Giriş

Bize Yahya b. Musa, ona Veki’ ona Şu’be, ona Katâde Enes’in şöyle anlattığını rivayet etti: Hz. Peygamber’e (sav) Berîre'ye sadaka olarak verilmiş bir parça et getirildiğinde; O şöyle dedi:“O et, Berîre'ye sadakadır; ondan (Berîre’den) bize de hediyedir” buyurdu. Ebu Davud et-Tayâlîsî şöyle dedi: "Bize Şu’be, bize Katâde'den nakille Enes'ten Hz. Peygamber’den bu sözünü işittiğini nakletti."


Açıklama: Ebu Dâvûd et-Tayâlisî Katade'nin tedlis yapan birisi olmakla birlikte Enes'ten bu rivayeti işittiğini tespit edilmiştir. Bu rivayetin isnadının sıhhati açısından önemlidir. Bedrüddin el-Aynî, Umdetu'l-kârî, (Beyrut: Dârü İhyâi't-Türasi'l-Arabî, ts.), 9/92. Rivayetten anlaşılan husus kendisine sadaka düşen aldığı sakayı hediye edebilir. Hz. Peygamber kendine gelen hediye edileni yer sadaka malından yemezdi. Sadaka verilen kişinin tasarrufu ile ancak Hz. Peygamber'e (ve sadaka düşmeyenlere) sadaka helal olur. bkz. İbn Battal, Ebu'l-Hüseyn Ali b. Halef b. Abdilmelik, Şerhu Sahihu'l-buhârî, thk. Ebu Temim Yasir b. İbrahim (Riyad: Mektebetü'r-Rüşd, 1423/2003),3/544

    Öneri Formu
10570 B001495 Buhari, Zekat, 62

Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona İshak b. Abdullah b. Ebu Talha, ona da Enes b. Malik (ra), şöyle demiştir: Ensar içerisinde mal ve hurma bahçesi en çok olan Ebu Talha idi. Ebu Talha'nın en çok sevdiği malı mescidin karşısındaki Beyruha denilen bahçeydi. Hz. Peygamber (sav) o bahçeye gelir ve içerisindeki temiz sudan içerdi. Enes şöyle devam etmiştir. "Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe iyiliğe ulaşamazsınız" (Âl-i İmrân, 3/92) ayet-i kerimesi nazil olunca Ebu Talha, Hz. Peygamber'e gelerek “Ey Allah'ın Rasulü, Allah teâlâ "Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe iyiliğe ulaşamazsınız" buyuruyor. Benim de en çok sevdiğim malım Beyruha'dır. O bahçeyi Allah için sadaka olarak veriyorum. Onunla Allah katında iyiliğe ulaşmayı ve benim için ahiret azığı olmasını umuyorum. Ey Allah'ın Rasulü, o bahçeyi Allah'ın uygun gördüğü yerde kullan” dedi. Hz. Peygamber (sav) de "işte kazançlı mal budur" yada "işte sevap kazandıran mal budur" dedikten sonra, "bahçe hakkında senin daha önce söylediklerini duymuştum. Ben onu kendi akrabalarına vermeni uygun görüyorum" dedi. Ebu Talha da “öyle yapacağım Ey Allah'ın Rasulü” dedi. Ebu Talha bahçeyi akrabaları ve amcasının oğulları arasında taksim etti. Ravh da, bu hadisi rivayet ederek, hadisin ravisine mütabaat etmiştir. Yahya b. Yahya ve İsmail, bu hadisi Malik'ten naklederken (râbıh) kazançlı lafzı yerine (râyıh) ecir kazandıran lafzını kullanmıştır.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Ravh b. Ubade arasında inkita vardır.

