Açıklama: Ali b. Ebu Talib ile Said b. Ebu İmran arasında inkita' vardır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14768, T000814
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو سَعِيدٍ الأَشَجُّ حَدَّثَنَا مَنْصُورُ بْنُ وَرْدَانَ عَنْ عَلِىِّ بْنِ عَبْدِ الأَعْلَى عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى الْبَخْتَرِىِّ عَنْ عَلِىِّ بْنِ أَبِى طَالِبٍ قَالَ لَمَّا نَزَلَتْ ( وَلِلَّهِ عَلَى النَّاسِ حِجُّ الْبَيْتِ مَنِ اسْتَطَاعَ إِلَيْهِ سَبِيلاً ) قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ أَفِى كُلِّ عَامٍ فَسَكَتَ . فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ أَفِى كُلِّ عَامٍ قَالَ « لاَ وَلَوْ قُلْتُ نَعَمْ لَوَجَبَتْ » . فَأَنْزَلَ اللَّهُ ( يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لاَ تَسْأَلُوا عَنْ أَشْيَاءَ إِنْ تُبْدَ لَكُمْ تَسُؤْكُمْ ) . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ وَأَبِى هُرَيْرَةَ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ عَلِىٍّ حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ . وَاسْمُ أَبِى الْبَخْتَرِىِّ سَعِيدُ بْنُ أَبِى عِمْرَانَ وَهُوَ سَعِيدُ بْنُ فَيْرُوزَ .
Tercemesi:
Bize Saîd el-Eşec, ona Mansûr b. Verdân, ona Ali b. Abdüla'lâ, ona babası Abdüla'lâ, ona Ebu'l-Bahterî rivayet ettiğine göre Hz. Ali (ra) şöyle buyurdu: "İnsanlardan gücü yetenlere Kabe'yi haccetmeyi Allah için bir haktır" (Âl-i İmrân, 3/97) âyeti indiği zaman ashab-ı kirâm "Ey Allah'ın resulü! Her yıl mı haccedilecek?" diye sordular. Hz. Peygamber (sav) sesini çıkarmadı. Tekrar "Ey Allah'ın resulü! Her yıl mı haccetmek lazım?" diye sordular. Hz. Peygamber (sav) "Hayır. Ama eğer evet deseydim böyle gerekecekti" buyurdu. Cenab-ı Hak bu hadise üzerine "Ey iman edenler! Açıklandığı zaman hoşunuza gitmeyecek şeyler hakkında soru sormayın..." (Maide, 5/101) âyeti nazil oldu. Ebû İsa (et-Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, Hz. Ali'den rivayet edilen hasen-garîb bir hadistir. Bu konuda Ebû Hüreyre ve İbn Abbâs'tan da hadis rivayet edilmiştir. Ebu'l-Bahterî'nin adı Said b. Ebû İmrân'dır, yani Said b. Feyruz'dur.
Açıklama:
Ali b. Ebu Talib ile Said b. Ebu İmran arasında inkita' vardır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Hac 5, 3/178
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Bahterî Said b. Ebu İmran et-Taî (Said b. Feyruz)
3. Abdula'la b. Amir es-Sa'lebî (Abdula'la b. Amir)
4. Ebu Hasan Ali b. Abdula'la es-Sa'lebî (Ali b. Abdula'la b. Amir)
5. Ebu Muhammed Mansur b. Verdan el-Esedi (Mansur b. Verdan)
6. Ebu Said Abdullah b. Saîd el-Kindî (Abdullah b. Saîd b. Husayn b. Adî)
Konular:
Adab, soru sorma adabı
Hac, farziyyeti
KTB, ADAB
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14851, T000855
Hadis:
حَدَّثَنَا يُوسُفُ بْنُ عِيسَى حَدَّثَنَا وَكِيعٌ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ أَبِى قَزَعَةَ الْبَاهِلِىِّ عَنِ الْمُهَاجِرِ الْمَكِّىِّ قَالَ سُئِلَ جَابِرُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ أَيَرْفَعُ الرَّجُلُ يَدَيْهِ إِذَا رَأَى الْبَيْتَ فَقَالَ حَجَجْنَا مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم أَفَكُنَّا نَفْعَلُهُ . قَالَ أَبُو عِيسَى رَفْعُ الْيَدَيْنِ عِنْدَ رُؤْيَةِ الْبَيْتِ إِنَّمَا نَعْرِفُهُ مِنْ حَدِيثِ شُعْبَةَ عَنْ أَبِى قَزَعَةَ . وَأَبُو قَزَعَةَ اسْمُهُ سُوَيْدُ بْنُ حُجَيْرٍ .
