Giriş

Bize Hennâd ile Kuteybe ve Ebû Küreyb, onlara Vekî', ona el-A'meş, ona Mücâhid, ona Tavus, ona da İbn Abbâs şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) iki mezarın yanından geçmiş ve şöyle buyurmuştu: "Bu ikisi azap görüyorlar. Üstelik azaplarına sebep olan şey büyük bir günah değil. Bunlardan biri küçük abdest yaparken örtünmezdi, diğeri ise insanlar arasında laf taşırdı." Ebû İsa şöyle demiştir: Bu konuda Ebû Hureyre, Ebû Musa, Abdurrahman b. Hasene, Zeyd b. Sâbit ve Ebû Bekre'den gelen rivayetler de vardır. Ebû İsa şöyle demiştir: Bu, hasen-sahîh bir hadistir. Mansûr bu hadisi Mücâhid'den o da İbn Abbas'tan rivayet etmiştir. Bu senette Tavus'u zikretmemiştir. el-A'meş'in rivayeti daha sahihtir. Vekî'in müstemlisi Ebû Bekir Muhammed b. Ebân el-Belhî, Vekî'i şöyle derken duymuştur: "el-A'meş, İbrahim'in isnadını Mansûr'dan daha iyi bilir."


Açıklama: Bu hadisin muhtelif rivâyetlerinde b,iür keloime iki farklı şekilde zaptedilmiştir. Bazılarında يَسْتَنزِه "yestenzihu" fiili, bazılarında da da يَسْتَتِر "yestetiru" fiili kullanılmıştır. Yestetiru örtünmek; yestenzihu da korunmak, pislikten sakınmak anlamına gelir. Yazılış şekli aynı olmaları itibhariyle bunun bir yazım hatasından kaynaklanmış olması muhtemeldir. Yestenzihu lafzının daha doğru olması gerekir. Hatta Buharî’nin İbn Asâkir nüshasında yestetiru yerine benzer karakterde bir kelime olan yestebriu kullanılmaktadır. İstibrâ da bilindiği üzere küçük abdestten iyice temizlenmek anlamına gelir. Abdest bozarken örtünmemek ve avret mahallerini açmak ise, ayrı bir suçtur ve ilave bir cezayı gerektirir. Küçük abdestten sakınmamanın, neden kabir azabına sebep olduğu açık değildir. Bu konuda tatmin edici bir bilgiye de ulaşamadık. Belki önemsiz sayılan her konuda da mutlaka hesap sorulacağı ve bunun cezasının da çekileceği vurgulanmak istenmiştir. Veya insanlar idrar bulaşığını önemsemedikleri ve temiz iken yapılması gereken her şeyi bu şekilde de yapmakta sakınca görmedikleri için, onların bu anlayışını düzeltmek ve temizliğe gereken özenin gösterilmesini temin etmek amaçlanmıştır.

    Öneri Formu
9963 T000070 Tirmizi, Tahare, 53

Bize İbn Ebî Ömer, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Muhammed b. Amr, ona Ebû Seleme, ona da Ebû Hureyre Rasûl-i Ekrem’in şöyle söylediğini rivâyet etti: "Peynir parçaları dahi olsa, ateşte pişen şeyleri (yemekten) dolayı abdest almak gerekir." Bu rivâyet üzerine İbn Abbas, Ebû Hureyre’ye; "- Yağ yemekten dolayı da abdest alalım mı, ya Ebû Hureyre? Sıcak su içmekten dolayı da abdest alalım mı?" diye itiraz etti. Ebû Hureyre; "- Ey kardeşimin oğlu! Rasûlullah’ın (sav) bir hadîsini duyduğunda, hemen ona misal getirmeye kalkışma!" dedi. Tirmizî şöyle dedi: Bu konuda Ümmü Habîbe, Ümmü Seleme, Zeyd b. Sabit, Ebû Talha, Ebû Eyyub ve Ebû Musa’dan gelen rivayetler de vardır. Yine Ebû İsa şöyle dedi: Bazı ilim adamları ateşin (pişirme ve kızartma şeklinde) değiştirdiği şeylerden dolayı abdest almak gerektiği görüşündedirler. Hz. Peygamber’in (sav) ashabından tabiûn ve tebe-i tabiîn devrindeki pek çok ilim adamı ise ateşin (pişirme ve kızartma şeklinde) değiştirdiği şeylerden dolayı abdest almak gerekmediği görüşünü benimsemişlerdir.


