أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ عَنْ مَالِكٍ عَنْ نَافِعٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ أَنَّ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ رَأَى حُلَّةً فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ لَوِ اشْتَرَيْتَ هَذِهِ فَلَبِسْتَهَا يَوْمَ الْجُمُعَةِ وَلِلْوَفْدِ إِذَا قَدِمُوا عَلَيْكَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنَّمَا يَلْبَسُ هَذِهِ مَنْ لاَ خَلاَقَ لَهُ فِى الآخِرَةِ » . ثُمَّ جَاءَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِثْلُهَا فَأَعْطَى عُمَرَ مِنْهَا حُلَّةً فَقَالَ عُمَرُ يَا رَسُولَ اللَّهِ كَسَوْتَنِيهَا وَقَدْ قُلْتَ فِى حُلَّةِ عُطَارِدٍ مَا قُلْتَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لَمْ أَكْسُكَهَا لِتَلْبَسَهَا » . فَكَسَاهَا عُمَرُ أَخًا لَهُ مُشْرِكًا بِمَكَّةَ .
Bize Kuteybe, ona Malik, ona Nafi, Abdullah b. Ömer’in şöyle anlattığını rivayet etti: Ömer b. Hattab, bir elbise gördü ve “Ey Allah’ın Rasulü! Keşke şu elbiseyi alsanız da Cuma günleri ve yabancı elçiler geldiği zaman giyseniz” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav): “Bunu ancak ahirette nasibi olmayanlar giyer” cevabını verdi. Bir süre sonra Hz. Peygamber'e (sav) buna benzer bir elbise geldi ve onu Ömer’e verdi. Bunun üzerine Ömer “Ey Allah’ın Rasulü! Onu bana giydiriyorsun, ama daha önce Utarid’in elbisesi hakkında neler söylemiştin!” deyince Hz. Peygamber (sav): “Ben onu sana giyesin diye vermedim ki” dedi. Ömer de o elbiseyi henüz Müslüman olmamış bir kardeşine (Hz. Ömer'in Kardeşi Zeyd b. Hattab'ın anne bir -Esmâ binti Vehb- kardeşinin Dimyâtiye göre süt kardeşi Osman b. Hakim'e) giydirdi.
Açıklama: Hz. Ömer'in Kardeşi Zeyd b. Hattab'ın anne bir -Esmâ binti Vehb- kardeşinin Dimyâtiye göre süt kardeşi Osman b. Hakim'e giydirdi bkz. Kastallânî, Ahmed b. Muhammed b. Abdilmelik, İrşadü's-sârî li şerhi sahihi buhârî, (Mısır, Matbaatü'l-kübrâ el-Emiriyye, 1323), 2/163.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
26180, N001383
Hadis:
أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ عَنْ مَالِكٍ عَنْ نَافِعٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ أَنَّ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ رَأَى حُلَّةً فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ لَوِ اشْتَرَيْتَ هَذِهِ فَلَبِسْتَهَا يَوْمَ الْجُمُعَةِ وَلِلْوَفْدِ إِذَا قَدِمُوا عَلَيْكَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنَّمَا يَلْبَسُ هَذِهِ مَنْ لاَ خَلاَقَ لَهُ فِى الآخِرَةِ » . ثُمَّ جَاءَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِثْلُهَا فَأَعْطَى عُمَرَ مِنْهَا حُلَّةً فَقَالَ عُمَرُ يَا رَسُولَ اللَّهِ كَسَوْتَنِيهَا وَقَدْ قُلْتَ فِى حُلَّةِ عُطَارِدٍ مَا قُلْتَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لَمْ أَكْسُكَهَا لِتَلْبَسَهَا » . فَكَسَاهَا عُمَرُ أَخًا لَهُ مُشْرِكًا بِمَكَّةَ .
Tercemesi:
Bize Kuteybe, ona Malik, ona Nafi, Abdullah b. Ömer’in şöyle anlattığını rivayet etti: Ömer b. Hattab, bir elbise gördü ve “Ey Allah’ın Rasulü! Keşke şu elbiseyi alsanız da Cuma günleri ve yabancı elçiler geldiği zaman giyseniz” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav): “Bunu ancak ahirette nasibi olmayanlar giyer” cevabını verdi. Bir süre sonra Hz. Peygamber'e (sav) buna benzer bir elbise geldi ve onu Ömer’e verdi. Bunun üzerine Ömer “Ey Allah’ın Rasulü! Onu bana giydiriyorsun, ama daha önce Utarid’in elbisesi hakkında neler söylemiştin!” deyince Hz. Peygamber (sav): “Ben onu sana giyesin diye vermedim ki” dedi. Ömer de o elbiseyi henüz Müslüman olmamış bir kardeşine (Hz. Ömer'in Kardeşi Zeyd b. Hattab'ın anne bir -Esmâ binti Vehb- kardeşinin Dimyâtiye göre süt kardeşi Osman b. Hakim'e) giydirdi.
