6725 Kayıt Bulundu.
Bize Davud b. Rüşeyd, ona Halid b. Hayyân er-Rakkî, ona Süleyman b. Abdullah ez-Zibrikân, ona Ya'la b. Şeddâd b. Evs şöyle nakletmiştir: "Muaviye ile birlikte Beytü'l-Makdis'te bulundum. Bize Cuma namazı kıldırdı. Bir de baktım ki mescittekilerin çoğu Hz. Peygamber'in (sav) ashabındandı. İmam hutbe okurken ihtiba halinde (dizlerini dikip elbiselerini bürünmüş, ellerini dizlerine bağlamış halde) oturuyorlardı." [Ebu Davud şöyle demiştir: İbn Ömer, Enes b. Mâlik, Şürahy, Sa'sa'a b. Sûhân, Saîd b. el-Müseyyeb, İbrahim en-Nehaî, Mekhûl, İsmail b. Muhammed b. Sa'd da imam hutbedeyken bu şekilde otururlardı. Nuaym b. Selâme "Bunda bir sakınca yoktur!" demiştir.] [Ebu Davud şöyle demiştir: Bu tarz oturmayı sadece Ubâde b. Nüsey'in kerih gördüğünü duydum.]
Bize Süleyman b. Davud, ona İsmail b. Cafer el-Medenî, ona Ebu Süheyl Nafi' b. Malik b. Ebu Amir bir önceki rivayetin isnadı ile Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etti: "And olsun ki, sözünde durursa kurtulur. And olsun ki, sözünde durursa cennete girer."
Açıklama: Hz. Peygamber'in Necidli adamın babasını zikrederek yemin lafzını kullanması, yemin olarak değerlendirilmemelidir. Zira kültürün içinde, kalıp ifadelerle eyleme ya da adamın tavrına vurgu yapılmaktadır (Avnü'l-Ma'bûd, II, 40).
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona amcası Ebu Süheyl b. Malik, ona da Talha b. Ubeydullah şöyle rivayet etti: "Necid ahalisinden saçları dağınık bir adam Hz. Peygamber'e geldi. Adamın sesinin uğultusu duyuluyor ancak ne dediği anlaşılmıyordu. Nihayet yaklaştı ve İslam'ı sordu. Hz. Peygamber, 'gündüz ve gece beş vakit namaz kılmaktır' buyurdu. Adam, bunlardan başka yapmam gereken bir şey var mı? diye sordu. Hz. Peygamber de 'hayır, ama nafile namaz kılabilirsin' buyurdu. Hz. Peygamber, Ramazan orucundan bahsetti. Adam, 'başka yapmam gereken bir şey var mı?' diye sordu. Hz. Peygamber, 'hayır, ama nafile oruç tutabilirsin' dedi. Hz. Peygamber, zekâttan bahsetti. Adam 'bundan başka yapmam gereken bir şey var mı?' diye sordu. Hz. Peygamber de 'sadaka verebilirsin' buyurdu. Bunun üzerine adam, 'vallahi, bunların ne fazlasını ne de eksiğini yaparım' diyerek kalkıp gitti. Ardından Hz. Peygamber (sav) de, 'eğer sözünde durursa, kurtulur' buyurdu."
