10609 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Mesleme, ona İbn Ebu Hazim, ona babası (Seleme b. Dinar), Sehl’in şöyle anlattığını rivayet etti: 'Bir kadın kenarlı, dokunmuş bir bürde (cübbe) ile Hz. Peygamber’e (sav) geldi. Sehl: 'Bilir misiniz, bürde nedir?' diye sordu. Oradakiler: 'Şemledir (omuz atkısı, pelerin)' diye cevap verdiler. Sehl 'Evet öyledir' dedi. (Sehl olayın devamını şöyle anlattı) Kadın, Hz. Peygamber’e 'Bu bürdeyi kendi elimle dokudum ve sana giydirmek için geldim' dedi. Hz. Peygamber(sav) de ihtiyacı olan o bürdeyi hemen aldı ve bürdeyi elbisesinin üstüne (omuzuna) atmış olarak bizim yanımıza geldi. Bir sahâbî (Abdurrahman b. Avf veya Sa'd b. Ebu Vakkas) de bu bürdenin güzel olduğunu belirtti ve '(Yâ Rasülallah!) Bunu bana giydir, bu ne kadar güzel!' dedi. Orada bulunanlar, o kişiye 'Bunu söylemekle iyi etmedin. Peygamber bu bürdeyi ihtiyacı olduğu için giymişti. Sonra sen, Hz Peygamber’in istediğinde reddetmediğini bildiğin halde onu (bürdeyi) kendisinden istedin' dediler. O da 'Vallahi ben bu bürdeyi giymek için istemedim. Ben onu ancak benim kefenim olsun diye istedim' dedi. [Sehl ibn Sa'd: 'Hakîkaten bu bürde o zâtın kefeni oldu' demiştir.]
Açıklama: İbn Hacer ve Bedrüddin el-Aynî Bürdeyi isteyenin Abdurrahman b. Avf veya Sa'd b. Ebu Vakkas olduğunu söylemişlerdir. bkz. İbn Hacer, Fethu'l-bârî, (Beyrut:Dârü'l-marife, 1379) 3/ 143; Bedrüddin el-Aynî, Umdetü'l-kâri, (Beyrut:İhyaü't-türsi'l-arabî,ts.) 8/ 62. İbn Battal rivayetten şu dört şeyin analaşılacağına işaret etmektedir: 1.İhtiyaç olmayan bir şeyi önceden hazırlamak. 2.Yöneticinin fakir bir insandan hediye alabileceği. 3. Hediye edilene karşılık verilmeyebileceği. 4. Yönetici veya alim birinden teberrüken bir şeyin istenilebileceği. İbn Battal, Şerhu Sahihu'l-buhârî, thk. Ebu Temim Yasir b. İbrahim (Riyad: Mektebetü'r-rüşd, 1423/2003), 3/206.
Bize Bişr b. Muhammed, ona Abdullah, ona Ma'mer ve Yunus, onlara ez-Zührî, ona Ebu Seleme, ona da Hz. Peygamber'in (sav) eşi Aişe (r.anha) şöyle söylemiştir: Ebu Bekir (ra) evinden atıyla geldi ardından atından indi ve mescide girdi. Kimseyle konuşmadan Aişe'inin odasına girdi. Hemen Hz. Peygamber'e (sav) yaklaştı. Hz. Peygamber'in (sav) yüzü Yemânî bir hırka ile örtülüydü. Örtüyü açtı. Sonra üzerine kapandı ve O'nu öptü, sonra da ağladı. Sonra da: Yâ Nebiyallah! Babam sana feda olsun. Allah, sana bu ölüm şiddetinden başka ikinci bir ölüm vermeyecektir. Sana yazılmış olan bu mukadder ölüm geçidini şimdi geçtin, dedi. Ravi Ebu Seleme'nin söylediğine göre İbn Abbas ona şöyle dedi: Ebu Bekir, Aişe'nin odasından çıktı. O sırada Ömer insanlara bir şeyler söylüyordu. Ebu Bekir ona, 'Otur' dedi. Fakat Ömer oturmadı. Ebu Bekir tekrar 'Otur' dedi. Ömer yine oturmadı. Bunun üzerine Ebu Bekir yüksek sesle şehadet getirdi. Bu sırada halk Ömer'i bırakıp, Ebu Bekir'in yanına geldi. Ebu Bekir Allah'a hamd ve sena ettikten sonra, şunları söyledi: 'Emma ba'du (Bundan sonra): Sizden her kim Muhammed'e kulluk ediyorsa, bilsin ki, Muhammed ölmüştür. Her kim de Allah'a kulluk ediyorsa bilsin ki, Allah diridir, ölümsüzdür. Yüce Allah şöyle buyurdu: 'Muhammed ancak bir rasuldür. O'ndan evvel de nice rasuller gelip geçmiştir. Şimdi O, ölür veya öldürülürse topuklarınız üstünde (gerisin geri) mi döneceksiniz? Kim böyle topukları üzerinde geriye dönerse elbette Allah'a hiçbir şekilde zarar vermiş olmaz. Allah şükür edenlere mükafat verecektir.' (Âl-i İmrân, 3-144). Allah'a yemin ederim ki, Ebu Bekir bu ayeti okuyuncaya kadar sahabiler şaşkınlıklarından dolayı sanki bu ayeti hiç bilmiyor gibiydiler. Sanki Allah bu ayeti yeni indirmişti de onlar Ebu Bekir'den yeni duyup öğreniyordu. Her işiten kimse de ayeti kendisi okuyordu.
