10609 Kayıt Bulundu.
Bize Hasan b. Abdülaziz, ona Yahya b. Hassan, ona Kureyş b. Hayyan, ona Sabit (b. Eslem), ona da Enes b. Malik (ra) şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) ile birlikte demirci olan Ebu Seyf'in yanına girdik. Ebu Seyf, İbrahim'in süt babasıydı. Rasulullah (sav), İbrahim'i aldı, onu öptü ve kokladı. Bundan sonra bir kere daha Ebu Seyf'in (evine) gittik. Bu defa İbrahim can veriyordu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) ağlamaya başladı. Ardından Abdurrahman b. Avf (ra) 'Ey Allah'ın Rasulü! Sen de mi ağlıyorsun? deyince, Rasulullah (sav) da; "Ey İbn Avf! Bu merhamettendir" buyurdu. Sonra da ağlamaya devam etti. Ardından şöyle buyurdu: "Göz ağlar, kalp üzülür. Biz ise, Rabbimizin razı olacağı sözden başka bir söz söylemeyiz. Ey İbrahim! Bizler senin ayrılman sebebiyle üzüntülüyüz." Bu hadisi Musa b. İsmail, Süleyman b. Mugîre'den; o da Sabit el-Bunânî'den, o da Enes b. Malik'ten (ra), o da Rasulullah'dan (sav) nakletmiştir.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِنَّ الْعَيْنَ تَدْمَعُ ، وَالْقَلْبَ يَحْزَنُ ، وَلاَ نَقُولُ إِلاَّ مَا يَرْضَى رَبُّنَا
Bize Asbağ’, ona İbn Vehb, ona Amr, ona Sa’id b. el-Hâris el-Ensari, Abdullah b. Ömer’in şöyle anlattığını rivayet etti: Bir keresinde Sa’d b. Ubade bir hastalığa yakalanmıştı. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sav), Abdurrahman b. Avf, Sa’d b. Ebu Vakkas ve Abdullah b. Mes’ud ile birlikte Sa’d’ı ziyarete geldi. Sa’d’ın yanına girdiği zaman, onu aile fertleri tarafından kuşatılmış bir halde buldu. Resul-i Ekrem "Sa’d öldü mü?" diye sordu. Oradakiler 'Hayır ey Allah’ın elçisi! Ölmedi' dediler. Hz. Peygamber (duygulanıp) ağladı. Orada bulunanlar, Rasulullah’ın (sav) ağladığını görünce, onlar da ağladılar. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "İşitmez misiniz? Şüphesiz ki, Allah gözyaşı ve kalp üzüntüsü sebebiyle azab etmez. Lakin" - mübarek diline işaret ederek- "işte bunun yüzünden ya azab eder, ya da merhamet eder. Şübhesiz ölü, ailesinin kendisine (yasaklanmış bir ağlayışla) ağlamasından dolayı azab görür" dedi. Hz. Ömer de (Cahiliyye adeti üzere) ağlandığında (ağlayanı) sopa ile döver, üzerine çakıl taşları atar ve toprak saçardı.
Açıklama: Buhârî, bu hadiste geçen, ailesinin feryadı sebebiyle ölünün azap göreceğine dair tehdidin, hayattayken ailesini bu konuda eğitmeyen kimseler için geçerli olduğunu belirtir. "Kendinizi ve ailenizi ateşten koruyun" (Tahrim 6) ve "Hepiniz çobansınız..." hadisini bu hususta delil olarak gösterir. Buhârî, hayatta iken ailesine gerekli uyarı ve bilgilendirmeyi yaptığı halde ailesi yine de arkasından ağlarsa böyle bir kimse için bu hadisteki tehdidin söz konusu olmadığını kaydeder. Bu hususta da "Kimse kimsenin günahını yüklenmez" (En'am 164) ayetini delil gösterir. Bkz. Buhârî, Cenâiz, 32.
Bize Hasan b. Abdülaziz, ona Yahya b. Hassan, ona Kureyş b. Hayyan, ona Sabit (b. Eslem), ona da Enes b. Malik (ra) şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) ile birlikte demirci olan Ebu Seyf'in yanına girdik. Ebu Seyf, İbrahim'in süt babasıydı. Rasulullah (sav), İbrahim'i aldı, onu öptü ve kokladı. Bundan sonra bir kere daha Ebu Seyf'in (evine) gittik. Bu defa İbrahim can veriyordu. Bunun üzerine Rasulullah (sav) ağlamaya başladı. Ardından Abdurrahman b. Avf (ra) 'Ey Allah'ın Rasulü! Sen de mi ağlıyorsun? deyince, Rasulullah (sav) da; "Ey İbn Avf! Bu merhamettendir" buyurdu. Sonra da ağlamaya devam etti. Ardından şöyle buyurdu: "Göz ağlar, kalp üzülür. Biz ise, Rabbimizin razı olacağı sözden başka bir söz söylemeyiz. Ey İbrahim! Bizler senin ayrılman sebebiyle üzüntülüyüz." Bu hadisi Musa b. İsmail, Süleyman b. Mugîre'den; o da Sabit el-Bunânî'den, o da Enes b. Malik'ten (ra), o da Rasulullah'dan (sav) nakletmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Musa b. İsmail arasında inkita vardır.