman b. Yezid, ona babası, ona da Abdullah b. Mes'ud'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu, demiştir:
"Gına verip geçindirecek malı varken halktan isteyen kimsenin dilencilikle aldığı şey kıyamet günü onun yüzünde yara, bere olarak gelir." Ashab-ı Kiram tarafından: Yâ Rasulullah! (Halktan istemeye mâni) ne kadar mal insana gına verir? diye soruldu. Resül-i Ekrem (sav):
"Elli dirhem gümüş veya bunun değerinde altın." diye cevap buyurdu.
(Râvi Yahya demiştir ki:) Bir adam (Râvi) Süfyân'a: Şu'be, Hakîm b. Cübeyr'den hadis rivayet etmez demiş, Süfyân da bu hadîsi bize Muhammed b. Abdurrahman b. Yezid'den (Hakim'den başka) Zübeyd (de) rivayet etmiş, demiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce, Zekât 26, /295
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Abdurrahman b. Yezid en-Nehâi (Abdurrahman b. Yezid b. Kays b. Abdullah)
3. Ebu Cafer Muhammed b. Abdurrahman en-Nehâi (Muhammed b. Abdurrahman b. Yezid b. Kays)
4. Hakîm b. Cübeyr el-Esedî (Hakîm b. Cübeyr)
5. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
6. Ebu Zekeriyya Yahya b. Adem el-Ümevî (Yahya b. Adem b. Süleyman)
7. Hasan b. Ali el-Hüzeli (Hasan b. Ali b. Muhammed)
Konular:
Geçim, dilencilikle geçim sağlamak
Zengin, Zenginlik, zenginliğin ölçüsü (ve değişen şartlar)
Öneri Formu
Hadis Id, No:
41525, DM001680
Hadis:
أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أنبأنا شَرِيكٌ عَنْ حَكِيمِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ يَزِيدَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« مَنْ سَأَلَ عَنْ ظَهْرِ غِنًى جَاءَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَفِى وَجْهِهِ خُمُوشٌ أَوْ كُدُوحٌ أَوْ خُدُوشٌ ». قِيلَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ وَمَا الْغِنَى؟ قَالَ :« خَمْسُونَ دِرْهَماً أَوْ قِيمَتُهَا مِنَ الذَّهَبِ ».
Tercemesi:
Bize Yezîd b. Harun haber verip (dedi ki), bize Şerîk, Hakim b. Cübeyr'den (O) Muhammed b. Abdirrahman b. Yezîd'den, (O) babasından, (O da) Abdullah'tan (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Zengin olduğu halde dilenen kimse Kıyamet günü, yüzünde (bu dilenciliğiyle döktüğü yüz suyunun mey-dana getirdiği) tırmık veya ısırık yahut sıyrık izleri olduğu halde gelecektir." (Bunun üzerine) "ya Rasûlallah, dendi, (dilenmeyi yasak kılan) zenginliğin (ölçüsü) nedir?" Şöyle buyurdu: "Elli dirhem (140 gr. gümüş) veya bunun değerinde altın.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Zekât 15, 2/1022
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Abdurrahman b. Yezid en-Nehâi (Abdurrahman b. Yezid b. Kays b. Abdullah)
3. Ebu Cafer Muhammed b. Abdurrahman en-Nehâi (Muhammed b. Abdurrahman b. Yezid b. Kays)
4. Hakîm b. Cübeyr el-Esedî (Hakîm b. Cübeyr)
5. Ebu Abdullah Şerik b. Abdullah el-Kâdî (Şerik b. Abdullah b. Haris b. Evs b. Haris)
6. Ebu Halid Yezid b. Harun el-Vasitî (Yezid b. Harun b. Zâzî b. Sabit)
Konular:
Geçim, dilencilikle geçim sağlamak
Zengin, Zenginlik, zenginliğin ölçüsü (ve değişen şartlar)
Öneri Formu
Hadis Id, No:
41526, DM001681
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو عَاصِمٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ عَنْ سُفْيَانَ عَنْ حَكِيمِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ عَنِ النَّبِىِّ -صلى الله عليه وسلم- بِنَحْوِه[ مَنْ سَأَلَ عَنْ ظَهْرِ غِنًى جَاءَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَفِى وَجْهِهِ خُمُوشٌ أَوْ كُدُوحٌ أَوْ خُدُوشٌ ». قِيلَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ وَمَا الْغِنَى؟ قَالَ :« خَمْسُونَ دِرْهَماً أَوْ قِيمَتُهَا مِنَ الذَّهَبِ].