Açıklama: Bu konu ile ilgili olarak hem abdest almanın gerekli olduğunu, hem de abdeste gerek olmadığını ifade eden rivâyetler vardır. Bu iki farklı rivâyet gurubu arasında bir nesih olayından söz edilmiştir. Buna göre abdest almak gerektiğini ifâde eden rivâyetler, abdeste gerek olmadığını belirten rivâyetlerle neshedilmiştir. Bazı âlimler ise neshe kail olmayıp, ilk gurup rivâyetteki "abdest" kelimesini, elleri ve ağzı yıkamak manasına hamletmişlerdir. Nitekim abdest kelimesinin böyle bir anlamı da vardır. Sahâbe ve tâbiîlerden, ateşte pişen yemeği yemekten dolayı abdest almak gerektiği kanâatinde olanların bulunduğunu belirten Tirmizî, buna karşılık ulemanın büyük ekseriyetini abdeste gerek olmadığı görüşünde birleştiklerini söylemektedir. Dört merzhep imamı da bundan dolayı abdeste gerek olmadığı kanâatindedir.

    Öneri Formu
10002 T000079 Tirmizi, Tahare, 58

Bize Hennâd (b. Seri et-Temimî), ona Ebu Maviye (Muhammed b. Hazim), ona A’meş, ona Abdullah b. Abdullah er-Razî, ona da Abdurrahman b. Ebu Leyla, Bera b. Azib’in şöyle anlattığını rivayet etti: "Rasulullah'a (sav) deve eti yemekten dolayı abdest (gerekip gerekmediği) hakkında soruldu. 'Deve eti yemeniz sebebiyle abdest alın' buyurdu. Koyun eti yenildiğinde abdest almanın gerekli olup olmadığı sorulunca ise: 'Koyun eti yemenizden dolayı abdest almanıza gerek yoktur.' buyurdu." [Tirmizî: 'Bu konuda Cabir b. Semure ve Üseyd b. Hudayr’dan nakledilen rivayetler de vardır' demiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Haccac b. Ertat bu hadisi Abdullah b. Abdullah, ona Abdurrahman b. Ebu Leyla, ona da Üseyd b. Hudayr tarikiyla rivayet etmiştir. Fakat sahih olan Abdurrahman b. Ebu Leyla’nın Bera b. Azib’den naklettiği hadistir. Ahmed ve İshâk da bu kanaattedir. Ubeyde ed-Dabbî bu hadisi, Abdullah b. Abdullah er Razî, ona Abdurrahman b. Ebu Leyla, ona da Zülkurra el-Cühenî yoluyla rivayet etmiştir. Hammad b. Seleme ise, Haccac b. Ertat’dan rivayet ederken (isim konusunda) hataya düşüp: 'Abdullah b. Abdurrahman b. Ebu Leyla, ona babası, ona da Üseyd b. Hudayr (rivayet etmiştir)' demiştir. Doğrusu: 'Abdullah b. Abdullah er-Razî, ona Abdurrahman b. Ebu Leyla, ona da Bera b. Azib' şeklindedir. İshak şöyle demiştir: Bu konuda Rasulullah’tan (sav) sahih olarak nakledilen iki rivayet, Bera b. Azib ile Cabir b. Semure'nin hadisleridir. Ahmed ve İshak’ın görüşü bu hadis doğrultusundadır. Tabiun ve Tebe-i tabiundan bazı alimlerin deve etinin yenilmesinden dolayı abdest almanın gerekmediği görüşünde oldukları rivayet edilmiştir. Süfyan es Sevrî ve Kufeli âlimler bu görüştedir.]