Bize Muhammed b. Seleme el-Muradî, ona Vehb, ona Üsame b. Zeyd el-Leysî, ona da İbn Şihab şöyle rivayet etti: Ömer b. Abdülaziz minberde oturuyordu, ikindi namazını biraz geciktirmişti. Urve b. Zübeyr, ona Dikkat edin, Cebrâil (as), Mahammed'e (sav) namaz vakitlerini bildirmiştir dedi. Bunun üzerine Ömer, ona ne dediğini bil de konuş dedi. Urve de ona bana Beşîr b. Ebu Mesud, ona da Ebu Mesud, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Cebrail (as) geldi ve bana namaz vakitlerini bildirdi; benimle öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah namazlarını kıldı. (Bu esnada) Hz. Peygamber, parmakları ile beş vakit namazı sayıyordu. Ben (Ebu Mesud el-Ensarî), Hz. Peygamber'i, öğle namazını güneş batıya meylederken -ki belki de sıcağın şiddetinden dolayı namazı geciktirmişti-; ikindi namazını, güneş tepede, ışıklarını saçıp sarılığın nüfuz etmesinden önce -öyle ki, birisi, ikindi namazını kılıp güneş batmadan Zü'l-huleyfe'ye gelebilirdi-; akşam namazını güneş batarken; yatsı namazını ufuk kararırken - belki de insanların toplanabilmesi için geciktirdi-; sabah namazını ise bir defasında ortalık karanlık iken, bir defasında da ortalık aydınlık iken kıldığını gördüm. Sonraları ise sabah namazını vefatına kadar alaca karanlıkta kılar, günün aydınlanmasına kadar geciktirmedi." [Ebu Davud dedi ki: Bu hadisi Zührî'den Ma'mer, Mâlik, İbn Uyeyne, Şuayb b. Ebu Hamza, Leys b. Sa'd ve başkaları rivayet ettiler. Ancak ne Hz. Peygamber'in namaz kıldığı vakitleri zikrettiler ne de tefsir ettiler.] [Aynı şekilde bu hadisi, Hişam b. Urve ve Habîb b. Ebu Merzûk Urve'den; Mamer ve ashabının rivayetine benzer şekilde rivayet ettiler. Bunlardan sadece Habib, Beşir'i zikretmedi. Bu hadisi Vehb b. Keysân, Cabir b. Abdullah'dan, o da Hz. Peygamber'den akşam namazının vakti hakkında, Sonra Cebrâil -ertesi gün-, güneş battığında akşam namazı için Hz. Peygamber'e geldi ve aynı vakitte (namazı, onunla kıldı.) şeklinde rivayet etti.] [Ebu Davud dedi ki: Aynı şekilde Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'den ertesi gün (Cebrail), akşam namazını aynı vakitte benimle beraber kıldı şeklinde rivayet etti.] [Bu hadis aynı şekilde, Hassan b. Atiyye'den, o Amr b. Şuayb'dan, o babasından, o Amr'ın dedesi Abdullah b. Amr b. Âs'dan, o da Hz. Peygamber'den naklen rivayet edilmiştir.]
Bize Müsedded, ona Yahya, ona Süfyan, ona Abdurrahman b. Fülân b. Ebu Rebî'a -Ebu Davud: O, Abdurrahman b. Haris b. Ayyaş b. Ebu Rebî'a'dır-, ona Hakîm b. Hakîm, ona Nafi' b. Cübeyr b. Mut'im, ona da İbn Abbas, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Cebrâîl aleyhisselam, bana Ka'be'de iki kere imamlık yaptı. Benimle, öğle namazını güneş batıya eğilip gölgesi ayakkabının (nal') üzerindeki kayışı kadar olduğunda; ikindi namazını, her şeyin gölgesi kendisi kadar olduğunda; akşam namazını, oruçlu iftar yaptığında; yatsı namazını, şafak kaybolduğunda; sabah namazını ise oruçluya yeme ve içmenin yasak olduğu vakitte kıldı. Ertesi gün ise, benimle, öğle namazını her şeyin gölgesi kendisi kadar olduğunda; ikindi namazını, her şeyin gölgesi iki katı kadar olduğunda; akşam namazını, oruçlu iftar yaptığında; yatsı namazını, gecenin üçte birine doğru; sabah namazını da ortalık ağarınca kıldı. Sonra bana döndü ve Ya Muhammed, bu vakit, senden önceki peygamberlerin namaz kıldığı vakittir; bu iki vakit arası namazın vaktidir, buyurdu."