Tercemesi:
Bize Yusuf b. İsa, ona Vekî’, ona Şu‘be, ona Ebu Kaza’a el-Bâhilî, ona el-Muhacir el-Mekkî’nin şöyle dediğini rivayet etti: Câbir b. Abdullah’a: Kişi Beyt’i gördüğü zaman ellerini kaldırır mı? diye soruldu. O şu cevabı verdi: Bizler Nebi (sav) ile birlikte hac ettik, böyle bir şey yapıyor muyduk? dedi.
Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: Beyt’i görürken ellerin kaldırılmasını biz ancak Şu‘be’nin Ebu Kaza’a’nın kendisine rivayet ettiği hadis yoluyla biliyoruz. Ebu Kaa’a’nın adı Suveyd b. Huceyr’dir.
Açıklama:
Hükmen merfu kabul edilebilir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Hac 32, 3/210
Senetler:
()
Konular:
Hac, Hz. Peygamber'in haccı
Kabe, görenin ellerini kaldırması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14920, T000885
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا أَبُو أَحْمَدَ الزُّبَيْرِىُّ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْحَارِثِ بْنِ عَيَّاشِ بْنِ أَبِى رَبِيعَةَ عَنْ زَيْدِ بْنِ عَلِىٍّ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى رَافِعٍ عَنْ عَلِىِّ بْنِ أَبِى طَالِبٍ رضى الله عنه قَالَ وَقَفَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِعَرَفَةَ فَقَالَ « هَذِهِ عَرَفَةُ وَهَذَا هُوَ الْمَوْقِفُ وَعَرَفَةُ كُلُّهَا مَوْقِفٌ » . ثُمَّ أَفَاضَ حِينَ غَرَبَتِ الشَّمْسُ وَأَرْدَفَ أُسَامَةَ بْنَ زَيْدٍ وَجَعَلَ يُشِيرُ بِيَدِهِ عَلَى هَيْئَتِهِ وَالنَّاسُ يَضْرِبُونَ يَمِينًا وَشِمَالاً يَلْتَفِتُ إِلَيْهِمْ وَيَقُولُ « يَا أَيُّهَا النَّاسُ عَلَيْكُمُ السَّكِينَةَ » . ثُمَّ أَتَى جَمْعًا فَصَلَّى بِهِمُ الصَّلاَتَيْنِ جَمِيعًا. فَلَمَّا أَصْبَحَ أَتَى قُزَحَ فَوَقَفَ عَلَيْهِ وَقَالَ « هَذَا قُزَحُ وَهُوَ الْمَوْقِفُ وَجَمْعٌ كُلُّهَا مَوْقِفٌ » . ثُمَّ أَفَاضَ حَتَّى انْتَهَى إِلَى وَادِى مُحَسِّرٍ فَقَرَعَ نَاقَتَهُ فَخَبَّتْ حَتَّى جَاوَزَ الْوَادِىَ فَوَقَفَ وَأَرْدَفَ الْفَضْلَ ثُمَّ أَتَى الْجَمْرَةَ فَرَمَاهَا ثُمَّ أَتَى الْمَنْحَرَ فَقَالَ « هَذَا الْمَنْحَرُ وَمِنًى كُلُّهَا مَنْحَرٌ » . وَاسْتَفْتَتْهُ جَارِيَةٌ شَابَّةٌ مِنْ خَثْعَمٍ. فَقَالَتْ إِنَّ أَبِى شَيْخٌ كَبِيرٌ قَدْ أَدْرَكَتْهُ فَرِيضَةُ اللَّهِ فِى الْحَجِّ أَفَيُجْزِئُ أَنْ أَحُجَّ عَنْهُ قَالَ « حُجِّى عَنْ أَبِيكِ » . قَالَ وَلَوَى عُنُقَ الْفَضْلِ فَقَالَ الْعَبَّاسُ يَا رَسُولَ اللَّهِ لِمَ لَوَيْتَ عُنُقَ ابْنِ عَمِّكَ قَالَ « رَأَيْتُ شَابًّا