Açıklama:
Hz. Ömer'in Kardeşi Zeyd b. Hattab'ın anne bir -Esmâ binti Vehb- kardeşinin Dimyâtiye göre süt kardeşi Osman b. Hakim'e giydirdi bkz. Kastallânî, Ahmed b. Muhammed b. Abdilmelik, İrşadü's-sârî li şerhi sahihi buhârî, (Mısır, Matbaatü'l-kübrâ el-Emiriyye, 1323), 2/163.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Cumua 11, /2178
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
4. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Hediye, hediyeleşmek muhabbeti artırır
KTB, HEDİYELEŞMEK
KTB, LİBAS, GİYİM-KUŞAM
Bize Nasr b. Ali, ona Abdüla'lâ, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Eğar Ebu Abdullah, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Cuma günü melekler mescidin kapılarına oturur ve Cuma namazına gelenleri kaydeder. İmam (hutbe irad etmek üzere minbere) gittiğinde melekler defterleri kapatır." [Ebu Hureyre der ki: Sonra Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurdu:] "Cumaya ilk giden kimse bir deve, sonra giden bir sığır, sonra giden bir koyun kurban etmiş gibi sevap kazanır. Ondan sonra giden bir kaz, ondan sonra giden bir tavuk, ondan sonra giden kimse de bir yumurta (sadaka vermiş gibi) sevap kazanır."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
26185, N001386
Hadis:
أَخْبَرَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِىِّ بْنِ نَصْرٍ عَنْ عَبْدِ الأَعْلَى قَالَ حَدَّثَنَا مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنِ الأَغَرِّ أَبِى عَبْدِ اللَّهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « إِذَا كَانَ يَوْمُ الْجُمُعَةِ قَعَدَتِ الْمَلاَئِكَةُ عَلَى أَبْوَابِ الْمَسْجِدِ فَكَتَبُوا مَنْ جَاءَ إِلَى الْجُمُعَةِ فَإِذَا خَرَجَ الإِمَامُ طَوَتِ الْمَلاَئِكَةُ الصُّحُفَ » . قَالَ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « الْمُهَجِّرُ إِلَى الْجُمُعَةِ كَالْمُهْدِى بَدَنَةً ثُمَّ كَالْمُهْدِى بَقَرَةً ثُمَّ كَالْمُهْدِى شَاةً ثُمَّ كَالْمُهْدِى بَطَّةً ثُمَّ كَالْمُهْدِى دَجَاجَةً ثُمَّ كَالْمُهْدِى بَيْضَةً » .
Tercemesi:
Bize Nasr b. Ali, ona Abdüla'lâ, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Eğar Ebu Abdullah, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Cuma günü melekler mescidin kapılarına oturur ve Cuma namazına gelenleri kaydeder. İmam (hutbe irad etmek üzere minbere) gittiğinde melekler defterleri kapatır." [Ebu Hureyre der ki: Sonra Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurdu:] "Cumaya ilk giden kimse bir deve, sonra giden bir sığır, sonra giden bir koyun kurban etmiş gibi sevap kazanır. Ondan sonra giden bir kaz, ondan sonra giden bir tavuk, ondan sonra giden kimse de bir yumurta (sadaka vermiş gibi) sevap kazanır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Cumua 13, /2178
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Abdullah Selman el-Eğar (Selman)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. Ebu Muhammed Abdula'lâ b. Abdula'lâ el-Kuraşi (Abdula'lâ b. Abdula'lâ b. Muhammed)
6. Sağîr Ebu Amr Nasr b. Ali el-Ezdî (Nasr b. Ali b. Nasr b. Ali b. Sahban b. Übey)
Konular:
Cuma namazı, erken gitmenin fazileti
Cuma namazı, gelenlerin aldığı sevap
KTB, CUMA
KTB, NAMAZ,
Bize Ali b. Hucr, ona Şerik, ona Zübeyd, ona Abdurrahman b. Ebu Leyla, ona da Ömer şöyle demiştir:
Cuma namazı iki rekâttır, ramazan bayramı namazı iki rekâttır, kurban bayramı namazı iki rekâttır, yolculuk namazı da Muhammed’in (sav) dili üzere kısaltmak söz konusu olmaksızın tam olarak iki rekâttır.