Bize Müsedded, ona Abdullah b. Davud, ona Bedr b. Osman, ona Ebu Bekir b. Ebu Musa, ona da Ebu Musa el-Eş'arî şöyle rivayet etti: "Birisi Hz. Peygamber'e (namaz vakitleri hakkında) sordu, o ise cevap vermeyerek Bilal'e ezan okumasını emretti ve fecir doğduğu zaman sabah namazını kıldı. Öyle ki bu esnada kişi, arkadaşının yüzünü tanıyamıyor ya da yanında saf tutanı bilemiyordu. Sonra Hz. Peygamber, Bilal'e ezan okumasını emretti ve öğle namazını güneş batıya meylettiği zaman kıldı. Öyle ki (cemaatin) en bilgilisi, gündüzün ortasında (mı kılıyor)! dedi. Daha sonra Hz. Peygamber, Bilal'e ezan okumasını emretti ve güneş ışınları beyaz ve kendisi de yüksekte iken ikindi namazını kıldı. Daha sonra, Bilal'e ezan okumasını emretti ve güneş battığında akşam namazını kıldı. Daha sonra Bilal'e ezan okumasını emretti ve şafak kaybolduğunda yatsı namazını kıldı. Ertesi gün olunca sabah namazını kıldı ve (mescitten) ayrıldı; öyle ki biz güneş doğdu! dedik. Sonra öğle namazını, ikindi vaktinden hemen önce kıldı. İkindi namazını, güneş sarardığında -ya da batarken- kıldı. Akşam namazını, şafak kaybolmadan önce kıldı. Yatsı namazını ise gecenin üçte birine doğru kıldı. Daha sonra: 'Namaz vakitleri hakkında soran nerededir?' diye sordu. Ardından da 'Namaz vakti, bu iki vakit arasındadır' buyurdu." [Ebu Davud şöyle dedi: Süleyman b. Musa, Ata'dan, o Cabir'den, o da Hz. Peygamber'den, akşam namazının vakti hakkında yukarıdaki hadise benzer bir hadis rivayet etti ve dedi ki: Sonra yatsı namazını kıldı.] [Bazıları, gecenin üçte birine doğru; bazıları, gece yarısına doğru dediler. Aynı şekilde bunu, İbn Büreyde, babası Büreyde b. Husayb'dan, o da Hz. Peygamber'den rivayet etmiştir.]
Bize Ubeydullah b. Muaz, ona babası Muaz b. Muaz, ona Şube, ona Katade, ona Ebu Eyyüb, ona da Abdullah b. Amr, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Öğle namazının vakti, ikindi vaktine kadardır. İkindi namazının vakti, güneş sararıncaya kadardır. Akşam namazının vakti, güneşin kırmızılığı bitene kadardır. Yatsı namazının vakti, gece yarısına kadardır. Sabah namazının vakti ise, güneş doğana kadardır."
Bize Müslim b. İbrahim, ona Şube, ona Sa'd b. İbrahim, ona da Muhammed b. Amr -o, İbn Hasan b. Ali b. Ebu Tâlib'dir- şöyle rivayet etti: "Cabir'e, Hz. Peygamber'in namaz kıldığı vakitleri sorduk. Dedi ki, öğle namazını, havanın en sıcak olduğu anda; ikindi namazını, güneşin sıcaklığı hissedilirken; akşam namazını, güneş battığında; yatsı namazını, cemaat toplandı ise ilk vaktinde, aksi halde geciktirerek; sabah namazını ise alaca karanlıkta kılardı."
Bize Ahmed b. Hanbel ve Müsedded, onlara Abbzd b. Abbzd, ona Muhammed b. Amr, ona Said b. Hzris el-Ensari, ona da Cabir b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir: "Ben, Hz. Peygamber ile öğle namazını kılar, avucuma serinlemesi için bir miktar taş alır, şiddetli sıcaktan dolayı onları, alnımı koyup secde edeceğim yere yerleştirirdim."
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Ubeyde b. Humeyd, ona Ebu Malik Sa'd b. Tarık el-Eşca'i, ona Kesir b. Müdrik, ona Esved, ona da Abdullah b. Mesud şöyle rivayet etti: "Hz. Peygamber, öğle namazını, yazın, kişinin (gölgesi) üç adımdan beş adıma; kışın ise beş adımdan yedi adıma varıncaya kadar kılardı."