وَشَابَّةً فَلَمْ آمَنِ الشَّيْطَانَ عَلَيْهِمَا » . ثُمَّ أَتَاهُ رَجُلٌ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّى أَفَضْتُ قَبْلَ أَنْ أَحْلِقَ . قَالَ « احْلِقْ أَوْ قَصِّرْ وَلاَ حَرَجَ » . قَالَ وَجَاءَ آخَرُ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّى ذَبَحْتُ قَبْلَ أَنْ أَرْمِىَ . قَالَ « ارْمِ وَلاَ حَرَجَ » . قَالَ ثُمَّ أَتَى الْبَيْتَ فَطَافَ بِهِ ثُمَّ أَتَى زَمْزَمَ فَقَالَ « يَا بَنِى عَبْدِ الْمُطَّلِبِ لَوْلاَ أَنْ يَغْلِبَكُمُ النَّاسُ عَنْهُ لَنَزَعْتُ » . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنْ جَابِرٍ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ عَلِىٍّ حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ لاَ نَعْرِفُهُ مِنْ حَدِيثِ عَلِىٍّ إِلاَّ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ مِنْ حَدِيثِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْحَارِثِ بْنِ عَيَّاشٍ . وَقَدْ رَوَاهُ غَيْرُ وَاحِدٍ عَنِ الثَّوْرِىِّ مِثْلَ هَذَا . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ أَهْلِ الْعِلْمِ رَأَوْا أَنْ يُجْمَعَ بَيْنَ الظُّهْرِ وَالْعَصْرِ بِعَرَفَةَ فِى وَقْتِ الظُّهْرِ . وَقَالَ بَعْضُ أَهْلِ الْعِلْمِ إِذَا صَلَّى الرَّجُلُ فِى رَحْلِهِ وَلَمْ يَشْهَدِ الصَّلاَةَ مَعَ الإِمَامِ إِنْ شَاءَ جَمَعَ هُوَ بَيْنَ الصَّلاَتَيْنِ مِثْلَ مَا صَنَعَ الإِمَامُ . قَالَ وَزَيْدُ بْنُ عَلِىٍّ هُوَ ابْنُ حُسَيْنِ بْنِ عَلِىِّ بْنِ أَبِى طَالِبٍ عَلَيْهِ السَّلاَمُ .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ebu Ahmed ez-Zübeyrî, ona Süfyan, ona Abdurrahman b. el-Hâris b. Ayyâş b. Ebu Rabia, ona Zeyd b. Ali, ona babası, ona Ubeydullah b. Ebu Râfi’, Ali b. Ebu Talib’in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) Arafat’ta vakfe yaptı ve: “Burası Arafat’tır, vakfe yapılacak yer de burasıdır. Arafat’ın tamamı vakfe yapılacak yerdir” buyurdu. Daha sonra güneş batınca Arafat’tan ayrıldı. Üsâme b. Zeyd’i terkisine bindirdi. O halde iken eliyle işaret ederken insanlar da sağdan soldan gidip duruyorlardı. Kendisi onlara bakarak: “Ey insanlar, yavaş olmaya bakınız” diyordu. Daha sonra Cem’e (Müzdelife’ye) geldi, onlara (akşam ve yatsı olmak üzere) o iki namazı birlikte kıldırdı. Sabah olunca Kuzah tepesine gidip üzerinde vakfe yaptı ve: “İşte bu Kuzah’tır. Burası vakfe yapılacak yerdir, bununla birlikte Müzdelife’nin tamamı vakfe