4875 Kayıt Bulundu.
Bize Yusuf b. İsa, ona Vekî', ona İsrail b. Yunus, ona Şerîk, ona Simak b. Harb, ona da Câbir b. Semure'den (ra) rivâyet edildiğine göre; Rasûlullah (sav), intihar eden bir adamın cenaze namazını kılmadı. Ebû İsâ et-Tirmîzî şöyle demiştir: Bu hadis hasen-sahihtir. İlim adamları bu konuda ihtilafa düşmüşlerdir. Bir kısmı kıbleye dönüp namaz kılan herkesin ve intihar edenin bile cenaze namazı kılınır derler. Sûfyân es-Sevrî ve İshâk'ın görüşü bu şekildedir. Ahmed şöyle der: Devlet başkanı durumundaki imam intihar eden kimsenin namazını kılmaz başka birileri kılabilir.
Açıklama: Cabir b. Semure, intihar eden kimse ile ilgili Hz. Peygamber'in tavrına dikkatlerimizi çekmektedir. Buna göre Hz. Peygamber, cenaze namazı kılınmasını yasaklamamış ancak kendisi kılmamıştır. Dolayısıyla intihar edenin üzerine cenaze namazı kılınıp kılınmayacağı tartışma konusu olmuştur. Ehl-i kıble olan herkesin cenaze namazı kılınıp, kendisine dua edilebileceği fetvasından hareketle, namazının kılınacağı ancak imam/lider pozisyonunda olan birinin bunu yapmaması gerektiği düşünülmüştür. Özendirme ve normalleştirmeye neden olabileceği kaygısıyla bu ayırımı yapan Ahmed b. Hanbel, devlet başkanı durumundaki birinin kıldıramayacağını/kılmayacağını, onun dışındaki birinin kılmasında sakınca olmadığını beyan etmiştir. Bu rivayet ve tarihsel uygulama, ebedi vurgusuyla Cehennemlik olduğu iddiasını dile getiren rivayetlerin yeniden değerlendirilmesini gerektirmektedir.
Bize Yusuf b. İsa, ona Vekî', ona İsrail b. Yunus, ona Şerîk, ona Simak b. Harb, ona da Câbir b. Semure'den (ra) rivâyet edildiğine göre; Rasûlullah (sav), intihar eden bir adamın cenaze namazını kılmadı. Ebû İsâ et-Tirmîzî şöyle demiştir: Bu hadis hasen-sahihtir. İlim adamları bu konuda ihtilafa düşmüşlerdir. Bir kısmı kıbleye dönüp namaz kılan herkesin ve intihar edenin bile cenaze namazı kılınır derler. Sûfyân es-Sevrî ve İshâk'ın görüşü bu şekildedir. Ahmed şöyle der: Devlet başkanı durumundaki imam intihar eden kimsenin namazını kılmaz başka birileri kılabilir.
Açıklama: Cabir b. Semure, intihar eden kimse ile ilgili Hz. Peygamber'in tavrına dikkatlerimizi çekmektedir. Buna göre Hz. Peygamber, cenaze namazı kılınmasını yasaklamamış ancak kendisi kılmamıştır. Dolayısıyla intihar edenin üzerine cenaze namazı kılınıp kılınmayacağı tartışma konusu olmuştur. Ehl-i kıble olan herkesin cenaze namazı kılınıp, kendisine dua edilebileceği fetvasından hareketle, namazının kılınacağı ancak imam/lider pozisyonunda olan birinin bunu yapmaması gerektiği düşünülmüştür. Özendirme ve normalleştirmeye neden olabileceği kaygısıyla bu ayırımı yapan Ahmed b. Hanbel, devlet başkanı durumundaki birinin kıldıramayacağını/kılmayacağını, onun dışındaki birinin kılmasında sakınca olmadığını beyan etmiştir. Bu rivayet ve tarihsel uygulama, ebedi vurgusuyla Cehennemlik olduğu iddiasını dile getiren rivayetlerin yeniden değerlendirilmesini gerektirmektedir.
Bize Humeyd b. Mes’ade, ona Yezid b. Zürey', ona Halid el-Hazzâ, ona Ebu Kılâbe, ona Ebu Esma er-Rahabî, ona da Sevban, Hz. Peygamber’in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Bir Müslüman hasta olan Müslüman kardeşini ziyaret ettiği zaman, ziyareti süresince cennet bahçesinde sayılır." [Bu konuda Ali, Ebu Musa, Berâ, Ebu Hureyre, Enes ve Cabir’den de hadis rivayet edilmiştir. Ebu isa (et-Tirmîzî), Sevbân hadisinin hasen sahih olduğunu söylemiştir. Ebû Gıfâr ve Âsım el Ahvel bu hadisi Ebu Kılâbe'den, o Ebu’l Eş’as'tan, o Ebu Esma’dan, o da Sevbân vasıtasıyla Hz. Peygamber'den (sav) yukarıdaki rivayete benzer şekilde nakletmiştir. Ben Muhammed (b. İsmail el-Buhârî)'nin şöyle dediğini işittim: Bu hadisi Ebü’l-Eş’as vasıtasıyla Ebu Esma’dan rivâyet eden kimsenin rivayeti daha sahihtir. Muhammed (b. İsmail el-Buhârî) yine şöyle demiştir: Ebu Kılâbe’nin bu hadisten başka tüm rivâyetleri Ebu Esma’dan olup, bence bu hadisi de Ebü’l- Eş’as vasıtasıyla Ebu Esma’dan gelmektedir.]
