10613 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona Zeyd b. Eslem, ona İyâz b. Abdullah b. Sa'd b. Ebu Serh el-Âmirî, ona da Ebu Saîd el-Hudrî (ra) şöyle demiştir: Biz fıtır sadakası olarak bi sa' miktarı (3,264 kg. civarı) yiyecek (buğday) veya arpa veya kuru hurma veya kurutulmuş yoğurt veya kuru üzüm verirdik.
Açıklama: Hadisin metnindeki "yiyecek" diye çevirdiğimiz "ta'âm" sözcüğünün ne anlama geldiğine dair çeşitli görüşler kaydedilmektedir. Hattâbî, kayıt konulmaksızın kullanıldığında ta'âm sözcüğünün "buğday" anlamına geldiğini ifade etmiştir. Ancak İbnü'l-Münzir bu yorumu benimsememiş, hadisin başka bir tarikindeki "bizim ta'âmımız/yiyeceğimiz arpa, kuru üzüm, kurutulmuş yoğurt ve kuru hurma idi" ek bilgisine dayanarak ta'âmın buğdaya indirgenemeyeceğini vurgulamıştır.
Bize Müsedded, ona Yahya, ona Şu'be, ona Katâde, ona da Enes (ra) şöyle söylemiştir: Urayne kabilesinden bir grup, mide ağrısına tutulduklarından dolayı Medine'de kalmak istemediler. Hz. Peygamber de (sav) onların zekat develerinin bulunduğu yere gitmelerine, develerin sütlerinden ve bevillerinden içmelerine izin verdi. (Gittiler, iyileşince de) oradaki çobanı öldürüp develeri çaldılar. Bu olay Medine'ye ulaşınca, Hz. Peygamber (sav) onları yakalaması için bir müfreze gönderdi. Müfreze onları yakalayıp Medine'ye getirdiğinde Hz. Peygamber (sav) bunların ellerini ve ayaklarını kestirdi, gözlerini oydurdu ve Harre taşlığına atıldılar. Ölünceye kadar da orada taşları kemirdiler. Enes'ten bu hadisi rivayet etmede Ebu Kilâbe, Humeyd ve Sabit el-Bunânî, Katade'ye mütâbaat etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Abdullah b. Zeyd arasında inkita vardır.
Bize Müsedded, ona Yahya, ona Şu'be, ona Katâde, ona da Enes (ra) şöyle söylemiştir: Urayne kabilesinden bir grup, mide ağrısına tutulduklarından dolayı Medine'de kalmak istemediler. Hz. Peygamber de (sav) onların zekat develerinin bulunduğu yere gitmelerine, develerin sütlerinden ve bevillerinden içmelerine izin verdi. (Gittiler, iyileşince de) oradaki çobanı öldürüp develeri çaldılar. Bu olay Medine'ye ulaşınca, Hz. Peygamber (sav) onları yakalaması için bir müfreze gönderdi. Müfreze onları yakalayıp Medine'ye getirdiğinde Hz. Peygamber (sav) bunların ellerini ve ayaklarını kestirdi, gözlerini oydurdu ve Harre taşlığına atıldılar. Ölünceye kadar da orada taşları kemirdiler. Enes'ten bu hadisi rivayet etmede Ebu Kilâbe, Humeyd ve Sabit el-Bunânî, Katade'ye mütâbaat etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Humeyd b. Ebu Humeyd arasında inkita vardır.
Bize Müsedded, ona Yahya, ona Şu'be, ona Katâde, ona da Enes (ra) şöyle söylemiştir: Urayne kabilesinden bir grup, mide ağrısına tutulduklarından dolayı Medine'de kalmak istemediler. Hz. Peygamber de (sav) onların zekat develerinin bulunduğu yere gitmelerine, develerin sütlerinden ve bevillerinden içmelerine izin verdi. (Gittiler, iyileşince de) oradaki çobanı öldürüp develeri çaldılar. Bu olay Medine'ye ulaşınca, Hz. Peygamber (sav) onları yakalaması için bir müfreze gönderdi. Müfreze onları yakalayıp Medine'ye getirdiğinde Hz. Peygamber (sav) bunların ellerini ve ayaklarını kestirdi, gözlerini oydurdu ve Harre taşlığına atıldılar. Ölünceye kadar da orada taşları kemirdiler. Enes'ten bu hadisi rivayet etmede Ebu Kilâbe, Humeyd ve Sabit el-Bunânî, Katade'ye mütâbaat etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Sabit b. Eslem arasında inkita vardır.
Bize Yahya b. Muhammed b. Seken, ona Muhammed b. Cehdam, ona İsmail b. Cafer, ona Ömer b. Nâfi', ona babası (Nâfi' Mevla İbn Ömer), ona da İbn Ömer (r.anhüma) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) fıtr sadakasını, köle, hür, erkek, kadın, küçük, büyük bütün Müslümanlara, kuru hurma ya da arpadan bir sâ'( yaklaşık 3,264 kg) olarak verilmesini farz kıldı ve insanlar bayram namazına gitmeden önce bu sadakanın verilmiş olmasını emretti.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona Nâfi, ona da İbn Ömer (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: Peygamber (sav) fıtır sadakasını, hür veya köle, erkek veya kadın her Müslümana, kuru hurma veya arpadan bir sa' miktarı (3,264 kg. civarı) olmak üzere farz kıldı.
Bize Adem, ona Hafs b. Meysera, ona Musa b. Ukbe, ona Nâfi, ona da İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav), fıtır sadakasının, insanlar bayram namazına başlamadan önce, verilmesini emretmiştir.
Bize Musa, ona Vüheyb, ona İbn Tavus, ona babası, ona da Ebu Hüreyre'nin (ra) söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Cimri ile cömerdin durumu üzerlerinde demirden zırh bulunan iki adamın durumu gibidir." Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Ebu Zinâd, ona Abdurrahman, ona da Ebu Hüreyre (ra) söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Cimri ile cömerdin durumu üzerlerinde göğsünden köprücük kemiğine kadar demirden bir zırh bulunan iki kişinin durumu gibidir. Cömert kişi infak etmeye başladığında, demir zırh ayak parmakları kapatacak ve ayak izlerini de silecek kadar uzar. Cimri kimseye gelince; o bir şey infak etmek istemediğinde zırhın her bir halkası olduğu yere yapışır. Cimri kimse zırhı genişletmeye çalışsa da zırh genişlemez." Hasan b. Müslim, Tavus'tan iki zırh hadisini nakletmede onun oğluna mütâbaat etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Hasan b. Müslim arasında inkita vardır.
Bize Kabîsa, ona Süfyan, Zeyd b. Eslem, ona da İyaz b. Abdullah, ona da Ebu Saîd el-Hudrî (ra) şöyle rivayet etmiştir: Biz fıtır sadakasını arpadan bir sâ' miktarı (3,264 kg. civarı) yedirirdik (verirdik).
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Leys b. Sa'd arasında inkita vardır.