    Öneri Formu
10004 T000081 Tirmizi, Tahare, 60

Bize Nasr b. Ali ve Muhammed b. Beşşar, onlara Ebu Ahmed Muhammed b. Abdullah ez-Zübeyri, ona Süfyan, ona Dahhak b. Osman, ona Nafi, İbn Ömer’in şöyle dediğini rivayet etti: “Hz. Peygamber küçük abdest bozarken birisi ona selam verdi. Rasulullah adamın selamını almadı.” Ebu İsa et-Tirmizi “Bu hadis hasen-sahihtir. Bize göre selam almanın mekruh olması ancak kişi küçük ve büyük abdestini bozduğu esnada söz konusudur. Bazı alimler hadisi böyle tefsir etmişlerdir. Bu hadis, bu konudaki rivayetlerin en güzelidir" demiştir. Yine Ebu İsa et-Tirmizi "bu konuda Muhacir b. Kunfuz, Abdullah b. Hanzale, Alkame b. Fağva, Cabir b. Abdullah ve Bera b. Âzib'den de hadis rivayet edilmiştir" demiştir.


    Öneri Formu
270639 T000090-2 Tirmizi, Tahare, 67

Bize Hennâd, Kuteybe ve Ebû Kureyb, onlara Vekî’, ona el-A'meş, ona Mücâhid, ona Tâvûs, ona İbn Abbâs şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) iki mezarın yanından geçmiş ve şöyle buyurmuştu: "Bu ikisi mezarlarında azap görüyorlar. Üstelik azaplarına sebep olan şey büyük bir günah değil. Buradaki idrar yaparken sütre kullanmazdı, şuradaki ise insanlar arasında laf taşırdı." Ebû İsa şöyle demiştir: Bu konuda Ebû Hureyre, Ebû Musa, Abdurrahman b. Hasene, Zeyd b. Sâbit ve Ebû Bekre'den hadis rivayet edilmiştir. Yine Ebû İsa dedi ki: Bu, hasen-sahîh bir hadistir. Mansûr bu hadisi Mücâhid'den, o da İbn Abbâs'tan rivayet etmiş, bu senette Tâvûs'u zikretmemiştir. el-A'meş'in rivayeti daha sahihtir. Dedi ki: Vekî'in müstemlisi Ebû Bekir Muhammed b. Ebân el-Belhî’den işittim, o da Vekî'in şöyle dediğini duymuştur: "el-A'meş, İbrahim'in isnadını Mansûr'dan daha iyi bilir."


    Öneri Formu
274652 T000070-2 Tirmizi, Tahare, 53

Bize Kuteybe (b. Said) ona Malik (b. Enes); (T) Bize el-Ensarî (İshak b. Musa), ona Ma’n, ona Malik, ona Safvân b. Süleym, ona İbnü’l-Ezrak oğullarından Said b. Seleme, ona da -Abduddar oğullarından- Muğire b. Bürde, Ebu Hüreyre’nin şöyle anlattığını rivayet etmiştir: Bir adam Rasulullah’a (sav) 'Ey Allah'ın Elçisi, biz deniz yolculuğu yaparız ve yanımızda az miktarda su bulundururuz. Eğer bu suyla abdest alırsak susuz kalırız. Denizin suyuyla abdest alabilir miyiz?' diye sordu. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav): "Onun (denizin) suyu temiz/temizleyici, ölüsü de helaldir" buyurdu. [Tirmizi: 'Bu konuda Câbir ve el-Firâsî’den rivayet edilen hadisler de vardır' demiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu, hasen-sahih bir hadistir. Rasulullah'ın (sav) fakih sahabilerinin çoğu bu yöndedir. Ebu Bekir, Ömer, İbn Abbâs, bunlardandır; deniz suyuyla abdest almakta bir sakınca görmezler. Hz. Peygamber’in (sav) ashabından bazı kimseler ise, deniz suyu ile abdest almayı hoş görmemektedir. İbn Ömer ve Abdullah b. Amr bunlardandır. Abdullah b. Amr, 'Deniz suyu, ateştir' demiştir.


Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: هُوَ الطَّهُورُ مَاؤُهُ الْحِلُّ مَيْتَتُهُ

    Öneri Formu
9962 T000069 Tirmizi, Tahare, 52

Bize Kuteybe (b Said), ona Ebü’l-Ahvas (Sellâm b. Süleym), ona Simak b. Harb, ona da İkrime, İbn Abbas’ın şöyle anlattığını rivayet etti: Rasulullah’ın (sav) hanımlarından biri Cefne’de gusletti, Rasulullah da (sav) aynı kaptan abdest almak isteyince hanımı: 'Ey Allah'ın Elçisi, ben cünüp idim' dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav): “Su da cünüp olmadı ya!" karşılığını verdi. [Ebu İsa (Tirmizî): Bu, hasen-sahih bir hadistir. Süfyan es Sevrî, Mâlik ve Şâfiî’nin görüşü de bu hadis doğrultusundadır.]


    Öneri Formu
9958 T000065 Tirmizi, Tahare, 48

Bize Hennad (b. Seri), ona Şerik (b. Abdullah), ona Ebu Fezare (Raşid b. Keysan), ona da Ebu Zeyd (el-Kuraşî), Abdullah b. Mes’ud’un şöyle anlattığını rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) bana: 'Su kabında ne var?' diye sordu. Ben de: 'Nebiz (hurma şırası) var' cevabını verdim. Hz. Peygamber bunun üzerine: "Hurma temizdir, (ondan çıkan) su da temizdir/temizleyicidir." buyurdu. Sonra da ondan (o nebiz ile) abdest aldı. [Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Bu hadis Hz. Peygamber’den (sav) Abdullah (b. Mesud) vasıtası ile sadece Ebu Zeyd tarafından rivayet edilmiştir. Ebu Zeyd, hadisçiler nezdinde meçhul bir ravi olarak kabul edilir. Bu hadisten başka bir rivayeti bilinmemektedir. Bazı alimler nebiz (şıra) ile abdest alınabileceği kanaatindedirler. Süfyan es-Sevrî ve başkaları bunlardandır. Bazı alimler ise: 'Nebiz (şıra) ile abdest alınmaz' demişlerdir. Şafiî, Ahmed ve İshak bu görüştedir. İshak, 'Bir kimse bu duruma düşerse ve nebiz ile abdest alırsa, (ayrıca) teyemmüm yapması bana daha sevimli gelmektedir' demiştir. Ebu İsa (Tirmizî): 'Şıra (nebiz) ile abdest alınmaz' diyenlerin görüşü, Kur’ân’ın hükmüne daha yakın ve daha uygundur. Çünkü Allah 'Su bulamamışsanız o zaman tertemiz bir toprağa teyemmüm edin' (en-Nisâ 4/43) buyurmuştur.]


    Öneri Formu
10223 T000088 Tirmizi, Tahare, 65

Bize Abbas el-Anberî ve Muhammed b. Abdula’lâ, onlara Abdurrahman b. Mehdi, ona Muaviye b. Salih, ona Alâ' b. Haris, ona da Haram b. Muaviye, amcası Adullah b. Sa’d’ın şöyle anlattığını rivayet etmiştir: Rasulullah’a (sav) âdet gören kadınla birlikte yemek yemenin hükmünü sordum. Bana "Onunla birlikte yemek yiyebilirsin" cevabını verdi. [Tirmizî: 'Bu konuda Âişe ve Enes’den nakledilen rivayetler de vardır.' demiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Abdullah b. Sa’d’ın bu hadisi, hasen-garibtir. Alimlerin çoğunluğunun görüşü bu hadis doğrultusundadır; âdet gören kadınla birlikte yemek yemekte bir sakınca görmemişlerdir. Âlimler, kadının abdest suyundan artan su konusunda ihtilafa düşmüşlerdir. Kimisi buna izin verirken, kimisi kadının abdestinden artan suyu (kullanmayı) sakıncalı görmüştür.]


    Öneri Formu
10426 T000133 Tirmizi, Tahare, 100


    Öneri Formu
279911 T000133-2 Tirmizi, Tahare, 100