Tercemesi:
Bize Ebû Asım ve Muhammed b. Yûsuf, Sufyân'dan, (O) Hakim b. Cübeyr'den, (O) Muhammed b. Abdirrahman'dan, (O) babasından, (O) Abdullah'tan, (O da) Hz. Peygamber'den (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (naklen) onun, (yani bir önceki Hadisin) benzerini rivayet etti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Zekât 15, 2/1023
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Abdurrahman b. Yezid en-Nehâi (Abdurrahman b. Yezid b. Kays b. Abdullah)
3. Ebu Cafer Muhammed b. Abdurrahman en-Nehâi (Muhammed b. Abdurrahman b. Yezid b. Kays)
4. Hakîm b. Cübeyr el-Esedî (Hakîm b. Cübeyr)
5. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
6. Ebu Abdullah Muhammed b. Yusuf el-Firyabî (Muhammed b. Yusuf b. Vakıd b. Osman)
Konular:
Geçim, dilencilikle geçim sağlamak
Zengin, Zenginlik, zenginliğin ölçüsü (ve değişen şartlar)
Öneri Formu
Hadis Id, No:
274848, DM001681-2
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو عَاصِمٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ عَنْ سُفْيَانَ عَنْ حَكِيمِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ عَنِ النَّبِىِّ -صلى الله عليه وسلم- بِنَحْوِه[ مَنْ سَأَلَ عَنْ ظَهْرِ غِنًى جَاءَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَفِى وَجْهِهِ خُمُوشٌ أَوْ كُدُوحٌ أَوْ خُدُوشٌ ». قِيلَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ وَمَا الْغِنَى؟ قَالَ :« خَمْسُونَ دِرْهَماً أَوْ قِيمَتُهَا مِنَ الذَّهَبِ].
Tercemesi:
Bize Ebû Asım ve Muhammed b. Yûsuf, Sufyân'dan, (O) Hakim b. Cübeyr'den, (O) Muhammed b. Abdirrahman'dan, (O) babasından, (O) Abdullah'tan, (O da) Hz. Peygamber'den (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (naklen) onun, (yani bir önceki Hadisin) benzerini rivayet etti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Dârimî, Sünen-i Dârimî, Zekât 15, 2/1023
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Abdurrahman b. Yezid en-Nehâi (Abdurrahman b. Yezid b. Kays b. Abdullah)
3. Ebu Cafer Muhammed b. Abdurrahman en-Nehâi (Muhammed b. Abdurrahman b. Yezid b. Kays)
4. Hakîm b. Cübeyr el-Esedî (Hakîm b. Cübeyr)
5. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
6. Ebu Âsım Dahhâk b. Mahled en-Nebîl (Dahhâk b. Mahled)
Konular:
Geçim, dilencilikle geçim sağlamak
Zengin, Zenginlik, zenginliğin ölçüsü (ve değişen şartlar)
Öneri Formu
Hadis Id, No:
22500, N002593
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ سُلَيْمَانَ قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ آدَمَ قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ الثَّوْرِىُّ عَنْ حَكِيمِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ يَزِيدَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « مَنْ سَأَلَ وَلَهُ مَا يُغْنِيهِ جَاءَتْ خُمُوشًا أَوْ كُدُوحًا فِى وَجْهِهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ » . قِيلَ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَمَاذَا يُغْنِيهِ أَوْ مَاذَا أَغْنَاهُ قَالَ « خَمْسُونَ دِرْهَمًا أَوْ حِسَابُهَا مِنَ الذَّهَبِ » . قَالَ يَحْيَى قَالَ سُفْيَانُ وَسَمِعْتُ زُبَيْدًا يُحَدِّثُ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ يَزِيدَ .
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Süleyman, ona Yahya b. Adem, ona Süfyn es-Sevrî, ona Hakîm b. Cübeyr, ona Muhammed b. Abdurrahman b. Yezid, ona babası, ona da Abdullah b. Mesud'dan (ra) rivayet edildiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"İhtiyacı olmadığı halde kim isterse ve dilenirse kıyamet günü yüzü tırmalanmış veya yüzünde et olmadığı halde gelir." Bunun üzerine: 'Ey Allah'ın Rasulü! Zenginliğin ölçüsü nedir?' denildi.
