6725 Kayıt Bulundu.
Bize Müsedded, ona İsa b. Yunus, ona Hişam b. Ğâz, ona Amr b. Şuayb, ona babası (Şuayb b. Muhammed), ona da (Amr'ın) dedesi (Abdullah b. Amr es-Sehmî) şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) ile birlikte Ezâhir (denilen) Seniyye (tarafından) indik. (Derken) namaz vakti girdi. Hz. Peygamber (sav), biz arkasında (cemaat olduğumuz) halde kıble (ile kendi arasında sütre edindiği) bir duvara doğru namaza durdu. (O esnada) bir kuzu gelip onun önünden geçmeye çalıştı. Nebi (sav), karnı duvara değene dek kuzuya engel oldu. Kuzu da onun arkasında geçti." [(Ebu Davud şöyle demiştir): Ya da Müsedded, buna benzer bir rivayette bulundu.]
Bize Muhammed b. Alâ, ona Ebu Üsame, ona Mücalid, ona Ebu Veddâk, ona da Ebu Said, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Namazı hiçbir şey bozmaz. (Ancak) Sizler, gücünüz yettiğince (buna) engel olun. Zira önünüzden geçmeye çalışan, şeytanın ta kendisidir."
Açıklama: Hz. Peygamber (sav)'in bir çocuğa, sırf mezkur durumdan dolayı beddua etmiş olması açıklanmaya muhtaçtır.
Bize Musa b. İsmail, ona Süleyman b. Muğîra, ona da Humeyd b. Hilal şöyle rivayet etmiştir: Ebû Salih (es-Semmân), sana Ebu Said'den gördüğüm ve ondan işittiğim bir şeyi rivayet edeceğim dedi ve Ebu Said'in Mervan'ın huzuruna girip Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Sizden biri insanlara (karşı) kendisine sütre olacak bir şeye doğru namaz kıldığında (ve birisi de) önünden geçmeyi istediğinde onu göğsünden itsin. Eğer diretirse onunla mücadele etsin. Çünkü o, şeytandır." [Ebu Davud şöyle demiştir: Süfyân es-Sevrî, ben namaz kılarken böbürlenerek önümden geçen birine engel olurum ama zayıf bir kimse geçerse ona mâni olmam demiştir.]
Bize Müsedded, ona Ebu Avane, ona Mansur, ona Hakem, ona Yahya b. Cezzar, ona da Ebu Sahbâ şöyle rivayet etmiştir: "İbn Abbas'ın yanında namazı bozan şeyler hakkında müzakere ettik. İbn Abbas, ben ve Abdülmuttalib oğullarından bir çocuk, Rasulullah (sav) namaz kılarken eşek üzerinde (cemaate) geldik. O ve ben inip eşeği safın önünde bıraktık. Hz. Peygamber (sav), buna aldırış etmedi. (Ardından), Abdülmuttalib oğullarından iki kız çocuğu gelip safların arasında girdiler de Rasulullah (sav), buna da aldırış etmedi."
Bize Müslim b. İbrahim, ona Şube, ona Sa'd b. İbrahim, ona Urve, ona da Aişe şöyle rivayet etmiştir: "(Kendisi namaz kılarken) ben, Nebi (sav) ile kıble arasında olurdum. (Ravilerden Şube), Zannediyorum ki Aişe, hayızlı olduğum halde demiştir." [Ebu Davud şöyle demiştir: Bu hadisi Zührî, Ata, Ebu Bekir b. Hafs, Hişam b. Urve, Irâk b. Malik, Ebu Esved ve Temim Seleme, Urve'den, o ise Aişe'den; İbrahim, Esved'den, o da yine Aişe'den; Ebu Duhâ, Mesruk'tan, o da aynı şekilde Aişe'den; Kasım b. Muhammed ve Ebu Seleme de Aişe'den nakletmişler ancak, "hayızlı olduğum halde" bilgisini zikretmemişlerdir.]
Bize Osman b. Ebu Şeybe ve Davud b. Mihrak el-Firyabi, onlara Cerir, ona da Mansur; bu hadisi önceki isnad ile rivayet edip (İbn Abbas'ın) "Abdülmuttalib oğullarından iki kız didiştiler de Hz. Peygamber (sav) onları tutuverdi ifadesini zikretmiştir. (Ravi) Osman ise, aralarını ayırdı şeklinde aktarımda bulunmuştur. (Ravi) Davud da birini diğerinden ayırıp buna aldırış etmedi bilgisini kaydetmiştir."
Bize Müsedded, ona Abdülvahid b. Ziyad, ona Mücalid, ona da Veddâk şöyle rivayet etmiştir: Kureyş'ten bir genç, namaz kılmakta olan Ebu Said el-Hudrî'nin önünden geçmeye kalktı da Ebu Said onu itti. Ardından genç, üç kere daha geçmeye çalıştı; ancak Ebu Said, onu her defasında itti. Ebu Said, namazı bitirince,' namazı hiçbir şey bozmaz' deyip Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "(Yine de sizler), gücünüz yettiğince (buna) engel olun. Zira o, şeytandır." [Ebu Davud şöyle demiştir: Rasulullah'tan (sav) nakledilen İki hadis çeliştiğinde Hz. Peygamber'den (sav) sonra ashabının amel ettiğine bakılır.]
Bize Müsedded, ona Bişr b. Mufaddal, ona Asım b. Küleyb, ona babası (Küleyb b. Şihab), ona da Vail b. Hucr şöyle rivayet etmiştir: "(Kendi kendime), muhakkak Rasulullah'ın (sav) nasıl namaz kıldığına bakacağım dedim. (Vail, devam ederek şöyle) dedi: Hz. Peygamber (sav) kalkıp kıbleye yöneldi, tekbir getirdi, ellerini kulaklarına hizalayana dek kaldırdı. Sonra, sağ elini sol elinin üzerine koydu. Rükûa gitmek istediğinde (ellerini, ilk seferki) gibi kaldırdı. Daha sonra ellerini dizlerinin üzerine koydu. Başını rükûdan kaldırdığında (ellerini, yine ilk seferki) gibi kaldırdı. Secde ettiğinde başını, önündeki yere koyuverdi. Ardından oturdu, sol ayağını yayıp sol elini sol uyluğuna koydu. Sağ dirseğini de sağ uyluğuna değmeyecek kadar kaldırdı. Serçe ve yüzük parmağını birleştirdi, orta ve baş parmağını ise halka şekline getirdi." [(Bişr b. Mufaddal, hocası Âsım b. Küleyb'i) böyle yaparken görmüştür. Bişr, baş ve orta parmağını halka şekline getirip işaret parmağı ile işarette bulunmuştur.]
Bize Hasan b. Ali, ona Ebu Velid, ona Zâide, ona da Asım b. Küleyb bu isnad ile aynı manaya gelecek şekilde rivayette bulunup ardından, "sağ elini sol elinin üzerine; bileğin ve kolun üzerine koydu ilavesinde bulunmuş ve sonra(ları) şiddetli bir soğuğun olduğu bir zamanda geldim de insanları üzerlerinde kalın elbiseler varken gördüm. Ellerini, elbisenin altında hareket ettiriyorlardı bilgisini zikretmiştir."