Açıklama: Her insanın sağında ve solunda bulunan hafaza meleklerinin dışında yeryüzünde dolaşan meleklerin varlığı farklı bir vesileyle başka bir hadiste daha zikredilmiştir (Tirmizî, Deavât, 130).
Bu hadiste ne kadar uzak olursa olsun Hz. Peygamber'e selam göndermeye teşvik bulunmaktadır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
214179, İHS000914
Hadis:
914 - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَلِيِّ بْنِ الْمُثَنَّى، قَالَ: حَدَّثَنَا أَبُو خَيْثَمَةَ، قَالَ: حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ سُفْيَانَ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ السَّائِبِ، عَنْ زَاذَانَ، عَنِ ابْنِ مَسْعُودٍ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «إِنَّ لِلَّهِ مَلَائِكَةً سَيَّاحِينَ فِي الْأَرْضِ يُبَلِّغُونِي عَنْ أُمَّتِي السَّلَامَ».
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Ali b. el-Müsennâ, ona Ebû Hayseme, ona Vekî‘, ona Süfyân, ona Abdullah b. es-Sâib, ona da Zâzân, Abdullah b. Mes‘ûd (r.a.)’dan Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etti:
“Allah’ın yeryüzünde sürekli dolaşan melekleri vardır, onlar bana ümmetimden selam ulaştırırlar.”
Açıklama:
Her insanın sağında ve solunda bulunan hafaza meleklerinin dışında yeryüzünde dolaşan meleklerin varlığı farklı bir vesileyle başka bir hadiste daha zikredilmiştir (Tirmizî, Deavât, 130).
Bu hadiste ne kadar uzak olursa olsun Hz. Peygamber'e selam göndermeye teşvik bulunmaktadır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Rekaik 914, 3/195
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesud (Abdullah b. Mesud b. Gafil b. Habib b. Şemh)
2. Ebu Ömer Zazan el-Kindi (Zâzân)
3. Abdullah b. Saib el-Kindî (Abdullah b. Saib)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
6. Ebu Hayseme Züheyr b. Harb el-Haraşî (Züheyr b. Harb b. Eştâl)
7. Ebu Ya'lâ el-Mevsılî (Ahmed b. Ali b. Müsenna b. Yahya b. İsa)
Konular:
KTB, SELAM
Salavat, Dua, Hz. Peygamber'e
Selam, Hz. Peygamber'in selamı tekrar etmesi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
213506, İHS000845
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْحَاقَ بْنِ إِبْرَاهِيمَ مَوْلَى ثَقِيفٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا خَلَفُ بْنُ خَلِيفَةَ، عَنْ حَفْصٍ ابْنِ أَخِي أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ: كُنْتُ جَالِسًا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي الْحَلْقَةِ إِذْ جَاءَ رَجُلٌ فَسَلَّمَ عَلَى النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَعَلَى الْقَوْمِ، فَقَالَ: السَّلَامُ عَلَيْكُمْ، فَقَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «وَعَلَيْكُمُ السَّلَامُ وَرَحْمَةُ اللَّهِ وَبَرَكَاتُهُ»، فَلَمَّا جَلَسَ، قَالَ: الْحَمْدُ لِلَّهِ حَمْدًا كَثِيرًا طَيِّبًا مُبَارَكًا فِيهِ كَمَا يُحِبُّ رَبُّنَا وَيَرْضَى، فَقَالَ لَهُ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «كَيْفَ قُلْتَ؟ » فَرَدَّ عَلَى النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَمَا، قَالَ، فَقَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ، لَقَدِ ابْتَدَرَهَا عَشَرَةُ أَمْلَاكٍ كُلُّهُمْ حَرِيصٌ عَلَى أَنْ يَكْتُبُوهَا، فَمَا دَرَوْا كَيْفَ يَكْتُبُونَهَا، فَرَجَعُوهُ إِلَى ذِي الْعِزَّةِ جَلَّ ذِكْرُهُ، فَقَالَ: اكْتُبُوهَا كَمَا، قَالَ عَبْدِي».