    Öneri Formu
278685 B001461-2 Buhari, Zekat, 44

Bize Ömer b. Hafs, ona babası (Hafs b. Gıyas), ona A'meş, ona Şekîk, ona Amr b. Haris, ona Abdullah b. Mesud'un hanımı Zeyneb bint Abdullah (r.anhüma); (T) A'meş der ki: Ben bu hadisi İbrahim b. Yezid'e söyleyince, bana İbrahim, ona Ebu Ubeyde, ona Amr b. Haris, ona da Abdullah'ın hanımı Zeyneb bt. Abdullah şöyle dedi: "Ben mescitteydim, Hz. Peygamber'i (sav) gördüm, 'Ziynetlerinizden de olsa sadaka olarak bir şeyler verin' buyurdu. (Ravi der ki) Zeynep ise hem kocası Abdullah hem de evindeki yetimlere infakta bulunurdu. (Rasulullah'tan bunu işitince) kocası Abdullah'a 'Rasulullah'a, sana ve evimdeki yetimlere infakta bulunmam, vermem gereken sadakanın yerine geçer mi? diye bir sorsan ya' dedi. Abdullah ona 'sen kendin sor' dedi. (Zeynep der ki:) Bunun üzerine ben Rasulullah'a (sav) gittim ve kapıda Ensar'dan bir kadın gördüm, o da aynı şeyi sormak istiyordu. O sırada Bilal yanımıza geldi. Biz ona 'Rasulullah'a bir sorsan, benim, kocama ve evimde bulunan yetimlere infakta bulunmam (vermem gereken sadakaya) karşılık olur mu? Ama bizim sorduğumuzu söyleme' dedik. Bilal içeri girip sordu. Hz. Peygamber (sav) 'Soranlar kim?' dedi. Bilal, 'Zeyneb' dedi. 'Hangi Zeyneb?' deyince Bilal 'Abdullah'ın hanımı' diye cevap verdi. Rasulullah (sav) 'Evet olur. Hem de iki ecir kazanır. Birisi akrabasına yardımda bulunma ecri diğeri ise sadaka verme ecri' buyurdu."


Açıklama: Rivayet muallaktır. Buhari ile A'meş arasında inkıta' vardır.

    Öneri Formu
281308 B001466-2 Buhari, Zekat, 48

Bize Musa, ona Vüheyb, ona İbn Tavus, ona babası, ona da Ebu Hüreyre'nin (ra) söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Cimri ile cömerdin durumu üzerlerinde demirden zırh bulunan iki adamın durumu gibidir." Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Ebu Zinâd, ona Abdurrahman, ona da Ebu Hüreyre (ra) söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Cimri ile cömerdin durumu üzerlerinde göğsünden köprücük kemiğine kadar demirden bir zırh bulunan iki kişinin durumu gibidir. Cömert kişi infak etmeye başladığında, demir zırh ayak parmakları kapatacak ve ayak izlerini de silecek kadar uzar. Cimri kimseye gelince; o bir şey infak etmek istemediğinde zırhın her bir halkası olduğu yere yapışır. Cimri kimse zırhı genişletmeye çalışsa da zırh genişlemez." Hasan b. Müslim, Tavus'tan iki zırh hadisini nakletmede onun oğluna mütâbaat etmiştir.


    Öneri Formu
9748 B001443 Buhari, Zekat, 28

Bize Umeyye b. Bistam, ona Yezid b. Zurey', ona Ravh b. Kasım, ona İsmail b. Umeyye, ona Yahya b. Abdullah b. Sayfi, ona Ebu Mabed, ona İbn Abbas’ın (r.anhuma) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) Muaz’ı (ra) Yemen’e gönderdiği vakit ona şöyle buyurdu: "Sen kitap ehli bir kavmin yanına gideceksin. Kendilerini ilk davet ettiğin şey Allah’a ibadet etmek olsun. Onlar Allah’ı bilip tanırlarsa bu sefer onlara Allah’ın kendilerine bir gün ve gecede beş vakit namazı farz kılmış olduğunu bildir. Bunu yapacak olurlarsa, onlara Allah’ın kendilerine, mallarından alınıp aralarındaki fakirlere verilmek üzere, bir zekâtı farz kıldığını bildir. Eğer bunu kabul ederek itaat ederlerse, sen de (zekâtı) onlardan al ve insanların mallarının değerlilerini almaktan da sakın."


    Öneri Formu
9948 B001458 Buhari, Zekat, 41

Bize Muaz b. Fadâle, ona Ebu Ömer, ona Zeyd, ona İyâz b. Abdullah b. Sa'd'ın naklettiğine göre Ebu Said el-Hudri (ra) şöyle demiştir: Biz Rasulullah (sav) zamanında fitrelerimizi, bayram günü, temel gıda maddelerinden bir sa' miktarında (3,264 kg. civarında) verirdik. Ebu Said der ki: "O zamanlar bizim temel gıda maddelerimiz arpa, kuru üzüm, kurutulmuş yoğurt ve hurma idi."


    Öneri Formu
10585 B001510 Buhari, Zekat, 76

Bize Müsedded, ona Yahya, ona Ubeydullah, ona Nâfi'nin naklettiğine göre İbn Ömer (ra) şöyle demiştir: Rasulullah (sav), bir sa' miktarı (3,264 kg. civarı) arpa veya kuru hurmadan verilmek üzere fıtır sadakasını çocuk, yetişkin, hür, köle tüm herkese farz kılmıştır.