[Ebu Abdurrahman (Nesaî) der ki: Abdurrahman b. Ebu Leyla, Ömer’den hadis dinlememiştir.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
26238, N001421
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَلِىُّ بْنُ حُجْرٍ قَالَ حَدَّثَنَا شَرِيكٌ عَنْ زُبَيْدٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِى لَيْلَى قَالَ قَالَ عُمَرُ صَلاَةُ الْجُمُعَةِ رَكْعَتَانِ وَصَلاَةُ الْفِطْرِ رَكْعَتَانِ وَصَلاَةُ الأَضْحَى رَكْعَتَانِ وَصَلاَةُ السَّفَرِ رَكْعَتَانِ تَمَامٌ غَيْرُ قَصْرٍ عَلَى لِسَانِ مُحَمَّدٍ صلى الله عليه وسلم . قَالَ أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ أَبِى لَيْلَى لَمْ يَسْمَعْ مِنْ عُمَرَ .
Tercemesi:
Bize Ali b. Hucr, ona Şerik, ona Zübeyd, ona Abdurrahman b. Ebu Leyla, ona da Ömer şöyle demiştir:
Cuma namazı iki rekâttır, ramazan bayramı namazı iki rekâttır, kurban bayramı namazı iki rekâttır, yolculuk namazı da Muhammed’in (sav) dili üzere kısaltmak söz konusu olmaksızın tam olarak iki rekâttır.
[Ebu Abdurrahman (Nesaî) der ki: Abdurrahman b. Ebu Leyla, Ömer’den hadis dinlememiştir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Cumua 37, /2181
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. Ebu İsa Abdurrahman b. Ebu Leyla el-Ensarî (Abdurrahman b. Yesar b. Bilal b. Büleyl b. Uhayha)
3. Ebu Abdurrahman Zübeyd b. Haris el-Yâmî (Zübeyd b. Haris b. Abdulkerim b. Amr b. Ka'b)
4. Ebu Abdullah Şerik b. Abdullah el-Kâdî (Şerik b. Abdullah b. Haris b. Evs b. Haris)
5. Ebu Hasan Ali b. Hucr es-Sa'dî (Ali b. Hucr b. İyas b. Mukatil)
Konular:
Bayram, bayram namazı
Cuma Namazı, Cuma namazı
KTB, CUMA
KTB, NAMAZ,
Namaz, seferde kılmak, cemaatle yetişmiş olmak vs
Öneri Formu
Hadis Id, No:
26148, N001373
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ سُلَيْمَانَ قَالَ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ قَالَ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ قُدَامَةَ بْنِ وَبَرَةَ عَنْ سَمُرَةَ بْنِ جُنْدُبٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « مَنْ تَرَكَ الْجُمُعَةَ مِنْ غَيْرِ عُذْرٍ فَلْيَتَصَدَّقْ بِدِينَارٍ فَإِنْ لَمْ يَجِدْ فَبِنِصْفِ دِينَارٍ ».
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Süleyman, ona Yezid b. Harun, ona Hemmam (b. Yahya), ona Katade (b. Diame), ona Kudâme b. Vebere, ona da Semüra b. Cündüb'ün rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Kim [dinen geçerli] bir özrü bulunmaksızın cuma namazını terk ederse bir dinar sadaka versin. Onu bulamazsa yarım dinar sadaka versin."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Cumua 3, /2177
Senetler:
1. Ebu Saîd Semüra b. Cündüb el-Fezârî (Semüra b. Cündüb b. Hilal b. Haric b. Mürre b. Hazn)
2. Kudâme b. Vebere el-Uceyfî (Kudâme b. Vebere)
3. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
4. Ebu Abdullah Hemmâm b. Yahya el-Avzî (Hemmâm b. Yahya b. Dinar)
5. Ebu Halid Yezid b. Harun el-Vasitî (Yezid b. Harun b. Zâzî b. Sabit)
6. Ahmed b. Süleyman er-Ruhâvî (Ahmed b. Süleyman b. Abdülmelik b. Ebu Şeybe b. Yezid b. Lâî)
Konular:
Cuma namazı, kılma ve kıldırma şartları
Cuma namazı, terkedenin akibeti
KTB, CUMA
Öneri Formu
Hadis Id, No:
26189, N001389
Hadis:
أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ عَنْ مَالِكٍ عَنْ سُمَىٍّ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « مَنِ اغْتَسَلَ يَوْمَ الْجُمُعَةِ غُسْلَ الْجَنَابَةِ ثُمَّ رَاحَ فَكَأَنَّمَا قَرَّبَ بَدَنَةً وَمَنْ رَاحَ فِى السَّاعَةِ الثَّانِيَةِ فَكَأَنَّمَا قَرَّبَ بَقَرَةً وَمَنْ رَاحَ فِى السَّاعَةِ الثَّالِثَةِ فَكَأَنَّمَا قَرَّبَ كَبْشًا وَمَنْ رَاحَ فِى السَّاعَةِ الرَّابِعَةِ فَكَأَنَّمَا قَرَّبَ دَجَاجَةً وَمَنْ رَاحَ فِى السَّاعَةِ الْخَامِسَةِ فَكَأَنَّمَا قَرَّبَ بَيْضَةً فَإِذَا خَرَجَ الإِمَامُ حَضَرَتِ الْمَلاَئِكَةُ يَسْتَمِعُونَ الذِّكْرَ » .
