4852 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe [b. Said], Hennâd [b. Serî], Ebu Küreyb [Muhammed b. Alâ, Ahmed b. Menî, Mahmud b. Ğaylan, Ebu Ammar Huseyin b Hureys, onlara Vekî [b. Cerrah], ona A’meş [Süleyman b. Mihran], ona Habib b. Ebu Sabit, ona Urve [b. Zübeyr], ona da Aişe şöyle rivayet etti: "'Rasulullah (sav) bazı hanımlarını öper ve abdest almadan namaza çıkardı.' Urve der ki: 'Aişe’ye O hanım sende başkası değildir, dedim, o da güldü.'" Ebu İsa [Tirmizî] der ki: 'sahabe ve tabiundan bir çok alimden benzer rivayetler gelmiştir. Süfyan es-Sevrî ve Küfeliler kişinin karısını öpmesinden dolayı abdest alması gerekmeyeceği görüşündedirler. Malik b. Enes, Evzâî, Şâfiî, Ahmed ve İshak, kişinin karısını öpmesinden dolayı abdest alması gerektiğini söylemişlerdir. sahabe ve tabiundan bir çok alimin görüşü de bu doğrultudadır. bizim arkadaşlarımız [Malik ve diğerleri] senedindeki bir kusurdan dolayı sahih kabul etmedikleri için Hz. Aişe’nin Rasulullah’tan (sav) rivayet ettiği bu hadisi terk etmişlerdir. Bana Ebu Bekir Attar el-Basrî, ona da Ali b. Medînî şöyle demiştir: 'Yahya b. Said el-Kattân bu hadisi zayıf bulmuş ve hiç hükmünde olduğunu söylemiştir.' Muhammed b. İsmail [Buhârî] bu hadisi çok zayıf görmüş ve 'Habib b. Ebu Sabit, Urve’den bir şey işitmemiştir' demiştir. İbrahim Teymî, Aişe’den, Rasulullah’ın (sav) kendisini öptüğünü ve abdest almadığını, nakletmiştir. Bu hadis de sahih değildir. Çünkü İbrahim Teymî’nin Ayşe’den hadis işittiğini bilmiyoruz. Bu konuda Rasulullah’tan (sav) sahih bir hadis rivayet edilmemiştir. ________________________________________
Açıklama: Tabakat kaynakları Habib b. Ebu Sabit'in Urve b. Zubeyr'den hadis işitmediğini ve bu hadisi Urve b. el-Müzenî'den rivayet etmiş olabileceğini ifade etmişlerdir. (Mizzî, Tehzîbu'l-Kemâl, Beyrut, 1400/1980, 20:41)
Bize Cafer b. Muhammed b. İmrân es-Sa'lebî el-Kûfî, ona Zeyd b. Hubâb, ona Muaviye b. Salih, ona Rabîa b. Yezîd ed-Dımaşkî, ona Ebû İdris el-Havlânî ile Ebû Osman, onlara da Ömer b. el-Hattâb (ra) Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivâyet etti: “Her kim abdestini güzelce alır ve sonunda; 'Eşhedü en lâ ilahe illallahu vahdehû la şerîke leh ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve rasûluhu. Allahümec'alnî minettevvâbîne vec'alnî minel mutetahhirîn' (Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilâh yoktur, O tektir, eşi-ortağı yoktur. Yine şehadet ederim ki Muhammed O'nun kulu ve rasûlüdür. Allah'ım, beni tövbe edenlerden ve temizlenenlerden eyle!) derse, kendisine cennetin sekiz kapısı birden açılır ve dilediği kapıdan içeri girer." Ebû İsa: Bu konuda Enes ve Ukbe b. Âmir’den de rivâyet vardır. Ebû İsa: Hz. Ömer’in bu hadisine Zeyd b. Hubâb tarafından karşı çıkılmıştır. Abdullah b. Salih ve daha başkaları bu hadisi Muaviye b. Salih, Rabîa b. Yezîd, Ebû İdris, Ukbe b. Âmir, Hz. Ömer; ayrıca Rabîa, Ebû Osman, Cübeyr b. Nüfeyr ve Hz. Ömer tarîkıyla da rivâyet etmişlerdir. Bu hadisin senedinde karışıklık vardır. Bu konuda Rasûlullah'dan (sav) sahih olarak fazla bir şey rivâyet edilmemiştir. Muhammed ve Ebû İdris, Hz. Ömer’den hiçbir şey işitmemiştir.