قَالَ الشَّيْخُ: مَعْنَى «، قَالَ عَبْدِي» فِي الْحَقِيقَةِ: أَنِّي قَبِلْتُهُ
Tercemesi:
Bize Sakîf'in azatlı kölesi Muhammed İbn İshâk İbn İbrâhîm haber verdi: Bize Kuteybe İbn Saîd anlattı: Half İbn Halîfe bize, Hafs İbn Ahu Enes İbn Mâlik'ten, o da Enes İbn Mâlik'ten anlattı:
Allâh'ın Elçisi (s.a.v.)'le birlikte bir halkada oturuyorken bir adam çıkageldi ve Peygamber (s.a.v.)'e ve topluluğa: Esselâmu aleyküm, diyerek selam verdi. Peygamber (s.a.v.) de: Ve aleykümüsselâm ve rahmetullâhi ve berekâtüh, diyerek selamını aldı. Adam oturunca: El-Hamdü lillâhi hamden tayyiben kesîran mübâreken fîh kemâ yuhibbu rabbünâ ve yardâ (: Rabbimizin sevdiği ve razı olduğu şekliyle Allâh'a, güzelce, çokça ve bol bol hamd olsun), dedi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.): Nasıl dedin? diye sordu. Adam da demin söylediklerini Peygamber (s.a.v.)'e aynen tekrarladı. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: Canımı elinde tutana yemin olsun ki onu yazmak üzere 10 melek birbirleriye yarıştılar ancak ne yazacaklarını bilemediler bunun üzerine izzetin sahibi adı yüce olana başvurdular; o da şöyle buyurdu: Kulum ne dediyse aynen yazın.
Şeyh (İbn Hibbân): Kulum ne dediyse, demek ben onu kabul ettim, demektir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Rekaik 845, 3/125
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Hafs b. Abdullah el-Ensarî (Hafs b. Ömer b. Abdullah)
3. Ebu Ahmed Halef b. Halife el-Eşce'î (Halef b. Halife b. Sâid b. Berram)
4. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
5. Ebu Abbas Muhammed b. İshak es-Serrac (Muhammed b. İshak b. İbrahim b. Mihran)
Konular:
Adab, Selam, selamlaşma adabı
KTB, ADAB
KTB, SELAM
Selam, aynı şekilde veya daha güzeliyle karşılık vermek
Selam, Selamlaşma fazileti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
212210, İHS000628
Hadis:
628 - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَلِيِّ بْنِ الْمُثَنَّى، قَالَ: حَدَّثَنِي عَلِيُّ بْنُ الْجَعْدِ، قَالَ: حَدَّثَنَا [ابْنُ] ثَوْبَانَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ مَكْحُولٍ، عَنْ جُبَيْرِ بْنِ نُفَيْرٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، قَالَ: «إِنَّ اللَّهَ تَبَارَكَ وَتَعَالَى يَقْبَلُ تَوْبَةَ الْعَبْدِ مَا لَمْ يُغَرْغِرْ».
Tercemesi:
Bize Ahmed İbn Alî İbnu'l-Müsennâ haber verdi: Bana Alî İbnu'l-Ca'd anlattı: İbn Sevbân bana, babasından, o da Mekhûl'dan, o da Cübeyr İbn Nüfeyr'den, o da İbn Ömer'den, o da Peygamber (s.a.v.)'den anlattı:
Allâh Tebâreke ve Teâlâ can çekişmedikçe kulun tevbesini kabul eder.