Tercemesi:
Bize Kuteybe (b. Saîd b. Cemiil b. Tarif), ona Malik, Sümey (el-Kuraşî), ona Ebu Salih (es-Semman), ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Cuma günü gusül abdesti alıp (erkenden) Cuma namazına giden kimse (etini ihtiyaç sahiplerine dağıtmak üzere) bir deve kurban etmiş gibi, ondan biraz sonra gelen kimse bir inek kurban etmiş gibi, ondan biraz sonra gelen kimse bir koç kurban etmiş gibi, ondan biraz sonra gelen kimse bir tavuk kurban etmiş gibi, ondan biraz sonra gelen kimse de bir yumurtayı (ihtiyaç sahibi birine) vermiş gibi (sevap kazanır.) (Mescidin kapısında namaza gelenleri kaydetmekte olan melekler) imam minbere çıktığında hutbeyi dinlemek üzere mescide girer. "
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Cumua 14, /2179
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Sümey el-Kuraşi (Sümey)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Cuma namazı, erken gitmenin fazileti
Cuma namazı, gelenlerin aldığı sevap
Cuma namazı, sünneti
KTB, CUMA
KTB, NAMAZ,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
26240, N001423
Hadis:
أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى قَالَ حَدَّثَنَا خَالِدٌ عَنْ شُعْبَةَ قَالَ أَخْبَرَنِى مَعْبَدُ بْنُ خَالِدٍ عَنْ زَيْدِ بْنِ عُقْبَةَ عَنْ سَمُرَةَ قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقْرَأُ فِى صَلاَةِ الْجُمُعَةِ بِـ ( سَبِّحِ اسْمَ رَبِّكَ الأَعْلَى ) وَ ( هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ الْغَاشِيَةِ ) .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Abdüla'la, ona Halid (b. Haris b. Selim b. Süleyman), ona Şu'be (b. Haccac el-Atekî), ona Mabed b. Halid (b. Rabî'a b. Mürid), ona Zeyd b. Ukbe, ona da Semure (b. Cündüb b. Hilal b. Haric b. Mürre b. Hazn)'ın rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) Cuma namazında A'lâ ve Ğâşiye surelerini okurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Cumua 39, /2181
Senetler:
1. Ebu Saîd Semüra b. Cündüb el-Fezârî (Semüra b. Cündüb b. Hilal b. Haric b. Mürre b. Hazn)
2. Zeyd b. Ukbe el-Fezari (Zeyd b. Ukbe)
3. Ebu Kasım Ma'bed b. Halid el-Cedelî (Ma'bed b. Halid b. Rabî'a b. Mürid)
4. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
5. Halid b. Haris el-Hüceymî (Halid b. Haris b. Selim b. Süleyman)
6. Muhammed b. Abdüla'la el-Kaysî (Muhammed b. Abdüla'la)
Konular:
Cuma Namazı, cuma namazında hangi sureler okunur
Cuma namazı, Hz. Peygamber'in okuduğu sureler
KTB, CUMA
أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ عَنْ مَالِكٍ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كَانَ لاَ يُصَلِّى بَعْدَ الْجُمُعَةِ حَتَّى يَنْصَرِفَ فَيُصَلِّىَ رَكْعَتَيْنِ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
26246, N001428
Hadis:
أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ عَنْ مَالِكٍ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم كَانَ لاَ يُصَلِّى بَعْدَ الْجُمُعَةِ حَتَّى يَنْصَرِفَ فَيُصَلِّىَ رَكْعَتَيْنِ .