Açıklama: Rivayet munkatıdır. Ebu İdris ile Hz. Ömer arasında inkıta vardır.
Bize Hennâd (b. Seri et-Temîmî), ona Abde b. Süleyman, ona Ubeydullah b. Ömer, ona Muhammed b. Yahya b. Habbân, ona da amcası (Vâsi' b. Habbân el-Ensârî), İbn Ömer'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Bir gün Hafsa'nın evinin damına çıkmıştım. Rasulullah'ı (sav) Şam'a doğru dönmüş, kıbleyi de arkasına almış bir halde tuvalet ihtiyacını giderirken gördüm." [Ebu İsa (Tirmizî): 'Bu, hasen-sahih bir hadistir.' demiştir.]
Bize Ebu Küreyb [Muhammed b. Alâ], ona Abde b. Süleyman, ona Muhammed b. Amr, ona Ebu Seleme [b. Abdurrahman], ona da Ebu Hureyre Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu aktarmıştır: "Eğer ümmetime zorluk verecek olmasaydım her namaz için misvak kullanmalarını emrederdim." Ebu İsa [Tirmizî] dedi ki: Bu hadis Muhammed b. İshak, Muhammed b. İbrahim, Ebu Seleme, Zeyd b. Halid isnadıyla da rivayet edilmiştir. Ebu Seleme'nin, Ebu Hüreyre ve Zeyd b. Halid'den rivayeti bana göre daha sahihtir. Bu hadis başka yollarla da Ebu Hüreyre'den rivayet edilmiştir. Ebu Hureyre'nin hadisinin birçok birçok yönden rivayet edilmesi bu hadisi sahih hale getirmiştir. Muhammed b. İsmail [Buhârî]'nin söylediğine göre Ebu Seleme'nin, Zeyd b. Halid'den olan rivayeti daha sahihtir. Ebu İsa [Tirmizî] dedi ki: Bu konuda Ebu Bekir es-Sıddîk, Ali, Aişe, İbn Abbas, Huzeyfe, Zeyd b. Halid, Enes, Abdullah b. Amr, İbn Ömer, Ümmü Habibe, Ebu Ümâme, Ebu Eyyüb, Temam b. Abbas, Abdullah b. Hanzala, Ümmü Seleme, Vâsile b. Eska' ve Ebu Musa'dan da hadis rivayet edilmiştir.
Bize Ebu Velid Dımeşkî, ona Velid b. Müslim, ona Sevr b. Yezid, ona Reca b. Hayve, ona da Muğire’nin kâtibi (Ebu Said Verrâd es-Sakafî), Muğire b. Şu’be’nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) mestin hem üstünü hem de altını mesh etmiştir." [Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Peygamber’in (sav) ashabının, tabiunun ve onlardan sonra gelen fıkıh alimlerinin çoğunun görüşü bu doğrultudadır. Malik, Şafiî ve İshâk da böyle görüş beyan etmişlerdir. Bu, illetli (gizli kusuru olan) bir hadistir. Hadisi Velid b. Müslim’den başka hiç kimse Sevr b. Yezîd’den rivayet etmemiştir. Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Ebu Zür’a'ya ve Muhammed b. İsmail’e (Buharî) bu hadisin durumunu sordum. Bana 'Sahih değildir' dediler. Çünkü İbn’ül Mübarek bu hadisi Sevr'den, Reca b. Hayve vasıtasıyla nakletmiştir. Reca ise: 'Muğîre’nin katibinden bana rivayet edildi' diyerek, (sahabe olan) Muğire b. Şu'be'nin adını zikretmeden, mürsel olarak (direk Hz. Peygamber'den) nakilde bulunmuştur.]