Açıklama:
Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım:
إِنَّ اللَّهَ يَقْبَلُ تَوْبَةَ الْعَبْدِ مَا لَمْ يُغَرْغِرْ
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Rekaik 628, 2/394
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
212208, İHS000627
Hadis:
627 - أَخْبَرَنَا عُمَرُ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ عُثْمَانَ، حَدَّثَنَا أَبِي، حَدَّثَنَا ابْنُ ثَوْبَانَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ مَكْحُولٍ، عَنْ عُمَرَ بْنِ نُعَيْمٍ، حَدَّثَهُمْ عَنْ أُسَامَةَ بْنِ سَلْمَانَ، أَنَّ أَبَا ذَرٍّ، حَدَّثَهُمْ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، قَالَ: «إِنَّ اللَّهَ يَغْفِرُ لِعَبْدِهِ مَا لَمْ يَقَعِ الْحِجَابُ» قَالُوا: يَا رَسُولَ اللَّهِ، وَمَا وُقُوعُ الْحِجَابِ؟، قَالَ: «أَنْ تَمُوتَ النَّفْسُ وَهِيَ مُشْرِكَةٌ»
Tercemesi:
Bize Ömer İbn Muhammed haber verdi: Bize Amr İbn Osmân anlattı: Bize babam anlattı: İbn Sevbân bize, babasından, o da Mekhûl'dan, o da Ömer İbn Nuaym'den, o da Üsâme İbn Selmân'dan anlattı, Ebû Zer kendilerine Allâh'ın Elçisi (s.a.v.)'in şöyle dediğini anlatmış:
Araya perde girmedikçe Allâh kulunu bağışlar. Ey Allâh'ın Elçisi, araya perdenin girmesi nasıl olur? diye sordular. Buyurdu ki: Kişinin müşrik olarak ölmesiyle olur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Rekaik 627, 2/393
Senetler:
1. Ebu Zer el-Ğıfârî (Cündüb b. Abdullah b. Cünade)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
212212, İHS000629
Hadis:
629 - أَخْبَرَنَا أَبُو يَعْلَى، قَالَ: حَدَّثَنَا هَارُونُ بْنُ مَعْرُوفٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ رَجَاءٍ، عَنْ هِشَامٍ، عَنِ ابْنِ سِيرِينَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «مَنْ تَابَ قَبْلَ أَنْ تَطْلُعَ الشَّمْسُ مِنْ مَغْرِبِهَا تَابَ اللَّهُ عَلَيْهِ».
Tercemesi:
Bize Ebû Ya'lâ haber verdi: Bize Hârûn İbn Ma'rûf anlattı: Abdullâh İbn Recâ' bize, Hişâm'dan, o da İbn Sîrîn'den, o da Ebû Hureyre'den anlattı:
Allâh'ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu: Güneş batıdan doğmadan önce tevbe eden kimsenin tevbesini, Allâh kabûl eder.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Rekaik 629, 2/396
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
212215, İHS000630
Hadis:
630 - أَخْبَرَنَا الْحَسَنُ بْنُ سُفْيَانَ، قَالَ: حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عَفَّانُ، قَالَ: حَدَّثَنَا هَمَّامٌ، قَالَ: حَدَّثَنَا قَتَادَةُ أَنَّ عَوْنَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ، وَسَعِيدَ بْنَ أَبِي بُرْدَةَ، حَدَّثَاهُ أَنَّهُمَا سَمِعَا أَبَا بُرْدَةَ، يُحَدِّثُ عُمَرَ بْنَ عَبْدِ الْعَزِيزِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، قَالَ: «لَا يَمُوتُ رَجُلٌ مُسْلِمٌ إِلَّا أَدْخَلَ اللَّهُ مَكَانَهُ النَّارَ يَهُودِيًّا أَوْ نَصْرَانِيًّا» قَالَ: فَاسْتَحْلَفَهُ عُمَرُ بْنُ عَبْدِ الْعَزِيزِ بِاللَّهِ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ ثَلَاثَ مَرَّاتٍ، أَنَّ أَبَاهُ حَدَّثَهُ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ؟ فَحَلَفَ، فَلَمْ يُحَدِّثْنِي سَعِيدٌ أَنَّهُ اسْتَحْلَفَهُ، وَلَمْ يُنْكِرْ عَلَى عَوْنٍ قَوْلَهُ.