Tercemesi:
Bize Kuteybe (b. Saîd b. Cemil b. Tarif), ona Malik, ona (Ebu Abdullah) Nafi', ona da (Abdullah) b. Ömer'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) Cuma namazının (farzından) sonra mescidden ayrılıncaya kadar her hangi bir namaz kılmaz (evine vardığında) iki rekat namaz kılardı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Cumua 43, /2181
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
4. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Cuma Namazı, Cumadan önce ve sonra kılınacak namaz
Cuma namazı, sünneti
KTB, CUMA
أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ وَمُحَمَّدُ بْنُ مَنْصُورٍ - وَاللَّفْظُ لَهُ - عَنْ سُفْيَانَ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « مَنْ أَدْرَكَ مِنْ صَلاَةِ الْجُمُعَةِ رَكْعَةً فَقَدْ أَدْرَكَ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
277380, N001426-2
Hadis:
أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ وَمُحَمَّدُ بْنُ مَنْصُورٍ - وَاللَّفْظُ لَهُ - عَنْ سُفْيَانَ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « مَنْ أَدْرَكَ مِنْ صَلاَةِ الْجُمُعَةِ رَكْعَةً فَقَدْ أَدْرَكَ » .
Tercemesi:
Bize Kuteybe (b. Said b. CCemil b. Tarif) ve Muhammed b. Mansur -Haidisn lafzı Muhammed b. Mansur'a aittir.-, onlara Süfyan (b. Uyeyne b. Meymun), ona Ebu Seleme (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf), ona da Ebu .hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Cuma namazının bir rekatına yetişen kimse namaza yetişmiş sayılır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Cumua 41, /2181
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Cuma namazı, bir rekatına yetişen
KTB, CUMA
KTB, NAMAZ,
Bize Kuteybe, ona Bekir b. Mudar, ona İbn Hâd, ona Muhammed b. İbrahim, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir:
"Tûr'a gitmiştim. Ka'b da oradaydı, orada onunla tam bir gün boyunca kaldık, ben ona Rasulullah'ın (sav) hadislerinden anlatıyordum, o da bana Tevrat'tan bahsediyordu. Ona Peygamber'in (sav) 'Üzerine güneşin doğduğu en hayırlı gün Cuma günüdür. O gün Âdem yaratıldı, o gün cennetten indirildi, o gün tevbesi kabul edildi, o gün vefat etti ve kıyamet o gün kopacaktır. Cuma günü, Ademoğlu hariç, bütün canlılar şafak vaktinden güneş doğuncaya kadar, acaba kıyamet kopacak mı diye tedirginlikle beklerler. O günde öyle bir saat vardır ki, Müslüman bir kul o vakitte namaz kılar halde Allah’tan bir şey isterse, Allah ona mutlaka verir' buyurduğunu da söyledim. Kâ'b 'Bu, her yıl bir gündür' dedi. Ben de 'Hayır, her Cuma’dır' dedim. Bunun üzerine Kâ'b Tevrat’ı okudu ve 'Rasulullah doğru söylemiş, (bu her Cuma’dır)' dedi."
"Sonra çıktım, (yolda) Basra b. Ebu Basra el-Gıfârî’ye rastladım, bana 'Nereden geliyorsun?' diye sordu, ben de 'Tûr’dan' dedim. Bana 'Eğer oraya gitmeden önce sana yetişseydim, gitmezdin. Zira ben Rasulullah'ı (sav) işittim 'Sadece şu üç mescide yolculuk yapılır: Mescid-i Harâm, benim şu mescidim ve Beytülmakdis mescidi' buyuruyordu' dedi. Sonra Abdullah b. Selam'la karşılaştım, ona 'Keşke beni Tur'da görseydin, Ka'b'a rastladım. Ben ona Peygamber'in (sav) hadislerinden bahsediyordum, o da bana Tevrat'tan bahsediyordu, orada bir gün beraberce kaldık. Ona Rasulullah'ın (sav) 'Üzerine güneşin doğduğu en hayırlı gün Cuma günüdür. O gün Âdem yaratıldı, o gün cennetten indirildi, o gün tevbesi kabul edildi, o gün vefat etti ve kıyamet o gün kopacaktır. Ademoğlu hariç, bütün canlılar şafak vaktinden güneş doğuncaya kadar, acaba kıyamet kopacak mı diye tedirginlikle beklerler. O günde öyle bir saat vardır ki, Müslüman bir kul o vakitte namaz kılar halde Allah’tan bir şey isterse, Allah ona mutlaka verir' buyurduğunu da söyledim. Ka'b, itiraz edip, 'O senede bir gündür' dedi. Abdullah b. Selam 'Ka'b yalan söylemiş' dedi. Ben de ona şöyle dedim: Sonra Ka'b Tevrat'ı okudu ve 'Rasulullah (sav) doğru söylemiş, o saat her cumada imiş' dedi. O zaman Abdullah 'Ka'b doğru söylemiş, o saati ben biliyorum' dedi. 'Kardeşim, onu bana da söyle' dedim. 'O, Cuma günü güneş batmadan önceki son saattir' dedi. Ben de ona 'Rasulullah'ın (sav) 'Mümin o saatte namaz da iken bir şey isterse onun istediği verilir' dediğini duymadın mı? Halbuki o saatte namaz kılınmaz' dedim. O da cevaben 'Sen Rasulullah'ın (sav) 'Kim namaz kılar da kıldığı yerden ayrılmadan, oturduğu yerde diğer namazı beklerse, o kimse namaz da imiş gibi sayılır' dediğini duymadın mı?' dedi. Ben de 'Evet duydum' dedim. 'İşte o saat benim dediğim saattir' dedi."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
26251, N001431
Hadis:
أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ قَالَ حَدَّثَنَا بَكْرٌ - يَعْنِى ابْنَ مُضَرَ - عَنِ ابْنِ الْهَادِ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ أَتَيْتُ الطُّورَ فَوَجَدْتُ ثَمَّ كَعْبًا فَمَكَثْتُ أَنَا وَهُوَ يَوْمًا أُحَدِّثُهُ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَيُحَدِّثُنِى عَنِ التَّوْرَاةِ فَقُلْتُ لَهُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « خَيْرُ يَوْمٍ طَلَعَتْ فِيهِ الشَّمْسُ يَوْمُ الْجُمُعَةِ فِيهِ خُلِقَ آدَمُ وَفِيهِ أُهْبِطَ وَفِيهِ تِيبَ عَلَيْهِ وَفِيهِ قُبِضَ وَفِيهِ تَقُومُ السَّاعَةُ مَا عَلَى الأَرْضِ مِنْ دَابَّةٍ إِلاَّ وَهِىَ تُصْبِحُ يَوْمَ الْجُمُعَةِ مُصِيخَةً حَتَّى تَطْلُعَ الشَّمْسُ شَفَقًا مِنَ السَّاعَةِ إِلاَّ ابْنَ آدَمَ وَفِيهِ سَاعَةٌ لاَ يُصَادِفُهَا مُؤْمِنٌ وَهُوَ فِى الصَّلاَةِ يَسْأَلُ اللَّهَ فِيهَا شَيْئًا إِلاَّ أَعْطَاهُ إِيَّاهُ » . فَقَالَ كَعْبٌ ذَلِكَ يَوْمٌ فِى كُلِّ سَنَةٍ . فَقُلْتُ بَلْ هِىَ فِى كُلِّ جُمُعَةٍ . فَقَرَأَ كَعْبٌ التَّوْرَاةَ ثُمَّ قَالَ صَدَقَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم هُوَ فِى كُلِّ جُمُعَةٍ . فَخَرَجْتُ فَلَقِيتُ بَصْرَةَ بْنَ أَبِى بَصْرَةَ الْغِفَارِىَّ فَقَالَ مِنْ أَيْنَ جِئْتَ قُلْتُ مِنَ الطُّورِ . قَالَ لَوْ لَقِيتُكَ مِنْ قَبْلِ أَنْ تَأْتِيَهُ لَمْ تَأْتِهِ . قُلْتُ لَهُ وَلِمَ قَالَ إِنِّى سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « لاَ تُعْمَلُ الْمَطِىُّ إِلاَّ إِلَى ثَلاَثَةِ مَسَاجِدَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَمَسْجِدِى وَمَسْجِدِ بَيْتِ الْمَقْدِسِ » . فَلَقِيتُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ سَلاَمٍ فَقُلْتُ لَوْ رَأَيْتَنِى خَرَجْتُ إِلَى الطُّورِ فَلَقِيتُ كَعْبًا فَمَكَثْتُ أَنَا وَهُوَ يَوْمًا أُحَدِّثُهُ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَيُحَدِّثُنِى عَنِ التَّوْرَاةِ فَقُلْتُ لَهُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « خَيْرُ يَوْمٍ طَلَعَتْ فِيهِ الشَّمْسُ يَوْمُ الْجُمُعَةِ فِيهِ خُلِقَ آدَمُ وَفِيهِ أُهْبِطَ وَفِيهِ تِيبَ عَلَيْهِ وَفِيهِ قُبِضَ وَفِيهِ تَقُومُ السَّاعَةُ مَا عَلَى الأَرْضِ مِنْ دَابَّةٍ إِلاَّ وَهِىَ تُصْبِحُ يَوْمَ الْجُمُعَةِ مُصِيخَةً حَتَّى تَطْلُعَ الشَّمْسُ شَفَقًا مِنَ السَّاعَةِ إِلاَّ ابْنَ آدَمَ وَفِيهِ سَاعَةٌ لاَ يُصَادِفُهَا عَبْدٌ مُؤْمِنٌ وَهُوَ فِى الصَّلاَةِ يَسْأَلُ اللَّهَ شَيْئًا إِلاَّ أَعْطَاهُ إِيَّاهُ » . قَالَ كَعْبٌ ذَلِكَ يَوْمٌ فِى كُلِّ سَنَةٍ . فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَلاَمٍ كَذَبَ كَعْبٌ . قُلْتُ ثُمَّ قَرَأَ كَعْبٌ فَقَالَ صَدَقَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم هُوَ فِى كُلِّ جُمُعَةٍ . فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ صَدَقَ كَعْبٌ إِنِّى لأَعْلَمُ تِلْكَ السَّاعَةَ فَقُلْتُ يَا أَخِى حَدِّثْنِى بِهَا . قَالَ هِىَ آخِرُ سَاعَةٍ مِنْ يَوْمِ الْجُمُعَةِ قَبْلَ أَنْ تَغِيبَ الشَّمْسُ فَقُلْتُ أَلَيْسَ قَدْ سَمِعْتَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « لاَ يُصَادِفُهَا مُؤْمِنٌ وَهُوَ فِى الصَّلاَةِ » . وَلَيْسَتْ تِلْكَ السَّاعَةَ صَلاَةٌ قَالَ أَلَيْسَ قَدْ سَمِعْتَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « مَنْ صَلَّى وَجَلَسَ يَنْتَظِرُ الصَّلاَةَ لَمْ يَزَلْ فِى صَلاَتِهِ حَتَّى تَأْتِيَهُ الصَّلاَةُ الَّتِى تُلاَقِيهَا » . قُلْتُ بَلَى . قَالَ فَهُوَ كَذَلِكَ .
Tercemesi:
Bize Kuteybe, ona Bekir b. Mudar, ona İbn Hâd, ona Muhammed b. İbrahim, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir:
"Tûr'a gitmiştim. Ka'b da oradaydı, orada onunla tam bir gün boyunca kaldık, ben ona Rasulullah'ın (sav) hadislerinden anlatıyordum, o da bana Tevrat'tan bahsediyordu. Ona Peygamber'in (sav) 'Üzerine güneşin doğduğu en hayırlı gün Cuma günüdür. O gün Âdem yaratıldı, o gün cennetten indirildi, o gün tevbesi kabul edildi, o gün vefat etti ve kıyamet o gün kopacaktır. Cuma günü, Ademoğlu hariç, bütün canlılar şafak vaktinden güneş doğuncaya kadar, acaba kıyamet kopacak mı diye tedirginlikle beklerler. O günde öyle bir saat vardır ki, Müslüman bir kul o vakitte namaz kılar halde Allah’tan bir şey isterse, Allah ona mutlaka verir' buyurduğunu da söyledim. Kâ'b 'Bu, her yıl bir gündür' dedi. Ben de 'Hayır, her Cuma’dır' dedim. Bunun üzerine Kâ'b Tevrat’ı okudu ve 'Rasulullah doğru söylemiş, (bu her Cuma’dır)' dedi."
