5557 Kayıt Bulundu.
Bize Ahmed b. Yusuf, ona Ubeydullah (b. Musa), ona İsrail (b. Yunus), ona Ebu Yahya (Abdurrahman b. Dinar), ona Mücahid (b. Cebr), ona da (Abdullah) b. Ömer şöyle demiştir: "Rasulullah (sav), beraberinde yüksek sesle ağlayan bir kadın bulunan cenazenin peşi sıra gitmeyi yasakladı."
Açıklama: "Rasulullah (sav), cenazenin yüksek sesle feryat edenler (kadın) tarafından takip edilmesini yasakladı"
Bize Muhammed b. Abdülmelik b. Ebu Şevârib, ona Abdülvahid b. Ziyad, ona Asım el-Ahvel, ona Ebu Osman, ona da Üsame b. Zeyd (ra) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber'in (sav) kızlarından birinin oğlu ölmek üzere idi. Bunu üzerine kızı (Oğlum ruhunu teslim etmek üzere, bize gelin) diye Peygambere (sav) haber göndermişti. Peygamber (sav) de kızına haber göndererek şöyle dedi: "Aldığı da, verdiği de (gerçekte) Allah'a aittir. Allah katında her şeyin belirli bir ömrü vardır. Sabret ve (sabretmene karşılık) sevabını bekle" buyurdu. Kızı, yemin ederek mutlaka gelmeleri için tekrar haber gönderdi. Bunun üzerine Peygamber (sav) ve yanında ben, Muaz b. Cebel, Übey b. Ka'b, Ubâde b. Samit olduğu halde kalktık. Kızının olduğu yere girdiğimizde can çekişmekte olan çocuğu Rasulullah'ın (sav) kucağına verdiler. Çocuk Hz. Peygamberin (sav) kucağında can çekişiyordu. Ravi 'onun 'sanki bir su kabı gibi' dediğini zannediyorum' dedi. Rasulullah (sav) da ağladı. Bunu gören Ubâde b. Samit, 'Ya Rasulullah! Bu (gözyaşı) nedir?' deyince Hz. Peygamber (sav), "Bu (gözyaşı) Allah'ın Ademoğullarının (kalbine) yerleştirdiği merhamet duygusunun eseridir. Hiç şüphesiz Allah kullarından merhametli olanlara merhamet eder." buyurdu.
Açıklama: "sanki bir su kabı gibi" ifadesi "boş su kabı nasıl içine su konulurken ses çıkarırsa çocuk da can çekişirken öyle idi" manasında kullanılmıştır.
Bize Harun b. Said el-Mısrî, ona Abdullah b. Vehb, ona Üsame b. Zeyd, ona Nafi', ona da (Abdullah) İbn Ömer (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah, Uhud'da şehit olan yakınları için ağlayan Abdüleşhel kadınlarının yanından geçmişti. (Üzüntü içinde) "Fakat Hamza'nın ağlayanları yok!" dedi. Bunun üzerine, Ensar kadınları toplanarak Hamza için ağladılar. Bir müddet sonra Rasulullah uyandı ve "Yazık şu kadınlara! Hâlâ (evlerine) dönmemişler! Söyleyin onlara dönsünler! Bugünden sonra da ölen hiç kimse üzerine ağlamasınlar!" buyurdu.
Açıklama: Elbani bu hadisin hasen sahih olduğunu ifade etmiştir
Bize Hişam b. Ammar, ona Süfyan, ona İbrahim el-Hecerî, ona da İbn Ebu Evfâ (ra), Rasulullah'ın (sav) ölenin iyiliklerini söyleyerek ağlamayı (mersiye) yasakladığını rivayet etmiştir.
Açıklama: Klasik mersiyede üç ana bölüm vardır. Bunlar ölen kişinin yitirilmesinden duyulan acı ve üzüntünün dile getirildiği ağlama bölümü (nedb, nevh), erdemlerinin anlatıldığı övgü bölümü (te’bîn) ve duyulan acılara katlanmanın tavsiye edildiği bölümdür (sabır, azâ’). bkz. M. Faruk Toprak, "Mersiye", DİA, 2000, 29/215-217.
Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Veki', ona Yezid b. Abdullah Mevla Sahba, ona Şehr b. Havşeb, ona da Ümmü Seleme şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav), '...dine ve akla uygun (ma'rûf) hiçbir konuda sana karşı gelmeyecekleri..' (Mümtehine 60/12) ayetini "ölen kimsenin ardından feryat ederek ağlamak" olarak açıkladı.
Bize Ahmed b. Osman b. Hakim el-Evdî, ona Cafer b. Avn, ona Ebu Umeys, ona Ebu Sahra, ona da Abdurrahman b. Yezid ve Ebu Bürde (r.anhüma) şöyle rivayet etmişlerdir: Ebu Musa'nın hastalığı ağırlaşınca karısı Ümmü Abdullah ağlayarak feryat etmeye başladı, (Ebu Musa) ayılıp kendisine gelince karısına şöyle dedi: 'Rasulullah'ın (sav) kendilerinden uzak olduğu kimselerden benim de uzak olduğumu bilmiyor musun? Ebu Musa karısına, Rasulullah'ın (sav), "(Musibete uğradığında) saçını başını yolandan, bağırıp çağırandan ve üstünü başını yırtandan uzağım" dediğini anlatırdı.