"Elli dirhem gümüş veya buna denk gelebilecek altına malik olan kimse zengindir," buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Zekât 87, /2256
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Abdurrahman b. Yezid en-Nehâi (Abdurrahman b. Yezid b. Kays b. Abdullah)
3. Ebu Cafer Muhammed b. Abdurrahman en-Nehâi (Muhammed b. Abdurrahman b. Yezid b. Kays)
4. Hakîm b. Cübeyr el-Esedî (Hakîm b. Cübeyr)
5. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
6. Ebu Zekeriyya Yahya b. Adem el-Ümevî (Yahya b. Adem b. Süleyman)
7. Ahmed b. Süleyman er-Ruhâvî (Ahmed b. Süleyman b. Abdülmelik b. Ebu Şeybe b. Yezid b. Lâî)
Konular:
Dünya, dünyaya düşkünlük
Dünya, mal ve ömür sevgisi / hırsı
Geçim, dilencilikle geçim sağlamak
İnsan, dünyaya bakışı ve arzuları
İnsan, ihtiyaçları
İnsan, iyi-kötü
İnsan, şahsiyetinin korunması
İnsan, yaratılış özellikleri
KTB, YARATILIŞ
Zengin, Zenginlik, zenginliğin ölçüsü (ve değişen şartlar)
44 - حدثنا أبو داود قال حدثنا المسعودي عن حكيم بن جبير عن موسى بن طلحة عن بن الحوتكية قال أتي عمر بالأرنب فقال : لولا مخافة أن أزيد أو أنقص لحدثتكم بحديث الأعرابي حين أتى رسول الله صلى الله عليه وسلم بالأرنب فذكر أنه رأى بها دما فأمرهم أن يأكلوها وقال للأعرابي ادن فكل فقال إني صائم فقال أي الصيام تصوم فقال من أول الشهر وآخره فقال فإن كنت صائما فصم الليالي البيض ثلاث عشرة وأربع عشرة وخمس عشرة ولكن أرسلوا إلى عمار فأرسلوا إليه فجاءه فقال أشاهد أنت رسول الله صلى الله عليه وسلم وقد أتاه الأعرابي بالأرنب فقال رأيتها تدمي فقال عمار نعم
Öneri Formu
Hadis Id, No:
134035, TM000044
Hadis:
44 - حدثنا أبو داود قال حدثنا المسعودي عن حكيم بن جبير عن موسى بن طلحة عن بن الحوتكية قال أتي عمر بالأرنب فقال : لولا مخافة أن أزيد أو أنقص لحدثتكم بحديث الأعرابي حين أتى رسول الله صلى الله عليه وسلم بالأرنب فذكر أنه رأى بها دما فأمرهم أن يأكلوها وقال للأعرابي ادن فكل فقال إني صائم فقال أي الصيام تصوم فقال من أول الشهر وآخره فقال فإن كنت صائما فصم الليالي البيض ثلاث عشرة وأربع عشرة وخمس عشرة ولكن أرسلوا إلى عمار فأرسلوا إليه فجاءه فقال أشاهد أنت رسول الله صلى الله عليه وسلم وقد أتاه الأعرابي بالأرنب فقال رأيتها تدمي فقال عمار نعم
Tercemesi:
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebu Davud et-Tayalisi, Müsned-i Tayalisi, Ömer b. Hattab 44, 1/44
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. Yezid b. Havtekiye et-Temimî (Yezid b. Havtekiye)
3. Ebu İsa Musa b. Talha el-Kuraşî (Musa b. Talha b. Ubeydullah)
4. Hakîm b. Cübeyr el-Esedî (Hakîm b. Cübeyr)
5. Abdurrahman b. Abdullah el-Mesudi (Abdurrahman b. Abdullah b. Utbe b. Abdullah b. Mesud)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
277146, N004316-3
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مَنْصُورٍ قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ حَكِيمِ بْنِ جُبَيْرٍ وَعَمْرِو بْنِ عُثْمَانَ وَمُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ مُوسَى بْنِ طَلْحَةَ عَنِ ابْنِ الْحَوْتَكِيَّةِ قَالَ قَالَ عُمَرُ رضى الله عنه مَنْ حَاضِرُنَا يَوْمَ الْقَاحَةِ قَالَ قَالَ أَبُو ذَرٍّ أَنَا أُتِىَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِأَرْنَبٍ فَقَالَ الرَّجُلُ الَّذِى جَاءَ بِهَا إِنِّى رَأَيْتُهَا تَدْمَى . فَكَانَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم لَمْ يَأْكُلْ ثُمَّ إِنَّهُ قَالَ « كُلُوا » . فَقَالَ رَجُلٌ إِنِّى صَائِمٌ . قَالَ « وَمَا صَوْمُكَ » . قَالَ مِنْ كُلِّ شَهْرٍ ثَلاَثَةُ أَيَّامٍ . قَالَ « فَأَيْنَ أَنْتَ عَنِ الْبِيضِ الْغُرِّ ثَلاَثَ عَشْرَةَ وَأَرْبَعَ عَشْرَةَ وَخَمْسَ عَشْرَةَ » .
Tercemesi:
İbn-ül Havtekiyye (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ömer yanındakilere dedi ki: “Kaha gününde bulunanınız var mı?” Ebu Zer: Evet ben bulundum, orada Rasûlullah (s.a.v)’e bir tavşan getirildi de getiren adam onda kan gördüm dedi. Rasûlullah (s.a.v) o tavşandan yemedi ve oradakilere yiyiniz dedi. Oradakilerden bir adam yemeyip ben oruçluyum deyince, Rasûlullah (s.a.v) ona: “Ne orucu tutuyorsun?” dedi. O da: “Her aydan üç gün oruç tutarım” dedi. Rasûlullah (s.a.v): “Her ayın bembeyaz olduğu günler olan on üç,on dört ve on beşinci günleri tut”
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Sayd ve'z-zebâih 25, /2369
Senetler:
1. Ebu Zer el-Ğıfârî (Cündüb b. Abdullah b. Cünade)
2. Yezid b. Havtekiye et-Temimî (Yezid b. Havtekiye)
3. Ebu İsa Musa b. Talha el-Kuraşî (Musa b. Talha b. Ubeydullah)
4. Hakîm b. Cübeyr el-Esedî (Hakîm b. Cübeyr)
5. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
6. Muhammed b. Mansur el-Huzai (Muhammed b. Mansur b. Sabit b. Halid)
Konular:
Oruç, Nafile Oruç, ayda üç gün oruç tutmak
Yiyecekler, Rasulullah zamanındaki