yeridir” buyurdu. Sonra oradan da ayrıldı, Muhassir vadisine varınca devesini kamçıladı, devesi koştu, nihayet vadiyi aşınca orada durup el-Fadl’ı terkisine bindirdi, sonra da (Büyük) cemreye geldi, cemreye taş attıktan sonra kurban kesim yerine geldi ve: “İşte burası kurban kesim yeridir, bununla birlikte Minâ’nın tamamı kurban kesilecek yerdir” buyurdu. Has’amlılardan genç bir kızcağız ondan bir fetva sorarak, babam oldukça yaşlı birisidir, Allah’ın hac farizası ona da erişmiş bulunuyor, benim onun yerine hac etmem geçerli olur mu? dedi. Rasulullah (sav): “Baban yerine hac et” buyurdu. (Ali) dedi ki: Bu arada el-Fadl’ın boynunu çevirdi. El-Abbas: Ey Allah’ın Rasulü, amcan oğlunun boynunu niye çevirdin? deyince, O: “Ben genç bir erkek ve genç bir kız gördüğüm için, onlar adına şeytanın onlara kötülük yapacağından emin olamadım” buyurdu. Daha sonra yanına bir başka adam gelerek: Ey Allah’ın Rasulü, ben tıraş olmadan önce ifada tavafını yapıverdim, dedi. Allah Rasulü: “Tıraş ol ya da saçlarını kısalt bir sakıncası yok” buyurdu. Bir başkası gelerek: Ey Allah’ın Rasulü, cemreye taş atmadan önce kurbanımı kesiverdim, dedi. Rasulullah (sav): “Cemre’ye taş at bir sakıncası yok” buyurdu. (Ali) devamla dedi ki: Sonra Beyt’e gelerek Beyt’i tavaf ettikten sonra Zemzem’e geldi ve: “Ey Abdülmuttalib oğulları, insanların bu hususta sizi mağlup edeceklerinden korkmamış olsaydım, şüphesiz ben de (kuyudan) su çekerdim” buyurdu.
(Tirmizi) dedi ki: Bu hususta Câbir’den de hadis rivayet edilmiştir.
Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: Ali’nin rivayet ettiği hadis hasen sahih bir hadis olup, biz onu Ali’nin rivayet ettiği bir hadis olarak ancak bu yoldan Abdurrahman b. el-Hâris b. Ayyâş’ın bir rivayeti olarak biliyoruz. Bu hadisi es-Sevrî’den bunun gibi daha başkaları da rivayet etmiş bulunmaktadır. İlim ehli nezdinde buna göre amel edilir. Onların kanaatine göre öğle ve ikindi namazları öğle vaktinde Arafat’ta cem‘ edilerek (birlikte) kılınır. Kimi ilim ehli de şöyle demişlerdir: Bir kişi eğer kendi konakladığı yerde namaz kılar, imam ile birlikte de cemaate katılmazsa, dilerse kendisi tıpkı imamın yaptığı gibi iki namazı birlikte kılabilir.
(Tirmizi) dedi ki: Zeyd b. Ali ise İbn Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib’dir (as).
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Hac 54, 3/232
Senetler:
()
Konular:
Emr-i bi'l-maruf, Nehy-i ani'l-münker, iyiliği emretmek, kötülükten alıkoymak
Hac, Arafat
Hac, Arafatın önemi
Hac, arafattan dönüş
Hac, başkasının yerine
Hac, hacta ceza gerektiren durumlar
Hac, Hz. Peygamber'in haccı
Hac, izdihamdan uzaklaşmak
Hac, Mina
Hac, Müzdelifede vakfe ve telbiye
Hac, namazların cem'i
Hac, Şeytan taşlama
Hac, Tavaf, Kabe'yi tavaf etmek
Hac, traş olma
Hac, Yapılan Hatalar
Teşvik Edilenler, Kolaylaştırıcı olmak, kolaylık göstermek
Zemzem, Hz. Peygamber'in taşıması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14909, T000879
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو سَعِيدٍ الأَشَجُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الأَجْلَحِ عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ مُسْلِمٍ عَنْ عَطَاءٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ صَلَّى بِنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِمِنًى الظُّهْرَ وَالْعَصْرَ وَالْمَغْرِبَ وَالْعِشَاءَ وَالْفَجْرَ ثُمَّ غَدَا إِلَى عَرَفَاتٍ . قَالَ أَبُو عِيسَى وَإِسْمَاعِيلُ بْنُ مُسْلِمٍ قَدْ تَكَلَّمُوا فِيهِ مِنْ قِبَلِ حِفْظِهِ .
Tercemesi:
Bize Ebu Saîd el-Eşec, ona Abdullah b. el-Eclah, ona İsmail b. Müslim, ona Atâ, ona da İbn Abbas’ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) bize Minâ’da öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazı ile (ertesi günün) sabah namazını kıldırdıktan sonra sabah erkenden Arafat’a gitti.
Ebu İsa (Tirmizi) dedi ki: İsmail b. Müslim’i (hadisi) doğru belleyiciliği/hıfzı bakımından eleştirmişlerdir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Hac 50, 3/227
Senetler:
()
Konular:
Hac, Arafat
Hac, Mina
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15280, T000958
Hadis:
حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عُمَرَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنِ الْحَارِثِ عَنْ عَلِىٍّ قَالَ يَوْمُ الْحَجِّ الأَكْبَرِ يَوْمُ النَّحْرِ . قَالَ أَبُو عِيسَى وَلَمْ يَرْفَعْهُ وَهَذَا أَصَحُّ مِنَ الْحَدِيثِ الأَوَّلِ وَرِوَايَةُ ابْنِ عُيَيْنَةَ مَوْقُوفًا أَصَحُّ مِنْ رِوَايَةِ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ مَرْفُوعًا . هَكَذَا رَوَى غَيْرُ وَاحِدٍ مِنَ الْحُفَّاظِ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنِ الْحَارِثِ عَنْ عَلِىٍّ مَوْقُوفًا . وَقَدْ رَوَى شُعْبَةُ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ قَالَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مُرَّةَ عَنِ الْحَارِثِ عَنْ عَلِىٍّ مَوْقُوفًا .
Tercemesi:
Yine Ali (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Hacc’ül Ekber günü Kurban bayramının birinci günüdür.” Tirmîzî: Ali bu hadisi merfu olarak değil kendi sözü olarak aktarmıştır ki öncekinden daha sahihtir. İbn Uyeyne’nin bu hadisi mevkuf olarak rivâyet etmesi, Muhammed b. İshâk’ın, merfu olarak rivâyetinden daha sahihtir. Pek çok hadis hafızı bu hadisi Ebû İshâk’tan, Hâris’den, Ali’den mevkuf olarak bize aktarmışlardır. Yine Şu’be Ebû İshâk’tan, Abdullah b. Mürre’den, Hâris’den ve Ali’den mevkuf olarak rivâyet etmişlerdir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Hac 110, 3/291
Senetler:
()
Konular:
Bayram, bayram günleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14893, T000871
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ خَشْرَمٍ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ زَيْدِ بْنِ أُثَيْعٍ قَالَ سَأَلْتُ عَلِيًّا بِأَىِّ شَىْءٍ بُعِثْتَ قَالَ بِأَرْبَعٍ لاَ يَدْخُلُ الْجَنَّةَ إِلاَّ نَفْسٌ مُسْلِمَةٌ وَلاَ يَطُوفُ بِالْبَيْتِ عُرْيَانٌ وَلاَ يَجْتَمِعُ الْمُسْلِمُونَ وَالْمُشْرِكُونَ بَعْدَ عَامِهِمْ هَذَا وَمَنْ كَانَ بَيْنَهُ وَبَيْنَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم عَهْدٌ فَعَهْدُهُ إِلَى مُدَّتِهِ وَمَنْ لاَ مُدَّةَ لَهُ فَأَرْبَعَةُ أَشْهُرٍ . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ عَلِىٍّ حَدِيثٌ حَسَنٌ .
Tercemesi:
Bize Ali b. Haşrem, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Ebu İshak (Amr b. Abdullah), ona da Zeyd b. Üsey' şöyle demiştir: Ali (b. Ebu Talib)'e: “Hangi talimatla gönderildin” diye sordum. Şöyle buyurdu: “Dört şey ile gönderildim; Cennete sadece Müslümanlar girecektir, Ka’be çıplak olarak tavaf edilmeyecektir, bu yıldan sonra Hac ve Umre için Ka’be’de Müslümanlarla müşrikler bir araya gelmeyecektir, Rasulullah (sav) ile sözleşmesi olan kimsenin sözleşmesindeki süreye uyulacaktır. Sözleşme ve süresi olmayanların süresi ise dört aydır.”
Tirmizî dedi ki: Bu konuda Ebu Hureyre’den de hadis rivayet edilmiştir.
Tirmizî dedi ki: Ali'nin rivayet ettiği hadis hasendir.
Açıklama:
Hükmen merfu kabul edilebilir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Hac 44, 3/222
Senetler:
1. Ebu Hasan Ali b. Ebu Talib el-Hâşimî (Ali b. Ebu Talib b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Zeyd b. Yüsey' el-Hemdanî (Zeyd b. Yüsey')
3. Ebu İshak es-Sebiî (Amr b. Abdullah b. Ubeyd)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Hafız Ebu Hasan Ali b. Haşrem el-Mervezi (Ali b. Haşrem b. Abdurrahman b. Ata b. Hilal)
Konular:
Cennet, cennet müslümanlara aittir
Hac, müşrikler haccedemezler
Müslüman, Anlaşmalara riayet etmek, ahde vefa
Umre
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15262, T000950
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ حُجْرٍ أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ كَانَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم إِذَا قَفَلَ مِنْ غَزْوَةٍ أَوْ حَجٍّ أَوْ عُمْرَةٍ فَعَلاَ فَدْفَدًا مِنَ الأَرْضِ أَوْ شَرَفًا كَبَّرَ ثَلاَثًا ثُمَّ قَالَ « لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ آيِبُونَ تَائِبُونَ عَابِدُونَ سَائِحُونَ لِرَبِّنَا حَامِدُونَ. صَدَقَ اللَّهُ وَعْدَهُ وَنَصَرَ عَبْدَهُ وَهَزَمَ الأَحْزَابَ وَحْدَهُ » . وَفِى الْبَابِ عَنِ الْبَرَاءِ وَأَنَسٍ وَجَابِرٍ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ ابْنِ عُمَرَ حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .
Tercemesi:
Bize Ali b. Hucr, ona İsmail b. İbrahim, ona Eyyûb, ona Nâfi', ona da İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir:
Nebî (sav) savaştan, hacdan veya umreden gelip yeryüzünden yüksek bir yere yahut bir tepeye çıktığında üç kere tekbir getirir, ardında da "Bir olan Allah'tan başka ilah yoktur. Onun ortağı bulunmaz. Mülk onundur. Hamd onadır. O her şeye güç yetirir. Allah'a dönenler, tövbe edenler, kulluk edenler, rabbimiz için oruç tutanlar ve hamd edenleriz! Allah sözünde durmuş, kuluna yardım etmiş ve tek başına düşmanı (ahzâb) mağlup etmiştir!" buyururdu.