Bize Bişr b. Muhammed, ona Abdullah, ona Ma'mer ve Yunus, onlara ez-Zührî, ona Ebu Seleme, ona da Hz. Peygamber'in (sav) eşi Aişe (r.anha) şöyle söylemiştir: Ebu Bekir (ra) evinden atıyla geldi ardından atından indi ve mescide girdi. Kimseyle konuşmadan Aişe'inin odasına girdi. Hemen Hz. Peygamber'e (sav) yaklaştı. Hz. Peygamber'in (sav) yüzü Yemânî bir hırka ile örtülüydü. Örtüyü açtı. Sonra üzerine kapandı ve O'nu öptü, sonra da ağladı. Sonra da: Yâ Nebiyallah! Babam sana feda olsun. Allah, sana bu ölüm şiddetinden başka ikinci bir ölüm vermeyecektir. Sana yazılmış olan bu mukadder ölüm geçidini şimdi geçtin, dedi. Ravi Ebu Seleme'nin söylediğine göre İbn Abbas ona şöyle dedi: Ebu Bekir, Aişe'nin odasından çıktı. O sırada Ömer insanlara bir şeyler söylüyordu. Ebu Bekir ona, 'Otur' dedi. Fakat Ömer oturmadı. Ebu Bekir tekrar 'Otur' dedi. Ömer yine oturmadı. Bunun üzerine Ebu Bekir yüksek sesle şehadet getirdi. Bu sırada halk Ömer'i bırakıp, Ebu Bekir'in yanına geldi. Ebu Bekir Allah'a hamd ve sena ettikten sonra, şunları söyledi: 'Emma ba'du (Bundan sonra): Sizden her kim Muhammed'e kulluk ediyorsa, bilsin ki, Muhammed ölmüştür. Her kim de Allah'a kulluk ediyorsa bilsin ki, Allah diridir, ölümsüzdür. Yüce Allah şöyle buyurdu: 'Muhammed ancak bir rasuldür. O'ndan evvel de nice rasuller gelip geçmiştir. Şimdi O, ölür veya öldürülürse topuklarınız üstünde (gerisin geri) mi döneceksiniz? Kim böyle topukları üzerinde geriye dönerse elbette Allah'a hiçbir şekilde zarar vermiş olmaz. Allah şükür edenlere mükafat verecektir.' (Âl-i İmrân, 3-144). Allah'a yemin ederim ki, Ebu Bekir bu ayeti okuyuncaya kadar sahabiler şaşkınlıklarından dolayı sanki bu ayeti hiç bilmiyor gibiydiler. Sanki Allah bu ayeti yeni indirmişti de onlar Ebu Bekir'den yeni duyup öğreniyordu. Her işiten kimse de ayeti kendisi okuyordu.
Bize Bişr b. Muhammed, ona Abdullah, ona Ma'mer ve Yunus, onlara ez-Zührî, ona Ebu Seleme, ona da Hz. Peygamber'in (sav) eşi Aişe (r.anha) şöyle söylemiştir: Ebu Bekir (ra) evinden atıyla geldi ardından atından indi ve mescide girdi. Kimseyle konuşmadan Aişe'inin odasına girdi. Hemen Hz. Peygamber'e (sav) yaklaştı. Hz. Peygamber'in (sav) yüzü Yemânî bir hırka ile örtülüydü. Örtüyü açtı. Sonra üzerine kapandı ve O'nu öptü, sonra da ağladı. Sonra da: Yâ Nebiyallah! Babam sana feda olsun. Allah, sana bu ölüm şiddetinden başka ikinci bir ölüm vermeyecektir. Sana yazılmış olan bu mukadder ölüm geçidini şimdi geçtin, dedi. Ravi Ebu Seleme'nin söylediğine göre İbn Abbas ona şöyle dedi: Ebu Bekir, Aişe'nin odasından çıktı. O sırada Ömer insanlara bir şeyler söylüyordu. Ebu Bekir ona, 'Otur' dedi. Fakat Ömer oturmadı. Ebu Bekir tekrar 'Otur' dedi. Ömer yine oturmadı. Bunun üzerine Ebu Bekir yüksek sesle şehadet getirdi. Bu sırada halk Ömer'i bırakıp, Ebu Bekir'in yanına geldi. Ebu Bekir Allah'a hamd ve sena ettikten sonra, şunları söyledi: 'Emma ba'du (Bundan sonra): Sizden her kim Muhammed'e kulluk ediyorsa, bilsin ki, Muhammed ölmüştür. Her kim de Allah'a kulluk ediyorsa bilsin ki, Allah diridir, ölümsüzdür. Yüce Allah şöyle buyurdu: 'Muhammed ancak bir rasuldür. O'ndan evvel de nice rasuller gelip geçmiştir. Şimdi O, ölür veya öldürülürse topuklarınız üstünde (gerisin geri) mi döneceksiniz? Kim böyle topukları üzerinde geriye dönerse elbette Allah'a hiçbir şekilde zarar vermiş olmaz. Allah şükür edenlere mükafat verecektir.' (Âl-i İmrân, 3-144). Allah'a yemin ederim ki, Ebu Bekir bu ayeti okuyuncaya kadar sahabiler şaşkınlıklarından dolayı sanki bu ayeti hiç bilmiyor gibiydiler. Sanki Allah bu ayeti yeni indirmişti de onlar Ebu Bekir'den yeni duyup öğreniyordu. Her işiten kimse de ayeti kendisi okuyordu.