Bize Ali b. Hucr, ona Abdurrahman b. Ebu Zinad, ona babası (Abdullah b. Zekvan), ona da Urve b. Zübeyr, Muğira b. Şu’be’nin şöyle dediğini rivayet etti: “Rasulullah’ı (sav) mestlerinin üst yüzüne mesh ederken gördüm.” [Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Muğîre’nin bu hadisi hasendir. Bu hadis, Abdurrahman b. Ebu Zinad, ona babası (Abdullah b. Zekvan), ona Urve, ona da Muğîre isnadıyla rivayet edilmiştir. Hadisi Urve vasıtasıyla Muğîre’den rivayet eden raviler arasında, 'Mestlerinin üst yüzüne' lafzını Abdurrahman’dan başka aktaranı başka bir kimse bilmiyoruz. Bir çok alimin görüşü bu hadis doğrultusundadır. Süfyan es-Sevrî ve Ahmed’in görüşü de böyledir. Muhammed (Buharî): 'Mâlik b. Enes, Abdurrahman b. Ebu Zinad’ın zayıf olduğuna dikkat çekerdi' demiştir.]
Bize Kuteybe (b. Said Cemil b. Tarif), Hennad ve Mahmud b. Ğaylan, onlara Veki (b. Cerrah), ona Süfyan (es-Sevrî); (T) Bize Muhammed b. Beşşar, ona Abdurrahman b. Mehdi, ona Süfyan, ona Abdullah b. Muhammed b. Akil, ona Muhammed b. Hanefiyye, ona da Ali (b. Ebu Talib)'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Namazın anahtarı temizliktir. Namazda yapılması haram olan şeyler tekbir [ile başlar] selam ile bu haramlar helal hale gelir." Ebu İsa [et-Tirmizî] şöyle demiştir: "Bu hadis bu konuya ilgili en sahih ve en hasen hadistir. Abdullah b. Muhammed b. Akil "saduk" bir ravidir. İlim ehlinden bazıları onun hıfzıyla ilgili olumsuz değerlendirmelerde bulunmuşlardır." Yine Ebu İsa [et-Tirmizî] şöyle demiştir: "Muhammed b. İsmail'i Ahmed b. Hanbel, İshak b. İbrahim ve Humeydi'nin Abdullah b. Muhammed b. Akil'in hadisiyle ihticac ettiklerini söylerken işittim. Muhammed [el-Buharî], Abdullah b. Muhammed b. Akil'in "mukaribü'l-hadis" olduğunu söylemiştir. Ebu İsa [et-Tirmizî] bu konuda Cabir ve Ebu Said'in rivayet ettiği hadislerin de bulunduğunu belirtmiştir.
Açıklama: "Mukâribü'l-hadîs", rivayet ettiği hadisler sika ravilerin rivayet ettiği hadislere yakın olan ravileri ifade etmek için kullanılan bir kavramdır. Bu kavramın cerh mi yoksa ta'dil mi ifade ettiği tartışılmış olmakla birlikte genel kabul ta'dil için kullanıldığı yönündedir. Bk. el-Irâkî, et-Takyîd ve'l-îzâh, s. 137-138.