Tercemesi:
Bize el-Hasen İbn Süfyân haber verdi: Bize Ebû Bekr İbn Ebû Şeybe anlattı: Bize Affân anlattı: Bize Hemmâm anlattı: Bize Katâde anlattı, ona da Avn İbn Abdullâh ve Saîd İbn Ebû Burde anlatmış, Bu ikisi Ebû Burde'yi Ömer İbn Abdülazîz'e babasından, o da Peygamber (s.a.v.)'den anlatırken işitmişler:
Bir Müslüman adam ölmez ki, Allâh onun yerine Ateş'e, bir yahudiyi ya da bir hıristiyanı koymasın.
Ravi: Ömer İbn Abdülazîz, Ebû Burde'ye, babasının kendisine bu hadisi Allâh'ın Elçisi (s.a.v.)'den anlattığına dair üç defa kendisinden başka ilâh olmayan Allâh'ın adıyla yemin ettirdi; o da yemin etti.
Ravi: Saîd bana onun yemin ettirdiğini anlatmadı, ancak Avn'in sözünü de yadsımadı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Rekaik 630, 2/397
Senetler:
()
Konular:
Öneri Formu
Hadis Id, No:
213076, İHS000649
Hadis:
649 - أَخْبَرَنَا الْفَضْلُ بْنُ الْحُبَابِ الْجُمَحِيُّ، قَالَ: حَدَّثَنَا أَبُو الْوَلِيدِ الطَّيَالِسِيُّ، قَالَ: حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ عُقْبَةَ بْنِ عَبْدِ الْغَافِرِ، عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «كَانَ فِيمَنْ سَلَفَ مِنَ النَّاسِ رَجُلٌ رَغَسَهُ اللَّهُ مَالًا وَوَلَدًا، فَلَمَّا حَضَرَهُ الْمَوْتُ، جَمَعَ بَنِيهِ، فقَالَ: أَيَّ أَبٍ كُنْتُ لَكُمْ؟ قَالُوا: خَيْرَ أَبٍ، فقَالَ: إِنَّهُ وَاللَّهِ مَا ابْتَأَرَ عِنْدَ اللَّهِ خَيْرًا قَطُّ، وَإِنَّ رَبَّهُ يُعَذِّبُهُ، فَإِذَا أَنَا مِتُّ فَأَحْرِقُونِي، ثُمَّ اسْحَقُونِي، ثُمَّ اذْرُونِي فِي رِيحٍ عَاصِفٍ، قَالَ اللَّهُ: كُنْ فَإِذَا رَجُلٌ قَائِمٌ، قَالَ: مَا حَمَلَكَ عَلَى مَا صَنَعْتَ؟، قَالَ: مَخَافَتُكَ، قَالَ: فَوَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ، إِنْ يَلْقَاهُ غَيْرَ أَنْ غُفِرَ لَهُ».
Tercemesi:
Bize el-Fadl İbnü'l-Hubâb el-Cumahî haber verdi: Bize Ebü'l-Velîd et-Teyâlisî anlattı: Ebû Avâne bize, Katâde'den, o da Ukbe İbn Abdülğâfir'den, o da Ebû Saîd el-Hudrî'den anlattı:
Allâh'ın Elçisi (s.a.v.) buyurdu ki: Geçmiş milletlerden birinde, Allâh'ın kendisini maldan ve evlattan yana zenginliğe boğduğu bir adam vardı. Ölüm vakti yaklaşınca, oğullarını topladı ve onlara: Sizin için nasıl bir babaydım, diye sordu. İyi bir babaydın, dediler. Bunun üzerine adam: Vallâhi bu babanız, Allâh katına hiçbir hayırlı iş sunmuş değildir; kuşkusuz Rabbi ona azap edecektir. Dolayısıyla ben öldüğümde, beni yakın, sonra kül haline getirin; sonra da şiddetle esen bir rüzgara savurun, dedi.
Allâh Tebâreke ve Teâlâ: Ol, dedi; aynı anda adam ayaklandı. Allâh: Neden böyle yaptın, diye sordu. Adam: senden korktuğum için, diye cevap verdi. Allâh'ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu: Canımı elinde tutana yemin olsun ki, bu kişi, Allâh'ın yanına daha varmadan bağışlanır.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban, Rekaik 649, 2/417
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
Konular: