10613 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Kesir, ona Süfyân, ona Mansur ve A'meş, onlara Ebu Duhâ, ona da Mesrûk şöyle söylemiştir: Ben (bir gün) İbn Mesud'a geldim. O dedi ki; Kureyş kavmi İslam'a girmekte gecikti. Hz. Peygamber (sav) onlara beddua etti. Bunun üzerine onları bir kıtlık yakaladı ki, neredeyse helak olacaklardı. Ölü hayvan etlerini ve kemikleri yediler. Bunun üzerine Ebu Süfyân, Hz. Peygamber'in (sav) yanına gelerek, 'Yâ Muhammed, sen akrabayla ilgilenmeyi (sıla-i rahim) emrediyorsun. Senin kavmin helak oluyor. Artık Allah'a dua et', dedi. Rasulullah veya İbn Mesud, 'Şimdi sen, göğün, insanları bürüyecek açık bir duman çıkaracağı günü gözetle.' (Duhân, 44/10) ayetini okudu. Sonra Kureyş yine küfre döndü. Bu (küfre dönüşün cezası da) Yüce Allah'ın şu sözüdür: 'Onları o en şiddetli bir şekilde yakalayacağımız günü hatırla.' (Duhân, 44/16). Bu gün, Bedir günüdür. Buhârî dedi; Esbât, Mansûr tarikiyle şu ziyadede bulunmuştur: Rasulullah (sav) dua etti. Bunun üzerine onlara yağmur yağdırıldı. Yedi gün iyice ıslandılar. Ondan sonra insanlar yağmurun çok yağmasından şikayet ettiler. Bunun üzerine Rasulullah (sav), "Allah'ım! Etrafımıza yağdır; üzerimize değil" diye dua etti ve başının üstünden bulut gitti, onların çevrelerindeki insanlara yağmur yağdırıldı.
Bize Kuteybe b. Said, ona İsmail b. Cafer, ona Şerîk, ona da Enes b. Malik şöyle söylemiştir: Bir kimse cuma günü Rasulullah (sav) ayakta hutbe verirken Dâru'l-Kadâ tarafındaki bir kapıdan içeriye girdi ve, Rasulullah'ın (sav) karşısında ayakta durdu. Sonra 'Ey Allah'ın Rasulü! Mallar helak oldu, yollar kesildi. Allah'a dua et de bizlere yağmur ihsan etsin' dedi. Bunun üzerine Rasulullah iki elini kaldırdı, sonra; "Allâhumme eğısnâ, Allâhumme eğısnâ, Allâhumme eğısnâ (Allah'ım! Bize yağmur ver; Allah'ım! Bize yağmur ver; Allah'ım! Bize yağmur ver)" diye dua etti. Enes dedi ki: Allah'a yemin olsun, o sırada biz gökyüzünde ne kalın, ne de ince bir bulut görmedik. Bizimle Sel' Dağı arasında hiçbir ev ve konak yoktu. Ardından Rasulullah'ın (sav) arka tarafından kalkan şeklinde bir bulut çıktı. O bulut gök yüzünün ortasına doğru gelince yayıldı. Sonra da yağmur yağmaya başladı. Allah'a yemin ederim ki, biz altı gün güneşi görmedik. Sonraki cuma günü Rasulullah ayakta hutbe irad ederken, yine o kapıdan bir kişi girdi. Rasulullah'ın (sav) karşısına geçip dikildi ve 'Ey Allah'ın Rasulü! Mallar helak oldu, yollar kesilip kapandı. Allah'a dua et de artık üzerimizdeki bu yağmurları alsın' dedi. Bunun üzerine Rasulullah iki elini kaldırdı, ve şöyle dua etti: "Allah'ım! Etrafımıza yağdır, üzerimize değil. Allah'ım!, Tepelere, bayırlara, derelere, ağaç ve ot bitecek yerlere yağdır." Enes dedi ki, bu dua üzerine hemen yağmur kesildi. Biz de mescitten çıkıp, güneşte yürüdük. Şerîk dedi ki; Enes'e ikinci hafta gelen kişi önceki hafta gelen kişi miydi? diye sordum. O da bilmiyorum, dedi.
Bize Müsedded, ona Ebu Avâne, ona Katade, ona da Enes'in söylediğine göre; bir Cuma günü Rasulullah (sav) hutbe verirken aniden bir adam geldi ve: Ey Allah'ın Rasulü! Yağmur yağmaz oldu. Allah'a dua et de bize yağmur yağdırsın, dedi. Rasulullah hemen dua etti. Hemen yağmur yamaya başladı. Öyle ki, az daha evlerimize gidemeyecektik. Bir sonraki cumaya kadar üzerimize hep yağmur yağdı. Enes dedi ki: Sonraki cuma, bu adam veya bir başkası ayağa kalktı ve: Ey Allah'ın Rasulü! Allah'a dua et de, bu yağmuru üzerimizden başka yerlere yağdırsın, dedi. Bunun üzerine Rasulullah: "Allah'ım, etrafımıza yağdır, üzerimize değil" dedi. Enes dedi ki: Yemin olsun ki, bulutların sağa sola doğru parçalandıklarını ve etraftakiler üzerine yağmur yağarken Medine halkının yağmur altında olmadığını gördüm.