Bize Ali b. Hucr, ona Ali b. Müshir, ona Müslim el-A‘ver, ona Enes b. Mâlik’in (ra.) şöyle dediğini rivayet etti: “Rasulullah (sav), hastayı ziyaret eder, cenazede bulunur, (Deve, at varken bile tevazusundan ötürü) eşeğe biner ve kölenin davetine icabet ederdi. Hatta Beni Kurayza günü yuları ve semeri hurma lifi ve ipten örülmüş bir eşeğe binmişti.” Tirmîzî: Bu hadis sadece Müslim’in, Enes’den yaptığı bu rivayetiyle bilmekteyiz. Müslim el-A‘ver’in zayıf olduğu ifade edilmiş olup onun tam ismi Müslim b. Keysândır. Kendisi cerh edilmiş olup kendisinden Şu‘be ve Süfyân el-Melâî hadis rivâyet etmiştir.
Açıklama: Aşağıdaki tarik muallaktır; Tirmizi ile Asım el-Ahvel arasında inkita' vardır.
Açıklama: Aşağıdaki tarik muallaktır; Tirmizi ile Müsenna b. Said arasında inkita' vardır.
Bize Kuteybe (b. Said), ona Ebu Safvân (Abdullah b. Said), ona Üsâme b. Zeyd, ona İbn Şihâb, ona da Enes b. Malik şöyle rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav), Uhud günü Hamza'nın cesedinin yanına geldi ve başında durdu. Cansız bedenine müsle yapıldığını (gözünün oyulduğu, kulağının ve burnunun kesildiğini) görünce şöyle buyurdu: Safiyye’yi sevindirecek olmasaydım, Hamza'nın cesedini böylece bırakır, vahşi hayvanların yemesine terk eder ve kıyamet günü de onların karınlarından diriltilmesini isterdim. Sonra Rasulullah (sav), çizgili kumaştan yapılmış bir elbise istedi ve onunla Hamza'yı kefenledi. Kefen, başına doğru çekildiğinde ayakları, ayaklarına doğru çekildiğinde ise başı açıkta kalıyordu. Şehitler çok, fakat kefen yapılacak malzeme azdı. Bir, iki ya da üç kişi bir kefene sarılıyor, sonra da aynı kabre defnediliyordu. Defnederken Rasulullah (sav) 'Hangisinin Kur'an bilgisi çoktur?' diye soruyor ve onu kıbleye doğru ön tarafa geçiriyordu. Böylece tüm Uhud şehitlerini defnetti ve onlar için cenaze namazı da kılmadı." [Ebu İsa (Tirmizî), hadis hakkında şu değerlendirmelerde bulunmuştur: Enes hadisi hasen-garibdir ve sadece bu tarikle bilinmektedir. Nemire, eskimiş (çizgili) elbise demektir. Bu hadisin rivayetinde Üsâme b. Zeyd'e muhalefet edilmiştir. Şöyle ki hadisi, Leys b. Sa'd, ona İbn Şihâb, ona Abdurrahman b. Ka'b b. Mâlik, ona da Câbir b. Abdullah b. Zeyd rivayet etmiştir. Ma'mer ise bu hadisi Zührî'den, o Abdullah b. Sa'lebe'den, o da Cabir'den rivayet etmiştir. Bu hadisi Zührî vasıtasıyla Enes'ten nakleden Üsâme b. Zeyd'den başkasını da bilmiyoruz. Muhammed (b. İsmail Buhârî)'ye bu hadisin isnadı hakkında sorduğumda 'Leys’in, İbn Şihâb, onun Abdurrahman b. Ka'b b. Mâlik, onun da Cabir vasıtasıyla rivayet ettiği hadis daha sahihtir' demiştir.]
Bize Ahmed b. Menî', ona İsmail b. İbrahim, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebu Hüreyre şöyle rivayet etmiştir: Nebî (sav), Necâşî'nin (cenaze) namazını kılıp (namazda) dört tekbir getirmiştir. Bu konuda İbn Abbas, İbn Ebu Evfâ, Câbir, Yezîd b. Sâbit ve Enes'ten de hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Yezîd b. Sâbit, Zeyd b. Sâbit'in kardeşi olup (Yezîd), Sâbit'ten daha büyüktür. (Yezîd), Bedir savaşına katılmış, Zeyd ise Bedir'de hazır bulunamamıştır. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Ebu Hüreyre hadisi, hasen-sahih bir hadistir. Nebî'nin (sav) ashabından ve başkalarından olan ilim ehlinin büyük çoğunluğu nezdinde amel, buna göredir. Onlar, cenaze namazında dört tekbir getirilmesini benimsemişlerdir ki bu, Süfyân es-Sevrî, Mâlik b. Enes, İbn Mübârek, Şâfiî, Ahmed (b. Hanbel) ve İshak b. (Râhûye)'nin de görüşüdür.