    Öneri Formu
10587 B001512 Buhari, Zekat, 78

Bize Muhammed b. Ğureyr ez-Zührî, ona Yakub b. İbrahim, ona babası (İbrahim b. Sa'd), ona Salih b. Keysân, ona İbn Şihâb, ona Âmir b. Sa'd, ona da babası (Sa'd b. Ebî Vakkas) şöyle demiştir: (Müellefe-i kulûbdan) bir guruba Rasûlullah (sav) ganimetten mal veriyordu. O sırada ben de orada bulunuyordum. Rasûlullah (sav), o guruptan bir adama hiçbir şey vermedi, halbuki gurupta benim en çok beğendiğim kişi o adamdı. Ben hemen kalktım, Rasûlullah'ın (sav) yanına gittim ve kulağına şöyle fısıldadım: Falan adama neden bir şey vermedin? Vallahi ben onun mü'min olduğuna inanıyorum. Hz. Peygamber, "Yahut müslim olduğuna" buyurdu. Kısa bir süre sustum, sonra o adam hakkında bildiğim şeyler bana galip geldi ve tekrar; falan adama neden bir şey vermedin ey Allah'ın Resûlü? Vallahi ben onun mü'min olduğuna inanıyorum, dedim. Hz. Peygamber (sav) yine, "Yahut müslim olduğuna" buyurdu. Yine kısa bir süre sustum, sonra o adam hakkında bildiğim şeylerden dolayı dayanamayıp tekrar, falan adama neden bir şey vermedin ey Allah'ın resûlü? Vallahi ben onun mü'min olduğuna inanıyorum, dedim. Hz. Peygamber tekrar, "Yahut müslim olduğuna" diye söyledi. Yani "mümin" kelimesi yerine "müslim" dememi istiyordu. Sonra Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Ben bir adamı diğerlerinden daha çok sevdiğim halde, Cenâb-ı Hakk'ın onu yüzüstü cehenneme atacağından endişe ederek ondan başkalarına ikramda bulunurum." Yakub, babası İbrahim'den, o Salih'den, o da İsmail b. Muhammed'den rivâyet ettiğine göre, babası Muhammed bu hadîsi rivâyet ederken şunu da söylemiş: Rasûlullah (sav) elini boynumla omuzum arasında birleştirdi ve sonra bana şöyle dedi: "Bana bak ey Sa'd! Ben bir adamı diğerlerinden daha çok sevdiğim halde..." Ebu Abdullah el-Buhârî dedi ki: {Fekübkibû} kelimesi (Şuarâ, 94), "Ters çevrildiler" anlamına gelir. {Mukibben} kelimesi de (Mülk, 67/22), "Yüz üstü sürüklenmek" demektir. İnsanın yaptığı fiil başka birine etki etmediği zaman "ekebbe'r-reculu" (yani adam yüz üstü düştü) diye if'âl bâbından kullanılır. Fiil başkasına etki ettiği zaman ise "kebbe" diye sülasîden kullanılır ve Allah onu yüz üstü yere çaldı, ben onu yüz üstü yere attım manasına gelir.


    Öneri Formu
279840 B001478-2 Buhari, Zekat, 53

Bize Abdullah b. Münir, ona Yezid el-Adenî, ona Süfyan, ona Zeyd b. Eslem, ona İyâz b. Abdullah b. Ebu Serh'in naklettiğine göre Ebu Said el-Hudrî (ra) şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) devrinde fitreyi bir sa' miktarı (3,264 kg. civarı) yiyecek (buğday) veya kuru hurma veya arpa ya da kuru üzüm olarak veriyorduk. Ancak Muaviye, (hilâfet makamına) gelip de Şam buğdayı piyasaya çıkınca şöyle dedi: "Bir müd (yarım sa') Şam buğdayının (diğerlerinin) iki müd (bir sa') miktarına denk olduğu görüşündeyim."


    Öneri Formu
10583 B001508 Buhari, Zekat, 75

Bize Ebu Numan, ona Hammad b. Zeyd, ona Eyüb, ona da Nâfi'nin naklettiğine göre İbn Ömer (r.anhüma) şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav), fıtır sadakasını -Ramazan sadakası da demiş olabilir- kuru hurma veya arpadan bir sa' miktarında (3,264 kg. civarında verilmek üzere) hür veya köle, erkek veya kadın herkese farz kılmıştır. İnsanlar bu miktarı yarım sa' miktarı buğdaya denk kabul etti. İbn Ömer (r.anhüma), fitreyi hurma olarak vermeyi (tercih ederdi ama) Medine halkı hurma bulamaz hale geldiğinde arpa olarak verirdi. Yine İbn Ömer (bakımını gözettiği) yetişkin ve çocukların (herkesin) fitresini verirdi, hatta benim çocuklarımın fitresini bile. İbn Ömer fitreyi, alma hakkına sahip kişilere verirdi. Fitreyi bayram gününden bir veya iki gün önce verirlerdi.


    Öneri Formu
10586 B001511 Buhari, Zekat, 77