Bu konuda Berâ, Enes ve Câbir'den de hadis nakledilmiştir.
Ebu İsa şöyle demiştir: İbn Ömer hadisi, hasen-sahih bir hadistir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Hac 104, 3/285
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, duaları
Kulluk, Allah'a teslimiyet
Öneri Formu
Hadis Id, No:
14831, T000840
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مَنِيعٍ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ ابْنُ عُلَيَّةَ حَدَّثَنَا أَيُّوبُ عَنْ نَافِعٍ عَنْ نُبَيْهِ بْنِ وَهْبٍ قَالَ أَرَادَ ابْنُ مَعْمَرٍ أَنْ يُنْكِحَ ابْنَهُ فَبَعَثَنِى إِلَى أَبَانَ بْنِ عُثْمَانَ وَهُوَ أَمِيرُ الْمَوْسِمِ بِمَكَّةَ فَأَتَيْتُهُ فَقُلْتُ إِنَّ أَخَاكَ يُرِيدُ أَنْ يُنْكِحَ ابْنَهُ فَأَحَبَّ أَنْ يُشْهِدَكَ ذَلِكَ . قَالَ لاَ أُرَاهُ إِلاَّ أَعْرَابِيًّا جَافِيًا إِنَّ الْمُحْرِمَ لاَ يَنْكِحُ وَلاَ يُنْكِحُ . أَوْ كَمَا قَالَ ثُمَّ حَدَّثَ عَنْ عُثْمَانَ مِثْلَهُ يَرْفَعُهُ . وَفِى الْبَابِ عَنْ أَبِى رَافِعٍ وَمَيْمُونَةَ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ عُثْمَانَ حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَالْعَمَلُ عَلَى هَذَا عِنْدَ بَعْضِ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مِنْهُمْ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ وَعَلِىُّ بْنُ أَبِى طَالِبٍ وَابْنُ عُمَرَ وَهُوَ قَوْلُ بَعْضِ فُقَهَاءِ التَّابِعِينَ وَبِهِ يَقُولُ مَالِكٌ وَالشَّافِعِىُّ وَأَحْمَدُ وَإِسْحَاقُ لاَ يَرَوْنَ أَنْ يَتَزَوَّجَ الْمُحْرِمُ قَالُوا فَإِنْ نَكَحَ فَنِكَاحُهُ بَاطِلٌ .
Tercemesi:
Nübeyh b. Vehb (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Ma’mer’in oğlunu nikahlamak istedi ve o günkü hac işleri görevlisi Ebân b. Osman’a gönderdi. Ona geldim ve şöyle dedim: “Karedeşin İbn Ma’mer oğlunu nikahlamak istiyor seninde nikahta hazır bulunmanı istiyor.” Bunun üzerine şöyle dedi: Kanaatimce o cahil bir bedeviden başkası değildir. Çünkü ihramlı kişi ne evlenebilir nede evlendirilebilir. Veya buna yakın bir söz söyledi. Sonra Osman’dan benzeri olarak merfu bir hadisi bize aktardı. Bu konuda Ebû Rafi’ ve Meymûne’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Osman hadisi hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından bazı ilim adamları bu hadisle amel ederler. Ömer b. Hattâb, Ali b. ebî Tâlib, İbn Ömer ve bazı tabiin dönemi fakihleri bunlardır. Mâlik, Şâfii, Ahmed ve İshâk aynı görüşte olup ihramlı kimsenin evlenmesini hoş görmezler nikah yaparsa nikahı batıldır derler.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Hac 23, 3/199
Senetler:
()
Konular:
Hac, İhram
Hac, İhramlıya Yasak Olan Şeyler
Nikah,