Bize Said b. Abdurrahman el-Mahzûmî, ona Süfayn b. Uyeyne (el-Hilâlî), ona (Ebu Bekir Muhammed b. Şihab) ez-Zührî, ona (Ebu Muhammed) Ata b. Yezid el-Leysî, ona da Ebu Eyyub el-Ensarî'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Tuvalete gittiğinizde ne küçük ne de büyük tuvalet ihtiyacınızı giderirken kıbleye dönmeyiniz. Fakat doğu ya da batıya dönünüz." [Ebû Eyyüb (ra) dedi ki: “Şam'a gittiğimizde tuvaletlerin kıbleye doğru inşa edildiğini gördük. Artık kıbleden farklı tarafa yönümüzü çeviriyor ve Allah'tan af diliyorduk."] [Ebu İsa (Tirmizi) şöyle dedi: Bu konuda Abdullah b. el-Haris b. Cez’i ez-Zübeydî, Ma’kıl b. Ebi’l-Heysem –Ma’kıl b. Ebu Ma’kıl da denir-, Ebu Ümâme, Ebu Hureyre ve Sehl b. Huneyf’den hadis rivayet edilmiştir.] [Ebu İsa (Tirmizi): Ebu Eyyüb (ra) hadisi, bu konudaki en hasen ve en sahih rivayettir. Ebu Eyyüb’ün ismi, Hâlid b. Zeyd’dir. Zührî’nin ismi ise Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Şihâb ez-Zührî, künyesi de Ebû Bekir’dir' dedi.] [Ebu’l-Velid el-Mekkî, Ebu Abdullah Muhammed b. İdris eş-Şâfiî’nin şöyle söylediğini rivayet etti: Allah Rasûlü’nün (sav) ‘Ne küçük ne de büyük tuvalet ihtiyacınızı giderirken kıble yönüne dönmeyiniz.’ sözü ile sadece açık alanlar kastedilmiştir. Bu maksatla inşa edilen tuvaletlerde ise kıbleye dönmeye ruhsat verilmiştir. İshâk b. İbrahim de bu şekilde söylemiştir.] [Ahmed b. Hanbel (ra) ise şöyle demektedir: "Rasûlullah’ın (sav) vermiş olduğu ruhsat, küçük veya büyük tuvalet esnasında arka tarafını kıbleye dönmekle ilgilidir. Kıbleye önünü dönmeye gelince kıbleye doğru dönemez." Buna göre o, sanki ne açık alanda ne de kapalı mekânda kıbleye dönülmesini uygun görmemektedir.]
Bize Ebu Recâ Kuteybe (b. Said es-Sakafî) ona Malik b. Enes, ona Muhammed b. Umara, ona da Muhammed b. İbrahim, Abdurahman b. Avf’ın ümmüveledinin (kendisinden çocuk doğuran cariyesinin) şöyle anlattığını rivayet etmiştir: Ümmü Seleme’ye: 'Ben uzun etek giyinen bir kadınım ve pis yerlerde yürüyorum (bunun hükmü nedir)?' diye sordum. Bana : 'Rasulullah'ın (sav) "Pis yerden sonra (üzerinde yürüdüğün) temiz yerler, o eteği temizler" buyurdu.' cevabını verdi. [Tirmizî şöyle demiştir: Bu konuda Abdullah b. Mes’ûd’dan da rivayet vardır. O şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) ile birlikte olurduk. Pis yerlere basmaktan dolayı ayaklarımızı yıkamazdık." Ebu İsa (Tirmizî) şöyle demiştir: Birden fazla (birçok) âlimin görüşü bu şekildedir. Onlar: 'Bir kimse pis bir yere bastığında ayağını yıkaması gerekmez. Ancak (bastığı yerdeki) pislik yaş olursa bulaşan kısım yıkanır.' demişlerdir. Tirmizî şöyle demiştir: Abdullah b. Mübarek bu hadisi, Malik b. Enes, ona Muhammed b. Umara, ona Muhammed b. İbrahim, ona Abdurrahman b. Avf’ın oğlu Hud'un ümmü veledi, ona da Ümmü Seleme'nin rivayetiyle nakletmiştir. Ancak burada bir yanılgı vardır. Zira Abdurrahman b. Avf’ın Hud adında oğlu yoktur. Bu rivayet, Abdurrahmaan b Avf’ın oğlu İbrahim'in ümmüveledi vasıtasıyla Ümmü Seleme'den rivayet edilmiştir. Sahih olan da budur.]