Giriş

Bize Kuteybe, ona Malik, ona Nafi, Abdullah b. Ömer’in şöyle anlattığını rivayet etti: Ömer b. Hattab, bir elbise gördü ve “Ey Allah’ın Rasulü! Keşke şu elbiseyi alsanız da Cuma günleri ve yabancı elçiler geldiği zaman giyseniz” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav): “Bunu ancak ahirette nasibi olmayanlar giyer” cevabını verdi. Bir süre sonra Hz. Peygamber'e (sav) buna benzer bir elbise geldi ve onu Ömer’e verdi. Bunun üzerine Ömer “Ey Allah’ın Rasulü! Onu bana giydiriyorsun, ama daha önce Utarid’in elbisesi hakkında neler söylemiştin!” deyince Hz. Peygamber (sav): “Ben onu sana giyesin diye vermedim ki” dedi. Ömer de o elbiseyi henüz Müslüman olmamış bir kardeşine (Hz. Ömer'in Kardeşi Zeyd b. Hattab'ın anne bir -Esmâ binti Vehb- kardeşinin Dimyâtiye göre süt kardeşi Osman b. Hakim'e) giydirdi.


Açıklama: Hz. Ömer'in Kardeşi Zeyd b. Hattab'ın anne bir -Esmâ binti Vehb- kardeşinin Dimyâtiye göre süt kardeşi Osman b. Hakim'e giydirdi bkz. Kastallânî, Ahmed b. Muhammed b. Abdilmelik, İrşadü's-sârî li şerhi sahihi buhârî, (Mısır, Matbaatü'l-kübrâ el-Emiriyye, 1323), 2/163.

    Öneri Formu
26180 N001383 Nesai, Cuma, 11

Bize Nasr b. Ali, ona Abdüla'lâ, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Eğar Ebu Abdullah, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Cuma günü melekler mescidin kapılarına oturur ve Cuma namazına gelenleri kaydeder. İmam (hutbe irad etmek üzere minbere) gittiğinde melekler defterleri kapatır." [Ebu Hureyre der ki: Sonra Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurdu:] "Cumaya ilk giden kimse bir deve, sonra giden bir sığır, sonra giden bir koyun kurban etmiş gibi sevap kazanır. Ondan sonra giden bir kaz, ondan sonra giden bir tavuk, ondan sonra giden kimse de bir yumurta (sadaka vermiş gibi) sevap kazanır."


    Öneri Formu
26185 N001386 Nesai, Cuma, 13

Bize Ali b. Hucr, ona Şerik, ona Zübeyd, ona Abdurrahman b. Ebu Leyla, ona da Ömer şöyle demiştir: Cuma namazı iki rekâttır, ramazan bayramı namazı iki rekâttır, kurban bayramı namazı iki rekâttır, yolculuk namazı da Muhammed’in (sav) dili üzere kısaltmak söz konusu olmaksızın tam olarak iki rekâttır. [Ebu Abdurrahman (Nesaî) der ki: Abdurrahman b. Ebu Leyla, Ömer’den hadis dinlememiştir.]


    Öneri Formu
26238 N001421 Nesai, Cuma, 37


    Öneri Formu
26148 N001373 Nesai, Cuma, 3


    Öneri Formu
26189 N001389 Nesai, Cuma, 14


    Öneri Formu
26240 N001423 Nesai, Cuma, 39


    Öneri Formu
26246 N001428 Nesai, Cuma, 43


    Öneri Formu
277380 N001426-2 Nesai, Cuma, 41

Bize Kuteybe, ona Bekir b. Mudar, ona İbn Hâd, ona Muhammed b. İbrahim, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir: "Tûr'a gitmiştim. Ka'b da oradaydı, orada onunla tam bir gün boyunca kaldık, ben ona Rasulullah'ın (sav) hadislerinden anlatıyordum, o da bana Tevrat'tan bahsediyordu. Ona Peygamber'in (sav) 'Üzerine güneşin doğduğu en hayırlı gün Cuma günüdür. O gün Âdem yaratıldı, o gün cennetten indirildi, o gün tevbesi kabul edildi, o gün vefat etti ve kıyamet o gün kopacaktır. Cuma günü, Ademoğlu hariç, bütün canlılar şafak vaktinden güneş doğuncaya kadar, acaba kıyamet kopacak mı diye tedirginlikle beklerler. O günde öyle bir saat vardır ki, Müslüman bir kul o vakitte namaz kılar halde Allah’tan bir şey isterse, Allah ona mutlaka verir' buyurduğunu da söyledim. Kâ'b 'Bu, her yıl bir gündür' dedi. Ben de 'Hayır, her Cuma’dır' dedim. Bunun üzerine Kâ'b Tevrat’ı okudu ve 'Rasulullah doğru söylemiş, (bu her Cuma’dır)' dedi." "Sonra çıktım, (yolda) Basra b. Ebu Basra el-Gıfârî’ye rastladım, bana 'Nereden geliyorsun?' diye sordu, ben de 'Tûr’dan' dedim. Bana 'Eğer oraya gitmeden önce sana yetişseydim, gitmezdin. Zira ben Rasulullah'ı (sav) işittim 'Sadece şu üç mescide yolculuk yapılır: Mescid-i Harâm, benim şu mescidim ve Beytülmakdis mescidi' buyuruyordu' dedi. Sonra Abdullah b. Selam'la karşılaştım, ona 'Keşke beni Tur'da görseydin, Ka'b'a rastladım. Ben ona Peygamber'in (sav) hadislerinden bahsediyordum, o da bana Tevrat'tan bahsediyordu, orada bir gün beraberce kaldık. Ona Rasulullah'ın (sav) 'Üzerine güneşin doğduğu en hayırlı gün Cuma günüdür. O gün Âdem yaratıldı, o gün cennetten indirildi, o gün tevbesi kabul edildi, o gün vefat etti ve kıyamet o gün kopacaktır. Ademoğlu hariç, bütün canlılar şafak vaktinden güneş doğuncaya kadar, acaba kıyamet kopacak mı diye tedirginlikle beklerler. O günde öyle bir saat vardır ki, Müslüman bir kul o vakitte namaz kılar halde Allah’tan bir şey isterse, Allah ona mutlaka verir' buyurduğunu da söyledim. Ka'b, itiraz edip, 'O senede bir gündür' dedi. Abdullah b. Selam 'Ka'b yalan söylemiş' dedi. Ben de ona şöyle dedim: Sonra Ka'b Tevrat'ı okudu ve 'Rasulullah (sav) doğru söylemiş, o saat her cumada imiş' dedi. O zaman Abdullah 'Ka'b doğru söylemiş, o saati ben biliyorum' dedi. 'Kardeşim, onu bana da söyle' dedim. 'O, Cuma günü güneş batmadan önceki son saattir' dedi. Ben de ona 'Rasulullah'ın (sav) 'Mümin o saatte namaz da iken bir şey isterse onun istediği verilir' dediğini duymadın mı? Halbuki o saatte namaz kılınmaz' dedim. O da cevaben 'Sen Rasulullah'ın (sav) 'Kim namaz kılar da kıldığı yerden ayrılmadan, oturduğu yerde diğer namazı beklerse, o kimse namaz da imiş gibi sayılır' dediğini duymadın mı?' dedi. Ben de 'Evet duydum' dedim. 'İşte o saat benim dediğim saattir' dedi."


    Öneri Formu
26251 N001431 Nesai, Cuma, 45


    Öneri Formu
26257 N001433 Nesai, Cuma, 45