"Sonra çıktım, (yolda) Basra b. Ebu Basra el-Gıfârî’ye rastladım, bana 'Nereden geliyorsun?' diye sordu, ben de 'Tûr’dan' dedim. Bana 'Eğer oraya gitmeden önce sana yetişseydim, gitmezdin. Zira ben Rasulullah'ı (sav) işittim 'Sadece şu üç mescide yolculuk yapılır: Mescid-i Harâm, benim şu mescidim ve Beytülmakdis mescidi' buyuruyordu' dedi. Sonra Abdullah b. Selam'la karşılaştım, ona 'Keşke beni Tur'da görseydin, Ka'b'a rastladım. Ben ona Peygamber'in (sav) hadislerinden bahsediyordum, o da bana Tevrat'tan bahsediyordu, orada bir gün beraberce kaldık. Ona Rasulullah'ın (sav) 'Üzerine güneşin doğduğu en hayırlı gün Cuma günüdür. O gün Âdem yaratıldı, o gün cennetten indirildi, o gün tevbesi kabul edildi, o gün vefat etti ve kıyamet o gün kopacaktır. Ademoğlu hariç, bütün canlılar şafak vaktinden güneş doğuncaya kadar, acaba kıyamet kopacak mı diye tedirginlikle beklerler. O günde öyle bir saat vardır ki, Müslüman bir kul o vakitte namaz kılar halde Allah’tan bir şey isterse, Allah ona mutlaka verir' buyurduğunu da söyledim. Ka'b, itiraz edip, 'O senede bir gündür' dedi. Abdullah b. Selam 'Ka'b yalan söylemiş' dedi. Ben de ona şöyle dedim: Sonra Ka'b Tevrat'ı okudu ve 'Rasulullah (sav) doğru söylemiş, o saat her cumada imiş' dedi. O zaman Abdullah 'Ka'b doğru söylemiş, o saati ben biliyorum' dedi. 'Kardeşim, onu bana da söyle' dedim. 'O, Cuma günü güneş batmadan önceki son saattir' dedi. Ben de ona 'Rasulullah'ın (sav) 'Mümin o saatte namaz da iken bir şey isterse onun istediği verilir' dediğini duymadın mı? Halbuki o saatte namaz kılınmaz' dedim. O da cevaben 'Sen Rasulullah'ın (sav) 'Kim namaz kılar da kıldığı yerden ayrılmadan, oturduğu yerde diğer namazı beklerse, o kimse namaz da imiş gibi sayılır' dediğini duymadın mı?' dedi. Ben de 'Evet duydum' dedim. 'İşte o saat benim dediğim saattir' dedi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Cumua 45, /2181
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Abdullah Muhammed b. İbrahim et-Teymî el-Kuraşî (Muhammed b. İbrahim b. Hâris b. Hâlid)
4. Ebu Abdullah Yezid b. Hâd el-Leysî (Yezid b. Abdullah b. Üsame b. Hâd)
5. Bekir b. Mudar el-Kuraşî (Bekir b. Mudar b. Muhammed)
6. Ebu Recâ Kuteybe b. Said es-Sekafi (Kuteybe b. Said b. Cemil b. Tarif)
Konular:
Mescid, Sefere Çıkılacak Mescidler
Mübarek zamanlar, Cuma gününün önemi/özelliği/ fazileti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
26257, N001433
Hadis:
أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ زُرَارَةَ قَالَ أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ أَبُو الْقَاسِمِ صلى الله عليه وسلم « إِنَّ فِى الْجُمُعَةِ سَاعَةً لاَ يُوَافِقُهَا عَبْدٌ مُسْلِمٌ قَائِمٌ يُصَلِّى يَسْأَلُ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ شَيْئًا إِلاَّ أَعْطَاهُ إِيَّاهُ » . قُلْنَا يُقَلِّلُهَا يُزَهِّدُهَا .
Tercemesi:
Bize Amr b. Zürare, ona İsmail, ona Eyyüb, ona da Ebu Hureyre'den (ra) rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Ebu'l-Kasım (ra) şöyle buyurmuştur:
"Cuma günü içinde öğle bir saat vardır ki, Müslüman bir kul namazda o saat içinde Allah'tan ne isterse mutlaka kendisine verilir." Biz de dedik ki 'O zaman ne kadar kısa ve azdır.'
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Nesâî, Sünen-i Nesâî, Cumua 45, /2182
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Bekir Muhammed b. Sirin el-Ensarî (Muhammed b. Sirin)
3. Eyyüb es-Sahtiyânî (Eyyüb b. Keysân)
4. Ebu Bişr İsmail b. Uleyye el-Esedî (İsmail b. İbrahim b. Miksem)
5. Amr b. Ebu Amr el-Kilabi (Amr b. Zürare b. Vakıd)
Konular:
Mübarek zamanlar, Cuma gününün önemi/özelliği/ fazileti